Seksen 12 Eylül faşist darbesi ile Kurban bayramı, dinci-cuntacı bir darbe girişiminin de yaşandığı 2016 yılında çakıştı. Yani tüm bayramlar bayram değil zehir oldu bu yıl. Şu fakir memlekette kimi kıytırık vakıflara, kimi LÖSEV gibi hak edenlere kurban bağışlayacak, kimileri de ana haber bültenlerine görüntü verecek şekillerde bizzat kendi kesecek hayvanını.
Ama bayram kutlaması birileri için seneye kalacak. Hayırlısı olsun…
On yıllar evvel şu hayırsız Evren faşisti 12 eylülden itibaren genç yaşlı demeden nice can aldı. Nicesini sakat bıraktı. Şu faşist Evren cuntası suçsuz nice narin boyuna hiç acımadan kör bıçak çaldı. Nicesi bir daha kendine gelemedi. On yıllar içinde şu garip ülkenin fakir insanları faşizme nice kurban verdi. Yetmedi yetinilmedi. Daha dün acı geçmişten hiç ders çıkarılmadığı görüldü. Az kalsın ayni senaryo, ayni ahlaksız horror film bir kez daha perdeleri tutuşturacaktı.
Bir kez daha ülkede her dört yol ağzını, kör kavşak başını, zamanında faşist Evren ve yavşak Evrencilerin tuttuğu gibi cahil cühela imamların emriyle az kalsın zangoçvari zaptiyeler tutacaktı. Yine karabaşlı ölüm püskürtülecekti bacalara, evlere, hanelere. Neyse ki sinsice hainleşen o melun darbecik hiç te yabana atılmayacak tarihi bir direniş ve verilen hiç günahsız kurbanlarla geri püskürtüldü.
Elbette rejime kasteden darbecik kalkışanları aniden hortlamadı. Yıllarca altından haliç düşü yaşayan yalanda ustalaşan âlemler, yalı boğaz lüksü arzulayan zalimler ve kahpe kalemşorlar göz boyadı. Ve memleketin üstüne üstüne inceden çöktü faşizm. Çöreklendi kurum kılcallarına kadar dinci, kalender ve mahsun belletilen caniler. Onların resmi elbise giydirilmişleri ve apolet takılmışları ise aniden kaosu tırmandırdı. Militanlaştı anında devlet içine yerleşkeliştirilenler. Ve egemen güçlerin değme maşası faşist Evren’e öykündüler, 12 Eylül benzerine veya daha beterine yeltendiler. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı bu kez. Çünkü bu millet, sivil askeri, muhtırasal nicesini ezberleyip yutmuştu. Nice kurbanlar vermişti.
Hiç değil ise Evren ve şürekası faşistti, faşizmin gereğini yaptılar. Bu sapkın tiplere, yalandan abdestli, jimnastikçi namazcılara ne denir, ne demeli Allah bilir. Sabah pusundan akşam alacasına çekilen mendebur kalkışma kala kaldı. Bilinenler büyüklerden daha büyük gizlenince ve büyüklük taslamalar da es geçilince az kalsın olacaktı. Üşüteceğine içimizi yakacaktı. Allah korudu vatanı milleti. Evren, Gülen fark etmez, darbe darbedir. Eğer şeri olacağı apaçık darbe gerçekleştirilseydi şer akacaktı ortalığa. Allah yarattı demeden bu kez faşizmin dinci tapınakçı havarileri devrimci demokrat milletin üzerine çullanıverecekti.
12 Eylül, yakın çekim yakaları buz tutturan kurşunlardan sıyrılanlara tepede sarı pis bir ampul çıplak sandalyelere oturma süreciydi. Eşikten içeri kan akardı, mazgallardan delirtici boran sarkardı. Gariplerin ateş kucağa düşer alev fırtınası yayılır, tavan beynin içine içine damlardı. Parmak izi ve dil izi kusursuz ve benzersizdir ama her şey birbirine karıştırılır, birbirine benzetilirdi. Kemik sayımları bile sahte belgeyle idam sehpasına sabitlenirdi. Sarı ampul yine var. Yıllarca kuluçkaya yatırılmış darbecik engellendi ama hökümet darbesi kapıda.
12 Eylül Seksen’i gören, Evren dönemini yaşayan, yaşamasa görmese de en ince ayrıntılarına kadar da bilen hayat boyu bir daha hiçbir şeyden korkmaz. Allahına kadar korkusuz olurlar. Öyle dinci-kinci-cuntacı darbecik veya kalkışması asla korkmazlar.
Evet çok aktı kan, kan kırmızıya boyandı gök. Gönder gitsin sürgünlere, göndere çek gitsin gençleri, Evren hiç acımadı. Utanç verici vakalarda bile Evren’in içi hiç yanmadı. Ama Evren sağlam atmıştı temeli bu günlere taşıdı memleketi. Türk İslam sentezi. Şimdiki hava ayni hava, caka da ayni pazarlanmanın küflü ürünü. Havanda su dövmek gibi bir şey o günlerden kalma, o asap bozan yıllardan kalma kudret. Az kalsın yine çok kurbanlar verilecek çok daha fazla kan akacaktı. Allah yardım etti.
On iki Eylül Seksen; çam kozalaklarına inat yılanbaşlı homo ludensler ve mostralıklar mozolesidir. Kulluk ve kapılanmalara ise resmigeçit törenidir. Yıllarca töreler yok sayıldı, gelenekler tersyüz edildi. Evren’e tapıldı, günaha tapınıldı. Çıyan başlı yumuşaklar, yumuşakçalar balmumundan heykellerle donattılar memleketi. O günlerde Evren’in kağnısına binenler bu gün çıbanbaşlı canilerle iş tuttular. Az kalsın çam kozalakları bile yanacaktı yeniçağ yangınında. Ve yakın çağın tarihçileri Evren ile Gülen’i birbirlerini doğurdular diye yazacaktı. Yazmalı da.
12 Eylül, Eylül ismini kirletmişti. Bir nevi yarınlara ders niteliğinde tüfenk çatmış, güzelim Eylülün tüm bahar esintilerini oburca yutmuştu. Evrenin evrene yaptığına yürekler dayanmazdı. Faşist seksen darbesi memlekete yayılan keskin bir çığlıktı. Duymak bilmek anlamak gerekirdi olmadı. Duyulmadı. Tarih tekerrürden ibarettir ana hattında, yıllardan sonra tren ayni tren, trend ayni trend pisliğe bulaşıldı. At izi it izine karıştı bir kez daha.
Demek ki 12 Eylül hikâyeleri, darbecik hikayecikleri hiç bitmeyecek şu fakir ülkede. Tam bitti denildiğinde vampir dişler bileylenecek, zebani diller sözde Allah adına bereketlenecek, ayni faşist el güçlenecek, güçlendirilecek. Yeniden düğmeye basılacak ve bin beter kıyımlarla yüzleşilecek.
12 Eylül faşizm paydası bir yana, yüzsüzce her şeye kolayca sahip olmanın, topluma açık her fırsattan hak etmeden paylanmanın dönüm noktası ve tüm beytülmala bedelsiz erişimin mihenk taşıdır. Demiri bile eriten yangından kendini zar zor kurtaranların tarihi kürenin dört bir tarafına savruluşu, doğru dürüstlerin için için kavruluşudur.
F tipli darbecik sonrası şu garip günler temelleri 12 Eylülde pek sağlam atılmış, sacayağı besbelli türk-islam-arap tarzından aşırı cesaretlenen, kullaşan ve putlaşan ulanmışların hep birlikte egemen sermayenin gölgesine sığındığı günler. Emperyal güçlerce kirli bir savaşa dönüşmesi istenen ve planlanan bir kara yazgı dolaşıyor memleket üzerinde.
Eğer lafta çok ileri demokrasi kervanı böyle faşizanca ilerlerse, devir değişmez devran dönmez ise daha çok faşist darbeler veya dinci-cunta darbecik girişimleri kör pencerelerin paslı demirlerine asılır. Ve bayram seyran denmez masum kurbanlar bir bir acımasızca boğazlanır. Asla evren gülen fark etmez, analar ağlar ve gelen gideni aratır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder