İLELEBET
CHP, ELBETTE CHP…
Ak emanetçilerce iyi yönetilmediği
aşikâr Cumhuriyetin aklı evvel asalak bir darbeyle yıkılmasına ramak kaldı. Bu
F tipi kalkışmanın bir daha tekrarlanıp tekrarlanmayacağı belirsiz. Ama son
günlerde yerelden genele yine bir CHP karalaması gündeme çekildi. Her alanda
her yerde her platformda kendilerini sütten çıkmış ak kaşıklardan görenler veya
bedelli görevlendirilenler eskisi gibi olmasa da CHP’ye ve CHP’lilere bir yaylım
ateşi, ver yansın yarışı sürdürüyorlar.
Bu sapkın kalkışma sanki CHP
iktidarda ve bu sünepe darbecik girişimi CHP’ye yapılmışçasına acayip bir
pişkinlik var suretlerde…
Mahşere makale yazdığını sanan aklı
bozuk karalamacılar, köşe yazısı yazdığını sanan ak köşeciler, helikopter
pervanesinden beter dönen dönmeler, has haber yakaladığını sanan dünyadan kopuk
habersizler, Allahçılık yaptığını sanan paralı gurkalar ve her telden Allahsızlar
şimdi utangaç biçimde sıralıyorlar ama çok yakında seçim geçim gündemleşince
peş peşe sallarlar. On yıllardır siyasetin ana gemisi olan partinin
güvertesinde güven içinde cumhuriyete saldırganlık halatına yine yapışırlar. Cumhuriyeti
kuran partiye kin kusmayı vazifeden sayarlar.
Bu döngüsel dangalaklar ya sayı
saymayı bilmiyor ya da CHP`nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün " Benim
iki büyük eserim vardır. Biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir
" dediğini. Unutun unutturun bakalım geriye taklacılar; CHP’nin belli bir
tarih kesitinde azgınlaşan emperyalizme, kurulu köhne dünya düzenine,
eşitsizliğe, gericiliğe, imtiyazlara, başkaldırının ifadesi olarak Cumhuriyet
ile birlikte kurulmuş olduğunu. Unutturun.
Ancak Cumhuriyet’in CHP yok
edilemediği sürece yıkılamaz, CHP’nin de Cumhuriyet yıkılmadığı sürece yok
edilemez olduğu tarihe saplanmış Ata hançeridir. Bu gerçeklik bazı densiz
dengesizlerin hançeresini yaralasa da en baştan ilelebet mührüyle
mühürlenmiştir. Yaratan’ın ilk emri gereği okuyanlar bilir kutsal kitabının ilk
tümcesini. Orada ; “Tarihte Varız, Gelecekte de var Olacağız” yazar.
Kim ne derse desin siyasetin tecellisidir;
karmaca kurmaca nice şaşalı iktidar partileri siyaset mezarlığına gömülmüştür, bu
günküleri de, yenileri de bir gün mutlaka tarihin derinliğine gömülecektir.
Velakin CHP daima vardır, var olacaktır, var olmaya devam edecektir. İşte budur
sahte takvacıları takatsız bırakan, canını sıkan. CHP ebedidir çünkü varlığının
yegâne temeli Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne zaman ki vatan egemen güçlerce
parçalanır, cumhuriyet yıkılır, toprağı bölünür, ancak o zaman CHP’nin de
icabına bakılabilir. Şu fakir ülke yaşadığı sürece çatlayan patlayan çok ama
CHP yaşar da yaşar.
Tarih sahnesinde yer aldığı günden bu
güne hep ayni mendebur cenah, soysuz saldırılarını sıralar. Sanki CHP’ye
CHP’lilere saydırmak dinen mubahtır. Bu sahte dinci, cılkı çıkarılmış
emeviciliğin, çakma bedeviciliğin, embesil ebbasiciliğin on yıllardır başka işi
yoktur. Özellikle son yıllarda kurmaca din borsasında siyaseten prim yapmanın tek
yolu da buymuşçasına halktan yana cumhuriyetçilere, devrimci demokratlara,
partili olsun olmasın vahşi bir kıyım sürer.
Geçmişe at gözlükleriyle bakıp, tarihi
tersinden okuyan zevatın elemlenmesi doğaldır. CHP’nin 9 Eylül 1923’te
kurulduğunda yedi düvele karşı tam bağımsızlık mücadelesi yürüten Anadolu ve
Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetleri’nin devamı olduğu görülür. Zaten böyle bir
devamlılığın olması gerektiği de elzemdir. Çünkü ‘hattı müdafaa yoktur sathı
müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır.’ İnatla ‘hattı’ hat sanatı, ‘sathı’
yüzyıllık Cumhuriyet birikimlerini haraç mezat satmak şeklinde anlayanlar
vatanın küllerinden var edilmesini asla içlerine sindiremezler.
Sindiremezler çünkü CHP, kurucusu ve
ilk genel başkanı Atatürk’ün önderliğinde sallanan saltanatı da kaldırmıştır, Hilafeti
de. Cumhuriyeti kurmuş kurdurmuştur. O cumhuriyet düşmanı denize dökmüş, hasta
imparatorluğu tarihe gömmüştür. İşte beslenen asıl garez bundandır.
Asla küllenmeyen CHP kindarlığı işte bu saltanat aşkıdır. Dillere pelesenk hilafete
körü körüne tiryakiliktir. Din iman yozlaşması, dönem yobazlaşmasıdır.
Oysa saltanata da hilafete de son
verilmiş ama ulusal barışı sağlayan reformlar da gerçekleştirilmiştir. Devrimler
de. Sözün kısası yaklaşık yüz yıl önce on küsur yıl öncesine dek her ne
pahasına olursa olsun yaşayan, o günden bu günlere ise birikimleri, öz
değerleri tırpanlanan Türkiye’nin temelleri atılmıştır. Hem de yiğitçe, korkusuzca
ve cesaretle. Oysa tilki kurnazlığındaki gelip geçerler, yağdanlık yaverler,
tavşan yürekli genel geçerler herkesten iyi bilirler; O temelleri atan, devleti
biçimlendiren, cumhuriyetin kökleşip gelişmesini gerçekleştiren partidir CHP.
O yüzden masum milleti sahte saltanata
kul eylemenin, ülkeyi geriye döndürmenin yolu, ilkin CHP’yi yok etmek sonra da ‘Allah
muhafaza etsin’ den geçer. Saltanatçı-hilafetçilerin ve din baronu kuyrukçularının,
softa mezhep borazancılarının tek derdi gayesi yıllardır işte budur. Yapılan
da, yapılmak istenen de ayan beyan yıllardır ortadadır. Ancak o niyetleri salih,
yaptıkları ettikleri sarih, ak pak emanetçiler şimdi birbirlerine girdiler. Pek
yakında çatlar ballı kabak…
Beğenmezler ama CHP’nin ulusal sanayi
ve ekonominin gelişmesin de öncelik verdiği, öncülük ettiği yüzyıllık
birikimleri zevkle üç beş paraya satarlar. Elden çıkarılacakları kendilerinden
olana savarlar. Laik topluma yönelik devrimleri, eğitim reformlarını, köy
enstitüleri, halkevleri ve çağın ve çağdaşlığın kapılarını bir bir aralayan
yığınla benzer kurumu dinsizlik imansızlık sayarlar. Binbir kışkırtmayla uygulatmazlar.
O cenahta ahı gitmiş vahı kalmış, yıkık dökük imparatorluktan milletin kayıtsız
şartsız egemen olduğu cumhuriyete, ümmetten devlete çok kısa sürede sıcak geçişin
lokomotifi CHP elbette istenmez. Partinin temel ideolojik yaklaşımları ortada iken,
kurduğu cumhuriyetin nimetlerinden alabildiğine faydalanılırken hep kafalar
karıştırılır.
O kafa karıştırıcılığı da bir yere
kadar. Gün olur kendi kafaları da karışır, işler karışır, her şey arap saçına
döner şimdi birbirlerini yerler. Yerler yerler ama hiç doymazlar…
CHP ilelebet var olacaktır. Her şeye
karşın elbette CHP diyenler yollarından dönmeyecektir. Yaklaşık yüz yıldır dört
başı mamur yaşamakla dört minare arası namazlamak en baştan sona her fırsat ve
ortamda çatışmıştır. Çatıştırılmıştır. Ve her defasında oluşan deformasyonu, beter bozulmaları onarmak ise maalesef CHP’ye
kalmıştır. Düşkünlüğü kaldırmak, ülkeyi kalkındırmak daima CHP’ye mal olmuştur.
Şimdi son on küsur yıldır tek parti
iktidarından faydalananların, bu tek parti iktidarına yakın duranların,
yıllarca garip halktan aldıkları oylarla halka bu tip hükmedenlerin ve hala tek
parti iktidarı arzulayanların, iktidarı saltanata yaslamak isteyenlerin CHP tek
parti döneminde şunu yaptı bunu yaptı diye atmak tutmak yerine geçmişe bakıp
gerçek adaleti görüp külahlarının altına sinmesi daha evladır.
CHP yıllarca tek parti kurumu ve etkin
gücüne karşın, tüm devlet olanaklarını serbestçe kullanma yetkisine sahipken
özveri göstermiş ve cesaretle çok partili rejime geçişi de sağlamıştır.
1950’lerde demokrasinin güçlenmesi ve kurumsallaşması için dünyada benzeri
görülemeyecek büyük mücadele örneği vermiştir. Yani CHP daha o günlerde dünya
uyurken temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine öncülük etmiştir. CHP’nin
bu dönemdeki demokrasi anlayışı ve mücadelesi 1959 yılında CHP’nin 15. Kurultayı’nda
kabul edilen, ‘ilk hedefler beyannamesi’ ile somut önerilere dönüşmüştür. CHP’nin
kurulması ve Cumhuriyetin ilanından bu güne her bir şeyi Sola, solculuğa ve
solculara vakfederek düşmanlık eden, iflah olmaz saltanat-hilafet sevdalılarının
Cumhuriyet tarihinde kendi palazlanma dönemlerini de iyice gözden geçirmelidirler.
Solculuk ise eğer mesele CHP 1965
seçimlerine girerken ortanın solunda yer aldığını resmen açıklamıştır. Sağcıların
bunu anlaması gerek. Bu vurgu seçim sonrasında yaygın bir ideoloji ve tartışma
ortamı da sağlamıştır. Ve sola açılan CHP her yeni dönemde yeni bir söylem
geliştirmiştir. Öyle ki bu gün sol adına yeni söylemler söyleyenlerin de
geçmişe bu sol pencereden bir kez olsun bakması gerekir. Sağcılara söylenecek
ise Allah’larından bulmaları ve bulacaklarıdır. Dünyadaki hesap günlerinin
başladığı da ortadadır. Her şey güllük gülistanlık seyrederken durduk yerde
birbirlerini yemeye başladılar. Arada halk kaldı…
CHP kendini kurulduğundan beri ‘Halkın
Partisi’, ilerleyen zamanla düzenin değil ‘Değişimin Partisi’ olarak
nitelemiştir. Böylece demokratik sol bir kimlik kabullenilmiştir. CHP tarihsel
geleneğinin ve temelini oluşturan altı okla beraber sosyalist enternasyonale
üyelik konusunda da tavır almıştır. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de
altı kural olarak benimsemiştir. Sahte din iman tabansızlarının vaazları ve
yargısız infazlarına rağmen Sosyalist enternasyonale üyelik ile yeni bir CHP
oluşmuş; CHP özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin
bütünlüğü ve demokratikleşme ilkelerine dayanan bir ideolojiyi hayata
geçirebilmek uğruna çabalamıştır.
12 Eylül 80 faşist darbesi ile faşist
beş generalin kapattığı CHP on iki yıldan sonra 9 Eylül de yeniden açılmıştır.
Yani darbelerle dahi yok olmamış, yok edilememiş yeniden var olmuştur. Sözde ak
emanetçi devrimcilerin ise yaptıkları ortada. Ülkeyi geriye götüren bu ucube
devrimcilik on küsur yıl sınandı sonuç sıfır. Seyir sıfırın da altında. Darbeciklere
geldiler. Kendi içinden vuruldular. Birbirlerine tutuştular. Çöküş başladı.
Yakında yok olurlar, çeker giderler...
CHP daima var olacaktır, olmalıdır çünkü
şu yıkılmaya çalışılan garip ülkeyi tekrardan dünyada etkin ve saygın bir
konuma ulaştırmak için var olmalıdır. Süratle kaybedilen eski konumuna ve yüz
yıllık saygınlığına yeniden kavuşturmak için var olmalıdır, vardır. Gerçekten
CHP yıkılan yıpratılan demokrasiyi bütün özellikleri ve güzellikleri ile
yaşatmak, demokrasinin resmi sivil darbe kesintilerine uğramasını önlemek için
vardır, lazımdır ve var olacaktır. Devlette toplumda ve siyasette devrim
misyonu yüklendiği için vardır. Barışçı, akılcı, verimli, büyüyen ve emek
önceliği yenilenmiş, feodalizmden arındırılmış, dinci ve mezhepçi kıskacın
kalktığı, kişilikli ve temiz bir ülkede ve dünyada yaşanması için vardır.
Dünyada hak ettiği yere gelmiş bir ülkenin varlığı için şarttır.
CHP'ye yapılan tüm saldırılar ve
karalamalar kötü gidişe direnç gösterenlerin çoğunluğunu bünyesinde
bulundurduğu içindir. Kızgınlığın ana nedeni budur. Her türlü baskıya ve korku
imparatorluğuna karşın direnişin bir türlü yok edilemediği içindir tertiplenen
kindarlık, kiralanan düşmanlıklar. El vermişler bel bağlamışlar ama nafile. Kendi
çapsızlıklarından belki kızanlar da, yırtık damdan düşenler de olacaktır ama kinlenenler,
garazlananlar, gazlananlar, kindarlar, kıskananlar, çatlasalar da patlasalar da
bu işin sonu belli. Noktanın koyulmasına pek az kaldı. Öyle olura olmaza hırslanıp
kasım kasım kasılmayla yürümez işler. Darbe çağırmak ve darbe koğuşturmak ve
darbeci kovuşturmakla yürütülmez gemiler. Komşu bataklığına gömülmekle de
olmaz. Çok yakında görülür acı gerçek.
Dün olmadı, bu gün de çatladı yarı
belinden, yarınlarda da tüm zamanların sözde en alası iktidar partileri
olmayacak. Ama CHP ilelebet var olacak ve elbette yaşayacak. Tarih de siyaset
gömütüne gömülenleri geçmişte yazdığı gibi altın kalemle yazacak.
Ve o zaman, ak kara fark etmez iktidar
ve rant uğruna darbecikler planlayarak birbirine girenleri, vakti zamanında
çıkıp çarık çürükleri allayıp pullayıp salladıkça sallayanları, lafta bedavaya pahada
en ağır işçilik işleyenleri, adalet kapıya dayandığında Ata’dan CHP’liler seyredecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder