8 Eylül 2016 Perşembe

İLELEBET CHP, ELBETTE CHP…

İLELEBET CHP, ELBETTE CHP…

Ak emanetçilerce iyi yönetilmediği aşikâr Cumhuriyetin aklı evvel asalak bir darbeyle yıkılmasına ramak kaldı. Bu F tipi kalkışmanın bir daha tekrarlanıp tekrarlanmayacağı belirsiz. Ama son günlerde yerelden genele yine bir CHP karalaması gündeme çekildi. Her alanda her yerde her platformda kendilerini sütten çıkmış ak kaşıklardan görenler veya bedelli görevlendirilenler eskisi gibi olmasa da CHP’ye ve CHP’lilere bir yaylım ateşi, ver yansın yarışı sürdürüyorlar.

Bu sapkın kalkışma sanki CHP iktidarda ve bu sünepe darbecik girişimi CHP’ye yapılmışçasına acayip bir pişkinlik var suretlerde…

Mahşere makale yazdığını sanan aklı bozuk karalamacılar, köşe yazısı yazdığını sanan ak köşeciler, helikopter pervanesinden beter dönen dönmeler, has haber yakaladığını sanan dünyadan kopuk habersizler, Allahçılık yaptığını sanan paralı gurkalar ve her telden Allahsızlar şimdi utangaç biçimde sıralıyorlar ama çok yakında seçim geçim gündemleşince peş peşe sallarlar. On yıllardır siyasetin ana gemisi olan partinin güvertesinde güven içinde cumhuriyete saldırganlık halatına yine yapışırlar. Cumhuriyeti kuran partiye kin kusmayı vazifeden sayarlar.

Bu döngüsel dangalaklar ya sayı saymayı bilmiyor ya da CHP`nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün " Benim iki büyük eserim vardır. Biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir " dediğini. Unutun unutturun bakalım geriye taklacılar; CHP’nin belli bir tarih kesitinde azgınlaşan emperyalizme, kurulu köhne dünya düzenine, eşitsizliğe, gericiliğe, imtiyazlara, başkaldırının ifadesi olarak Cumhuriyet ile birlikte kurulmuş olduğunu. Unutturun.

Ancak Cumhuriyet’in CHP yok edilemediği sürece yıkılamaz, CHP’nin de Cumhuriyet yıkılmadığı sürece yok edilemez olduğu tarihe saplanmış Ata hançeridir. Bu gerçeklik bazı densiz dengesizlerin hançeresini yaralasa da en baştan ilelebet mührüyle mühürlenmiştir. Yaratan’ın ilk emri gereği okuyanlar bilir kutsal kitabının ilk tümcesini. Orada ; “Tarihte Varız, Gelecekte de var Olacağız” yazar.

Kim ne derse desin siyasetin tecellisidir; karmaca kurmaca nice şaşalı iktidar partileri siyaset mezarlığına gömülmüştür, bu günküleri de, yenileri de bir gün mutlaka tarihin derinliğine gömülecektir. Velakin CHP daima vardır, var olacaktır, var olmaya devam edecektir. İşte budur sahte takvacıları takatsız bırakan, canını sıkan. CHP ebedidir çünkü varlığının yegâne temeli Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne zaman ki vatan egemen güçlerce parçalanır, cumhuriyet yıkılır, toprağı bölünür, ancak o zaman CHP’nin de icabına bakılabilir. Şu fakir ülke yaşadığı sürece çatlayan patlayan çok ama CHP yaşar da yaşar.

Tarih sahnesinde yer aldığı günden bu güne hep ayni mendebur cenah, soysuz saldırılarını sıralar. Sanki CHP’ye CHP’lilere saydırmak dinen mubahtır. Bu sahte dinci, cılkı çıkarılmış emeviciliğin, çakma bedeviciliğin, embesil ebbasiciliğin on yıllardır başka işi yoktur. Özellikle son yıllarda kurmaca din borsasında siyaseten prim yapmanın tek yolu da buymuşçasına halktan yana cumhuriyetçilere, devrimci demokratlara, partili olsun olmasın vahşi bir kıyım sürer.

Geçmişe at gözlükleriyle bakıp, tarihi tersinden okuyan zevatın elemlenmesi doğaldır. CHP’nin 9 Eylül 1923’te kurulduğunda yedi düvele karşı tam bağımsızlık mücadelesi yürüten Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetleri’nin devamı olduğu görülür. Zaten böyle bir devamlılığın olması gerektiği de elzemdir. Çünkü ‘hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır.’ İnatla ‘hattı’ hat sanatı, ‘sathı’ yüzyıllık Cumhuriyet birikimlerini haraç mezat satmak şeklinde anlayanlar vatanın küllerinden var edilmesini asla içlerine sindiremezler.

Sindiremezler çünkü CHP, kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk’ün önderliğinde sallanan saltanatı da kaldırmıştır, Hilafeti de. Cumhuriyeti kurmuş kurdurmuştur. O cumhuriyet düşmanı denize dökmüş, hasta imparatorluğu tarihe gömmüştür. İşte beslenen asıl garez bundandır. Asla küllenmeyen CHP kindarlığı işte bu saltanat aşkıdır. Dillere pelesenk hilafete körü körüne tiryakiliktir. Din iman yozlaşması, dönem yobazlaşmasıdır.
Oysa saltanata da hilafete de son verilmiş ama ulusal barışı sağlayan reformlar da gerçekleştirilmiştir. Devrimler de. Sözün kısası yaklaşık yüz yıl önce on küsur yıl öncesine dek her ne pahasına olursa olsun yaşayan, o günden bu günlere ise birikimleri, öz değerleri tırpanlanan Türkiye’nin temelleri atılmıştır. Hem de yiğitçe, korkusuzca ve cesaretle. Oysa tilki kurnazlığındaki gelip geçerler, yağdanlık yaverler, tavşan yürekli genel geçerler herkesten iyi bilirler; O temelleri atan, devleti biçimlendiren, cumhuriyetin kökleşip gelişmesini gerçekleştiren partidir CHP.

O yüzden masum milleti sahte saltanata kul eylemenin, ülkeyi geriye döndürmenin yolu, ilkin CHP’yi yok etmek sonra da ‘Allah muhafaza etsin’ den geçer. Saltanatçı-hilafetçilerin ve din baronu kuyrukçularının, softa mezhep borazancılarının tek derdi gayesi yıllardır işte budur. Yapılan da, yapılmak istenen de ayan beyan yıllardır ortadadır. Ancak o niyetleri salih, yaptıkları ettikleri sarih, ak pak emanetçiler şimdi birbirlerine girdiler. Pek yakında çatlar ballı kabak…

Beğenmezler ama CHP’nin ulusal sanayi ve ekonominin gelişmesin de öncelik verdiği, öncülük ettiği yüzyıllık birikimleri zevkle üç beş paraya satarlar. Elden çıkarılacakları kendilerinden olana savarlar. Laik topluma yönelik devrimleri, eğitim reformlarını, köy enstitüleri, halkevleri ve çağın ve çağdaşlığın kapılarını bir bir aralayan yığınla benzer kurumu dinsizlik imansızlık sayarlar. Binbir kışkırtmayla uygulatmazlar. O cenahta ahı gitmiş vahı kalmış, yıkık dökük imparatorluktan milletin kayıtsız şartsız egemen olduğu cumhuriyete, ümmetten devlete çok kısa sürede sıcak geçişin lokomotifi CHP elbette istenmez. Partinin temel ideolojik yaklaşımları ortada iken, kurduğu cumhuriyetin nimetlerinden alabildiğine faydalanılırken hep kafalar karıştırılır.

O kafa karıştırıcılığı da bir yere kadar. Gün olur kendi kafaları da karışır, işler karışır, her şey arap saçına döner şimdi birbirlerini yerler. Yerler yerler ama hiç doymazlar…

CHP ilelebet var olacaktır. Her şeye karşın elbette CHP diyenler yollarından dönmeyecektir. Yaklaşık yüz yıldır dört başı mamur yaşamakla dört minare arası namazlamak en baştan sona her fırsat ve ortamda çatışmıştır. Çatıştırılmıştır. Ve her defasında oluşan deformasyonu,  beter bozulmaları onarmak ise maalesef CHP’ye kalmıştır. Düşkünlüğü kaldırmak, ülkeyi kalkındırmak daima CHP’ye mal olmuştur.

Şimdi son on küsur yıldır tek parti iktidarından faydalananların, bu tek parti iktidarına yakın duranların, yıllarca garip halktan aldıkları oylarla halka bu tip hükmedenlerin ve hala tek parti iktidarı arzulayanların, iktidarı saltanata yaslamak isteyenlerin CHP tek parti döneminde şunu yaptı bunu yaptı diye atmak tutmak yerine geçmişe bakıp gerçek adaleti görüp külahlarının altına sinmesi daha evladır.

CHP yıllarca tek parti kurumu ve etkin gücüne karşın, tüm devlet olanaklarını serbestçe kullanma yetkisine sahipken özveri göstermiş ve cesaretle çok partili rejime geçişi de sağlamıştır. 1950’lerde demokrasinin güçlenmesi ve kurumsallaşması için dünyada benzeri görülemeyecek büyük mücadele örneği vermiştir. Yani CHP daha o günlerde dünya uyurken temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine öncülük etmiştir. CHP’nin bu dönemdeki demokrasi anlayışı ve mücadelesi 1959 yılında CHP’nin 15. Kurultayı’nda kabul edilen, ‘ilk hedefler beyannamesi’ ile somut önerilere dönüşmüştür. CHP’nin kurulması ve Cumhuriyetin ilanından bu güne her bir şeyi Sola, solculuğa ve solculara vakfederek düşmanlık eden, iflah olmaz saltanat-hilafet sevdalılarının Cumhuriyet tarihinde kendi palazlanma dönemlerini de iyice gözden geçirmelidirler.

Solculuk ise eğer mesele CHP 1965 seçimlerine girerken ortanın solunda yer aldığını resmen açıklamıştır. Sağcıların bunu anlaması gerek. Bu vurgu seçim sonrasında yaygın bir ideoloji ve tartışma ortamı da sağlamıştır. Ve sola açılan CHP her yeni dönemde yeni bir söylem geliştirmiştir. Öyle ki bu gün sol adına yeni söylemler söyleyenlerin de geçmişe bu sol pencereden bir kez olsun bakması gerekir. Sağcılara söylenecek ise Allah’larından bulmaları ve bulacaklarıdır. Dünyadaki hesap günlerinin başladığı da ortadadır. Her şey güllük gülistanlık seyrederken durduk yerde birbirlerini yemeye başladılar. Arada halk kaldı…

CHP kendini kurulduğundan beri ‘Halkın Partisi’, ilerleyen zamanla düzenin değil ‘Değişimin Partisi’ olarak nitelemiştir. Böylece demokratik sol bir kimlik kabullenilmiştir. CHP tarihsel geleneğinin ve temelini oluşturan altı okla beraber sosyalist enternasyonale üyelik konusunda da tavır almıştır. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de altı kural olarak benimsemiştir. Sahte din iman tabansızlarının vaazları ve yargısız infazlarına rağmen Sosyalist enternasyonale üyelik ile yeni bir CHP oluşmuş; CHP özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve demokratikleşme ilkelerine dayanan bir ideolojiyi hayata geçirebilmek uğruna çabalamıştır.

12 Eylül 80 faşist darbesi ile faşist beş generalin kapattığı CHP on iki yıldan sonra 9 Eylül de yeniden açılmıştır. Yani darbelerle dahi yok olmamış, yok edilememiş yeniden var olmuştur. Sözde ak emanetçi devrimcilerin ise yaptıkları ortada. Ülkeyi geriye götüren bu ucube devrimcilik on küsur yıl sınandı sonuç sıfır. Seyir sıfırın da altında. Darbeciklere geldiler. Kendi içinden vuruldular. Birbirlerine tutuştular. Çöküş başladı. Yakında yok olurlar, çeker giderler...

CHP daima var olacaktır, olmalıdır çünkü şu yıkılmaya çalışılan garip ülkeyi tekrardan dünyada etkin ve saygın bir konuma ulaştırmak için var olmalıdır. Süratle kaybedilen eski konumuna ve yüz yıllık saygınlığına yeniden kavuşturmak için var olmalıdır, vardır. Gerçekten CHP yıkılan yıpratılan demokrasiyi bütün özellikleri ve güzellikleri ile yaşatmak, demokrasinin resmi sivil darbe kesintilerine uğramasını önlemek için vardır, lazımdır ve var olacaktır. Devlette toplumda ve siyasette devrim misyonu yüklendiği için vardır. Barışçı, akılcı, verimli, büyüyen ve emek önceliği yenilenmiş, feodalizmden arındırılmış, dinci ve mezhepçi kıskacın kalktığı, kişilikli ve temiz bir ülkede ve dünyada yaşanması için vardır. Dünyada hak ettiği yere gelmiş bir ülkenin varlığı için şarttır.

CHP'ye yapılan tüm saldırılar ve karalamalar kötü gidişe direnç gösterenlerin çoğunluğunu bünyesinde bulundurduğu içindir. Kızgınlığın ana nedeni budur. Her türlü baskıya ve korku imparatorluğuna karşın direnişin bir türlü yok edilemediği içindir tertiplenen kindarlık, kiralanan düşmanlıklar. El vermişler bel bağlamışlar ama nafile. Kendi çapsızlıklarından belki kızanlar da, yırtık damdan düşenler de olacaktır ama kinlenenler, garazlananlar, gazlananlar, kindarlar, kıskananlar, çatlasalar da patlasalar da bu işin sonu belli. Noktanın koyulmasına pek az kaldı. Öyle olura olmaza hırslanıp kasım kasım kasılmayla yürümez işler. Darbe çağırmak ve darbe koğuşturmak ve darbeci kovuşturmakla yürütülmez gemiler. Komşu bataklığına gömülmekle de olmaz. Çok yakında görülür acı gerçek.

Dün olmadı, bu gün de çatladı yarı belinden, yarınlarda da tüm zamanların sözde en alası iktidar partileri olmayacak. Ama CHP ilelebet var olacak ve elbette yaşayacak. Tarih de siyaset gömütüne gömülenleri geçmişte yazdığı gibi altın kalemle yazacak.


Ve o zaman, ak kara fark etmez iktidar ve rant uğruna darbecikler planlayarak birbirine girenleri, vakti zamanında çıkıp çarık çürükleri allayıp pullayıp salladıkça sallayanları, lafta bedavaya pahada en ağır işçilik işleyenleri, adalet kapıya dayandığında Ata’dan CHP’liler seyredecek…

Hiç yorum yok: