30 Eylül 2016 Cuma

SANAT HAYATTIR, TIPKI TARIK TAHSİN…

SANAT HAYATTIR, TIPKI TARIK TAHSİN…
 
Sanat hayattır, hayat sanat ile anlamlanır ve değerlenir. Sanat ile hayatın yolları bir yerde bir zamandan sonra kesişmedikçe de ölümsüz ruhun camları buzlanır. Çobanyıldızı akmaz gecelere ve karanlığa akan pencereler kapanır sanata. Gülen gözler kapanır dünyaya. Bir kırılma noktasıdır hayatı sanatçı gibi, sanatı hayatın tam içinden yaşayabilmek. Ve uygarlığa ve özgürlüğe vurulan paslı rangayı zerrece kabullenmemektir ustalık. Gizli güncelere değişimi kaydedebilmektir güzellik.

Yaşayan sanat asla bilinçsizliği kabul etmez. İnsan ve vicdan derinliği dayanılmaz boyutta taarruzlara uğradıkça sanat üzerine doğulur. O doğurganlıkta tüm umutlandırmalar sanatçıya ve sanata yüklenir. Simgesel uyarıların merkezinde ucu kırık kalemlerle senaryolaşan memleket manzaraları anında filizlenir. O uçsuz bucaksız yerleşkede tartışmasız tereddütsüz kabul edilen ne varsa uzaklaşılır. Ve uzlaşışız hayata yakın çekim yakınlaşılır.  
 
Tıpkı Tarık Tahsin gibi…
 
Kahırlanıp kös kös oturmaktan ise ilgi, bilgi ve merakla hiç sönmeyecek bir ateşi körüklemektir sanat. Sanatla hayatı kazanmak veya kazanamamak başka bir meseledir. Hayata belki biraz katı resmiyet katıldığında, hayattan kopuş sanattan kopuşu da tetikler. Demokrasiden uzaklaşma karmaşasına savrulur dünya alem. Tüm sanat dışı kampanyalar güncellenir. Kumpanya kampanaları dahi çalmaz. Çalınır hayatlar ve sanat. Endişe kanalları derinleştikçe hayatın güç birliği ettiği ne varsa kuma toprağa karılır. İşte bu silikleştiren özelleşmede büyüyen ideler dingin hayatları düzgün sanatı da delirtir. Karar alıp vermeler huzuru yoklar ve yok eder. Bol kayıplı bu dönemeçte hayatı sanat gibi görmek ve yaşamak hem zorlaşır hem de bedeli ağırlaşır. Ve bu sanal kurguda sanatı hayatın içine çekmek ise kafadan bitlenmektir.

Aynı Tarık Tahsin gibi…
 
Soluksuz kalmayla eşdeğer bir eşgüdüm yalnızlığıdır kozalak kozalak ölmeden eş zamanlı gömülmek. O gömü diyarında zamanın getirdiği sanatsal çelişkilere direnmek ise delikanlılık ister. Öyle ecnebi mimarisi şekillendirilen saray salonlarına, salon balkonlarına çıkmak ile nefeslenmez sanat. Olunmaz sanatçı. Toza toprağa batmış, bataklığa karışmış hayatları makaralara film üstüne film kopyalamaktır maharet.  Hayatı hayat gibi yaşamak, hayatı sanat gibi yaşatmaktır hiç değer görülmese de sanatçılık. Endişeye ve korkuya mahal yoktur asla. Ve karanlık arka mahallelerde çakan ışık sessizliği içinden sıyrılmaktır sanatçılık. Sıtkı sıyırmak mertebesinde tanyeri ağardığında çobanyıldızına akan demirden repliklere sarılmaktır hayat. Çan çalındığında çelikten kuleler de kum çimento yığını olarak dibine dibine yığılır. İşte tam o vakit sanatın keskin rüzgârı dondurur yürekleri. O yabancılaşmada bir sıcak yürektir hayat boyu en uzaktan en yakına savrulan.

Aynı tıpkı Tarık Tahsin gibi…
 
Sarsak tipiyi dere bucak izlerken el alem kabaran kaypaklığı uçuruma yuvarlayabilme cesaretidir sanat. Sokakta kaldıkça hayat, hayatı roman tarzında sürmektir. Sanatçılığın yadigarı ise en romantik akşamlardan geceye akan sanat süsüdür. Sabahlara kadar direnç, hayat dersi niteliğinde tarzdır sanat. Okunur söylenir, oynanır yazılır hayat. Ama en alası çekilir. Çekilmez hayatı çekmektir sanat ve sanatçılık. Bir düzendir değişir, bir dönemdir gelip geçer, pazarlıksız el değiştirir nam ve perde arkasına çıkış sadece sanatla hayat bulur. Dizilir boğaza yediveren acılar, dizilir sahneye sahte oyuncular ve ölmeden evvel hayata son racon kesilir. Adam gibi adam gidebilmektir vakit o vakti vurduğunda.
 
Simli aynada bir yiğit ayni tıpkı Tarık Tahsin gibi…
 
Pasaklı sancıların otağında sözün bittiği andır hayat. Her deminde öyleleri vardır ki gölgeleri vurur duvarlara en çirkin, çirkin mi çirkin. Oysa hoş geldin hayat, güle güle makam diyebilmektir markalaşmak. Hayat sanat gücüyle en keskin biçimde estetikleşince tersine özgürleşen fikir lüksüne dönüştür bereket. Suskunluğun ayrıntısında boğulmak o zaman beyinlerden temizlenir. Ve herkesin gönülden veya gönülsüz formül saydığı hayat artısına kavuşur tüm ideler. İşte bu da sanattır.

Hayat ondan sonra sanat gibi yaşandıkça hayattır. Ve kalabalıklardan ve kalabalık gösteri merkezlerinden edinilen deneyimler ve bilgiler kişiye yük değil kişiye mülktür artık. Ve hayatı tutmak için herkese demir yoldur sanat. Hayatı sanatlaştıranlar ise ölümsüzdür. Geride kalanlar için hayata tutunmak ise gösterilen aydınlık yolu görmektir. Yollardan yol seçebilmektir maharet.

Simli sinli dünyada sonsuzluktur sanat.  Heyhat ayni tıpkı Tarık Tahsin…
 

Hiç yorum yok: