ÖLDÜM MÜ NEDİR? MAYIS AKŞAMLARINDA…
Öldüm mü nedir? Ölgün esintileri dirilten mayıs başında, tekdüzelikten kurtaran karanfil kokulu akşamlarda karanlık denizin dalgalarına sığındım yine. Mayıs akşamlarında…
Sırımalarım, sığınmalarım al gülleri solduran mayıs akşamlarına ağıttır, nar gözlüye yaldızlı yazılmalardır. Al yazmalardır. Nar gözlüye inat beynimdeki beynelmilel diriliş ve dilimdeki dirilmiş sözcükler en babalarımdan armağandır. En babalara armağandır. Ve can gülümü, kan gülümü de gülünün solduğu mayıs akşamlarının aynında toprağa verdiğimdendir esrikliğim.
Nar gözlü balıktır ölüm. O daima kaçıp durulan ve hiç gelmeyecekmişçesine beklenendir nar gözlü. Hiç sona varılmayacakmışçasına, son olmayacakmışçasına beklenir durulur. Son yazılır, sonsuzluğa eşittir balık kıvrağı nar gözlü. O nar gözlü yar bile bir bakmışsın çarmıha gerilir. Dişler kırılır. Gözler kararır. Çarmıhlar boyna nazardır. Ama hep kaçılır nar gözlüden. Nar gözlü öptü mü sıcacık alnından buz keser yüzler. naz gözlünün zırhı da zarı da yırtılır. Ve melaike gördüm sanılır. Yırtılır tarihin duvarı, duvarlar yıkılır. Darağacına çekilir ölüm yüzlü. Nar gözlü kenardan bakar, yakadan tutar.
Asıl yaşamak işte o andır ama geç anlaşılır. Mayıs akşamları vurur can evinden. Altı üstü yaşarken ölünür…
Alnımda zindan karası yüreğimde keskin acılar. Zaman delice savrulurken mayıslara ‘illetlik idamlar ve beynelmilel babam’ hakkında arzdan arşa sonsuzluğu içselleştirir o ölümler; Onlar öldürüldüğünde ve babam öldüğünde kim hiç ağlamadım diyebilir ki? Hiç kimse.
Nar gözlüdür ölüm. Nar gözlü küçük bir balıktır. Ağırdan yutulunca ölümsüzlük hapı capcanlı ve gülümseyerek ölünür. Ölür gider en sevilenler, arkalarından sevgiyle gidilir. Akli melekeler yerinde iken melaikelere yazılmalıdır. Bir iki satırcık da olsa sallanmalıdır. Zalim feleğin zalı karabaşlıklı diye adımlayarak. Her şeyden önemlisi malik bilmese de Halik bilir sancısıdır. Gerçekler hayli harlıdır.
Astımlı mayıs akşamlarında ruhumu asi rumuzlara asar, öperim nar gözlü balığı. Ve deniz ağlar ahşap rıhtımda, dalgalanırım dalga kıranın açıklarında…
Hava aksırıp durur sabahlardan akşama. Akşamlardan sabahlara. Hırçın deniz tıksırır durur nar gözlü balığa. Kıyıdan kıyıya sürüklenir ölümlülük. Sırtımda kamburlaştıran ağırlıklar. İstim üzerinde mavi bulutlar. Yağmasam da gürlerim, çekinmeden şaha. Nar gözlü balığa gülümserim. Nar gözlü küçük bir balıktır ölüm. Ölümsüzlüğe doğmaktır gaye.
Ve deniz ağlar kucağımda, ağlatır beni de, ağlarım çekinmeden…
Usanmadan beklerim çetin ceviz rüzgârları viran iskelede. Yelkenleri şişer ölümün, feri düşer gözümün. Asarım anılarımı rengârenk bulutlara. Ruhumda ruhsuzlaştıran fırtınalar kopar. Nar gözlü ölümün gözünden düşmektir mesele. Düşmemektir veya. En huri canlar sarsa da cihanı işlemez gövdeme. Yalnızca içimdeki yalanlar soyunur. Çırçıplak giderim al kısrağa binerek. Nice yangınlara inat içimdeki adamı doğrultanı ve yarım sevdaları el yordamı ile sonsuzluğa asarım. Sonsuzluğa.
Her Altı Mayısta saplantıların saklı sapağına en güzel elbisesini giyip dayanır hüzün…
Kim diyebilir ki; en yakıcı en yapıcı manifestolar kaleme almış olsalar bile Duyguların Efendileri sayılanlar babasına ağlamazmış diye. Devrimcilik biraz da babası öldüğünde ağlamaktır. Dahası defnederken nar gözlü balık aklın ucundan öpünce, kalenderliği babasından geçmişçesine yudum yudum yutkunmaktır. Yoldaşı öldüğünde ise al benekli hayallere dalmadan gerçek hayatı çarpıtmadan dirençle yaşamaktır.
Yaslı yüreğimdeki Tanrı ışığıdır. Bitmeyen kavgaysa Tanrısal nimet. Dilimdeki ise yağsız kandil. Günün birinde aşı tutarsa eğer denizleri aşıp, delice dalgalanıp gelirim yoluna. Arılar yok olursa bir gün, gün gün saat saat dört sene sayıp kopartırım kıyametimi. Acı dağlarsa günün birinde, sevinçleri alıp ve anılar yiterse yer yarılıp sis perdesini deler geçer gelirim yanına. Nar gözlü bekle yolumu.
Ey nar gözlü, yüreğimin vuruşlarıdır gerçek olan, gerisi koca bir yalan...
Tüm unutuşları bir bir yaşamaktır son anda. Hariçten gazel devri geçince sona yakın güzellemeler de biter. En güzel huyları o dakikadan sonra takınmak da nafiledir. O yüzden serilirim serin duygular yatağına. Uygunsa da uyurum otağında. En derin yalpalamalar işte o an dağılır soluksuzca. Ve karılırım göz kararıyla sonsuzluğa.
Karşı yakada dost bağına gömülü üç kırmızı karanfil yaşar. Babaların babası çavuşo ise yeşil çotanağın bağrına bir güzel yaraşır, yakışır. Her Altı Mayısın akşamında ölümsüzlüğe bir kez daha uğurlanırlar. Zaten akılda çanlar çınlamaya hazırlandığında tesadüflerle vurgulanan hayal kırıklıklarıdır insan beynini kuşatan. Kaç şekerli olduğu belirsiz zifiri demli çay içmeye yolculuktur hayat. Ölümsüzlüktür darağacına kurulan veya cellâdın tırpanından doğan.
Nar gözlüdür ölüm, nar gözlü küçük bir balıktır ölüm ve elimden tutar o genizleri yakan yolculuklarda. Yepyeni hayatlarda doğuştur arkada bırakılan.Çölü vahaya çeviren bir unutuştur nar gözlüye sarılmak. Sorabilmektir, Öldüm mü nedir?
Karanfil kokulu mayıs akşamlarında içinde al yeşil hareler barındıran ela gözlü sevgilidir ölüm. zamanla hiç kimseyi onlardan başka sevmemek yaşlanmak olduğuna göre hoş gelir sefa gelir nar gözlü. Sarı sıcakta harlanan hatıralarda güneşlenen aşığın aranmasıdır ölüm. Unutalı çok yıllar olmuş göğüs germeleri arzulamaktır son bir kez. Uçuşan salıncakta sollanmaktır Mayısın Altısından başlanarak.
Yudumladığım sensin sadece, sadece sen nar gözlü. Nar gözlü ölüm deneyecek ve yeniden demlenecek ömür kalmadı cepte. Özüm sözüm bir, nar pullu balıktır ölüm, naz gözlüdür…
Günler ve geceler boyu çok boyutlu durgunlukları yaşarken akıl, bunalımlar hissettikçe beden, yüreği durduruverecek iken ritim bozukluğu Altı Mayıslar yetişir imdada. Tenhalaşır hayaller. İşte bunca cenderede onca pencerede can derdine düşüldüğünün göstergesidir her şey. Yakalar nar gözlü balık cam gözlüyü gagasından. Çepeçevre nakışlı gülümsemeler gönderilir mayıs akşamlarına. Akıl almaz, sinirler dayanmaz, duyurular duyulmaz. Uyulmaz her emre, emrihak haricinde. Anında gerilir beden ve yare sarılmayı yeğler birden.
İşte o yarenlikte sesin sessizliğini dinler nar gözlü ölüm, kimseler duymadan. Güngörmüş bir acıma duygusudur son kez irkilten. Nar gözlüdür ölüm. Nar gözlü küçük bir balıktır ölüm.
Ölgün esintileri darıltan mayıs başı, Altı Mayıstan itibaren tek sesli karanfil kokulu akşamlara, karanlık denizde parıltılı dalgalara ve bal ormanına savruldum yine.
Öldüm mü nedir? Mayıs akşamlarında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder