ÖLÜ MAVİ…
Öldüm mü nedir?
Ölgün esintileri dirilten yaz sıcağında
tekdüze dalgalara sığındım
horlaması bol güneşlenen ışığımı arıyorum.
Unutalı yıllar olmuş
göğüs germeleri arzuluyorum.
Yudumladığım sendin deyip denesem mi yeniden
çok boyutlu durgunlukları yaşarken bedenim
görenlere ziyafet tarzından.
Tenhalaştığını hissettikçe bunalıyorum heyhat
meze oldun bana be aksi şehir
sadece gülümsemekle yetinebiliyorum şimdilik.
Can derdine düştüğüm günler işte bu günler
ve adada yareli ışığa sarılmayı yeğliyorum
yüreği durduruverecek panikler yaşamadan hiç.
Tansiyonum dokuza beş nabız elli bilmem kaç
bir toprak adamıyım ben deniz değilim.
Güngörmüş bir acıma duygusuyla karışık
günlerce sensizliğin sesini dinliyorum
pişmanlıkları hiç sorgulamadan.
Çepeçevre nakışlı gülümsemelerle
gönderiyorum adına yorgun adımlarımı
gönderdeki albayrak gibi tertemiz.
Ve aya selam veriyorum çaresiz
yıldızlara da selam.
Çünkü sen meze oldun bu aksi şehre
biliyorum nabzıma yazdığın sihri
asi ve asil.
Öldüm mü nedir?
Balık kuraklığına teslim aklımın zehri
yaşamak işte odur o andır.
Tek bir an
ve rıhtımda yırtılır kara duvar
hava aksırıp durur sabahlara kadar.
Ölü maviye paslı çarmıhlar dikilir
ve deniz ağlar kucağımda
islim üzerindeki masmavi bulutlar da.
Dağılır gider ardım sıra anılar
oysa el ele tutuşup selamlaştığımız deniz ayni
deniz
gizli koyları aramadan elimle koymuşçasına ayni.
Buluyorum sevda masalındaki aslımı
Aslıyı kaybetmişçesine yaslı
baldırından öptüğüm gün bugün gibi capcanlı
Sanki Öldüm mü nedir?
Paşalimanında gizleniyor Girit ve Midilli
Sevdan oldum bre asi ve aksi şehir
git gidebildiğince en uzağa.
En yakınımda karlı yamaçlar
sivrisinek öpüşleriyle kızarıyor bedenimin gözü
fenalaştığımı bile bile bulaşıyorum kanına.
Merak ediyorum lodosun sürüklediklerini canıma
danışacağım kimse yok, yok yanı başımda.
Bunca sürüklendim peşinde perperişan
ne kazandım ki bu peşindelikten
Öldüm mü nedir?
Beşik örtülü ahşap evin verandasında yapayalnızım
yine
öldüm sırsıcak esintini beklerken
Naz kucağımda.
Yaz kaçağıyım tersyüz olmuş anılarla
öpmesi gül güneşlenen ışığımı anıyorum
unutalı yıllar var unutulmuşum.
Deniz tamda göğüs hizamda yalpalıyor
yalanladığım sendin deyip dönsem mi seferlerden
acaba Öldüm mü nedir?
Bin zahmet dalgaları kulaçlarken
kara dağları da aşarım
yekpare uzanırken mavi avuçlarıma
usulca ağlarım.
Ölgün maviliği delirten yaz sıcağında
akli melekelerim yerli yerinde
ama melaikelerle feleğin çemberindeyim.
Ölümün gözünden de düşmüşüm sanki
son bir emre kadar derin saplantılardayım
yaşamak buysa eğer
Öldüm mü nedir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder