27 Aralık 2015 Pazar

ARALIK HASATI…

ARALIK HASATI…

Sustukça sıra gelir ve sıra geldikçe hayat gecikir…

Her Aralıkta kapılar açık kaldığından mıdır nedir tutulan hesapların yanlışlığı akılları tutuşturur. Tutulan günlüklerin korkusu hayallere düşerken, ateş olmayan yerden duman tütmez demeler ve çıkan pis kokulara bekçilik etmeler de iş görmez. O suskunluktan doğan düş istasyonunda usulcacık kanlı hasat başlar. Resim altına yazılanlar, karikatürlerdeki boş balonlar, silme eserler ve bakancıl resmigeçitler dünyanın beşiği bu ülkeyi hala sallar da sallar.

Kuru otlar havuzunda ve sararmış mısır tarlalarındaki bir kutsamadır hasat. Tüm canlılar için yağmurlar buharlaşıp hızla gerisingeri tekrardan yağan damlalara dönüştüğünde ıslıklanır ucubeleşmeler. Her pis su birikintisi kenarındaki eksik kutlamadır hayata dökülen hayat. Böylesi hayat yolculuğu ne aşırı erkeklik ne de gençlik bırakır geriye. Tüm imparatorluk girişimleri ve gelişimleri ise ardında bir perişanlık bırakır. Çıbanlar peşi sıra patladıkça çoban acımasıdır geriye kalan.

Dünya kaynadıkça baharlar buharlaşır. Gece dersleri duvarlara sloganlaşır ve yalan yanlışlar arsız ölümlerle seviyelenir. Ateş teknesinde güneş yoğurmak ve hasada yakın taş fırınlarda tavlanmak, deveyi hamuduyla götürmek odur işte. Birden tersine döner her şey her aralıkta, aralık kapılar ardında arsızca yaşananlar da. Unutulmasına unutulmaz kutulananlar, unutulmuş görünür boşaltılan kasacıklar ama amalar da günü gelir kitap yazar.

Karşıda Paşalimanı adası, Ekinlik ve diğerleri sıralanmış. Adalara süt taşıyor takalar, zerzevat filan. Hemen yanıbaşında nisan, kasım kasım kasılmalar sonrası aralık. Bu akçeli dağınıklıkta, Aralıktan bahara insan buharlaşmalara doyamazmış meğer. Hele hele yaş ilerleyince, atananlar ve adananlar yaslı dalgaların çağlayışını dinler boşu boşuna.

Kayıp gezginler sonsuzluğa inat komisyoncuların yalnızlığını gidermek uğruna gezegenleşirler. Kara delikler yuttukça ışığı, kendilerine ait bir güncede mahşerin dördüncü boyutuna salmadır her biri. Çağdaş kültür tasarımlarında tası tarağı toplayanlar, eşraftan sayılmasalar da yazarlık ve pazarlık etmenin etik sınırları çerçevesinde silinmezleşirler.

Sustukça sıra gelir ve sıra geldikçe hasat gecikir…

Her hasat dönemi muhafazakârlığın matematiği ve formülsüz uyarılarla matlaşır. Yeryüzünün her yerleri şiddete maruz kaldığında sağa sola yeniden sorumluluk yükleyenler yükten kaçamazlar. Öyle günler yakınlaşır ki insanlıktan uzaklaşılır. O yakınlıkta karanlık ve tehlikeli yollarda boğazına kadar şiddete batmak da vardır.

Aralıkta bir aralık baştan çıkarışlara kapılmışlık yeni adamsılar yaratırken hava kararır ve bembeyaz kar fırtınası başlar. Tipi boran tufan asla aklayamaz iyice ziftlenmiş vahşi kapitalizm alaca karanlığını.

Susmak belki doğruya endirekt ulaşıdır ama sustukça sıranın kime geleceğini, hayatın ve hasadın gecikeceğini de iyi bilmek gerekir. İnşasıyla insanı canından bezdiren bir uyuşukluktur bu paravan karnaval. Para varsa işin içinde aralık hasatı da çalımlanır. Takke düşer ama kel asla görülmez. Varsa yoksa varsıllık. Bulut altı deniz kıpırtısızlığında sabahlara da tembellik vurur. Sabırsızlık içten içe kemirir efendiliği. Ve her titreşimde suyun suyu dövmesi gibi bir şeydir aralık akşamlarındaki rahatlama.

Arsızların da hırsızların da bir onuru bir gururu vardır. Vardır yoktur ama hakikatte olmalıdır diye yazar kara kaplı kitaplar. Ciltler dolusu kitaplar. Eleştirici risaleler merhamet tanımaz, ihanet barındırmaz hiç. Böyleyse de hasada durulduğunda bir ömre bedel kapılanışlar aralık kapıları kapar üstüne kilitler. Biçerdöverler balyalar sararan ürünü. Arayışların istikbali kıblesine hırs ile ders arasında kalmışlar yönelir ve yön kavramı da kaybedilir. Kader budur, keder inince eğilir filizler. Ve kader köleliğin karanlık yüzünü son bir kez daha aydınlatır.

Özel bir dürtüyle de olsa nefesi ensede hissedilen cellâda isyan tekrar başlar. Hasat zamanıdır, hayat tıkanmıştır ve sıra gelmiştir. Artık susulsa da bağırılsa da aralık hasadı gecikir, hesap saati de gecikir.

Sustukça sıra gelir ve sıra geldikçe hayat ve hasat gecikir…

Hiç yorum yok: