27 Ekim 2014 Pazartesi

KİTLE İLETİŞİMİ VE İLİNTİLER…

KİTLE İLETİŞİMİ VE İLİNTİLER…

Kitle iletişim araçlarına sahip olanlar veya üzerinde söz sahibi bulunanlar toplumu gizli maksatlarla bilgilendirmelerde yanıltabilir, yönlendirilebilir, aldatabilir veya şartlandırabilirler...

İşlerine gelmeyen, dişlerine dişlilerine uymayan her olay ve her konuda ise Kaptan Kusto’yu mezarından kaldıracak uyduruk belgesellere saplanırlar ya da eskiden kalma kakma saplı ibrikleri ekranda donuklaştırırlar.

Ve minyatür işlemali bakır ibrikler, ibriklerin göbeğinde sarı kelebekler, benek bezek, kanat kanat ve ibrikten dökülen koruyucu melekler araya girerek televizyonun tarihi boyunca karikatürlük malzeme olur...

Çocukluk algılarından süzülüp gelen bilgilerin yanı sıra yıllarca verilen çarpık eğitimin ve farklı çevre mahalle etkileşimlerinin öğretileri doğrultusunda tırnak içinde gelişir ve güzelleşir o özel boyalı dünyalar. Dünya yükü doğru bilgilenme çabalamasının sonucunda ise tümden o renkli kutulara teslim olunur. Her neden ise esaret günden güne yıldan yıla sürer ve artar. Hangi yarışma benim, hangi dizi senin, hangi maç kimin, hangi siyasi sağın solun ortanın devam eder temaşa. Sonuç tarihin iki binlik ilk çağlarından bu yana bir arpa boyu yol yolsuzluğu.

Her yeni anlayış, yapı ve düzen bilumum ekranlardan bin bir türlü metotlar kullanılarak zerk edilir. İyidir kötüdür vesair, aç bilaç bakan gözlere kalır reyting tahlilleri. Arz edilen ürünler silsilesi çoğaldıkça anlamsızlaşır ama paralanır pullanır sahte dünyalar. Çeşit çeşit ar-gesi yapılmış gerisingeri üretimlerle eksik yaratımlar içindir her şey, saltanat sürsün içindir. Ekran sever yine aç tok izler ve över çok açık bir kara gerçeklik taşımasına karşın tüm numaraları, kırk numara kırkayakları. Ve inanır inandırılır gözden öze, özelce.

Hep kazanmaya ve kazlamaya dönüktür ekranın yüzü…

Kitle iletişim araçlarının her nevine sahip olanlar veya üzerinde söz hakkı bulunanlar hak etse de hak etmese de daima kazanır, toplum ise gizli maksatların pençesine düşer ve ila nihaye daima kaybeder. Doğru ve dürüst bir genel yargının kazanımı yerine, yerinden doğrulmadan, yan yatarak kazananlara genel geçer piyasada faydacı zihniyet ilkesizliği pastalanır, cilalanır.

Ve adam yetiştirme yerine, adama yetiştirme ilintisi iletişim ağlarının tümüne egemen olur. Millet, memleket bekası ve memleket kalkınması kalıp sözleriyle, tek doğru karşılığı bulunmayan yanardöner bir aldatı aracına dönüşür sihir alemi.

Üzerine minyatürler işlenmiş ibrikler ve de sürahiler göbeklerinde kırmızı kelebekler, benek denek, sanal banal araya karışır. Ve ibriklerden sürahilerden dökülüverir yeşil koruyucu melekler. İşlerine gelmeyen her konuda ve her konumda ucuz, uyduruk ve kuduruk belgesellere saplanırlar ya da çakma saplı ibrikleri ekranda dolaştırırlar.

İsteğe ve talebe göre arzuhalci mantığıyla kotarılmış total bilgiler görüntülü ve sesli karadan, uydudan, kablodan, sanal, yanal ve masal yollarla sağlamlaştırılarak ortalığa yayıldıkça, uygulanan siyasal modelin doğruluğunu düşünmeler ve onaylar da tartışma götürür. Ulusal, bölgesel ve yerel çapta sürdürülen ve pazara sürülen görsel ve işitsel argümanlar alabildiğine durağan bir demokrasi çarpıtması yaşatır ve aç ve taze beyinler geleceğe dönük bir demokratik yanılgı yaşarlar.

Öyle ki; sözde çığır açan, lafta sınır aşan ve de haddini aşan konseptler televizyonlu on sekiz milyon haneye girer, çıkar, girer. Bile bile ladestir akıl ve hatıra kıyımından sızan. Frekans frekans yayılır siyasal frikikler ve sosyo-ekonomik ofsayta düşmeler. Ama bakan gözler görmez, gören gözler bakmaz olmuştur can-cin-con kutusuna, top her sıkışmada taca atılır.

Hep reklama rakkama dönüktür ekranın yüzü…

Yüz güldürmez platformların ve bin beş yüz kuruluşun kurumlandırılmasıyla kurulmalar kurumlanmalar, hiç hak edilmeyen sosyo-siyasal ve ekonomik medyasal bilgi kirliliğine yol açar. Antenler uydulaşıp yuvarlaklaşınca bir şeyler yumuşar ve tek bir anten ile çalar saatler ve saat başı ajanslar.

Ve bakır ibriklerden, uydurma kaydırma belgesellere kayar keskin muhalifliğin muhafazakarca terbiyelendirilmesi. İhlaller ve cezalandırmalar büyük ihtimalle faşist ihtilallerin yerini tutar eylülde meylülde, enlemde boylamda, eylemde tekdirde on iki dakikalığına. Takdir tekbir ise ağlara takılanlara kalır.

Aldatı dünyasına aldanmalar ve göz bantları reklam bandlarına dönüşür, olduk olmadık yerde ve egemen emperyal ellerde. Millet çoluk çocuk yok denilen illet bir zihin kurmacasına taptırılır. Eskidendi farz ettirilen ve sırası geldiğince feyz alınan verilen devlet tekeli sarmalına savrulur tüm esnalar yesmanlar, esmeler gürlemeler. Bu salınış ve savruluş teknolojik gelişmeler ile de desteklenince üst kurul filan da küçüklere ve büyüklere hikâye olur. Üstten aşağıya, tepeden tırnağa gücü yetenin üyesi bol derin olanın borusu öter. Bağımsızlık otoritesi, belgeli otoritelik nasıl bir olguysa artık yine iktidarın dediği olur, tam yerinde rest gelir, tam yerine belgeseller koyulur. Denetimlerin görsel ve işitsel boyutu ise racon kesmelerle, esrimelerle, besmelelerle kesinleşir ve müzminleşir.

Bu müzmün müzaferede keskin muhaliflik de hepten dinden imandan, meselden meshepten çıkar, günahları vebali olanların ve günah keçilerinin boynuna...

Kitle iletişim araçlarına sahip olanların ve üzerinde söz sahibi olanların, işbaz şahbaz emperyalların hep tip, her tip, tipitip gizli maksadına açıktır ekranların yüzü. İster parasına, ister gazozuna ister ise paparaya oynanır galibi mağlubü baştan belli, keli felli, beyli paşalı, eli maşalı maçlar…

Yüz görümlüğü peçe hak getire, habire kamusal hizmet habire tamusal hezimet. Kamu yayıncılığı denilip, durulup özerkliği her kıskaçta, belli kıstasta özelleştirmek demokratik açıdan asla savunulamayacak negatif bir durumdur. Bu sınır içi, sınır dışı eğreti durumda İnternet üzerinden doğrudan denetimi zor bağımsız iddialı kurumsallaşmalar da olmasa, direkt direktifsiz çıkışlarda yapılmasa ses seda çıkmayacak, şu;

Kitle iletişim araçlarına sahip olanlar veya üzerinde söz sahibi bulunanların toplumu izli ve gizli maksatlarla bilgilendirmelerle yanıltma, yönlendirme, aldatma veya şartlandırmalarına.
 
İletişimsel ilintilere bakıldığında uşağı kuşağı, yavşağı kavşağı bol reklam kuşağı, yeni yeniyetme reklam kuşaklarını doğurdukça kim kazanır, kim kaybeder belli; uyutulan ve uyuşturulan halk…
 

Hiç yorum yok: