24 Ekim 2014 Cuma

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM’E DEVAM, HIZLA DEVAM, HIZ ARTIRARAK DEVAM…

 ‘KENTSEL DÖNÜŞÜM’E DEVAM, HIZLA DEVAM, HIZ ARTIRARAK DEVAM…

Kentsel dönüşüm şu Esenler sathında şatafatla başlatıldı. Aradan sayılı günler geçti, seçimler kazanıldı ve hız kesti aniden kentsel dönüşüm. Mağdurların kiraları bile ödenmiyormuş. Sanki frene basıldı, geri vitese attı birileri, ama neden…

Anlatıldı, yazıldı, paneller düzenlendi, kitaplar harmanlandı tüm kentsel-rantsal saptamaları iktidar ağzında karşıtlık damgasına kurban edildi. Arşı karşı bir yana sonra. Sonra tüm kaygılar el birliğiyle geçiştirildi. Ve sonra heyecan geçti. Esenler başta kentsel dönüşüm yurt çapında duraklama dönemine girdi. Kentsel dönüşümün yerelde genelde özünde el, cep, yürek yakan köz olduğu ve ruhunda sürülmeler göçler taşıdığı görüldü. Başta unutuldu, unutturuldu ama. Aması her fırsatta maddi manevi kazançlardan dem vuruldu.

Velakin bu işin asıl mağdurlarının halkın garip kesimleri olduğu görmezden gelindi. Ve ara sonuç, kesin mizan, mevcut iktidar yerelden genele aldığı oyları bu yorgun ve yoksul kesimlerden alıyor, alıyor da alıyordu. Ya kentsel dönüşümler sonrası…

Perspektifi zayıf ve permutasyonu kopuklar, ezik ve kopuk bir yaşam sürerler. Sürekli sürülürler sürüler halinde. Ve bilimin aydınlatıcı yansımasına inatla direnirler, pergel açmazlar. Bu nedenle değişim zaman alır, mekan gider ve kentsel dönüşüm hayal olur üç beş yıla. Tokinin mokinin ve benzer müştemilatın dünyalık, takunyalık evleri sayılmazsa kentsel dönüşümden tüm muhteviyata ve zevata el çektirilir.

Sürgün vurunca dört bir yandaki süren kentsel dönüşümleri, dönüşümünde hızı kesildi, can çekişiyor. Her mahalleye sunulacak kentsel değişim yerinde dönüşüm sözleri unutturuluyor sanki. Kolayca, devlet destekli başlatılacağı söylenen ve aslı deprem odaklı rantsal paylaşım atılımı olan projeler rafa kalktı gibi. Şimdilik ertelendi, ötelendi sanki. Esenler’de beş altı mahalde başlatılacağı güncellenen kentsel dönüşüm neden ayni süratle devam etmiyor, ettirilmiyor. Sormak lazım dönüşüm heveslilerine neden.

Kentsel dönüşüm şu Esenler semalarında şatafatla başlatıldı aradan iki yıl geçti, seçimler kazanıldı ve hız kesti aniden. Artık daireler elde mi kaldı acaba, başka acayiplikler mi var. Sanki frene basıldı, geri vitese attı birileri nedense…

Alem yanılsa, allem kulem yanıltılsa da, yanılgı dar küçük balkonlarda plaj kumu doldurulmuş plastikten sahte kiremit görüntülü saksılarda yeşermeyen hayatlara hasretliktir aslında. İnsanlık albenisi bol sımsıcak düşler, altın tozu gibi sarsa da düşleri, ışıl ışıl yapışsa da düşüncelere, insan da yine de denizin mavisine sürgünlük başlar. Yeşilin alına moruna ise hayranlık artar. Kentlileşmek adına bir özlemdir dönüşüm ve ilkin fakirlikten beslenenleri vurur alnının çatından. Sonra bugün veya yarın belki yarından da yakın herşeyi. Vurur geçer maazallah.

Kentsel dönüşüm üzerine yapılan tüm çağrıların gelir garantili olması da tutmayınca, tutturulamayınca hesaplar, hiç umulmadık anda ters teper anketlerin ibresi. Velev ki zenginlik olsun depmece o vakit te sandıklar züğürtler. Çünkü hayattan kopuklar, muvazenesi kayıklar kayıp ve besleme bir hayat sürerler. Bu besleme düzeninde ülkenin en fakirleri en zenginlere koşarlar, en zenginler, zenginletilenler ise çağdaşına değer verene meyillenir ve mehillenir.

Kentsel dönüşüm şu Esenler sularında şatafatla başlatıldı, ülkenin dört bir yanına tez elden ulaşımı sağlandı, aradan iki yıl geçti, seçimler kazanıldı ve hız kesti aniden KD. Artık genel seçim sonrasına mı bırakıldı acaba. Sanki frene basıldı, geri vitese atıldı KD. Velakin ortalık süt liman…

Böyledir işte bu kentsel dönüşümün kopuş destanı, kentsel dönüşümden kopuş destanı. Başta fırtınalar koparılır, ortada fikirler zıtlaştırılır, sonunda destanın gerçek olmadığı anlaşılır. İşin aritmetiği ver kazan, bire bir al, al ver kurtul, bire bir, birebir denilerek, çocukların birdirbir oyununa dönüştürülünce altta kalan zayıflar nefes bile alamaz, canları çıkar. Al sana kentsel dönüşüm realitesi, sosyal yönü böyle. Peki, siyasal açıdan kime yarar bu aritmetiğin işlerliği, hızı ve dozunun mükemmel ayarlanması veya kime yaramıştır dünya ölçeği örneklerde, elbette sağ kalanlara değil açık kapalı sollayanlara.  İşte yarar zarar hesabı da budur kentsel dönüşüm pratiğinin. Teorisi pratiği bir yana pergelin sabit ayağı bir yere iğnelenir sonra dön baba dön daireler çizilir, olduğu yere sabitlenen dairelerin sayısı çoğaldıkça iktidarın gücü de hafif hafif azalır.

İmkansız verilmeye çalışıldıkça ve de öyle vaya böyle verildikçe, beliren yeni imkanlar en imkansızı bile imkanlar. Ve sonra.

Ve sonra ikinci dönem başlar. Sürülenler sürülmüştür. Sürgünler bambaşka yerlerde filiz verir. Ama kentsel dönüşümle evi, barkı, mahalleleri yıkılmışlar ve yıkılacaklar ve de yıkılmakta olanlar sürgün artığı bir kentlileşme süreci yaşarlar. Kentlilik öyle bir duygudur ki yaşayanına haz, yaşatmayanına hasar verir. Bu kerteden sonra fakir mahallelinin izini sürmek de bir hayli zorlaşır. İzi bulunsa da balans ayarı değişmiştir ve kaleye almaz o eski balatları ve nafaka balyalarını. Çünkü kentsel dönüşümün dev aynasında değişik ve bambaşka kentli tipler boy gösterir. Mağdurlar oluşur en geniş çapta ama yarıçapına da mağrurlar yerleşir. Kentsel dönüşümün ölü cereyanı çarpar belki, belli bir cenahı. Yani gelsin oylar gitsin koliler devri kendiliğinden kapanır kent ortasında.

Esenler’de şu yedi tepeli denilen ve yedisi de tepelenen kentin tam ortası ya ondan mıdır nedir, kentsel dönüşüm ortada kaldı.

Ondan mıdır nedir, bu kentsel dönüşüm şu Esenler sathı mahalinde şatafatla başlatıldı. Aradan sayılı günler, bir iki yıl geçti, bir de seçimler kazanıldı ve hız kesti aniden. Mağdurların kiraları bile ödenmiyormuş, daireler elde kalmış, genel seçim sonrasına bırakılmış söylentileri bir yana, sanki frene basıldı. Son sürat seyrediyoruz denilirken,  sanki geri vitese attı birileri, kentsel dönüşüm durdu, ama neden, niçin…

Bu kentsel dönüşümün hayal perdesinde tamuya ibiş memiş aramaya hiç gerek yok. Özelinde, kamusunda soru şu Esenler’de, Esenler’in kentsel dönüşüm cenneti olma hülyası Esenlerlinin cennette oturma sevdası neden hız kesti. Niçin frene basıldı. Bundan sonra nasıl şekillendirilecek şu şehrin çehresi. Hala paftası puftası kentsel dönüşüme uygun mahallerde tek çaplı, yarı çaplı ruhsatlara neden cevaz veriliyor. Bu inşalar hakkıyla icra edilecek kentsel dönüşümün doğasına ceza kesmek değil midir devlet eliyle.

Öngörüsüzlük de, görgüsüzlük de bir yere kadar, hız, haz, caz derken gerçekler bir anda görülür. Kentsel dönüşümün karanlığa yolculuğun hazırlanmış dönem koşullarına en ağır bir darbe olduğu görülünce dur suru üflenir. Üflendi sanki. Tüm etkin ve yetkinler, sağı çağı dağı, sağda solda boşa cakalanmak olan yetkeliler zamanında yapışılan kentsel dönüşüm cevvaline şimdi kopuk kopuk çağrılarda bulunuyor artık. Sabun köpüğü hayalleri satmak zordu, kolaydı belki ama iş tapuya, kapuya, kapı anahtarına dayanınca, halk hapu yutunca duruldu durum.

Durumu yorumu yok, kentsel dönüşüm kent içi göçlere en iyi zemini hazırlıyor. Demografik yapı oradan buraya, buradan öteye savruluyor, sürgün gidiyor. Maddi ve manevi açıdan doygunluk ise yeni açlıkları doğuruyor. Ve hayattan kopuk sürdürülen yaşamlar, o güvenilen oy depoları çoluk çocuk kendilerini gerçeğin ta kalbinde buluyorlar. Bulunca da daha daha iyisini bulmaya, arzulamaya yelteniyorlar.

İşte yel böyle vurunca, yeltenmelerin yörüngesi kayar ve baş ağrıları başlar. Hayat çok tuhaf bir döngüdür. Dönüşüm değişim derken mahaller toz yığını yıkılırken, birden öylece kala kalır iktidarlar. Kentsel dönüşümler iktidarın iktidarsızlaşma nedenidir apaçık. Hırsla kentsel dönüşüm ipine tutunanlar kısa zamanda ipi bırakmak zorunda hissederler kendilerini. Ekran, akran dolaşılıp, kentsel kendisel dönüşüm martavallara atanlar, masalın kendilerini vurduğunu vuracağını görünce geç de olsa kendilerine gelirler.

Dünya da özellikle Orta Avrupa’da kentsel dönüşümün tarihsel sürecine bakıldığında görülür her şey, fazla söze gerek yok her dem.

Frene basılmalıdır, basılmalıydı, basıldı da. Çünkü bu üfleme süsleme kentsel dönüşüm ürünleri bir iki el değiştirdikçe oyun moyun rengi de değişir. En değişmez görülürken, en değerler değersizleşir. Koyun bir alın birebir ahkamları, kentsel dönüşüm icraatları, değişimin her alana yayılışını hızlandırır. Kentsel dönüşüm her anlamda biraz da siyasal iktidarların kendi bindiği dalı kesmesidir kısa vadede. Uzun vadede ise vaatlerin altında ezilmek ve hesap verilmeye zorlanmaktır, hele hele koz başkalarına geçtiğinde.

Ey Esenler avalı, avamı, mavalı yok bu işin, kentsel dönüşüme devam, hızla devam, hız artırarak devam…

Hiç yorum yok: