14 Temmuz 2019 Pazar

KARA HUMMA, KARA CUMA...

KARA HUMMA, KARA CUMA...
Bir kaç yıl evvel sıcak bir temmuz akşamı dünya aleme, el aleme, dosta düşmana rezil olundu. Yaşanmaz denilen ama muhtemel bir kara cuma yaşandı. Devlete hükmeden hükümet ile hükümete hükmedemeyen paralel devlet çatışmasında bir taraf darbe maksatlı köprüyü tuttu.
Hükümet ve paralel yapının devletin üst kademeleri ve kurumları için verdikleri örtülü kavga ve diğer sebepler, katmerlenen ayrışma, kirlenme ve kinlenme birikimini o gün kustu. Tam fırtına kopacakken araya millet girdi.
Devletin türlü kolluk gücü ve olanaklarına rağmen meydana sivillerin sürülmesi, çağ dışı feda kakışması tarihte şimdilik zafer olarak yerini aldı. Gelecekte nasıl vasıflandırılacağı ise muamma.
Ancak gittikçe geleceği kararan memlekete ve millete bu kara cuma çok geç kalınmış bir uyarı oldu...
Kısa bir süreliğine kararan tablo, zifiri karanlık çökmeden ışıdı. Asimetrik paralel jimnastikçilerin cuntacı girişimi devlet millet el ele geri püskürtüldü. Ancak kişi ve kurumlar acayip derecede itibar kaybetti. Devlet hiyerarşisi çöktü. Ve memleket demokrasisi çok derin yara aldı.
İşte bu demokrasi yarası, hemen kara cuma peşine siyasi tutumları etkiledi, milleti ortadan ikiye böldü...
Bölünmeyi sağlayan bu düşük ayarlı darbecik peşine çarçabuk rejimi değiştiren referandum öne çekildi. Kıl payı yeni model kazandı. Ardından partili cumhurbaşkanı ve düşük profilli parlamenter seçimi. Büyük oyuna gelen seçmen biricik oyunu verdi.
Ve sözde silah rejimi değiştiremedi ama sandık yüz yıllık rejimi dönüştürdü...
İşte karahumma gibi yayılan kara cuma sonrasında devletin temel taşlarıyla oynanan reel kronoloji kısaca bu...
Sıkışınca amokvari gösterimleri piyasaya sürülen darbe girişiminin panoramasına gelince...
Her cuntacı girişim vahşidir. Darbeler, muhtıralar ve girişimler karşıt vahşilikleri de tetikler. Açıktan gizliye onlar yaşandı.
Kendisine başkomutanım diyen başkomutana rağmen bazı kışlalardan çıkıldı. Telkinler ve nasihatler saatlerce dinlenilmedi. Devlet erkanı ve komuta kademesi kendi kolluk güçleriyle bitirmesi gereken bu iç meseleyi halka havale etti
En ağır silahlar darbe girişiminden habersiz en acemi ve en cesur unsur er ve eratın elindeydi. Ama onlar bu zor koşullarda bile ustaca davranıp tetiğe dokunmadılar. Ve kopacak büyük kıyameti önlediler…
Sabahın ilk saatlerinde iyice çaresizleşen paralelci kalkışmaya, ordusal düzeyde silahlı kuvvetler desteği, muhalefet kışkırtması ve hükümet karşıtlığı eklenmedi. Eğer eklenseydi olay çok başka yerlere giderdi.
Sonra tüm darbeler ve darbe girişimlerinde olduğu gibi resmi rakamlara göre çok insan mahvoldu. Kurunun yanında yaş da yandı. Cadı avı tez elden başladı.
Öyle ki tatbikata çıkarıldığına inandırılan veya öyle bilen suçsuz günahsızlara bile acımasızca cephe alındı. Minarelerden müezzinler mütemadiyen sala verirken, imamlar milleti resmen galeyana sevk etti. Yani her ciddi yalpalamada olduğu gibi şu yüce din yine politikaya alet edildi. Yalnızlık kapısı aralandı. Savruk emirler hiç sorgulanmadan uygulandı.
Sözde ileri demokrasi adına cihat ve benzer çağrılar güncellendi. İleri demokrasi adına katli vacip görülenler listelendi. Tüm yapılanların sevabı günahı, ayıbı kayıbı bir kenara itildi muhalifler temizlendi.
Uzun yılların tek merkezli işbirliğinden, paralelleşmeye uzanan köprüden kimler geçtiyse gözden çıkarıldı.
İşte sıcak bir temmuz akşamında gerçekleştirilmeye çalışılan bu kara cuma kalkışması ve kakışması, paralel öncesi ve paralel sonrasını hayata geçirdi.
Sayıp dökülecek daha bir çok ayrıntıya saplanılarak yeni rejime meşru zemin hazırlandı. Zihinler zihin aritmetiğine hiç sığmayacak şeylerle meşgul edildi. Akıllar öncelikle incelikli ve ağırdan kandırılma boyutuna hapsedildi. Ve bu günlere gelindi.
Bu günün panoraması ve kronolojisi ise uğruna nice şey feda edilen yeni rejimin yetersizliği tartışmaları ile başlayacak gibi...

Hiç yorum yok: