28 Temmuz 2019 Pazar

BONUS DİNCİLERİ VE FANUS SOLCULARI VE DE SIĞINMACILAR...


Memlekette büyük şehirler, hiç bir yasal dayanağı, sosyolojik düzeneği yokken, bir anda sığınmacı yatağına dönüştü. Sığınmacıların kayıtlı olanı var, kaçak olanı var. Ancak yeni öğrenilen odur ki, hiç biri büyük şehirlere kayıtlı değil. Şimdi o kaçaklar devlet eliyle kayıtlı göründükleri şehirlere gönderilecek. Yani yine çözümsüzlük...
Memleketi kıyı köşe mesken edinen bu geçici koruma statüsündeki sığınmacılara çok geç kalmış bu yaptırımın nasıl uygulanacağı ise muamma. Hemen sağda solda ademiyet, hamiyet propagandası.
Elbette insanlık ölmedi, din kardeşliğine devam ama sığınmacılar gittikçe en ciddi sorunlar listesinin başına yerleşti. Resmi rakamlar bile dudak uçuklatan boyutta. Memleketin göz bebeği en büyük şehrinde on beş kişiden biri sözde kayıtlı veya kaçak sığınmacı. Dünyanın başka hiç bir şehrinde böyle demografik yapıyı tehdit eden sığınmacı birikimi yok.
Ve bu birikim, yüzyılda zar zor elde edilmiş her birikiminden, her şeyden, her şey en doğal haklarıymış havasında doyumsuzca faydalanıyor. Koca şehirde hizmet alımlarında bila bedel asıl vatandaşlarla eşitlenmişler. Yani yerli çileye doymayan yabancı olmuş, sığınmacı en küçük fırsatta efelenmeye kalkan milli. İşin ucunda ise sırasını kollayan yabancı düşmanlığı.
Bir yanda ise bunca çetin realiteye dikkat çekenleri hemen mülteci karşıtı olarak damgalayan, mülteci edebiyatı üzerinden memleketi açıkça istila etmiş bu sığınmacı dalgasını makul gören anlayış. Bu anlağa angajelerin artık sırça köşklerinden çıkması gerekir. Çünkü sokağı yaşayanları hümanist olmamakla suçlayacak yerde, bu bonus dincileri ve fanus solcularının sığınmacı pratiğine gerçekten hümanist pencereden bakmaları günü gelmiştir. Geldi de geçiyor.
Sonra çok geç olur. Bonus dincilerine din kardeşi, iman taifesi sayılan sığınmacılar her yerde varlar. Bağış, fitre, zekat, ramazan, kurban, velhasılı yardım kabullenmede hazır ve nazırlar. Ama Cami ve mescitlerde kayıplar. Bugün böyle de yarın aynı safta saf tutulacağı ne malum. Tarife ne gerek, mesele ensar muhacir hislenmesine bağlandıkça memleketin basireti bağlanıyor.
Bilmeyen mi var, fanus solcularının bildiğini. Milyonlarca sığınmacının emperyalizm ve yerli işbirlikçileri tarafından yerinden yurdundan edildikleri tamam. Ancak özgürlükleri için savaşmayıp sıvışan beş milyonluk bir kavim-kabile gerçekliği var ortada. Ayrıca kaçak göçek merdiven altı çalışan veya çalıştırılan bu sığınmacı proleter kardeşlere dertlenip yol yoldaşlarını bağışlanamaz hatalı görmek de pek doğru değil. Suçlanan adres yanlış.
Asıl dertlenilmesi gereken sığınmacıların ampirik yaşamı ve çağ dışı çalışma şartlarında kayıt dışı ekonomiye katkılarıdır. Bu katma değerin kimlere yaradığıdır. Ayrıca sınırları açsak, sığınmacıları salsak, Avrupa çöker... lafıdır gerçeği gösteren. Aleni bir çöküş yaşanmaktadır memlekette. Şu zengin memleketin şimdiye dek sığınmacılara otuz beş-kırk milyar dolar harcamış olmasıdır asıl dert.
Ömründe bir kez olsun kavgaya girmeyen, bir kerelik kavga ayırmayan, cinnete ve şiddete varan yan apartmandaki kavgayı bile aile içi meseledir deyip izleyen bu bonus dincileri ve fanus solcuları nedensiz dertleniyorlar. Sekiz yıldır süren bu sığınmacı dalgasıyla, memlekette on beş kişiden birinin sığınmacı olduğunu görmezden gelmeleridir asıl dert
Şimdilik nekroz, yakın zamanda nevroz sonuçlara gebe bu problemin, sığınmacı sorununun pansuman önlemlerle çözülemeyecek dereceye evrilmesidir dert.
Çok bilir bonus dincileri ve çok okur fanus solcuları kabul etmese de tamamıyla beka sorunudur bu sorun. İçeriden dışarıdan bu sığınmacı dalgası aleyhte körüklenirse asıl vehamet işte odur. Kaçacak yer kalmaz. Felaket kapıda değil kapı içerisinde. Eşik bir kere atlanmıştır.
Öyle ki, orada bir memleket var sığınmacılar için hazır, sığınmacı cenneti diye duyanlar, bilmedikleri görmedikleri şu fakir memlekete akın ediyor. Aman dileyen çok. Dur diyen yok.
Bu gidişle beş milyonluk nüfus daha da artarak çok yakın gelecekte iç dış güvenliği tehdit eder boyuta erişir. Ve vakti zamanı geldiğinde devlet içinde devlet arzuları okşanınca vay ki vay bonus dincileri ve fanus solcularının haline. Anında aynı gemideyiz hikayesi.
İleride bu memleket yığıldıkça yığılan bu sığınmacı derdinin altından kalkamaz. Demografik tazyik sürer, dengeler değişir, istikrar bozulur. Böyle denilmesini, bu çıplak uyarıcılığı etnik ayrımcılık gören, yabancı düşmanlığı görenlerin, başta bonus dincileri ve fanus solcularının sanki başka memleketleri var.
Bu sığınmacı çıkmazında bonus dinciliği ve fanus solculuğuna sığınarak sosyolojiden anlamadıklarını belli eder rahatlık çok yakında batar. Çuvaldız başkasına iğne kendine batınca da nevrolojiye kaymaları ise kaçınılmaz sondur...

Hiç yorum yok: