28 Temmuz 2019 Pazar

CANAN BAŞKAN'I CEZALANDIRMA DAVASI...


İktidar İstanbul Büyükşehir seçimlerini aynı yılda iki kez peşpeşe Canan Başkan öncülüğündeki CHP'ye kaybedince, 'Ceza davası değil, cezalandırma davası' Canan Başkandan başladı...
Başkanın yıllar önce attığı twitler ayıklanarak ve bu gün ile ilintilendirilerek suç nedeni sayıldı. Başta Cumhurbaşkanı'na hakaret, sonra halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme, devamla silahlı terör örgütü propagandası yapmak, kamu görevlisine hakaret ve Türkiye Cumhuriyeti devleti askeri teşkilatını aşağılamak... iddialarıyla hakkında ağır cezalık dava açıldı.
Antidemokratik hazımsızlığı tescilleyen bu davada Canan Başkan on yedi yıla kadar varan hapis istemiyle ikinci duruşmaya girdi.
Başkan savunmasında hayatının her evresinde hukuk karşıtı yönetimlere ve yöntemlere ve de diktacı zihniyete karşı durduğunu açıkça vurguladı. Hem aidiyeti olan meslek örgütlenmesinde hemde başında olduğu CHP örgütünde temel hak ve özgürlüklere, etnik ve inançsal bağlılıklara ve öncelikle yaşam hakkına saygılı ve mücadeleci bir çizgide olduğunu ifade etti.
Ve duruşma iki ay sonraya ertelendi...
Mevcut iktidar, Canan Başkan İl Başkanlığını kazandığı günden bu güne bir vesile kamuoyunda ve kamusal alanda otoritesini yavaş yavaş kaybetti. Çünkü pervasızca yürütülen şahsi menfaatler ve iktidar partisi menfaatlari ile partizanlığı hem amaç hem de araç edinenlerin üzerine gidildi. Muhalefet partisi olmanın gereği ne varsa bir bir yerine getirildi. Canan Başkan ilk günden son güne yüreklice 'İstanbul halkın olacak' iddiasını taşıdı.
Ve başta CHP örgütünü sonra ittifak yapılan partileri buna inandırdı...
Ve seçim 31 Mart ve 23 Haziran’da iki kez kazanıldı...
Hele yirmi beş yıllık iktidarın devrilmesi ve Birinci mazbata savaşının belirsizlik taşıyan günlerinde çeyrek yüzyıldır yönetilen kentin pek de iyi yönetilemediği donelerle ortaya serildi. Hele de zor bir hal verilen mazbata sonrası bir haftalık idarede o kadar gizlemeye rağmen, on yılların yanlışları gün yüzüne çıkarıldı.
Ve güdümlü yüksek hukukçular eliyle ilk ceza kesildi. Seçim iptal, yenilenecek...
Yenilen seçime kadar Canan Başkan ve Seçilmiş İBB Başkanı'nın uyumlu çalışması ve diğer muhalefet ile kurulan eş güdüm kesilen cezayı mükafata dönüştürdü. İstanbul açık ara ikinci kez kazanıldı.
Mevcut iktidar, İstanbul halkın üst üste iki kez yaptığı bu uyarıyı özellikle son yıllarda büyükşehiri hakkıyla yönetemediklerine bağlamadı. Müsebbibi oldukları ekonomik krize hiç bağlamadı. Bitmeyen terör, büyük kentleri basan beş milyonluk mülteci akını, dibe vuran dış politika ve memleketin başına bela bir çok soruna da hiç bağlamadılar. Üstesinden gelemeyecekleri ne mesele varsa hedef saptırarak üstlerindan atmaya çalıştılar. Yerine göre kızgın ve saldırgan tavırlar takınarak İstanbul üzerinden, Canan Başkan üzerinden millete ve memlekete nota verme yolunu seçtiler.
Zannettiler ki, Canan Başkan yıllar önce attığı tweetleri inkâr edecek, sözlerinin arkasında durmayacak genel iktidarın eline koz verecek. Bir kez daha yanıldılar veya yanıltıldılar.
Canan başkan siyaset yapmasının önüne engel ağır hapis cezası tehdidine rağmen, hayatını gözler önüne serdi. Tüm yaptıklarını niçin yaptığını izah ederek sahiplendi. Tweetlerinin de gerekçelere dayandırarak dönem itibariyle suç olmadığını savundu.
Hatta sosyal medyadan parlamentoya, toplumda her alanda özgürce fikir beyanı etmenin suç sayılabileceğini, cesaretin de kalmadığını, muhalefete tahammülün azaldığını, hukukun ise suç işleyenleri yargılamak yerine, suçsuzlara suç yaratarak bir nevi iktidar karşıtlarını cezalandırma aracına dönüştüğünü iddia etti.
Hemde mütevazılığı elden bırakmadan, ; “Her birinizin çok değerli olduğunu düşündüğüm zamanını böylesi bir davayla meşgul ediyor olmak şahsım adına üzüntü verici. Savunmama geçmeden önce kısaca kendimden söz etmek isterim. Çünkü 7 yıl öncesinde attığım tweetlere geri dönüyorsak bu tweetlere beni getiren hikâyeyi birkaç cümleyle tarif etmem gerekiyor. Ordu’nun bir köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bana ve benim gibilere...
...Ben, Cumhuriyetin aydın birikimine ihanet etmeden, evrensel insan hakları kurallarını sonuna kadar içselleştirmeye çalışan, hukukun üstünlüğünü olmazsa olmazım sayan, eşitlik, özgürlük, kardeşlik hayalinden asla vaz geçmeyen bir kadın, bir hekim bir siyasetçi, bir anne geçtim tamamını vicdanlı ve onurlu bir insan olmayı, insan kalmayı tercih ediyorum.
Beni buraya bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi demiştim. Ve hayalleri nedeniyle yargılanan ilk kişi olmadığımı biliyorum ama son olmayı umut ediyorum. Bunun için de mücadele edeceğim."
Canan Başkan mücadeleye devam, eninde sonunda Her şey çok güzel olacak...

Hiç yorum yok: