24 Temmuz 2016 Pazar

BÜTÜN DARBELERE GÖNDERME…

BÜTÜN DARBELERE GÖNDERME…

Asla ulaşılamaz bir emele, o emelin ameleliğine ve akıl melekelerinin bir kez daha lekelenmesine önsözdür bu zil zurna kalkışılan ayaklanma ve harakirivari girişilen bu figüratif isyan…

Yurtta elli yaş ve üzerini sürenlerin en az kırk yılını çalan tüm darbelere daima karşı duruşları ve darbeli yıllara her fırsatta ağır göndermeleri 15 Temmuz dinci-cuntacı darbe girişimine canı pahasına izin vermeyen halk direnişine bir nebze de olsa kılavuz olmuştur. En azından kılı kırk yaran cümlelerle ve o cümlelerde büyüyen aşırı dozda sitemlerle darbeler ve darbeci mantığının acımasızlığı kamuoyu zihninde hep canlı tutulmuştur. Bu darbe girişimini her kim yaptıysa yaptı ama karşı koyana acımadığının da resmi çizildi, filmi çekildi yirmi iki saat boyunca. An ve an yaşananlara bakıldığında hele bu dinci cunta emeline ulaşsaydı daha ilk günden başlayarak neler yaşanabileceğini kestirmek hiç de zor değil. Üç noktalı ve çok köşeli haberlere de yansıyan, hala böyle olabileceklerini bilmezdik tanımazdık öz eleştirileri ve öz savunmaları ile geçiştirilebilecek bir durum yok, her şey ortada. Yüzlerce can kaybı ölü maviye hükmedecek yıllar geçse de. Ve anımsanacaklar.

Elli yaş üstüler için yine kızardı can rengi. Kanlandı meydanlar. Meydanlarda bu dinci yapılanmaya ilişkin yazılı ve sözlü tüm anlatıların haklılığı da tescillendi. Dinci faşizm dindarlara bile hiç acımadı. Meydanlar tamamen yerel karakter taşıyan, birbirleriyle benzeşen pratikleri olanlara bile dar edildi. Hayali egemenliklerin, boyun eğmelerin yerine kitlesel başkaldırının sınırları biçimlendi. Zaten karşıtlığı öne çıkaran tüm unsurlar her hal ve durumda tüm barikatları yıkar geçer, kendilerine reva görülen tüm sınır ve sınırlamaları da tanımaz. Öyle de oldu o kara gece.

Dinci cunta ahmaklık boyutundaki bu kalkışma da bir şeyi unuttu. Hiç sayıp sevmedikleri ebedi Başkomutan Kara Kalpaklı Sarı Paşa’nın “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” cümlesinde ifadesini bulan yıkmaya heveslendikleri Cumhuriyetin genel kuralını.
Bir şeyi daha unuttular bu dinci cunta darbe girişimcileri. Darbelere ve darbeli yıllara yapılan göndermeleri. Ve daha çocukluktan dinci cuntaya satıldıklarını ve yıllardan sonra da kofti adamlar, softa subaylar olarak egemen güçlere satılacaklarını, satıldıklarını. Ancak bu kez darbeli matkap insan duvarını delip geçemedi.

“ABD tarafından oluşturulup geliştirilen darbe sosyolojisi, darbe psikolojisi ve vahşi kapitalizm kuramlarının karışımı ile planlanan askeri darbeler yerli işbirlikçileri sayesinde hayata geçirilir ve sadece emperyalizme hizmet eder. Bu tutucu gelenek dünyaya yayıldıkça dünya yaşanılası olmaktan çıktı. Egemen sermayenin çıkarları uğruna kendi yağı ile kavrulan ülkeler dahi anında cehenneme çevrilir, düğmeye basılır ve paslı mekanizma işlemeye başlar. Sözde iyi çocuklar, bizim çocuklar bağlamında mesele tatlıya bağlanır, acıyı ise geniş halk yığınları, yiğit yurtsever halk çocukları çeker…”

Ülke siyaseti evrenselliğini kaybettikçe, ülke demokrasisi bir dizi reform ile güçlendirilmedikçe, karşıt devrim ekonomisi sosyal dengeleri alabildiğine bozdukça bu Amerikancı darbe öğretisinden nasiplenmişler ve gizli işbirlikçiler darbe deneyimlemeleri için meşru zemin bulurlar. Veya ülkenin doğru yönetilmediği doğrultusunda darbeyi meşrulaştırma tabanı yaratırlar.

Bu kez bilim düşmanı bir dinci tutuculuğu benimseyenlerin on yıllardır siyasetin içine konumlanması, devletin her kademesine üst düzeyden sızması, halkın içinde her can alıcı mevkiye konuşlanması, katı ve keskin dinciliklerin kırk yıldır saklanması, sızıntılar görüldükçe her seferinde namazında niyazında sessiz sakin çocuklar denilerek aklanmaları ile gelinen son noktadır bu lanetlenmesi gereken kalkışma. Bunca bitlenme elbette darbe mecralarına ve darbeci maceracılığa bir gün kayacaktı. Kaydı da.

Demokrasi karşıtı, mantık dışı felsefe ve hurafe bir din çerçevesinde sadece biat kültürü ile şahsileşen veya genelleşen, genişleyen ve güçlenen bu fetbazlığa bağlı dinci cuntacı devlet beslemeleri günü gelecek kendi şeri iktidar heveslerini rayına koymak için devlete ve millete karşı harekâta geçeceklerdi, geçtiler de. Hiç de beklenmeyen bir durum değildi aslında. Şimdilik önü alındı belki ama bu istihbaratçı ve komplocu zihniyete karşı uyanık olunmalıdır. Bu dinci monarşist hükümranlığı cereyanına kapılmışlık kolay kolay temizlenemez. Ayrıca bu darbe girişimi sayılan, korsan kanlı hesaplaşmanın kimlere, hangi benzer karakterlere asansör olacağı da sıkı takip edilmeli ve kontrol altına alınmalıdır.

Bu harcamak ve harcanmak ikileminde planlanmış dinci darbe kalkışmasında uzun yıllardır salgın bir hastalığa tutulmuşçasına, göz yumulan, kol kanat gerilen, yaş larla baş edilen, devlette çöreklenmelerine ses çıkarılmayan bu dinci taşeron tipler kadar onlara yol verenler de suçludur. Yılların birikimi haksız palazlanma ve palazlandırmayı yok sayarak,  bu dinci cuntacı kalkışmanın ülkeye yaşattığı bu çöküntüyü sadece emperyal istilacıların pompaladığı kirli bir girişim diye adlandırmak da kolaycılıktır. Bu görüşte aşırı ısrarcılık birilerinin darbe girişimini geçmiş zaman kiplerine bağlamasıyla işin içinden sıyrılmasını kolaylaştırır.  Derin uyku ve uyuzlaşan uyuşmuşluğun hesabını ödemek ve ödetmek ise zaman aşımına uğrar. Varsa bir ihanet ki var toptan ret edilmelidir. Her zamanki alışkanlıkla varla yok arası boş inanç tortuları ile daha çok sürprizlere açık ve çok sancılı geçeceği belli bu süreç yönetilemez.

Önsözü çok önceden yazılmış, giriş ve gelişmesi tamamlanmış bu hikâyeye bir son var ise o da din ve dinci odaklı darbe girişimiyle ülkede bir yıkım, kıyım yaşatılmışlığı ve yaşanmışlığıdır. Devletin her katmanına taraftarını ve müridini yerleştirmiş akıldışı hurafeler ve sapkın ritüellerle donatılmış klişe dinci kiliseci bir yapılanmanın demokratik işleyen bir yönetime askeri kanaldan resmen el koyma girişimidir. Ve bu kalkışmanın cezası da ağır olmalıdır.

Dip not olarak kayda geçecek tek nokta ise şudur. Kalkıp ta hiç kimse son kertede militarlaşan ve militanlaşan bu dinci kiliseci örgütlenmeyi ve uzantısı cunta savrukluğunu mağdur olan tüm günahsızların yaşadıkları yok sayılarak hafifletmeye çalışmasın.

Hafifletmesin çünkü on yıllardır savunulan ve övünülen dinden ve inançtan uzak bu algı ve duygu dünyası bu dinci cuntacı darbe girişimiyle yıkılmıştır, çökmüştür…

Hiç yorum yok: