19 Temmuz 2016 Salı

DARBE GİRİŞİMİ ERTESİ, İLERİ DEMOKRASİ VE DOĞA AŞKI…

DARBE GİRİŞİMİ ERTESİ, İLERİ DEMOKRASİ VE DOĞA AŞKI…

Artık kime arz ise; “Yapmadığım bir paylaşım yüzünden ceza almamak için, JGK Bilişim Suçları Sosyal Ağ Bildirgesi çerçevesinde, F’nin güvenlik açığından ötürü hesabım üzerinde bulunan tüm verilerimin, çarpıtma yolu ve yasa dışı bir şekilde sahte kişilerce kullanılmasından ve doğabilecek tüm zararlardan ilgili TCK maddeleri gereğince ‘F’ sorumludur. Bu hesabımdan başka bir hesabım olmadığını bildirir ve gereğinin buna göre yapılmasını tarafınıza arz ederim!”. Arz ediliyor…

Durum çok ciddi başlığıyla menzile giren bu yalan metin hemen darbe ertesinde İleri demokrasiden korkmanın ve doğa aşkından vazgeçmenin kurtuluş bildirgesi olarak sanal âlemde dolaşıyor. Kurtuluş cephesinde yer alması gereken, akıllı fikirli görülen tiplerin bile bu paylaşımlarda bulunması âcizane bir teslimiyetin ürünü. Bir yandan da içten içe yayılan hastalık kopyala yapıştır metodu maharetiyle demokrasiye nöbet duyuruları ile giderilmeye ve kirlenmişlik saklanılmaya çalışılıyor. Hangi yağmurlar bunca kirlenmeyi temizler ki düşünen yok. Böylece bilgisayarı ile baş başa kalarak evine kapanan yığınlar, bin bir mesaj, sala ve telkinle akşamları meydanlara birlenen binler ülkenin tüm güzelliklerini yaşamayı ise birkaç günlüğüne tek tük turiste ve bu günün arap mültecileri yarının asli yurttaşlarına bıraktılar.

Cuntacı darbe girişimi bir yana şimdilik evine kapananlar ve mesaj yoğun meydanlara toplananlar cuntacı tehlike geçince kendilerine yakıştırılan tüm vasıf ve titrı bir yana bırakıp, kışlaların kapısından çekilip, sıradan garip bir yurttaş gibi bir şehir turu attıklarında hangi ülkede olduklarını karıştıracaklar. Asıl karmaşa ileride. Elbette durum çok ciddi. Birkaç ipe sapa gelmez paylaşımdan korkmaktan daha beter korku duyulası gerçekler var sıralanacak. Ve gerçekten kaygılanılacak çok daha ciddi şeyler var, kaşla göz arası güncellenecek. Ayrıca devekuşu uyanıklığına da hiç gerek yok. Zaten herkes herkesi tanıyor şu küçüldükçe küçülen ve de cebe giren şu alemde.

‘Yalan geçim darlığına yoldur, azalan rızka araçtır ve sebebi ne olursa olsun kötüdür…’

Cuntacıların hükümeti ele geçirme hevesiyle başlattıkları darbe girişimi devletin birkaç saatliğine zayıf düşmesi dışında başarılı biçimde başarısız kılınmış ve devlet kendini oluşturan tüm unsurların el birliğiyle güç birliğiyle şimdilik tehlikeyi atlatmıştır. Ancak tehlike geçmiş değildir. Paralel de bitmiş değildir. Paralel hala devlet içinde devlettir. Akılcı biçimde ayıklanması da şarttır.

Devlete çalışan on binlerin dakikasında görevlerinden el çektirildiği bir dönem yaşıyor memleket. Ve kangrenleşen uzuvlarını bir bir neşterliyor. Doğrudur da yapılanlar. Ama yanlışlar da devam ediyor. Şimdi bunca badireden sonra sahaya sürülen ve bilindik başka şeylere heveslilerin ertelenmiş duygularına gem vurma veya yem sunma zamanı başlatılmıştır. Sokağa salınanlara din silahı ile resmen üstünlük sağlatılmaya çalışılıyor. Bu bizdenci başıbozukluk topluma daha da zarar verecek günlere gebe kalındığının açık göstergesidir. Bu mantıkla Devlette ve toplumda aklın üstünlüğünü hiçe sayan bir saydırma ve kaydırma egemenleşir. Bu egemen anlayışla hemen herkes kendi gibi düşünmeyenleri tespit edip, sonra jurnallayıp, önüne çıkana da saydırıp saygınlık kazanma peşinde koşturur.

Kuruluşunda dünyanın üçüncü laik ülkesi olan şu garip ülke de devlet güçlüdür mantığı daima egemen olmuştur. Olmalıdır da. Bu asla öyle darbeyle falan yıkılamaz bir inançtır. Şimdi bu egemen güçten alınan destekle dinci felsefe doğrultusunda Tanrı adına savaş, uğrunda ölmek, yolunda katletmek fikrine kapılar aralanıyor. Bu çağdışı yaklaşımla evrensellikten kopuş hızlandırılır. İşte bu yanılgının sonucudur ciddi bir karşı duruşla bertaraf edilen cuntacı darbe girişimi.

Her savaş, her yıkıcı darbe göstermiştir ki en iyi asker rütbesi ne olursa olsun barıştan yana olan askerdir. Ayrıca her darbe veya darbe girişimi sonrası göstermiştir ki, siyaset müzakerelerle derlenir toplanır, hukuk genel hukuk çerçevesinde kalındıkça yıkım önlenir, mesele çözülür. Yani insanlar, millet, millet iradesi ve de hükümetler bu dönemlerde bencillikten uzak durmalıdır. Kaza ve beladan kurtulmak ve kurtarmak için barışta birleşmek yerine bananeci bencillik yeğlenir ise hadiseler uzar gider.

Paralelci cunta darbe girişimine öncesinde sonrasında veya anında karşılık verilmesi gerektiği ancak verilemediği düşünülmeden, yiten canlar üzerinden demokrasi kazandı demek ise tartışılır bir tutumdur. Nisabı ekseriyet nöbetlere ise denilecek hiçbir şey kalmaz.

Tarihteki her darbe ve darbe girişimi göstermiştir ki, ertesinde daima antidemokratik değişmeler anında gündeme gelir. Veya getirilir. Yeni veya mevcut iktidar partileri bu işe soyundurulur. Durum çok ciddi bir hal alır. Negatif gelişmelere korkmadan karşı koyabilmek iyice zorlaşır ve nice bedeller ödenir. Kısa zamanda demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlemesi veya işletilmesini beklemek de hayal olur.

Bu cuntacı darbe girişiminde de toplumsal uzlaşma ve birlikte yaşama kültürü bir gece sürdü. Tüm yarenlik paralel cuntacı darbe bertaraf edilinceye kadardı, aşk bir gecelikti. Milleti meydanlara dolduran ‘birlikte darbeye hayır diyoruz, şehitlerimizi anıyoruz ve demokrasimize sahip çıkıyoruz…’ nöbetçiliği ile hangi sonuca varılacağı ise tam bir muamma. Hazır topyekûn ayaklanılmışken aradan bir şeyleri de çıkarmak zamanıdır düsturuyla hazırlıklar yapıldığı da besbelli.

Darbe veya darbe girişimleri ertesi acı bir gerçekliktir ama uygulanır. Eğer idam cezası varsa darağaçları kurulur, yoksa da idam cezasının gerektiği yüksek sesle konuşulur. Paralelci cuntanın darbe girişimi sonrasında da idam en başta konuşulmaya başlandı. İmzalar şimdiden hazır. Yeni ordu, Taksim’e topçu kışlası, Kışla’ya camii, laikliğe baskı ve benzerleri de peşinden geliyor. Sözde doğa âşıklıları çok geç kalındığını yakında görür. Sağlık olsun ile geçiştirilemeyecek demokrasi bağlamındaki tüm zarar ziyan ileride çok başları ağrıtır.

Darbenin önlenmesinin üzerinden daha üç beş gün geçmeden darbe karşıtlığının birleştirdiği halkı ayrıştırma sevdasının devam ettiği görülüyor. Yani gerilimden beslenme alışkanlığı sürüyor. Demokrasi nöbetleri gece yarısı mitinglerine dönüştürülmüş tükenmez arzular sokağa dökülüyor. Darbe, demokrasi, rejim, kimin umurunda belli değil.

Kürsülerden atılan nutukların yazman üyesi ben değilim ki alenen suçlanayım diyen yok. Dost doğru yaptığım bir paylaşım yüzünden niye ceza alayım ki diyen yok. Varsa yoksa ‘Durum çok ciddi’ diye başlayan paylaşımlar peşinde herkes.

Ne hikmettir paralel cuntacı darbe girişimi ertesinde birden ileri demokrasi havariliği depreşti ve doğa aşkı da bitti. Arz ederim…

Hiç yorum yok: