15 Temmuz 2016 Cuma

DİLE KOLAY, BİNLERCE CAN…

DİLE KOLAY, BİNLERCE CAN…

Dile kolay, silik ve maraza dini prototiplerin terör odaklı aldığı binlerce can. Çoğunluğu da sivil halk. Dile kolay, orta çağ karanlığını yarınların ihtişamı gösteren bir dinden kopuş ve dini gerçeklerden kaçış küreselleşiyor. Hangi kaynaktan beslendiği besbelli bir sıradanlaşma dini teslim alıyor. Öyle ki enlem ve boylam tanımayan, ürkütücü lanetli ve cani bir şeytan üçgeni hegemonyasına teslimiyet. Ölene yitene enikonu bakılırsa tablo resmen domuzluk…
 
“Ve Tanrı domuzu yarattı. Tarih boyu domuzluk etmek ise insanlara kaldı. Son yıllarda resmen dindarlığı harcar, adamlığı erteler, domdomu hak edee domuzluk istila etmiş akılları. Dini, imanı, mezhebi diline dolamış zihin ve din fakiri caniler domdomluk mertebesinde kin kusuyorlar dört bir yanda. En Allahsız boyutta saldırıyorlar etrafa. Zaten siyasi şekillendirmeler ile şekli şemali değişti her şeyin, dinlerin de. Dile kolay terör dincileşmiş, din terörün ve teröristlerin eline kalmış. Dünyada şu mükemmel din adına alenen kasaplık yapılıyor. Domuzluk yapılıyor. Maalesef…

Din bezirgânları, bedevileşen bedavadan dinciler terör saldırıları gerçekleştirmek üzere gerekli araçları ve olanakları ellerine geçirmişler. Akıl edemediklerince zenginliğe sahip olan bu dalkavuklar saldırıların yerini ve zamanını kendince belirliyorlar. Elbette bu zebaniler metazori el değiştiren araçlar ve olanaklardan yoksun olanların üzerinde dinsel egemenlik kuruyorlar. Dini kisve altında uyuşturan beyin yıkama yöntemleri ile zamanında sığınıp da kazandıkları uyruğa ve yaşadıkları toprağa ihanetçiler bir bir belirleniyor.

Bilinen o dur ki bu sahte dini egemenlik duvara tosladığında maziye bağlı tavan arasındaki fotoğraflar ve bilinç arkası karanlık anında biçimlenir. Korkunun sosyolojisi kulaklara çalındığında ise cesaretin psikolojisi bozulur. Dini rota şaşar. Yapışır aklın çeperine cennet için din zorbalığı. Kale içeriden fethedilir mantığıdır geçerli olan ve terör saldırganları, töröristler kendi ülkelerinden seçilir. Ve pimler çekilir, basılır tetiğe, diplenir gaz, patlatılır beden. Hayatı tek rotalı yaşamak, klasik ve kıvamlı bir hayat teorisinin benimsenmesinin sonucudur her saldırı. Yani yeni bir hayat arzulanır öteki dünya nimetleri adına, burada olmasa da orada. Ve insanlık tarihi onarılmaz yaralar alır.

Şimdi kendi savaşlarından, kendi topraklarından kaçıp göçen milyonlarca vatansızı, sormadan danışmadan vatandaştan saymak, vatansızlara vatan olmak da bir yere kadar. Bir yere kadar doğru. Sınır da, sinir de aşılmaması kaydıyla her iyilik. Dört bir yana arsızca dağıtımı yapılan kanlı kıyımlara bakıldığında, dini imanı bir kenara katliamlara aracı olan ruhları teröristleştirilmiş melunların tabiiyetine bakıldığında durum anlaşılır. Örneği daha dün yaşanmış, yarın da yaşanabilir. Makro dinden uzaklaşmanın ve mikro milliyetçiliğin kullaştırdığı, esirleştirdiği akılsız bedenler gün olup kendine kucak açan, kol kanat geren, hiç karşılıksız sadece insanlık namına kendinden sayanları da öteki âlemlere yollayabiliyor. Hem de göz kırpmadan kılları kıpırdamadan. Hem de hiç acımadan en kalabalığın ortasına son sürat, sinsice ve hiç ahde vefa duymadan.

Bu bedavadan bol kepçe dağıtılan yurttaşlıklarla memleket ileride bedeli ödenemeyecek yaralar alır. Bu dağıtmanın da bir hattı hududu olmalı. Çünkü hayat düşü din gücüyle en bariz biçimde çirkinleştiriliyor. Vatanlı veya vatansız ekonomik açıdan ortanın altında veya en dipte kalan yaşamlar bir tuhaf dini terör saldırganlığına veya hain bir dinci terörist kalıpsızlığına itiliyor. Dinde terör olmaz, terörün dini olmaz söylemleri sivillere musallat olunan bu baştan çıkarılışa resmen hizmet eder, ediyor. Bu girdaba katılan katılana, kapılan kapılana. Zaten insanlık tarihi din adına haybeden cana kıyan zalimler ve haybeden canına kıyılan suçsuzlarla dolu. Evvel ahir sultanları besbelli olan bu cellâtların çarpık merdivenlerini sözün bittiği yere dayamasına dur demek zamanıdır.

Dur demek lazımdır yoksa dile kolay kalabalık gösteri merkezlerine, açık alanlara, metruk meydanlara, tarihi mekânlara, ulusal gün kutlamalarına, hatta dini bayramlara kadar domuzluk sirayet eder ve dini terör çoluk çocuk demeden doğrar, kırar geçer.

Din evrensel ilkeleri tersine çeviren bir önyargı ve tutuculukla baş edemedikçe anarşi artar. Ve din adına davudi şişinmeli anarşistlik narsisleşir. Din adına Karunlaşan bu dünyanın belki de en yoksul, en renksiz ve en uygarlık dışı kimliği dini kimliksizliği doğurur. Doğurunca da birkaç fırça darbesi al sana eli kanlı katil. Başka bir boyuta endeksli düşünceler ve kör inancın zırvalayan gücüdür bireylere hakim olan. Algı oynamaları ile şekillendirilen bu yeni din ve inanç sistematiği yitik hayatlara yön verdikçe de daha çok canlar yanar.

Dile kolay, dünyanın bir ucundan diğer ucuna kan ve barut kokusu. Oysa bu din ne kutsal bir emanettir. Bu ebedi kutsallığa kurban arama sevdasıyla yanıp tutuşan dinbozların kime hizmet ettiği ve hizmetçiliği apaçık belli iken maymunlaşmak da ayıptır. Özenle ve törenle dünyaya yerleşen terörü üstü kapalı kınamak kutsamaktır ve katıksız kaypaklıktır. Dinsel motiflerle istiflenen terör karanlığın kanlı elidir, yılan başlı saçmalıktır. Damgalı yalnızlığa savruluş, sessizliği yırtan akbaba çığlığıdır.

Dile kolay ama din merkezli her terör saldırısı ve girişimi yoksulluk çınlamasıdır. Cahillik musluğunun dibine kadar açılmasıdır.

Tam dalavereci bir o kadar da duacı kalpazanlar akvaryumunda baloncuklar çıkararak dolaşmak ve melun tuzağa yakalanmaktır dinin yeni adresi. Tüm saldırılar da din ile siyasetin kol kola girmesiyle şiddetlenir. Yasakçı kafaların ininden çıkanlar azgınlaşan aymazlığı gelişigüzel çepeçevre bulaştırırlar. Eşek cennetine heves etmekle özdeşleşir derin uçurum. Ve din kaynadıkça buharlaşır.

Dile kolay merhamet tanımaz bir ihanet ve alınan binlerce can. Dine imana ihanetin sloganlaştırıldığı terörcü bir süreç. Zaten din teknesinde terör yoğurmak kayıp gezegenlerde boşuna sonsuzluğu aramaktır…

Hiç yorum yok: