4 Ocak 2016 Pazartesi

İÇİME ÇEKTİĞİM GULYABANİ

İÇİME ÇEKTİĞİM GULYABANİ

Uzun kışlar sürgünüyüm
yabani güller cennetinde
cenderede.
Kar kıyamet karakışın başlangıcında
bir baharı bir seni çektim içime.
Sanki duman duman yüreğime dolan
ilkbaharsın.
Filtrelerim işlevsiz
kurumlu çalımlı işler felek
sarı sıcak akşamlarda.
Dışa vurduğumda resmini gri dumanlarla halka halka
yasal uyarılara karşı koyansın
en harbisinden.
Vakıf duvarındaki renkli tablolar hep senle dolu
ıssız bir yeşilliğin ortasındaki şatoda
yeşil gözlerinde naz
hırçın dalgaları avuçlayansın.
Kırçıl köprülerden
arşa tırmanan.
Hayal gücümün gulyabanisini bile ürküten
gül baharsın.
Geç saatlere kadar seni yazdım ciğerime
yandım kavruldum.
Dal dal eskimiş efsaneyi bir batında doğuransın belki
kopyalarımı yok ettim karaladım
isminini ismimi cismimi
sakladım.
En güzel yanın suya düşen yankın
Kerbela da.
Kurbanlık bir yangın var içimde
sahiden hiçliğimi söndürensin.
Kaç derin ısırık oldu hissetmiyorum
kızaran tenimde
karlı akşamlarda.
Uykumdaki buğulu ses sessiz
edasız sedasız
saf.
sensiz uyanıyorum uykulardan ter içinde
sen rüyalardan güzelsin
rüyalarda.
Bir yabanıl salgına vurdum gittim gül aklımı
içime çektiğim gulyabaniyi
ve uzun uzun üfledim ufka.
Ben uzun kışlar solgunuyum
sen ilkbaharsın
kaç basamak yükseldim acı hissederek bir bilsen kaç
epey yorgunum.
Nerden bilirdim duman duman yalnızlığa savrulduğumu
ilkbahardan sonraki
ayazda.
Her yaz başı ayni yolculuk ayni hava
gökkuşağı renklerinden renkli bir çaresizlikten
tek parça yirmi kalem
sanki çektim içime içime denizleri.
Zaman zaman ayni umman
ayni kalmasan bile yıllardan sonra
en güzel canlanıyorsun gözümde.
Altı üstü öyle bir doldun ki ciğerime
bu kaçıncı ayrılık kavuşamadık bir türlü
yana yakıla
ayni memleket.
Aklımdan çıkmayan gölgemsin eşimsin eşiğimsin
bir ilkbahar bir ilkbaharı bir seni çektim içime.
Işık ışık tabutuma doğan
kardelensin yaz çiçeğisin.
Filtrelenmişim aylardan sonra
zararsız kırmızı harlı kararlı
sarı sıcak bir köz
söz verdikçe çoğaldı.
Özümdesin dışa savurduğum fotoğrafın arabında
savrulduğum avuntularda
yasal ikazlara itiraz edenimsin en isyancı ve macera sever pozda.
Gemimin tüm kamaraları mürettebatı hariç senle dolu
kamarotların rotu çıkmış
otu çürümüş.
Sessiz filmler gölgeliyor kirli beyaz duvarları
okumaya çalışıyorum adını namını
jeneriklerden sıyrılmışsın
silinmiş.
Yine de hangi çapta olursa olsun üne kavuşanımsın
ayrılıklar rıhtımında
al mendil sallayanımsın.
Arsız bir ilişkinin orta yerinde artan yürek çırpıntısısın
yalansın içe dolansın
yalandan canansın.
Tütsüler üssünde
Şen kahkahalara devam sarmalında
şarkılar söyle sen
türküler.
Tüttürü dünyasında gonca gülsün
damla damla toplarım ben dışarı taşan sözleri.
Her tarafıma nüfuz ediyorsun
bıyığıma sapsarı.
Yalınlığın şahaneliğinde şaşırıp
bir bahar ilk baharı bir yazı bir seni çektim içime.
İç karartan bir kara kışta
pamuk pamuk yatağıma uzanan hafiflikteki
yaktıkça yakan kış güneşisin.
Ben uzun kışlar fırtınasıyım
göçebe kuşlar ustasıyım
en dibe vurduğumda duman duman
ciğerime dolu dolu dolansın.
Yarınları bağışlayanın yamacında en yamanından
hangi yokluk var ederse canımı sarı sıcak
ayni hava ayni yolculuktasın.
Sisler ardından seni çektim içime içime
acayip darlandım
zamlanmışsın.

Hiç yorum yok: