19 Ocak 2016 Salı

KURULTAYA ÖRGÜTLÜ KAYNAKLIK




KURULTAYA ÖRGÜTLÜ KAYNAKLIK

Bir kurultay daha geçti. Öngörülerimiz bir kez daha doğru çıktı. Keşke çıkmasaydı. Bu makale üçlemesiyle kurultay defterini de kapatacağız bir süreliğine. Ama bir gerçek var ki kongrelere kurultaya tamamen egemen oldu. O gerçek halkına halklarına kaynayan bir örgütlülük içten içe kanayan, değişmez katı bir devinimi kurgular gerçeğiydi. Derinden planlar, programlar insanları isyana yöneltir. Belli isimler arasında medcezirler yaşandı ve Parti Meclisi belli oldu ama daha o noktaya varamadı muhalefet.  Yani içerde ve dışarıda isyana. Ama yakındır…

Örgütlü dünyada her türden direniş bireysel durum ve olaylardan kaynaklanabileceği gibi, bu kaynaklık gruplaşmalara ve sınıfsal karaktere de bürünebilir. Şimdilik parti meclisi seçimleri ile sınırlı kalındı. Ama büyük değişimlere gebe yeni bir süreç açılabilir patinin geleceğinde.

Bu kurultay öyle mesajlar verdi ki iyi okumak gerekir; şöyle ki delegasyonun yarısı kadar oy alarak partiyi yönetmeye seçilen Üst yöneticisi yok. Delegasyonun dörtte, hatta beşte birini alanlar partinin en yüce makamına seçilmiş. Kamuoyunda tanınanlar, parti adına laf üretenler de dâhil elenmiş. Kadın kotası gereği alttan yukarı en az oyu alan erkeklerin üçü beşi de daha diskalifiye olacak. Yani listeler savaşında bir numaranın listesi oradan buradan derken bir hayli delinmiş. Birileri acayip çizilmiş ve yamalı bohça bir üst yönetim söz konusu. Artık bu durum yukarıdan aşağı nasıl yansıyacak belirsizliğini koruyor.

Bir kurultay ki aklın sesine ses, bilimin nefesine nefes katmadan son sürat seçimlere geçiliyor. Kurultay sandıkları gösteriyor ki; illerinde seçilmeyen sadece bizdendir babında atanan delegasyonun yarısı bile mevcuda muhalif. Seçimlerde akıl, bilim, eşitlik, özgürlük yolcuları adaletli bir şekilde sıralandırılmamış, tırpanlanmış. Büyük kurultay yurt sorunlarına çözümlerin üretildiği bir platform olmasına karşın mevcut yönetimi rahatlatan üç beş tüzük maddesiyle geçiştirilmiş. Ve oylamaya geçilmiş.

Partinin yeniden yenilenişi yine dost kervanına yüklenmiş. Umut politikalarını belirleyecek kadrolar, partiyi bunalımdan çıkaracak kadrolar yine yok sayılmış. Mevcut tablo alt alta sıralansa, toplanıp çarpılıp bölünse nelerin feda edilmiş olduğu anında anlaşılır.

Ülkeyi siyasi krizden ekonomik bunalımdan çıkarması beklenen bu partinin bu denli kadrosal erozyona uğradığı bir dönem olmamıştır. Böylesine yöneticilerini dar kadro zihniyetiyle belirleyen başka bir kurultay yaşanıp yaşanmadığının ciddiyetle araştırılması gerekir. Çünkü söylentiler o dur ki bir numaranın listesi delinmiş görünse de hazırladığı 104 lük listede hepsinin adı geçiyormuş. Eğer öyleyse durum daha da vahim. Koskoca ülkenin partisini yönetecek üst yöneticiler atanmış yüz sivilin arasından seçiliyor.

Elbette seçim seçim üstüne kaybedişin faturası birilerine kesilecek. Kesilmelidir de. Ancak bu kurultayla parti içinde yükselen tansiyonu dengeleyen bir yetki sınırlamasına gidilmiş olduğu apaçıktır. Değişen hiçbir şey yoktur aslında. Kurultayda örgütlü kaynaklık bir anda arada kaynadı gitti gibi. Yine de akılcı ve planlı davranmak yerine delegelerden oy toplayabilme amaçlı bir siyasal model yeni parti geleneği olmamalı. Bu model bir yerleşirse parti geleneği içte ve dışta otokrasiye tamamen teslim olur.

İşte bu yüzden yüzünü geleceğe dönen bir yönetsel yapının kotarılıp kotarılmadığı pek yakında netleşir. Talimatla değil emek tandanslı vicdanla oy verilip seçilmişler ise eğer ne mutlu. Bu kurultay o vakit görevini layıkıyla tamamlamıştır denilebilir. Aksi halde bu üst yönetimin başarılı ve kalıcı olduğunda ısrar ve inatçılıkla parti içi esenlik sağlanamaz. Keskinleşen yok saymacılık partiye büyük zarar verir. Zararın neresinden dönülse kardır mantığıyla da olsa örgütlü kaynaklık içten içe kaynamayı tetikler ve beklenen büyük uzlaşı asla gerçekleşemez.

Zaten şu garip partide kongrelerin ve kurultayların partisinde, kurultayların partiye uzun soluklu değerler katamadığı ortada. Katma değer katacaklar ise parti içi adil rekabet ortamında yarışamadıklarından daima dışarıda kalıyorlar. Bu nedenle partinin bu güne ilişkin değerlendirmeleri güdük kalıyor ve partinin geleceğe yön vermesi de zorlaşıyor. Ve partiye güven de günden güne azalıyor.

Bu kurultaysal suni denge görüntüsü rejim kaybına dek devam edecek gibi. Zaten o gün gelip çattığında ne partiye, ne parti üst yönetimine ne ona ne buna gerek kalacak. Tüm yolcular yarı yolda kalacak. İşte anlaşılması gereken ana mesaj bu.

Bu kurultayın kazanımları da yok değil. Yurt açısından tek kazanımı partinin bir numarasının diktaör bozuntusu ithamına karşılık açılan dava gibi. Bundan böyle Ana muhalefet lideri olunsa da muhalefet etmeye sınır koyulacak demek ki. Öyle akla eseni söyleyebilmek sadece birilerine mahsus. Cumhurun başına hakaret suçu ona buna, ana muhalefetin başına bile mal edilerek vatandaşı sindirme operasyonu resmen. Bu tarz her muhalif lafa bir dava endeksleyerek hedeflenen amaca ulaşmak da mubah. Her durumu mümkünleştiren yaslarda baştan dizayn edilmiş. Ve baştan ayağa tarafsızlık yok edilmiş. Anlaşılan odur ki itaraf olan yanar bu ortamda.

Kurultaydan sızan sonuç; siyaset yapmak, örgütlü örgütsüz kaynaklık, radikal çıkış ve sert söylem, kürsü bağımsızlığıyla da olsa konuşmak ve özgürce yazı yazmak onların yani mevcut iktidarın denetiminde…

Hiç yorum yok: