1 Mayıs. 1 Mayıs…
“İşçinin emekçinin bayramı, devrimin şanlı yolunda yürüyen halkların bayramı”…
Taksim yine Yok…
86 Mayıs’ında işçiler on beş saatlere varan mesai saatlerine karşı “günde sekiz saat” talebiyle iş bırakıp yollara düştüler.
Karası beyazı, yakalısı yakasızı kol kola emeğin sömürüsünün yanı sıra ırk ayrımına karşı da bir cephe açmış oldular. Provokasyonlara rağmen direndi işçiler ve işçi liderleri tutuklandı. Tutuklu işçi önderlerinden üçü asılsız iftiralarla suçlu sayılıp idam edildi. 1889 yılında ise 1 Mayıs “İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak kabul edildi.
125 yıl önceden bu güne işçi sınıfının, emeğin, emekçinin bayram günü olarak her yıl yeniden, doğuş-diriliş-kurtuluş günü olarak tarihe damgasını vurdu.
Kapitalist sermaye ve işbirlikçi sömürücüleri yüz yıllardır, emperyalizmin acımasızlığını emek cenneti yapmak istedikleri ülkelere davet ederek köleliği, köleliğe bağlı haksız zenginleşmeyi gerçekleştirmekten geri durmadılar. İşçi sınıfının tarih sahnesinde yerini almasından bu güne uzun direnişler ve mücadeleler sonucunda emekçilerin elde ettiği ne kadar hak varsa tırpanlaya tırpanlaya, emeği ucuzlattılar. Yetinmeyip bu gün savaş ve işgallerle pis yollarına devam ediyorlar.
Kıskaca alınmış, özelleştirilmiş, taşeronlaştırılmış, sendikasızlaştırılmış ve iş güvencesiz emek, dayatılan köleliğe hayır diyemeyecek yığınlar halinde küreselleşme ve globalleşme masalları ile iyice açmaza itiliyor.
Oysa neoliberal ekonomik model çoktan çökmüş, kendine dünya karasında ve denizlerinde ucuz emek cenneti arar hale gelmiş durumda.
İşçiler Emekçiler kendilerine reva görülen hayatı yaşar, yaşamak zorundadır konumunda, açlık sınırında ölüm kalım savaşı veriyor. Emek- alın teri hak ettiği bedelin çok altında verilen değerlere mahkum, insanca yaşamak çokuluslu ve işbirlikçi sermayenin insafına bırakılmış, yani vahşi sömürü tüm acımasızlığı ile devam ediyor. Şimdi nasıl bozulacak bu ezber. Nasıl kalkacak emperyalizmin ve tekelci burjuvazinin, işçi sınıfının ve emeğin üstüne kurduğu sınırsız sömürü sistemi. Kafa yormakla, ahkam kesmekle, lafazanlıkla olmayacağı ortada.
1 Mayıs. 1 Mayıs…
“İşçinin emekçinin bayramı, devrimin şanlı yolunda yürüyen halkların bayramı.”…
Ülkede ve Dünyadaki emek 125 yıl öncekinden hiç de farklı, hiç de iyi ve makul şartlarda değil. İşsizin gün güne arttığı, çalışana bu nedenle düşük ücretin dayatıldığı, bir emek cehenneminde yaşamaya zorlanıyoruz.
İşçiye, emekçiye ve devrimcilere Taksim yine yok…
Yollar kapalı, meydan kapalı, akıllar kapalı…
Yine de Yaşasın 1 Mayıs…
Yaşasın işçi sınıfı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder