20 Mayıs 2015 Çarşamba

GÖZDEN DÜŞMEK…

GÖZDEN DÜŞMEK…

Gözdeler gözden düşünce küçük kıyamet kopar…

Geldiğinde girdiğinde tüm kapıların açıldığı hiç kapanmadığı sultanlıktan, günü gelip kesilmek de var hayatta. Ve hayatta akla getirilmeyen kara kuyulara düşülebilirliğin düşünü ve düşkünlük düşüncesini hissetmeye görmeye başlar tüm gözdeler. Hayatlarda doğru yoldan çıkıp, batıla kaydıkça ise gözdelik tatlı bir anı olarak kalır gökkubbede…

Yani terhislik başlar vakti zamanı gelince ve tüm görevlerden ister istemez ayrılmak gereği doğar. Gözde tekaüde ayrılmakla özdeşleşir. Gözde, gözden düşünce terslikvari mizaçta her zorluğun arkası kolaylıktır tezini göbekten bozar. Gözdelik kulvarında işlemeyen ne varsa anında ortaya çıkar. Öyle ki tersine işler vakit ve zaman. Öyle ya da böyle alaya halaya gerek yoktur ama maskaraya döner tüm gözdeler.  Hayırlı veya hayırsız kuklalar panayırında tüm gözler düşkün gözdelerde birlenir.

O birlenişte gizli veya açık onurdan harcama günlerinde cimrilik baş gösterince merhamet duygusunun yoğunluğu da kalpleri tekletir. O tökezlemede sanatsal bir mucizedir ayarlı ayarsız altın köstekli saatler ile zamanı ölçmek. Geçer gider zaman ve emekleyerek emekliye ayrılır gözdeler. Hayatın cilvesidir terazinin eksik tartması.

Sırlı musibetlerin tanımlamaları uluorta yapıldıkça muhabbetin tamamı azanları gerisingeri zorlar. Mehteran çalar ve doğruluk en üstün meziyetleri ve en büyük mezuniyetleri resetler peşinden günceller. Hayat okulunda becerili iş ve daimi dostluk ve de ticari siyasi alışveriş rahatlığı da kalmayınca işler sarpa sarar. Öylece kala kalınır kalburüstü. Koltuklu koltuksuz en ince hisler en doruk noktasındayken hazirana yakın hazirunda acizlik belirginleşir. Ve terslemek terslenmek üzerine bozuk cümleler kurulur ve yalandan hayatlar kurtulur.

Nasıl ki her hükümetlinin hükmü doğru değilse, metni de okunamayacak ise ileride başka nam ve şanlar da asla işe yaramayabilir. Milletin, vasfı varlıklı olmakla hükümlendirilen bir illete tutulması tez elden kurtulmayı da engeller. Elbette uzun sürer gerçeği kavramak ve ayrıntıları anlamak. Bir bir alametler belirirken maalesef görmezden gelmeler kısmen de olsa küçük ve büyük günahlara alenen ortaklıktır. Öküz ölünce ortaklık da bozulunca sırat kılıçtan keskin olur maazallah.

Gözdeler gözden düşünce küçük kıyamet kopar, gözdelerin aç gözlülüğü germezden gelinince büyük kıyamet yaklaşır…

Unvan ve ismin geçerliği önce nazar celbettiği gibi sonra zamanı vakti geldiğinde celplenmeler neticesinde unvan ve isimler kendiliğinden silinir. Kedileşirler ve gözden düşerler gözdeler. İşte o esnada tüm çalıntı çırpınışlar da nafiledir. Kapılar bir bir kapandığında gerilen ruh halini tarihe not etmek de sultanlığı veya sultanın gözdeliğini hiç mi hiç kurtarmaz. O kumpasta düşüncelerin en doğrusu bile her tabakadan insanın aklını kuşatamaz. O halde cemiyetin kurtuluşu her kademede her mertebedekilerin perde arkasında yaşananları görmesi veya idare etmeden bakması ile başlar.

Yanlış başlangıçta riskli olsa da her fırsatta ısrarla söylenenlerin zamanla doğru olduğunun sanılmasıdır. Çarpıtılarak ve algı eklemli etki yaratılarak saltanatın ve hükümranlığın devamını sağlamak düşüncelerin en düşkünlüğüdür. Bu düşkünlük hata ve hilelerin açığa çıkmasıyla gözden düşmeyle ayyuka çıkar. O saatten sonra onu bununla mukayese ederek yeni kahramanlar yaratmaya çalışmak da zevatı kurtarmaz. Ve bu özde değil gözde alışkanlıkla çıkılan her yolculuk keskin virajların ve derin uçurumların kıyısında son bulur ve önce gözdeler sarılır satanın ipine. Neden ise bu beter ve yeter alışkanlıkla kaybın ve ayıbın bilinenden ve beklenenden fazla olması da çok normal gelir cümle aleme.

Gözdeler gözden düşünce küçük kıyamet kopar, gözdelerin aç gözlülüğü germezden gelinince büyük kıyamet yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır…

Cümbür cemaat gözden düşmek bir camda kavuklar bir camda dalkavuklar sağanak yağan yağmur zerresinde küstüm artık oynamıyorum babında sahte delikanlılığı saklamaktır. Çılgına dönmüş kırık saatlerde ise yapayalnızlıktır gözden düşmek. Zaten gözden ırak olan gönülden de uzak olur misali kullaşmadır yeşile. Bu gözden düşmek meselesi orada burada üstüne vazife olmayan her işe soyunmanın sonucudur. Ve evleri beyaz badanalı ücra köylerin köy evlerinin içinde misafir olmak da kurtarmaz benzer gözden düşmeleri. O kapılanmalar da bir yere bir dönemece kadar işler. Dönence kendi döngüsünü işletir kısırlaşsa da.

O kısıtlılıkla zihnin ateşi adım adım sultanlıktan kesilmeye uğrulandığında birden küçülür dünya, kara deliğe dönüşür tüm yaldızlı yıldızlar. Her gözden düşüş yanında mostralıklarını da taşır sonsuza. Ve sona yakın kışkırtılmışlığın her boyutunda her hengamede elalem ne der baskısı başrolü kapar. Kapan daralır ve keskinleşir ve kapar. Kapanın elinde kalanların kar olmadığı da eninde onunda anlaşılır. Er yada geç anlaşıldığında ise küçük dünyalara kapılanmaktır zarar.

Gözdeler gözden düşünce küçük kıyamet kopar, gözdelerin aç gözlülüğü germezden gelinince büyük kıyamet yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır ve. Ve o ezelden ebede can yakıcı yakınlaşma da hayat boyu yaptıkları gözdelere hiç yakışmaz…

Sondan bir önceki karadelik tüm çocuksu hayalleri oburca yuttuğunda kim ne derse desin büyük kalmak da zorlaşır. Ve gözde küçülür tüm gözdeler. Gözden düşmek zamanı tecelli etmiştir ve gözden düşenler sahte boyalı düşlerine hapsolur.

Kör olasıca gez, göz arpacık dönemlerine atıfta bulunmak ise işte o andan itibaren başlar…

Hiç yorum yok: