29 Kasım 2014 Cumartesi

DİNAMİZM, SİYASAL KURUMLAŞMA VE İDEAL YÖNETSEL YAPI…

DİNAMİZM, SİYASAL KURUMLAŞMA VE İDEAL YÖNETSEL YAPI…

Siyasal kurumsallaşmayı dinamizm tamamlar. Dinamizmi ise Devimsel dördüncü kuvvet gerçekleştirir. Yeniden dinamizm ise kurumsallaşmayı siyasallaştırır. Ve siyasallaşan kurum, üst başlığı devrimci kadroların kurduğu ideal yapılarla yoluna devam eder…

İdeal yönetsel yapılanmaların tersine sadece bireysel sorumluluk taşımak üzerine kurumlanmış yönetimler kurumda demokrasi ve disiplinin yeşermesini sağlayamaz. Aslında bu derinleşmeyi engelleyen bir tutumdur. Bu tutuk tavırlılık esneklik, etkinlik, işbirliği, hoşgörü ve coşkuyu da zamanla yok eder. Bu nedenle kurumda basit ve anlaşılır ideoloji ve ilkelilik özgürleştirilmelidir. Yanlı, savunucu, yıkıcı eleştiri, kayırma himaye alışkanlıklarının prim yaptığı şu günlerde bilinçli, başarıyı arzulayan, nitelikli ve ideolojik kültür sahibi Devimsel dördüncü kuvvet kadroların benimsenmesi hayal olarak görülebilir. Ancak kişilerin değil ilkelerin hayata geçirilmediği tüm alanlarda özellikle siyasal kurumlarda başarı beklemektir asıl hayalcilik.

Dinamik ve topluma yön verecek ve dönüşüme hız kazandıracak tüm sosyal katmanlar ve siyasal kurumlar mevcut hiyerarşik yapılanmaların dışında devimsel dördüncü kuvvete ihtiyaç duyarlar. Aksine bir yönetimsel sürecin işletilmesi koşulları daha da ağırlaştırır ve içinden çıkılamaz sorunlar yumağını büyütür. Gittikçe parçalanarak kendi kurumsal kimliklerini öne çıkaramaz ve savunamaz bir atmosfere girilir. Oysaki her platformda güvenirliliği ve inandırıcılığını yitirmişlik gözlemleniyorsa artık her üç yol da denenmiş olduğundan dördüncü kuvvet dillendirilmelidir. Başta sadece bir öngörü veya saptama olan bu gerçekliğin kısa zamanda kalıtsal bir kanatlaşmaya dönüşebileceği de gözden kaçırılmaması gereken bir unsurdur.

Çünkü bu zorunlu dönüşüm sağlanamaz ise yeniden yapılanma istemleri mevcut kadrolaşmanın alışılagelmiş tavır ve tutumlarıyla hiç gerçekleştirilemez, çıkar yol bulunamaz…

Ötelemeden, dışlamadan, yok saymadan yapılacak ideolojik değerlendirmeler lider kadro, yönetici kadro, lider kadro yönetici kadro,  çatışmasına sahne olmadan, bilim dışılığa yer vermeden bir an evvel yapılmalıdır. Birikimlerin hangi yönde kullanılabilir olduğu, önceliği ve gerekliliği açıkça önemsenmedikçe ve belirlenmedikçe kişisel yıpranmaların önü açılır. Mevcut yıpranmışlıklara aldırmadan herkes her yere talip olduğundan işlevselliği kaybediş kurum içinde her kılcal damara sirayet eder ve kitlelere ulaşır. Yılgınlık ve yorgunluk da bu aşamada ağırlığını iyice hissettirince istem ve söylem kargaşası ortalığı sarar. Arz talep dengesi alabildiğince bozulur.

Bu kurumsallaşmayı birinci dereceden zedeleyen atmosferde ideoloji ve ilkeler bireysel çıkışların ve gereksiz sorumluluk üstlenmelerin gölgesinde kalır. Bu çıkmazdan kısmi kurtuluş birbiriyle açıktan açığa çelişir olsa da ideolojik bağlamda değişik dünya görüşlerinin zoraki uzlaşısını getirir. Ve kurum taban ile organik bağını koparır. Bu uzlaşı gönül desteğinin gittikçe azalmasını getirdiği gibi, kurum içi tıkanıklığı alabildiğine körükler. Bu tıkanıklık imajını silmek, atılımlar yapmak ve mevcudu planlamak ise oldukça zorlaşır. Ve bitti, tükendi benzeri akıl şaşırtmalar neticesinde mevcut durumun değişmesi güçtür, kaderdir mantıksızlığını çağrıştırır. Bu söylentiler çözüm üretmeye ket vurduğu gibi, çanak tutanlara da hadleri gereğince bildirilmedikçe yıkımın önü asla alınamaz. Tek çare bireyselliğe ve vitrin düzenlemeye bel bağlanır. Oysaki hiçbir kurumsal sallantı kader değildir. Resmen bilime haksızlık edildiği anlaşılınca değişir işin seviyesi. Önce istemek lazımdır zorlukların üstesinden gelinebileceğini ve de inanmak şarttır.

Siyasi yalanlarla köşeye sıkıştırılmışlık bitmek üzere olan saltanat dönemine has bir olgudur. Siyasi ve ekonomik tüm çalkantılarda yüzyıl öncesinden bu yana sorumlusu tutulmak işte bu denli zayıflamanın eseridir. Aslında kurum olarak düşülen bu durumdan kimin ne kadar hatalı olduğu yanıtını arayarak çıkılamaz. Çelişkilerin üzerine korkusuzca gidecek devimsel dördüncü kuvvetin yeniden doğuşu hazırlayacağına güvenmek gerekir.

Çıkış kurum içi veya kurum dışı tüm ezilmelere, sömürülmelere, eleştiri ve yargısız infazlara direnişin taban genişliğini artırmakla olur. Beklentilere yanıt veren, çaresizliğe çare bulup, yolsuzluktan doğan yoksulluk diz boyu iken zenginliği eşitleyen bir yolda emin adımlarla yürüyecek kadroların, ideal yapılar kurmasına taraf olunmadıkça bertaraf olunur her platformda.

İşte bu nedenle yeni umut projeleri üretilmeden sadece bireysel sorumluluk taşıyan veya taşır görünen, mevcut iktidar, mevcuda muhalif veya her ikisine karşı teknik taktik çıkışlarla kurumsallaşmanın gerçekleştirilemeyeceği görülmelidir. Artan problemlerin çözülemediği alevlerin güçlendiği dört bir yanı yakacak boyuta eriştiği ortadadır. O halde tavır ve yaklaşımları yakışıksız, yaptıkları genel evrensel söylemlerle bağdaşmayan üslubun bırakılması bıraktırılması esastır. Deneyimlerden ve bilimden destek almadan ani reflekslerle hareketlenmek kısa zamanda durağanlığı tesciller ve statükoyu bir başka biçimiyle günceller. O kadardır alacağı yol. Ayrıca lider kadrolardan kıvılcımlar ve ateşleme bekleyerek geçer ışığı yakalama süreci.

Yakın uzak her tökezleyişte her çalkantıda serseri mayın gibi yeni yol haritaları ile kurtarıcı rolüne soyunanların işi değildir kurumsallaşmayı ve dinamizmi siyasallaştırmak. Nerde ne zaman patlayacağı belirsiz bu siyasi izlenimciliğin izinleri dondurulmadıkça kurumun cadı kazanı daha çok kaynar. Daha çok zaman kaybedilir, bir arpa boyu ilerleme kaydedilmez.

Güneşe yolculuk sorumluluğunu bilen nitel kadroların dördüncü kuvvetle buluşmasıyla başlar. Nicel değerlemelere aldırmadan taban kitlelerin sahipsizliğini giderecek yarışın çakmağını ise ideal yönetsel yapıyı inşa etme erdemliliğini öne çıkaranlar çakar. 

Siyasal kurumsallaşmayı dinamizm tamamlar. Dinamizmi ise mevcut iktidar, mevcuda muhalifler veya her ikisine karşı teknik taktik kurulcular değil Devimsel dördüncü kuvvet kadrolar gerçekleştirir. Yeniden dinamizm ise kurumsallaşmayı siyasallaştırır. Ve siyasallaşan kurum, üst başlığı devrimci kadroların kurduğu ideal yönetsel yapılarla yoluna devam eder…

Hiç yorum yok: