10 Kasım 2014 Pazartesi

EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR, PEKİ ÜRETİM?

EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR, PEKİ ÜRETİM?

“ Eğitimin amacı, kim için ve ne için üretim yaptığını bilerek üretim yapan insanlar yetiştirmek olmalıdır…”

Ülkenin eğitim politikasında, siyasal beklentiler gözetilerek yıllar içinde yapılan yerli yersiz oynamalarla bozulan dengenin, tedavisi de gecikince hastalık toplumu felç eder. Millet o eğitsel uyuşukluk neticesinde belli bir kulvara hapsolur ve birilerinin ekmeğine mütemadiyen tereyağı sürülür. Eksik ve gedik hikâyeleri tamamlamaya çalışma hırsı ile sırlar sırım gibi işlenir, millet serin uyuşukluğun ve derin uykunun sığ kıvrımlarında kıskıvrak dolaştırılır. Bu girdap baştan sona karanlık iradenin planlı bir oyunudur. O oyun ki ayni günler, ayni yolda ayni saatlik heveslerle ve dakik planlamalarla işler. Hakim irade o kıskaçta bazen paydosları anımsatır, teneffüsleri hissettirir ama sakinler uykudan bir türlü uyanamaz ve dahi uyandırılmaz, gaflet sürer gider.

Ömürler çok kısa olsa bile tek güdülen amaç o kısacık hayatta aksaklıkları, çözümsüzlükleri gidermek ve tüm her şeyi kuşkuyla didiklemek olmalıdır. Var oluşa hizmet ve var oluş amacı asla unutulmamalıdır. Karadeniz’in erginliğinden, enginliğinden esinlenerek karun gibi gelip Harun gibi eğilmeden gitmektir eğitimlilik ve eğitimciye saygı. Eğitimli eğitimsiz kavun gelip karun gibi gelişmek ve gelişmek için el etek öpmek değildir hayatın cilvesi. Bir an olur, zaman durur iner ense köküne feleğin sillesi. Teşhir etmekle yetinilmeyecek saptamalar, çözümler ve ipuçları sunarak yaşamaktır hayatın ve eğitimin ve eğitimliliğin gerçeği. Ve ebediyen var oluşun kodlarını eğitim içine çekmektir olay.

Yani; “ Soyut ahlak, din eğitimi mistifikasyonlarıyla toplum düzenleyicisi ve düzen önericilerine…” binlerce yıllık dik duruşun son öncülerinden olabilmektir meselenin özü.

Ve bozuklukların mevcut düzen içerisinde çözülemeyeceğinin gerekçelendirilmesidir asıl olan. Ve her konuda öne çıkan metodik yaşam süreçleri, gerekçelendirmeye yazı tahtasıdır. İşin, gelişimin ve değişimin alfabesini öğretenler de yazı kalemidir. İyi okumak gerek tabloyu.

“ Eğitim üretim içindir…”

Yıllardan beri gelişen ve alışılagelmiş pozitif anlayışlara manevi bir bakış açısıyla yapılan değerlendirmeler ile durmaksızın kıyılır eğitime. Materyalizme yapılan yapısal eleştiri bütünlemeleri ile kıyılan tüm biçare hayatlar ise manen ayni kayığa bindirilir. Oysa tüm belli belirsizlikler mahiyeti ne olursa olsun her iyi niyetli çalışmanın ve direncin temelini çürütür. Çürüme temelden başladığında ise eğitim üretim ikilemi tek bir amaca hizmet eder. Oysa başta abartılan veya abartıldığı sanılan her yürekli ve gönüllü direnç ile eylemsel çalışmalar veri düzeyinde kalır belki ama asla değişikliklere uğramaz, kesinlikle değiştirilemez. Öyleyse dipnotsuz, saf, katkısız ve katıksız bilgiye ve üretken bilgiç yaşamlara saygıdandır, hızla dönen dünyada tersine dönüşen eğitim fotoğrafının çekilmesi.

“ Yaşamak içindir üretim…”

Yaşananlar ve yaşanmazı yaşayanlar bütün içinler ve niçinlere referanstır.  Olaylı yıllar ve o yılların gençliği yani kapitalsiz kapitalistler her kim ise, hızla devinen evren içinde hızla dönen ve değişen dünyanın asla dönekleşmeyen, değişmez yolcularıdır. Bilinç geliştikçe üretimde artık değer her kimindir çok iyi bilinir ve hatmedilir. O yüzden yalansı hürmet asla makineleşmez, hikmet hiç mekanikleşmez. Ve yaşlı dünya ile yetinmeyip, diğer gezegenlere yolu görünen yolculardır o ve onlar. Onlar, o hayatları referans sayılanlar sürekli arayışın yolcularıdırlar ve yaşamak için üretmek sarmalında sallanmazlar hiç.

“ Üretim için bilgi, bilgi için eğitim…”

İlk çağlardan bu güne ağır tartışmalarla sürmüş ve geniş tartışmalarla büyümüştür bilgi. Bilen ile bilinenler arası ilişkiler ve ilintiler incelendikçe dallanıp budaklanır tüm teoriler. Teoriler bir yana pratikte unutma ve hatırlama üzerine şartlanmalarla, şartlandırmalarla gelişir eğitim süreci. Bilgi ve bilgilendirme en geniş anlamıyla çevre ve ortam ürünü kopukluklardır. Eğitim unutma ama hatırlamama üzerine kurgulandıkça, ezberler bozulmadıkça kopuş hızlanır. Böylece birileri yarıştan iyice koparken, birileri korkusuzca zıvanadan çıkar.

“ Eğitimin amacı, üretimdir…”

Eğitimin temel hataları giderilmedikçe, taraflı bilgi kirlenmesi yanlış ürünlerin pazarlanmasına yol açar. Eğitimdeki bu açmaz ve aymazlık, sermayenin ülke koşullarına uygun üretime yüzünü dönmemesini günceller. Üretim yerine tüketimi körükleyen bu eğitsel tutum sadece tüketen bir topluma devrilişi şirinleştirir.  Zaten bu aksak güncellemelerle üretime dönük eğitim modelleri tamamen yıkılır. Çünkü giderek bağımlılaşmanın sonu baskıya tabilik ve gelişen çağa zihinsel kapatılmadır.

“ Eğitim reformu olamaz…”

Ülkede sosyo ekonomik ve siyasal değişiklikler reformist olmaktan uzaklaşırsa yekpare eğitim reformundan söz etmek de hayal olur. Çünkü eğitim toplumsal yaşamın en ayrılmaz parçasıdır. Eğitimin yeniden sil baştan düzenlenmesi demek toplumun yeniden nitel ve nicel dizaynı demektir. Bu tuhaf dizayn giderek olası tüm reformlara ilahisel ve ilahsal bir form yükler. Böylece sözde reformlar,  reform olmaktan çıkar, forma aşkına dönüşür.

“ Eğitim kalkınmanın temelidir…”

Planlı programlı gelişmek esastır ve emek değerler yaratır, emek başlı başına en yüce değerdir ama milletin değer yargıları, dünyayı algılayışı, üretime bakışı, tüketim anlayışı ve davranış kalıpları çağa uygun değişmeler içermedikçe toplumsal ve kuramsal yapının dönüşümü de yeni tehlikelere yol açar. Kalkınma için üretim, üretim için bilgi, bilgi için eğitim kalkınmış ülke olmanın temel direkleridir. Tehlikeye çağrı yapan tersinelik tarih boyunca insanın robotlaşmasını getirmiştir ve bugün yaşanan da aynen odur. Yine yeni dünya, yeni ülke, yeni insan, bağlamında eskinazileşmek insanlığın onurunu çiğnetmiş, insanların insanlığını götürmüştür. İşte yaşanan aynıyla beyan budur. Ve tüm eksik kalkışmalar önce soru sormayı unutturur, unutturmuştur. Sonra, sonrası yok, o gün bu gündür.

“ Eğitim üretim içindir, peki üretim kimin içindir?”

Fazla söze hiç gerek yoktur, Meselenin özü işte bu sorudur…

Hiç yorum yok: