14 Kasım 2014 Cuma

BOZUK DÜZENE GÖBEKTEN BAĞLILIK…

BOZUK DÜZENE GÖBEKTEN BAĞLILIK…

Aksaklıklar, kusurlar, hatalar üstüne söylenecek çok söz var ama söylenmez. Söylenirse de düzen denildi mi hele bozuk düzen, hele hele çarpık, çarpık kapitalist düzen denildi mi akan sular durur, acayip bir sahiplenme başlar nedense o paraya göbekten bağlılığı…

Akı karası bir yana pastel renklere boyanmış tüm simetrik şekillerde ve özellikle yamuk prizmalarda gizlidir insana çok sesli ve esaslı uyanış mesajları içeren anımsatışlar. Ayrıştırma zevkine vararak, ayrıştırıp aykırılaştırıp, zahmete değer biçimde kurtarıcılığa soyunmak ve kanatlanmak millet için çilenin başlangıcı ve çile dolmadan da hatıraların kayda geçirilemeyeceği gerçeğidir. Ancak anlayana ve anlamak isteyenedir bu gerçeklik. Düzenin ilk kuralıdır aslında üzengiye yan basmak.

İşte düşsel eğitimin temel hatası…

Akan sular gün gelir durulur. Çünkü ne yönden bakılırsa bakılsın, nasıl ele alınırsa alınsın tutulacak yanı yoktur şu bozuk, çarpık, vahşi ve kapitalist düzenin. Bu bilinen düzensizliğe tutucu ve totaliter, Allah Kitap dozlu eklemlemeler de güncelleştirilince bu düzende işler iyice içinden çıkılamaz hale gelir. Aslında ne denli serbest ekonomi dense de adına, eksik demokrasiye methiyeler düzülse de çok ileri demokrasi masalları anlatılsa da bu düzen öyle bozuktur ki tam bozuktur. Bazen bayramlık ağızları bile bozar.

İşte ansiklopedilerin ana yanlışı…

Zaten soyut bir ilimsellikle, kayıp bir bilimsellikle buraya kadar işler akıl. Ama akıl almaz işler durmaz. Bundan sonrası faciadır, akla zarar yaşananlardır. Temel yanlışlara üretim olmadan tüketim, sokağa işsiz, memura aybaşı, işe eş dost, akla beyin göçü, merkeze yeni din ilave edilen yeni demokrasi de tüm kestirimler zorlaşır. Elde paketlenecek tek ürün olarak demokrasi, ileri demokrasi ve parlementer demokrasi kalır ama millet yararına işlediği işletildiği de hiç görülmez görülemez, her zamanki gibi zam paketleri olarak musallat olur millete.

İşte isyankarlaşmanın baba ne içini…

Bu başkalaşıma ve baskılamaya şimdi yeri ve zamanı değil deyip parlamamak lazım ama yılların birikimi ve eş güdümü parçalanmaya yüz tutunca ve kazanımı hiç olacaksa kendiliğinden akıl parlar. Parlamentere gelince onda hangi mentalite işler belli asla parlayamaz. İki dudak arası şiirsel bir seçkidir ve cilalanır sadece. Toplum yararına her konuda gözler iki dudak arası emri arayınca ve komutla parmakların kalkması sağlanınca hangi şiirselliktir yörüngeye oturan anlaşılmaz. Aslında işleyen doğrudan doğruya halkın seçemediği seçkinlerin aval sinevizyon gösterisi ve tehlikesiz akrobatik eylemsizliğidir. Ama tehlikesizlik ilkesizlik derecesine vardırılınca bambaşka tehlikeler sarar ülkeyi ve ülke sınırlarını. Herhangi bir çalışma, çalıştay, nesne, değer, fonkiyon, fraksiyon bile teslim edilmeyecek bu teslimatçı teslimiyetçilere üstelik koca vatan emanet edilmişse şu bozuk düzen de kıymetlendirilir.  Zengin fakir her ay yüklü maaşları almayı içlerine sindirenler ve içleyenler ve de artısını bekleyen parlamenterler ile jet hızı ilerleyenlerin mentalitesine ileri geri parlamak ta suçtur elbette ya susulur veya hiç uslanılmaz.

İşte üretimsizliğin başlıca nedeni…

Akan sular durur belki ama bu düzen yapay, çarkı bozuk, feleği felaket, dişlileri kırık, Allah’ına kadar hatalı, yığınla yanlışı ve bir yerlerde o bozuklardan çok var muhalifliğine karşın, bilerek bilmeyerek, kazara kızarak yol verenler destekten dönmüşlerse de kızarmayacak mı hiç o yüzler.

İşte düzenin ezen yüzü ve amaçsız yüzsüzleri…

Hayatlar tarikatçı abartması ve mezhep abanmasıyla bayatlatılıp başka bir boyuta ışınlandı. Ekseriyetle sofralara paralelci ve paralı elçilerle oturanlar, çayı çorbayı paylaştılar. Gün geldi tüm dostluk ve yarenlikler bilerek ve isteyerek bozuldu. Çünkü millet inandı bir kere, iman etti o eksik gedik hayallere ve martavallara. Millet özenle ve özel hazırlanmış o üzüm suyunun öz suyuna çarpıldı. Bu paslı mengenede zerre suyu kalmayana dek sıkılacağı, posası çıkarılana dek sıkılacağı ve sıkıldığı unutturuldu cumhura.

İşte ziynet eşyası saklılara has, üzerine kısmi yas boca edilmiş hayata aldanışın en malum şekilsizliği…

Yıkılası yok olası bozuk düzen. Denk getirilen yere halayık kargaşası, cenk tutulan mertebelere şakayık saksısı yerleştirilmiş. Ve saraylarda toplumun duyularıyla alay edercesine otantik tarafgir aryalar. Suyu sınayan sırlar ve eğreti köknarlar garabeti. Ormanlar üşürmüş bu yangınlarda, hasret büyürmüş kime ne. Hır gür arasında kaşla göz arası gül emektarlara ve hür ağaçlara da kıyılıverir. Mezalimi görenler görmeyenlere anlatır da inanmaz körler. Olay üstü olay, yer altı yerüstü vaka her şey ama her şey zamanla unutturulur. Beş vakit unutturulmaz. Namı değer sesler duyulur arada ama duyulmazdan gelinir, peşine yeni bahaneler uydurulur. Böyle işler kahpe düzen.

İşte açılımların çalımları ve gelinen noktanın belirsizliği…

Apaçık gerçekleri kapatanlarda var, karartanlarda, yalanlayanlarda, inanmayanlarda ve inananlarda. Kalbi değersizleştirerek bakanlarda, bakan olduğu halde bakmayanlarda mevcut. Bakanların ciğeri beş paraya satılık, bakmayanların aklı milyara saltık. Bakanlar aç bilaç, bakmayanlar Karun kadar zengin. Bu ne klan bu ne yalan kimse üzerine alınmaz. Yürür kervan, büyür mizan.

Kahrolsun bu bozuk, köhne, çarpık ve göbekten bağımlı düzen…

Halkı üzdükçe üzen bu langırtçı anlayış bir bir komisyonları belirler. Devri alem kaç paraya çıkarmış misyon o. Kim delirmiş, kim gelirmiş, kim gün olur tutar ve yakalarsa bakanı bakmayanı ayıramaz ve düzeni  iyi edermiş kimsenin derdi değil. Değil ama görüntü bu, içten içe korku bekliyor dağları. Bu soslu yahşi vahşi kapitalist düzen maneviyatı da dondurmuş. Cakalanmak ve bol sıfırlı rakamları öğrenmek, harfleri latince abc’den başlayıp elif ba’ya bağlamak moda olmuş. Sil baştan çocukluk dönemselliği içinde içinden çıkılamaz fotoğraflar da var. Ama çocuklara içi boyanacak hayvanat resimleri albümü hediyesi de var bu bozuk düzenin. Mankafalığın bu kadarına da pes doğrusu dedirten, hayatta kel alaka ne varsa bu bozuk düzenin düzenleme alanı içinde.

İşte bozuk düzenin asıl bozgunu şimdilik aklından asılmışları tabelaya yerleştirmek…

Yasaklar, aksaklıklar, ağır kusurlar, hatalar, yanlışlar üzerine söylenecek çok söz var ama söylenmez. Söylenirse de düzen denildi mi hele bozuk düzen, hele hele çarpık, çarpık kapitalist düzen denildi mi akan sular durur, acayip bir sahiplenme başlar nedense o paraya göbekten bağlılığı. Ve hizmetkârları da çoktur, Allah için…

Hiç yorum yok: