14 Nisan 2013 Pazar

KENTSEL DÖNÜŞÜME SAHTE İMAJ VE MONTAJ…


KENTSEL DÖNÜŞÜME SAHTE İMAJ VE MONTAJ…

Esenler’de ve civar ilçelerde Kentsel dönüşüm son sürat, toz duman devam ediyor. Amerika’da finans sektörünü yıkıp geçen, inşaat sektörünü batıran, evsiz barksız, işsiz aşsız, milyonlarca sokak insanları yaratan mort-geç kredileri-kredicileri de yakında kapısını çalacak garip Esenler halkının.

Esenler Belediyesi bir özel banka ile geçenlerde bu kontrata imzayı attı…

Devlet sözcüsü hükümet, hükümet sözcüsü belediyeler ve siyasi geleceklerini kentsel dönüşümde gören belediye başkanları; Kentsel çarpıklığa çözüm ürettiğini-ürettiklerini söyledikçe, vatandaş yeni bir kazanç kapısı aralandığı duygusuna kapılıp,  az çok ticari paydan nasıl nasiplenirim düşüncesiyle hiç ses çıkarmıyor, pusmuş bekliyor, şaşırmış benim evimi de yıkın diyor.

Bu suskunlukta ağzı laf yapan yetkililerce şişirilmiş rakamlar kentin içler acısı durumuna ve önerilen kentsel rehabiliteye delil olarak gösteriliyor.

Yani sadece Rakamsal bir senfoni kentsel dönüşüm uygulamalarının temel dayanağı. Tek bağlayıcı söz daireniz yenilenecek hem de acayip değer kazanacak deniliyor ve uçuk rakamlarla destekleniyor projeler. Ne çözüm önerileri alınıyor, ne de uygulamalar tartışılıyor veya tartıştırılıyor. Ortak akıl, ileri demokrasi bu konuda da işlemiyor.

Gecekondular, kaçak yapılar, mühendislik hizmetinden yoksun binalar elbette mevcut durumlarıyla bırakılmamalı, vatandaşlar da yaratan ile baş başa. Ancak yenileme ve dönüşüm, uygulanacak model, derinlemesine planlanıp programlanmadan, bölgesel, kentsel, kırsal ölçekte, nazım imar planları doğrultusunda ele alınmadan, gereğince değerlendirilmeden uzun yıllar sürecinde hayat bulacak ise bu kente yeniden yazık olur, yazık edilir gerçekten.

Kentsel dönüşüm bölgesel ve bölgeler arası farklılıkları, maddi kayıpları giderecek projelerin belirlenip uygulanması değil mi özünde. Kentsel dönüşümün mantığına ters yeni rant merkezleri oluşturuluyor maalesef. Bölgesel uçurumlar oluştu daha şimdiden.

Altyapı ve çevre şartlarını zorlayan, mevcudu geliştirmeyen artı yükler getiren, topraktan daha fazla fayda sağlayacak, ahaliyi rahatlatacak yeni yöntemler araştırıp geliştirmeden dikine-dikine büyüme başta sorun halletmiş gibi görünecek olsa da ileride başka sosyal, ekonomik ve siyasal sorunları da doğurabilir.

Düşük ve sabit gelirli vatandaşın mevcut konutlarının yıkılarak yenisiyle takası neticesinde şimdilik on yıla yayılan kredilendirme bu süreçte toprağın sahiplerini hiç de zorlamayacakmış gibi bir artı borçlanma yükü, yeni finans maliyeti getirmeyecekmiş gibi sahte bir imaj yayılıyor ortalığa.

Geçmiş yıllarda yerel yönetimler yoluyla, imar afları ile gecekondulaşmaya ve çarpık yapılaşmaya çanak tutan, tapu tahsisleri vererek vatandaşını kandıran, hazine mülklerini kullandırıp yüksek vergi çarpan, yasadışı oluşan kente ve kentsel rantları iç edenlere göz yuman otoriter siyasi yapı şimdi timsah göz yaşları döküyor, apaçık günah  çıkarıyor.

Kabuk değiştirdiği söylenip durulan bu siyasi otorite yer kabuğuna yapılan bu yanlışlarda hiç payı yokmuşçasına bu kentsel iyileştirme ve dönüştürme çabasını da siyasi malzemeye dönüştürüyor. Ama yine bu siyasi otorite çıkarcı ve köşe dönücü tekelleri kırmak yerine, onların yanında yer alıyorsa, onların peşinden adım atıyorsa ve önlem almıyor ise vatandaşın beli çok çabuk kırılır. Adaletli bir rantsal paylaşım ise toplumun her kesimini rahatlatır.

Ayrıca kentsel dönüşüm, kentleşme, kentlileşme, konut ve arsa planlamasında denge ve diğer yazılarımızda da değineceğimiz birçok etken yönünde ciddi ön çalışmalar yapılmadan adil olunduğunu söylemek ise lafta kalır.

Gözlemlenen bir başka gerçek de merkez siyasi erk ile yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm konusunda birleştiği, uyumlu biçimde çalıştığı, birbirlerini desteklediği görüntüsü. Böyle bir görüntü verilmeye çalışılsa da zemin çok kaygan ve tarafkarlık çizgisi de dar ve ince. Ayaklar yakında kaymaya başlayınca halkın durumu ne olacak düşünen var mı acaba.

Yerinde yerleşmeyi, yeniden yerleşmeyi kentsel dönüşüm adıyla ülke çapında başlatan hükümet erki meseleyi, kentsel, kırsal, turistik ve rantsal açılardan ayrı ayrı değerlemeye tabi tutmuş ise ne ala. Yok değerlendirmeden bu kartonsu, protip projeleri ülke geneline yaygınlaştırıyorsa kısa zamanda temelinden çatlayan bir inşaat sektörü travması yaşanması kaçınılmaz olur. Finans kaosuyla da bereketlenir.

Ana fikir şudur aslında, bir biçimiyle sorunları yaratan ezelinde ebedinde resmi-siyasi makamlar ise, yeniden sil baştan yık baştan yine siyasi-resmi mercilerin çözüm üretiyor görülmesi yeni açmazlar ve hastalıklar üretmeyeceği anlamına gelmez. Bu ikilemin sorgulamasını yapmak ise geçmişin panaromasına bir bakmaktan geçer, biz bakacağız.

Medya da gerçekleri ortaya koyar biçimde, yansız bir tutum sergileyerek bu kentsel dönüşüm çalışmalarını üç maymun oynayarak tartışmaya açmaz ise eğer sonuçta doğabilecek olumsuzlukların tümünden mesul sayılır.

Akıl erdiğince, dil döndüğünce olabileceklere kafa yormak ise kentsel yenilenmeye karşı olmak değil, bu kentsel dönüşüm işini siyasi ve diplomatik başarı olarak görüp, gözü kapalı böbürlenenlere meselenin öbür tarafını anımsatmaktır…

Hiç yorum yok: