22 Nisan 2013 Pazartesi

23 NİSAN VE GELECEĞİ GÖRMEK…

23 NİSAN VE  GELECEĞİ GÖRMEK…
Bu gün hecelemeye başlayıp okumayı söktüğümüz yaştayız ve Bu gün 23 Nisan, Neşe doluyor insan”…

Evet, 23 Nisan Türkiye'nin ilk ulusal bayramıdır.

1921'de çıkarılan bir kanun ile milli bayram olarak resmileştirilmiştir  “23 Nisan”. O yıldan günümüze değişik isimlerle ve farklı törenlerle kutlana gelmiştir. Bu gün için şenlikler düzenlenerek kutlanan ve şölenli-resmi tatil yapılan son milli bayram olarak kalmak üzere 23 Nisan.

Aslında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın özünde üç ayrı bayram yatar.

Belki Tarihçilere bırakmak gerekir ama 23 Nisan ve Ulusal Egemenlik Bayramları aslında ayrı ayrı bayramlardı. Bu günle özdeşleşen Çocuk Bayramı ise tamamen ayrı bir kavram olarak gelişmiştir. Zamanla meclisin açıldığı gün olan ‘23 Nisan Millî Bayramı’ ile ‘Millî Hâkimiyet Bayramı’ birleştirilmiş ve en sonunda ‘Çocuk Bayramı’ da bu güne eklenerek bu günkü 23 Nisan doğmuştur.’

1979 yılında ise TRT düzenlemeye başladığı ‘Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ ile 23 Nisan'ı tüm dünya çocuklarının kutladığı bir bayram haline getirmeyi amaçlamıştır.

Bayram bu günkü biçimini ise 1981 yılında almıştır.

23 Nisan Türkiye'nin ilk ulusal bayramı iken; 12 Eylül darbesi sonrası Milli Güvenlik Konseyi tarafından bayramlar ve tatillerle ilgili kanunlarda yapılan değişikliklerle her şeyin içinin boşaltıldığı gibi 23 Nisan’ın da içi boşaltılmıştır.

Bu gün 23 Nisan, Neşe doluyor insan”…

Bu gün; "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı"…

Ulusal egemenlik temeline dayalı halk hükümetinin kurulması ve cumhuriyetin ilanına giden yolun başıdır 23 Nisan, çocuklara armağan edilen bu gün.

Ancak samimi ve sarsıcı itiraflardan oluşan Söylev’den bu güne ilişkin kallavi cümleleri çoluk-çocuk, genç-yaşlı görmek, okumak, bilmek gerekir.

Unutulmamalı ki; 22 Nisan 1920’de Temsilciler kurulu adına Mustafa Kemal kısa bir tebliğ yayınlar. Sonra; bütün valiliklere, müstakil sancaklara, ordu ve kolordu komutanlarına, tümen komutanlıklarına “Dakika geciktirilmeyecektir” talimatıyla telgraf çektirir.

İşte O gün 22 Nisan’dı…

Ve telgrafta şunlar yazılıydı; “ Tanrı’nın lütfüyle Nisanın 23. Günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askeri ve sivil makamlarla, bütün ulusun tek merciinin ‘Büyük Millet Meclisi’ olacağı bilgilerinize sunulur.”

Ve bir 21 Nisanı da vardı, o günlerin…

21 Nisandan Okuyoruz geleceği;

“Büyük Millet Meclisi’nin toplanışını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde bizi en çok uğraştıran bazı bölgelerde başlayıp, bazı yerler üzerinden Ankara’ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları olmuştur.

Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis’in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini düşünüyordum.

Bunun için Meclis’in açılmasına acele ediyordum…”

Mutlu ve Kutlu günler yaşasın bu içli memleket. Ilık günlerin altın beşiğinde sallansın sonsuzluk, hürriyet ve tam bağımsızlık. Bereket üstüne bereket bu memleket.

Bayramlar geleceğe uzanan köprü yerine yerinde patinaj çekmeyi güncelleyince de maviye dalar yorgun gözler. Gözlerimizde gelecek ıslanır, matem denizinde.

Bu gün geleceği görmeye başlayıp, okumayı söktüğümüz yaştayız ve yine; Bu gün 23 Nisan, Neşe doluyor insan, demek istiyoruz…

Hiç yorum yok: