25 Nisan 2019 Perşembe

SÖZÜN BİTTİĞİ YER; FA...

SÖZÜN BİTTİĞİ YER...

Beklenen arka çıkılınca kuzuların sessizliği bir anda bozuldu. Ve kendini bir halt sanan akkuzu bir dolu meledi; 'Elimi salladım değmiş...' Bir anlık psikolojiyle. Çok pişmanım, özür dilerim  sızlanmasından, o eli de öptürürüm, elin dert görmesin akkuzulu sıvazlanmasına geçildi. Destekçi deste avukatlar sırada. Ve akpartici nallı kuzu adli kontrol şartı ile serbest...

Şu cennet memleket gitgide sürdürülebilir memleket olmaktan çıkarılıyor. Resmen yaşanabilir olmaktan da. Katlanılması güç olaylar cereyan ediyor dört bir yanda. Vicdanlar yaralanıyor. Kamu vicdanı aklanıyor. Yazık. Çoluk çocuk, küçük büyük demeden yediden yetmişe her türlü şiddet, istismar, taciz, tecavüz, linç girişimi. Katliam. Topu serbest, serbestçe. Bunca yozlaşıya tavır almak ise suç ve ceza. Hak, hukuk, adalet yasak. Kuzu kuzu insanlıktan çıkmak mazur görülen bir kaçık durum. Özel açık oturumlar daha vahim. Akıldışı, akıl ötesi. Ve insanlıkla asla bağdaşmayan lafta vatandaşlık hassasiyeti. Hissiyat.

Bu tersine gidiş yerin dibine batsın. Bu akla ziyan düzen de. Külliyatına kopsun kıyamet...

On yıllarca bildik kör taraftar ve cahil düşmanlık potasında ergiyenler, elbette koşulsuz sadakati saldırı boyutuna indirgerler. Akıl ile yenemediklerini kaba güçle hesaba çekerler. Hiç çekinmezler, utanmazlar. Her fesatlığı ve fenalığı vazife sayarlar. Çünkü ayrıcalık bahşedilmiştir zatı muhteremlere. Öyle inandırılırlar. Küçük beyinlerine her halukarda kayırılacakları nakşedilmiştir. Ve her bahar arefesinde kışkırtıldım deyip kuzu gibi dolmuşa binerler. Her seferinde bir anlık psikoloji ile saldırırlar. Ve birilerine değer elleri, uzuvları, uzantıları gayri iradi.

Düşünmezler, değer miydi hiç? Az buz değil ama hadi yumruk neyse. Yaklaşık bir buçuk saate varan katliama dönüşebilecek o hengame de neyin nesiydi? Atış serbest, o da toplum psikolojisi ile.

Zaten topu alelacele planlı programlı olmayan bir protesto tarzı. İncelikle mesaj verme usulü. Asla ve kata organize değil. Yok...

Makamsal izahatı da sıcağı sıcağına bir anlık psikolojiyle; "değerli arkadaşlar, mesajınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz. Anlaşıldı. Şimdi sükunetle dağılın. Hepinizi kucaklıyorum." İşte kuzulara kontrollü serbestliğin ilk adımı.

Öyle ya hesaplı kitaplı olmayınca bulgu da yoktu. Taş, sopa ve bidonlar da. Hepisi topu sonradan çıktı. Galeyana getirilen kuzuların tek bir hedefe yönlendirilmesi de yok. Güzergah gereği sıkışma. Öncesindeki hazırlıklar da yalandan hazırlıklar. Devlet erkanı orada hazır ve nazır. Can güvenliğinin teminatı hazır kıta.

Herşey tastamam ama fiziksel saldırı ve darp dakikalarca. Olsun varsın acısı geçer gider...

Lakin yetmezmiş gibi; 'Yakın bu evi, içindekilerle...' neyin cakası. Hangi hava bu, hangi ulvi dinin, imanın yaftalanması...

İşte Sözün Bittiği Yer Tam Orası...

Ve bunca çıngıraklı çılgın akkuzu,  bunca serbestlik ve adli kontrol zırhı ile kuşandırılır ise tabii ki Kuzuların Sessizliği uzun sürmez. Bozulur. Toplumsal histeri tıpkı bu biçim yaygınlaşır. Hislerine yenilen güruhlar taş da atar, sopa da sallar, ellerini de savurur. Ve mutlaka bir kimseye, bir yerlere, bir şeylere değer, dokunur gayri ihtiyari.

Ama  o aralıkta çıtlayan bir kıvılcım, asla söndürülemez. Bir anda devasa yangınlara dönüşebilir. Ve o alev girdabına kim veya kimler düşerse, yanar kül olur...

İşte bu gözü dönmüş kuzucuklar, yaptıklarından muaf tutuldukça tosuncuğa dönüşür. Tosuncuklar cehennem topuna. Onun için bu akkuzu particilere, seçilmişler ve atanmışlar göz göre göre koltuk çıkmamalı. Çıkınca memleketi hukuğu delik, müspet kritiği zor, kritik günlerin beklediği açık seçik belli olur. İnsanı duygular denir geçilir ise eğer iş vahim yerlere gider. Zaten en temel değerler işte böyle felç edilir. Bu karmaşada paralizasyon akılları da kuşatır.

Ve hep birlikte sözün bittiği yere gelinir. Sözün bittiği yerde ise Faşizm başlar...

Hiç yorum yok: