4 Eylül 2018 Salı

ZAMPİNG PARANOYASI

ZAMPİNG PARANOYASI
 
Son günlerde dampinglerin yerini zampingler almış bir memleket panoraması sergileniyor. Şimdilik zam var, var ama ne gam. Amerikan emperyalizmine ekonomik savaş açıldı ya yeter. Yetip yetmediği çok yakında görülür. Ayrıca hain papaz da belasını buldu. Buldu ama tez unutuldu.  Olsun. Usta açıldı artık eser gürler. Hal böyleyken hiçbir acı da acıtmıyor sanki.
 
Dolar tepeyi gördü ama inişe geçti nasılsa. Çıkaran veya indiren de besbelli iken suçlu her daim dış mihraklar. Dış güçler. İçi dışı milleti yakıyor, yakacak ama farkındalık savsaklanıyor. Sağlık olsun. Eskinin, zam zulüm işkence sloganı tam da yerleşti, yerleştirildi. Allah'tan memlekette Faşizm yok. Tek Adam, tek devlet, tek bayrak, tek millet var ama o başka bir şey. Üstelik tek tek basaraktan yedi düvele sözde isyan alevlendiriliyor. Daha ne olsun. Ayda iki kere Londra, arada Moskova ve Orta Asya'da Türk devletlerine ziyaret de insanlık icabı. Lafta zamanıyla borç verilen para fonu kapısına düşülür. Düşülsün varsın nasılsa ekonomi rayında.
 
Peşpeşe açıklandıkça makul karşılanan, ziyadesiyle pompa fiyatlarına yansıyan yansımayan fiyat artışları, sayaçtan süzülenler, gözle görülen görülmeyenler asla zam değil. Hepsi milleti hiç etkilemeyecek artırımlar. Zamping paranoyası. Elde avuçtaki artırımlara da göz koyulmuş ama gelip geçici bir iyi niyet. Zaten düne kadar zam yerine gramajla oynanırdı. Hiç hissettirilmeden enflasyon mamule yansıtılırdı. Manipüle devam ederdi. Yani miktar üzerinden kazanç ile yetinilirdi. Haliyle değişen memlekette son yıllarda değişen ticari zihniyetle hem ürün miktarı ile oynanıyor hem de zam yapılıyor artık. Açıktan açığa hem de. Orta ölçekli marketlerde dahi eli çabuk personelden biri etiket değiştirme işine ayrılmış, yetiştiremiyor. Suçlu belli, toptancılar, büyük dağıtım şirketleri, holdingler ve saire. Onlar da kim dememek lazım. Kimlikleri ayan beyan. Besbelli. Ama mecburiyet…
 
Her hâlükârda her şey Devletin bekası için. Yıllardır aynı masal. Ama yük hep milletin sırtında. Yerli ve milli duruşun son demi, felaket. Demedi demeyin bu gidişle kurumsal mazi yıkıldığı gibi kendi yağıyla kavrulamayan ekonomik sistemde gömülür. Gece yarısı yarı fiyata, ucuz yollu döviz satışları da kurtaramaz piyasayı. Kurum ve kurallar çökerken enflasyon canavarı her şeyi yalar yutar. Yolsuzluk atmosferinde bel büken yoksulluk yarım yamalak direnen sosyal dokuyu da bozar.
 
Bu geçiş aşamasında damping yerine zamping ekonomisi iyice yerleşir. Dolara endeksli iğneden ipliğe ciddi zamlar yağar durur. Mağdur menüsü ise tavan yapan enflasyondan asla etkilenmeyecek dozda garip gurabanın gözüne sokulur. Ahali şatafata takılmaz. Lüks recepsiyonlarda devlet ayakta melankolisi sinir yatıştırır. Dertlere deva dört koldan erzak dağıtılır. Fukara kolilerindeki artışlarda da istikrar sürdürülür.
 
Sürer sürmesine de istikamet meçhule. Etrafta pahalılıktan yakınan yakınana. Yarın okullar açılır, kara kış bastırır ortalık yangın yerine döner. Millet akla karayı görür. Sağlık olsun. Ucuz söylemlerle baskın durum biraz bastırılır. Yetmez ise ezcümle ezan bayrak, din iman edebiyatı yine başlar. Başlatılır. Son dakika başlığı altında müthiş, parlak zekâ ürünü tedbirler sahaya sürülür. Mahalli seçimler arifesinde dampinglerin yerine geçen zampingler milli ve yerli pozisyonunda aklanır gider. Sonuç itibariyle seçimler bir kez daha kazanılır.
 
İşte düşman başına millet paranoyası…

Hiç yorum yok: