16 Eylül 2018 Pazar

12 EYLÜL FAŞİZMİ…

12 EYLÜL FAŞİZMİ…
 
Seksen 12 Eylül tüm sonraki eylülleri zehir etti. Zehir oldu yıllar. On yıllar önce hayırsız Evren faşisti darbeyle genç yaşlı demeden nice can aldı. Nicesini sakat bıraktı. Faşist Evren cuntası suçsuz nice narin boyuna hiç acımadan urgan çaldı. Nicesi ve ailesi bir daha kendine gelemedi. Zamanında faşist Evren ve Evrencilerin zangoçvari zaptiyeleri yolları tuttu. On yıllar içinde şu garip ülkenin fakir insanları faşizme nice kurban verdi...
 
Elbette rejime kasteden zalimler ve kahpe kalemşorlar önce göz boyadı. Ve memleketin üstüne üstüne inceden çöktü faşizm. Çöreklendi. Özellikle resmi elbise giydirilmişleri ve apolet takılmışları yıllarca kaosu tırmandırdı. Ayrıca devlet içine yerleştirilenler militanlaştırıldılar. Ve egemen güçlerin değme maşası faşist Evren’e düğmeye basmak kaldı. Yükseltilen anarşi ise darbe ile şıp diye kesiliverdi.
 
Evren ve şürekâsı faşistti, faşizmin gereğini yaptılar. Sabah pusundan akşam alacasına apaçık askeri darbe gerçekleştirildi. Şer aktı ortalığa. Allah yarattı demeden faşizm havarileri devrimci demokrat milletin üzerine çullanıverdi.
                                                                                                                  
12 Eylül hep tepede sarı pis bir ampul çıplak sandalyelere oturma ile sembollendi. Eşiklerden içeri kan aktı. Mazgallardan delirtici boran sarktı. Gariplerin kucağına ateş topu düştü. Tavanlar beynin içine içine damladı. Her şey birbirine karıştırıldı, birbirine benzetildi. Kemik sayımları sahte belgeyle idam sehpasına sabitlendi.
 
12 Eylül Seksen’i gören, Evren dönemini yaşayan, yaşamasa görmese de en ince ayrıntılarına kadar da bilen hayat boyu Evren’e düşman kesildi. Ve bir daha hiçbir şeyden korkmadı. Allah’ına kadar korkusuz oldular.
 
Evet çok aktı kan, gök kan kırmızıya boyandı. Gönder gitsin sürgünler, göndere çek bitsin gençler parolasıyla canlar alındı. Evren hiç kimseye acımadı. Utanç verici vakalarda bile Evren’in içi hiç yanmadı. Ama Evren sağlam attı temeli. O saklı temel bu günlere taşıdı memleketi. Türk İslam sentezi.
 
On iki Eylül Seksen yılan başlı homoludensler ve mostralıklar mozolesi. Kulluk ve kapılanmalara resmigeçit töreni. On yıllarca töreler yok sayıldı, gelenekler tersyüz edildi. Evren’e tapıldı, günaha tapınıldı. Çıyan başlı yumuşakçalar balmumundan heykellerle donattılar memleketi. O günlerde Evren’in kağnısına binenler yıllar içinde çıbanbaşlı canilerle iş tuttular. Bir nevi yarınlara ders niteliğinde 12 Eylül tüm bahar esintilerini oburca yuttu. Evrenin evrene yaptığına yürekler dayanmadı.
 
Faşist seksen darbesi on yıllardır memlekete yayılan keskin bir çığlıktır. Duymak, bilmek, anlamak gerekirdi sonradan olacakları. Olmadı. Duyulmadı. Tarih tekerrürden ibarettir tarzında trend hep pisliğe bulaştı. At izi it izine karıştı her defasında.
 
12 Eylül hikâyeleri, darbecik hikayecikleri hiç bitmedi bitmeyecek şu fakir ülkede.  Tam bitti denildiğinde ayni faşist el güçlenecek, güçlendirilecek. Yeniden düğmeye basılacak ve bin beter kıyımlarla yüzleşilecek. Daima emperyal güçlerce kirli savaşa dönüşmesi istenen ve planlanan bir kara yazgı dolaşacak memleket üzerinde.
 
Eğer demokrasi kervanı böylesine feci faşizanca ilerlerse, devir değişmez devran dönmez ise daha çok faşist darbeler veya cunta darbecik girişimleri kör pencerelerin paslı demirlerine asılır. Ve gözlerin yaşına bakılmaksızın nice masum kurbanlar bir bir acımasızca boğazlanır.
 
Evren asla evrenini bulmak da zorlanmaz. Durum, kurum, tarif ve tarih fark etmez. Hep analar ağlar ve gelenler de daima gideni aratır…

Hiç yorum yok: