ÜZÜM GÖZLÜ YAR
Son
akşamlardan bir akşam
tutuştu
akıl yandı hafızam
iyi
ki girmişim gönül bağına
bağrımda
üzüm gözlü yar.
Çarparım
çalakalem sahillere.
Artısı
eksisi bir yana hayat çizgisi işte
çakıltaşı
parlaklığında sıra adalar
görmez
gözüm başkalarını.
Her
şeyleri bir başka ama
martısı
bile güzel buraların
Denizi
ise bambaşka.
Sahil
boyu müebbeti adımlarken denizle
geldim
göz göze Karşıyaka da
bir
martıyla…
Bir
martı.
adı
Marta.
Marta
diyeceğim ona.
Martı
sen
sen
Marta.
Ciğerimde
limansız bir nem bıraktın
canımın
içine nam saldın
canım
Martam.
Mart
çıkmazında en çalımlı ayni sen
ilk
baharlarda ise en yalımlı son
sensizlik.
Hiçbir
şey söyleyemeden uçup gittin
eveleyip
gevelemedin lafı hiç
af
dilemeden ve
safça.
Martam
martı kanadında en yumuşak
en
haççak haline vuruldum
has
hayaline
her
yaz.
Yazdım
altın sarısı kumlara tek cümle
yaz
sevişmeleri çekti canım.
Nafile
hayallenmdir belki ama
Deniz
masmavi ve sahipsizdi
deldi
geçti ansızın kıyılaşan dalgaları
aklımı
da yalnızlığımı da
düştüm.
Yalanlamalar
ve yalan sahipleri döküldü yollara
Yolculuk
sorgulandı
dalgakıransız
limanlarda.
Güneş
orta karar yoğunlukta canlımsı
ebemkuşağı
renkleri kırıldı yeryüzüne vurduğunda
o
da bir garipleşti
oralarda.
Kara
sevdalar karartmış dünyaları
ünlenmiş
kabusların girdabında
nedensiz
ayrılıklar.
Çıktım.
Bilsen
bir sen eksiksin bağışlanmamış kıyılarda
dirimsel
makamda
tam
kıvamda.
Sensizlik
acıtıyor biraz
Kuzeyin
kalbini
tenimi.
Martam
gözümde canlandı ilk gençlik fotoğrafın
araya
saçılmış martılar var
manzarada
morta
çekmiş yelkenliler.
Mutlaka
mart sonu veya
aylardan
ilkbahar.
Ay
ışığında ayaladım anıları
ayvanlarda
arayıp buldum seni
cam
gözlüsüne ayarladım.
Sarı
kaptan çektiğinde tenhaya sefineyi
Halikarnas
ta harlanmış harikaların kıyıcığına
bulamadım
iştahım kesildi
topraklamışlar
defineyi.
Defne
yaprağı kurusu koyduğun cüzdanında
koyduğun
ilk gençlik fotoğrafının yanında sakla
sarmaş
dolaş akşamları da
martıların
kanatlarında.
Aradan
geçen yıllardan sonra bir akşam
sahil
boyu yürürken anlayacaksın zaten
o
martıyla göz göze geldiğinde.
Karşıyaka
da yakalanacaksın
anı
avcılarına.
Akıl
oynattıran salınışını gözleyen er benim
martı
gözlü yalnızlıkta
bir
tutam lokma atımı uzaklıkta.
Bulunca
ağlayacaksın
bir
başka güzeldir martıların kanadında buluşmalar.
Bir
semavi diriliştir tüm yaşanmış incinmeler
incili
bir bakışla buğulanır
İyi
ki varmışsın bağlamında
geri
dönüşsüz bütün bağlanmalar.
Kristalleşince
üzüm salkımları asmasında
asılınca
martılar gökyüzüne
temizlenir
anılar bir uçtan en burca.
Burcu
burcu tüter vapurlar
havaya
uçuşur martılar
ve
yaklaşır sürgün.
Artık
sahte haz denizidir kefen örtülü sofralar.
Masumlaşınca
artılar eksiler
hikayenin
bir yerinde bozulur birikmiş oruçlar
namaza
durulmaz bir daha
rengi
kaçmış rıhtımlarda.
Ve
kayıtlardan düşer saklı sarsılmalar
sevda
çalkalanmaları da.
Dağılıp
gittiysem eğer bir aralar
suç
martıların değil
martavalcılarındır.
Martam
kanadı kırık bir insanım
uçurumlardayım
uçamam
konamam
ki bağına
kolayca.
Adıma
ne dersen de uyar
meali
kuşaklar boyu yoluna adanmışlık de istersen.
Seninki
Marta.
Anlamı
canımdan can aklıma nam
martıların
kanadındaki ıslak
Oralardan
yadigar iyi niyet.
Rıhtım
liman, yar diyar gezseler de
bulamazlarsa
senden daha yakışanımı
Martası
başka bir güzeldi diyecekler ardıma.
O
kadar.
Adıma
ne dersen de ilk emir odur
dur
ve oku.
Asıl
hikaye budur.
O
Martaya Marta ona doyamadan gitti
bir
martının iki kanadında en kanaatkar seviştiler
seviştiler
ama kavuşamadılar
bir
ok geldi bellerini kırdı
ikisini
de bir kalemde vurdu
diyecekler
arkamızdan.
O
kadar.
Kuşaklar
boyu arasan böyle oduna od
aşka
yanmışlık bulamayacaksın başka
göz
göze gelmeye korkmadan
yalı
boyu gezindiğin
Karşıyaka
da bile.
Öyle
bir ölmeyesiye özlem ki bu Martam
İlk
yazdan başlayıp sahil boyu yürüyerek
martılar
beslesek
arttıkça
coşan sevgiyle yanarak
lokma
lokma
bitmez.
Marta
sen kendi martını
ben
Martamınkini
hiçbir
şey demeden eveleyip gevelemeden öylece sıcak
koynumuzda
beslesek
yetmez.
Ve
yaz boyunca canımızın çektiğince sevişebilsek
sonra
martam hayallere dalsak yavaşça
madem
avunmak için her şey
enginde
yavaş yavaş sarhoşlasak
tükenmez.
Hangi
martı kanadındasın söyle yeter
sonra
sar beni atlas mavilere ve git.
Kalakalırım
sahilsiz akşamlarda ve
öylece
öperim zarif gagandan
hangi
martıdaysan.
Uykumu
üzüm gözlü yar çalarken
uyanırım
meleklerin kanatlarında
son
akşamlardan bir akşam.
İyi
ki girmişsin rüyama gülüm
İki
gözüm yaralı gönlüm
altın
madeni bulmuşçasına
zenginim.
Sarı
kaptan nerdeysen nerde uğra bu limana da
kap
kurtar beni dünden
hazırım.
Erginim
gerginim
al
başlı doğanım
bir
enginim hırçınlaşan mavi dalgalarla baştan çıkmaya hazır.
İyi
ki girmişim bağına
bağrımda
nar gözlü yar dillenir.
Değer
aklıma sözün buğusu
eşikten
içeri üzüm buğusu.
Martam
martı kanadında denizleşir
Sarı
kaptan gecikmezse eğer
Ben
deniz aşırı yolculanırım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder