VİŞNE REÇELİ KAVANOZU…
Kavanoz dipli dünyaya sunuat
vişne reçeli tadında tek tadımlık bir yer
erketede hır gür savan arı boğan.
Sahipsiz fısıltılar diyarında sonbahar seheri
boş ev bacalarında kükürtlü duman.
Vişne çürüğü tabanlar işte oracığa damlıyor.
Çolak kıyılarda kızıl kalker mercanlar
kutlu tepelerde kusursuz koşturmaca
köşe kapmacayı bozan çolpana çul azgın sis
penceresiz karavan albız kara zindan
aksak kasnak kulak veriyorlar arsız şelaleye.
Kimi kovalıyor bu örtülü koşturmaca kimleri
Kavanoz dipli dünya hased haset fal false…
Vuslat vişne reçeli vişne şerbeti tadında bir hayat.
Vasat güzellikleri sarmalayan kah kahkahalar suskun
Eşsiz fındık bahçalarına sıvışıyor keskin ürpertiler
şehri tutuşturan şeb şebab o nazlı süzülüşler yaman
Deniz boyu sere serpe incir yaprağı tazesi derman
kinci bozgun abandıkça dağlara sağılıyor belirsizlik
mansap manzaraya çullanıyor bereketsizlik.
Umudu öpülmeye hazır sızlanışlara yükleyiş ilk taktik
dev gerildikçe kavgayı zamana bırakış tercihi taklit.
Dört dönmek bıktırmış kargını
aklı fikri sokmuş akrep kaygısı
pambuk basma entarisinin düğmeleri açılmış memleketin
şehirlerin şahı soluk soluğa sonsuza mimli.
Sondan bir evvel musmutlu soluk ten gözler mermi…
Sahayı kuşbakışı yırtan sahipsiz sahanlıkta
aklın dudağını öper vişne çürüğü başaklar
utangaç kaçırmalarla yaşar yaşını başını sevgililer.
kutsal vişne reçeli tadında sevi
yarı tanrısal düşler işittirir bir nevi
eşsiz yükseltileri usulca dişleyen özgürlüğü özleyiştir.
Sırı dökülmüş aynaya bakıp geleceğini kim bilir…
Kavanoz dipli dünya
özlü özendirici öğütlere uymayanlara
vişne reçeli tadında bir tadımlık hayat sunar.
Söze göze aldananları ayva göbeğinden öper
hasata yakın gece gündüz kurvatur.
Zehir dolu damarlarda birikenler bitlenir
kötü niyetli meltemler mahreme birlenir
hasıraltı edilir has altın bütünleşmeler.
İkiz tepenin arasında şairane kayboluşlar
görkemli kestanenin sıcağında fındık özü özlem
kuytakları güneş ışıltısı oylumlu dişilik
çırılçıplak çınlayan özüne kök inancı yapışmış soyluluk
kübik kavanoz dipliye betimes betimlenir…
Vişne reçeli tadında sahipsiz fısıltılar diyarında
Tanrı laneti bulaşmış yosma şehir aşkları
kızıl otsu gelincik tarlasına yuvarlanır.
Alyuvarları kızdıran oburca delirişin resmidir
Islak sarı saçlardan sır damlayan ıssızlık
çağdışı çağlayan çığlıklar ve kimsesiz yoğunluk
ümitsiz yarınları kurcalayan alt yazılı vahşi nidadır…
Vişne çürüğü ayak sesleri yeniden diriliş hazzında
kırılgan bedenlerde tatmin olmuş kıpraşı
matem marmelatı sıvanmış yanık yüreklere.
Ayıplı aldırmazlıklar barınıyor barınaklarda
işler tatlıya asla bağlanmaz bağlanmadıkça
yoz yakınlaşmaların gediğine ekşimiş vişne reçeli.
Oyalı boyalı göğsü bal sıkılganlık başköşeye ece
eceli önceleyen vişne çürüğü tabanlar tek hece…
Bükte kör kuyu ağzına oturmuş müstehcen fıkracı
gün ağarana ansıyor anlatıyor gelmişi geçmişi
güncesi tek kelime tab taban tabanca
gelecek örgüsü sürgüsü çelik çomak.
Ansıtaç büklüm büklüm zincirinden boşanmalar.
Fıkara fıkracı bir parmağını bandırmış vişne reçeline
diğer parmağını daldırmış oynakça tüten dumana
amansız boşluğa kaldırmış avuçlarını bük bükat
Son deminde ömür tam sınırda takat
fakat fındık dalından damlar kuruyor vişne büküne…
Güce gider elbet
kavanoz dipli dünya kava kavad alem
sahipli sahipsiz fısıltılar diyarında elem.
Kale düşmüş kadem basmış kalemi
gelgit divanında oynaşanlara tadında vişne reçeli
duşmana soğuk duş vişne reçeli tadında benzek.
Gün gelecek helbet dibi ışıldak kavanoz patlayacak
Derdo dolmalık kovan topluyor yol yolak
geç olsun güç olmasın sonata
vus vuslat vişne reçeli tadında güverecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder