28 Haziran 2015 Pazar

MUHASEBE YAPMAK LAZIM…

MUHASEBE YAPMAK LAZIM…

Ayın hilal yıldızların lal şeklinde görüldüğü gecelerin ilkinden son geceye yaşanan yılların, ayların ve günlerin muhasebesini yaparak arınmak lazımdır şu günlerde şu dönem vampirliğinden...

İki cihan ebediyeti gereği asil olmak üzere çıkılan bir kör köstebeğin yol gösterdiği tünellerden, karanlığa sunulan tahminlerden ve gelecek öngörüsüz dehşetlerden kurtulmak lazımdır bir an önce. Öncellerin öncülüğünde istem içi veya istem dışı hesaplaşmak lazım bu günlerde. Yazıtlara name olmak veya olmamak meselesidir asıl mesele. Harname taşlamalarından nasiplenmemektir aslında her konuda muhasebe yapmak meselesi…

Hisablı nisaplı yaşamaktır şu dünyanın temel felsefesi. Muhasebe, muhakeme ile hesap etmenin karşılıklı hesaplaşmanın insanlığa hizmet ettiği bilim veya temel bir gerçekliktir. Toplumsal yaşamın her alanında işletilen veya işletilmesi gereken insancıl tutumun soyadıdır muhasebe. Yapıldıkça kendini hücre hapsine döndüren tıpkı çoğalmaların ve tıpkıbasım çoğaltımların yerli yersiz çağlamasının tek engelidir muhasebe. Muhasebesizlik ise sarayların koridorlarında yavaşça süzülen tarifsiz dalgınlıkla ve arifsiz amadelikle sonuçlanır.

Muhasebe yapmak kara taşlara çarpan hüzne ve çift sütuna manşetlere düşmeden insanlıktan kişiye göre değişen oranda ama yettiğince nasiplenmektir. Başka bir deyişle vahşi sesler benzerliği ve vahşi sözler kabalığını kararlılık ve orta karar seviyesine çekebilmenin değerlemesidir muhasebe yapmak.

“ Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir”…

İşte bu ilahi emirle ışığı hiç söndürmeden içini dökebilmektir hayatın muhasebesini yapmak. Şu fitili bitik dünyada pentagun penguenlerince rogramlanan karartmalar döngüsünde günaha girmemektir aslolan. Birilerinin güdülemesiyle güdümlenmenin saf günahsızlığa rakip olduğunu görmeyi getiren bir sonuçtur  hayatın muhasebesini yapmak…

Ayın hilal yıldızların lal şeklinde görüldüğü gecelerin ilkinden son geceye yaşanan yılların, ayların ve günlerin muhasebesini yapmak bir ömre bedel değerlerden kaçınmadan boğuk gölgelerden iki cihanlık yakayı kurtarmaktır…

Eylül gecelerinde ise bir başka durulur hesaba ve hesaplaşmaya veya durulmalıdır evrene inat. Muhasebesi yapılmayan her eksiklik, her nesepsiz fazlalık ardına düşer, meler ve arsızca boğar nefesleri. Ve stop eder motorlar, kanatlanır tüm kanlı kavruluşlar. Maviliği kontrol edelim derken denizden olmaktır rastlanılan ve kapılınan girdaplar. Kapılandıkça ve kaşındıkça kabaran illetlik yaralardan gevşemelere uzanan ince çizgide ölüm bulaşır emeğe, yemeğe. İsanın Musanın asasından içte yara kendi kara düzenliliğe geçiştir cesaret ödülüyle ödüllendirilmek. Kadersiz olmak işte burada başlar, yolu kapanmışlığı tescilleyen kızıl şaplı ayrılıkla da biter. Başlangıç ve bitiş noktası arasında bir bit yeniğinin olup olmadığını anlamanın temel ayıracıdır işin muhasebesini yapmak. Sahte eylül bereketi işte budur ve o yüzden karanlık eylül gecelerinde bir başka oturulmalıdır hesaba ve hesaplaşmaya.
 
 “ Kendini kınayan pişmanlık duyan nefse yemin ederim diriltilip hesaba çekileceksiniz.”…

Adı anarşikten bu güne birlenen ve bölünen yaşamda muhasebesi tamamlanmamışlık yorumlarına ve yarımlarına reklamasyon kesilmiş fasonculuktur. Aslında riskli tınlamalarla ve tamlamalarla sonsuza ulaşıldığı sanılır. Oysa kapıda sonsuza kadar küçük zıtlaşmaları taşıyan süt çocuğu saflığı nöbet tutar. Düşlerin kapısı bacası açık kaldığında ise keskin orak alevli uzlaşıları ortadan ikiye böler. Süslü püslü aldanmalar ise dilbazlar kurulunu dahi terletir. Ölümü hissettiren hapşırtıcı bir dönemdir bu kardeş gibi görünme idaresi. Şaşırtıcı gelen ama idare lambalarıyla bile görülecek gerçeklerin muhasebesini tutmada nedense bir kopma yaşanır. garibinkinden çalmalar ve galebe çalmalar o sayede unutulur, unutturulur. Film böylece tam en heyecanlı yerinde kopar. Ardından toz bulutları ile hesapsız kitapsız bir sırıtkanlık başlar ve muhasebesizlik evresi kayıtlara geçer. Akşama kadar ganimetler taşınır taşınır ama zaman yetmez süt kardeşlere.

Çatmalarda çatık kaşlı soyka resimler peşi sıra peşin peşin asıldığında, peşine kırmızı meşin bu melun muhasebesizliğe mukadderat diyebilmek de zorlaşır. Bedeli ödenir her reel politik sapmaların, standardın üzerinde sapkınlıkların. Herkes bir dertle yanar ve ondan susar ama yol ayrımında sandıklar açılır ve zincirler kırılır. Muhasebesi asla yapılamaz rahatlığıyla faşizmden dem vurmalar günü gelir şıp diye kesilir, market yalanlar bir bir ortaya dökülür. En yalın tanımıyla olanaklar el değiştirdiğinde kıssadan hisse hava değiştirilir ama muhasebesi yabana atılmayacak biçimde tutulmalıdır o havanında. Bu havanda su dövme kurnazlığı ve bu tutukluk sürdükçe kendi gölgesinde ezilenler elbette bir süreliğine liderleşirler. İşte muhasebe bir şekliyle de vakti zamanı geldiğinde gökyüzüne ağlamaların da şıp diye kesilmesidir. İşte muhasebe böyle müspet bir bilimdir.

“ Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.”…

Bazen uygulanması çok zordur ama çok çetin durulmalı metin davranmalı, şanslar değerlendirilmeli ve kayıtlar harfiyen tutulmalıdır. Zindan kılıklı kılavuzlarla geçilen köprüler emanete hıyanet noktasında yıkılır, çöker ve faaliyet dönemleri erinde gecinde nihayetlenir. Camgözler çatlar, ateşli mi ateşli cangözler delikanlıca etrafa savrulur. Öyle bir savurganlık sonrasıdır ki bu dağılmalar geç de olsa muhasebeleştirilince olayın vahameti optik bilimini kıskandıracak denli netleşir.

Muammaların muhasebesi olmaz denir durulur ve ciddi görünümlü kabullerle değişir kırmızı hatlar. Ve sınır tanımayan muhasebeciler gelişmeyi kaydederler yevmiyeye ve kebire aktarırlar tragedya komik kabullenmeleri. Gelişmeleri izlemekle başlar usulden kımıldanışlar. O muhasebe bilgisi gelişmişlik ve muhasebe yeteneği gelişmişlik kımıl kımıltısı kımıldanışlarla ıstırap, hırs, hırstan doğan arsızlık ve hırsızlık mantığını anında bozar. Tercümesi olmayan apar topar bir kaçıştır aslında tercihlerin uygunsuzluğunun muhasebesini yapmak ve gerçeği zor da olsa anlamak. Zorlama gecikmelerin raporlanmasıyla geçici mizan tutmaz. Uydurulup kaydırılıp tutturulur kesinleştirilir belki ama bu kez bilanço dengesizleşir. O denksizlikte hiçbir balans ayarı da malum hoyratlaşmayı sınırına çekemez. Bayatlamanın tuzağına düşüşle gerisin gerileri şiircesine anmak ise muhasebenin temel ilkesine aykırıdır.

“ Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummuyorlardı.”…

Göz var izan var ama hiza kayınca ve muhasebe bilmemek veya bilip de hayatınhiç bir canalıcı canyakan evresine uygulamamak delirten ışığa dengesizce ve beceriksizce yuvarlanmayı hızlandırır. Yardan yuvarlanmakla kalmayıp ağır demir kapıları kendi üstüne üstüne kapatmaktır. Tartışmasız bu labirentimsi işbirliği uzun bir koridoru başka kapkara koridorlara bağlanın koordinatlarını iyi bilmek veya baştan sonra şaşırmaktır. Muhasebe bilmek işte bu aşamada devreye sokulmalıdır. Uçsuz bucaksız derinlik kapı dışarı büyürken, hapı yutmadan güvenilir izlerden kazasız belasız ilerleyebilmektir tarihin tekrarına vurgu. Vurgunların muhasebesinin tutulması ise muhasipliği hasiplik derecesine erdirmekle olasıdır.

Ayın hilal yıldızların lal şeklinde görüldüğü gecelerin ilkinden son gecesine yaşanan yılların, ayların ve günlerin muhasebesini yaparak arınmayanlarca zamanında dizginlenen düzgünlenen her açık, kapalı, örtülü hesap aslında kısmen sahipsiz kaldığında hakkınca muhasebeleştirilince nefesleri keser. Vay canına olur rakamların dilinden yazışmaların sonu. Zaten usa terbiyesizlik hükmediyorsa veya hükmettiriliyorsa nasipsiz çocuksu mavi gözlerde nice denizler asılır. Masumiyette sallandırılır.  Eğer böyle bir asılma ve astırma başlangıçtan bu güne akılların duvarına asılmış ise dünya gözüyle muhasebe yapmakta da gecikmemek gerekir.

“ Şüphesiz onların dönüşleri bizedir. Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.”…

Hiç yorum yok: