5 Mart 2015 Perşembe

SİYASETİN ÇEKİRDEĞİ VE ATMOSFERİ VE UZLAŞI…



Partinin atom çekirdeği örgütünü ve siyasetin bulanık atmosferini hiçe sayarak daima yere ve zamana göre değişmez ve katı politikaları güdülemek, uzlaşmadan güdümlenmek ve eşgüdümlenmek boşa güç harcamaktır. O yüzden ağır kaçsa da sözümüz Kaya görünümlü ama insancıl, Özden olduğundan canan, deniz derya Babacan tüm beyaz Gülleredir…

Çünkü partinin atom çekirdeği kararmış kısa uzun dalgalara karşı duramayınca siyasetin atmosferinde yer alması gereken yenilmezlik ve başarı da tarih olur. Tarihe mal olacak bir biçimde her kalkışta jet hızıyla yere vurulur. Bu nedenle siyasetin atom çekirdeği örgütün, siyasetin atmosferine aldırmadan ögürlükçü direnç göstermesi çok önemlidir…
 
Dünden bu gün projeli çalışmalarla bile kapatılması güç görünen kazanılması olası görülmeyen ama açıkça dillendirilmeyen nice yarışlar yaşandı etap etap. İşte bu gün o kayıp yarışların yolcularından o yolcuların engin deneyimlerinden nasiplenmek ve faydalanmak gerekir.
Partinin atom çekirdeği örgütün siyasetin atmosferine uyan bir doğrultuda uzlaşıları hayata geçirmelidir. Örneğin bu önseçim de ayni bölgede yerel türdeş gayretkeşler asla birbirini kesmemelidir. Birlenip hiçleştirilmeye çalışan emektarlar birilerinin değirmenine su taşımak yerine olgun bir uzlaşı örneği sergileyerek birleşerek yılların sakalığı ve sakarlığından kurtulmalıdırlar.

Akılcı öneriler ve birikimler doğrultusunda programlanan tüm çalış taylar ve kurul toylar kurgusunun mimarlarına sıra mevkilenmeye geldiğinde durun demek, onları durduracak mevzileri derin kazmak ise siyasi etiğe ihanettir. Ayrıca kırgının kurşunu hava kadar ağırdır. Ve bu ağırlık geçmişte de zaman zaman bu tip önseçimsel yaklaşımlarla güncellenmiştir. Güne özel ve mekânsal her direniş ve canlı temas aslında yarınlarda yaşanacakların da müjdecisidir. Öyle ki muştuyu gönül ve akıl süzgecinden geçirmeden atılacak her adımın sonu bellidir. Kapılar bir bir yine kapandığında pencereler perdelendiğinde suçlu aramaya yolculanmakla varılacak son durak da bellidir.


İşte bu belirsizlik veya belirginlikte sözümüz, anlamaları kabilinden Kaya görünümlü ama insancıl, Özden olduğundan canan, deniz derya Babacan tüm beyaz Gülleredir…

İşin gerçeği çağın değişimlerine, değişikliklerine tarihsel ve dinsel manada yoğrulup önyargılı ve tutucu yaklaşmak yanlışına bir daha bir daha düşülmesidir. Bu katı ve katkılı efor hiçbir ideoloji ile bağdaşmaz aslında ama her fırsatta nedense uygulanır. Böylece siyasette atom çekirdeğinden atmosferine bir fırsat eşitsizliği yaygınlaştırılır. Böylece devlette, toplumda ve siyasette devrim misyonuyla çıkan karşı devrim hazırlıkçılarına pabuç bırakılır. Ve halklar suslaşan ve sessizleşen değişkenlere yönlendirilir. Bu değişmez kader kısmet değildir ama öyleleştirilir.

O halde temel dayanağı örgüt ve örgütlülüğü olduğuyla övünenler ilkesel ve bireysel özgürlük duyarlılığını savunmak ve göstermek durumundadırlar. İlklere demo olacak, demokrasiye denk bir tutumu sabitlemek bile aslında çağa yabancılaşmak, çağların kararmasında pay sahibi olmaktır. Gittikçe bireyselleşen bireyselleştirilen bir fonda ve tonda ilerlemek ise asla ilericilik değildir. Gerilemek ve gericiliğe sözde karşı durmak, seçilme garantisini her koşul ve şartta sağlamak nasıl bir solculuktur anlamak iyice zorlaşıyor. Seçme ve seçilme garantisini garantilemeyi iyi bilenler kadrosal manada halkına yabancılaşır. Bu yolla gelinen merciler feci şekilde yeni batışlara da gebeliği tetikler.

Başka başka gerçekleri niteliğin aritmetiğe ezilişine mahkum etmek demokratlık da değildir, içsel demokrasi de böyle işlemez, işletilmemeli. O yüzden sözümüz, uzlaşmaları kabilinden Kaya görünümlü ama insancıl, Özden olduğundan canan, deniz derya Babacan tüm beyaz Gülleredir…

Partinin atom çekirdeği örgütün siyasetin atmosferine uymayan netlikte tekno-kratların ve tekno-rontçuların peşine takılması da katılım ve katılımcılığı zedeler. Yasaklarla revize ve refüze edilen reaksiyonlar neticede bitap düşer. Mevkilerin yitirilmemesi adına ve namına davranıp, milyonların istek ve taleplerini yok saymak, milyonları soyanların kamuya verdiği zararın hesabını soramamaktır. Bu tavırcılık zarardır akla zarardır. Yıllarca yeni yüzler, yeni sesler, yeni isimler diye diye fazlaca hassaslaşıldığı da ortada. Bu yersiz ve gereksiz hassasiyet mevcutların yerine benzerlerin yer değiştirmesini sağlamıştır. Kısırlaşan bu döngünün sergilenişi asla tarihselleşecek bir olgu değildir. Her yeni gelen ama yenilikçilikten muaf tutulanlar dönem dönem kazanmış, kazandırılmış ama kaybeden hep ayni görevleri yerine getirenler, görevleri yine yeniden aynilere, aynileşenlere tevdi edenler olmuştur. Bu sağlaşmaya engel ise bu gün uygulanacak olan önseçimdir.

Ülkenin ve siyasetin geleceği açısından bu blok kadrolaşması ve kadrosal bloklaşma kendi içinde vefa ve vefasızlıkla sağlamlaştırılmaya çalışılsa da sonuç almak güçtür. Ayakta kalmak, bloğa girmek, kabullenilmek bağlamında sözümüz Kaya görünümlü ama insancıl, Özden olduğundan canan, deniz derya Babacan tüm beyaz Gülleredir…

Atom çekirdeği örgütün ve siyasetin atmosferine uygun bir seçeneği birleşmeyi birleşip güçlenmeyi görmeyip tercihlerin küçültülmesi ve referanslara bağlı çizgiden geçmeyle mümkün sanmak tüm sığınakların sağnaklara direnemediği soluk yüzlerin gülmediği sığlıkta bir dünyada debelenmektir. Bu yaşanmazlığı sürdürmek ise kimseye reva değildir. Reva görenlere de sefa değildir. Küçükten büyüğe günah işlemenin yarı yarıya göstergesidir. Nihayetinde kimsenin kırılıp gücenmeyeceği, darılmayacağı bir tablonun herkese faydası olur. Yoksa her kademesi hademeleştirilen, aşağı yukarı zorlukla devinen ve tersine gelişen bir çağdaşlaşamama çağsallığına hastalık derecesinde yakalanılır.

Son söz yerine tüm yapısal genişlemesi her siyasi alanda, en alttan en üste yüz, yüz elli kişi etrafında şekillenen bir çekirdek yapının atmosfere egemenliği engellenemedikçe, egemenlik sürdükçe yarın yine ayni isimlere sığınılır ve sığlık devam eder. O halde yerel bazda sözümüz bir şekilde duymaları kabilinden Kaya görünümlü ama insancıl, Özden olduğundan canan, deniz derya Babacan tüm beyaz Gülleredir…

Hiç yorum yok: