31 Mart 2015 Salı

SADECE ÖNSEÇİM YETMEZ, AFİŞE OLMAK…

SADECE ÖNSEÇİM YETMEZ, AFİŞE OLMAK…

Önseçim var ama sadece önseçim yetmez…

Bundan sonrası için üreten bir anlayış egemen kılınmalıdır. Yenilemek ve yenilenmek üretkenlik erk mücadelesine kurban verildikçe asla mümkün olmaz. Üretkenlik avantajlarının bir bir elden kayıp gitmesiyle eski tas eski hamam olur. Emekler de zayi olur. İşte tam bu aşamada birey tüketen topluluk olmayı hızlandıran bir süreç yaşanabilir. Her nitelik arayışı, yoklamalar derinlik kazanmayınca ve imkanlar ekonomik kullanılmayınca önseçim ve önseçimin siyasi taktik tedbirleri de işe yaramayabilir. Sonuçta hem kişilere, hem partiye hem de ülkeye yazık edilmiş bir döneme girilir. Bu doğrultuda yalnızca beklenenin dışında ne idüğü belirsiz anlayışlar teknesinde yoğrulan ve yoğunlaşılan boşa yazılmalar ve boşa emek netlik kazanır.

Yani önseçim var ama sadece önseçim yetmez…

Gün olur iktidar erkini ele geçirme ufukta görüldüğünde dahi çağdaş normları içermeyen her yapmış olmak için yapılmış eylemlilik tersine işler, insanı zora koyar. Zaten tüm zarar eninde sonunda yapanın yanına kar kalır. Ve bu iç demokrasi havariliği herkese mutluluk içermeyen, sadece kendi yakın çevresi mutluluğuna örgütlü, kör destekçi bir klancı, kolonist taban iradesine dönüşür. Soruna el koyması gerekenlerin sorumluluğunu bilmezden gelişleriyle yine geç kalınır iktidar erkini kulağından yakalamak. Ömür törpüsü bir sandık savruluşu yine yaşanır.

Önseçim var ama hazırlıksız yakalanıldığından sadece önseçim yetmez…

Dostluk, bölgecilik, adamcılık ve benzeri kalbur üstülüğün yanı sıra hiç dillendirilmemesi gerekli etkenler çerçevesinde bütünleşmeye önseçim hatırına sıcak bakmak da bir yere kadar doğrulanabilir. Bu uzak aralı yakınlaşmalar küllenmiş sorunları iyice somutlaştırır. Çünkü insani ve etik değerlerden uzaklaşmalar iktidara yapışmayı engelleyen bir süreci tetikler. Sürüklenilen ise üreten veya üretmeyen sarmalında tüm enternasyonal değerlere gözlerin kapanması, kulakların tıkanması dalgasıdır. Statüsü belli olmayan bu statükoculuk işlemleri kadroları durdurulamayan bir dönemece hapseder. Kâğıt üzerinde kalem oynatmayla sabit katılımcılık, eylemselliği olmayan pratikte var olmayan bir kadro yığılmasını sağlar. Ve bu sağlama sağlam temellere oturmadığından alınabilecek en kötü sonuçları almayı hızlandıran bir kayboluşu betimler tüm ayrıntılarıyla.

Demek ki önseçim var ama hazırlıksız yakalanılması bir yana sadece önseçim yetmez…

Bu aldırış etmez tavırlılıkla hakların ve sorumlulukların kırpılması sona sürüklenişi ve değişimin önüne set vurmayı listeler adeta. Oysa popüler olanın değil emekçi olanın listelenmesidir amaçlanan. Yutulan veya yutulduğu sanılan bin bir numaralarla listeler delindiğinde ise kontenjanlarda kurtarmaz yedi hazirunu. Son sürat devrilişin Tek göstergesi tek yolu vardır ve görmek gerekir. Devriliş yerine dirilişin ilk hamlesi de bütünü gruplara ayıran dehliz kapağının iyice kapatılmasıdır. Fazladan bir sürü öneriyi yok sayarak elimizden gelen budur tarzlı baştan savıcı bir karaktere bürünmek en başta üretkenliğin eriyişini sonra bütünün bölünüşünü tescillemektir.

O nedenle önseçim var ama nasıl sonuçlar çıkaracağı bir yana sadece önseçim yetmez…

Büyük beklentilere has yanıtlar veremeyiş, şaşırtmalarla yerleşik kanaatlerin üstesinden gelme uyanıklığı yol yordam kaybettirir anında. Ve desturlu destursuz, düsturlu düstursuz tur bindirmeler iyi siyaset kavramıyla özdeşleştirilir. Bu özdeşlik hizmete dönüşeceği anda ise siyaseten bir zamanlar yol verenlerin emrine girilir. Böylece yüz güldüren pozitiflikten sayılarla uğraşan bir moda portreye dönüşür tüm özde sözde kurtarıcılar. Bu kurmaca da siyaset resetleme biçimi de kimseyi kurtarmaz. Kurtaramaz çünkü bazen vazgeçebilmeyi de bilmek gerek.

Önseçim var ama otomatik ısrarcılık bırakılmadıkça, sadece önseçim yetmez…

Hala ayni yöntem ve aynileşen öfkeyle hitap etmek, bitap düşmüşlere de haksızlıktır. Rasyonel söylemlerin sosyal tabakaları içine içine çektiği bir gerçek olduğu halde irrasyonelcilikle ancak hayaller kurulur. Sol kurudu uydurmacasına uydulanılır ve hal böyle olunca başa bela günlerin habercileri keyifle davul çalar, sur üfler. Herhangi bir unsuru hiç değerlemeden uğurlu rakamlar babında yazmak ve toplamakla şahsa özel uydurulmuş bir dil ile iç hesaplaşmalar yapmaktan öteye gidilemez. Hiç hoşa gitmeyecek olsa da çıkıp söylemek gerekir ki; eğer ihtiyatsız davranılırsa bundan sonrası için çöküş ve yıkılış rekoruna katkı sağlanılır. İşin iyi veya kötü bir tarafından bakmak ise ileride aşağı yukarı kelle başı kesilecek cezanın ne olabileceğini bilmekten geçer. Yasaklara uymak düşünülenden zor olsa da çekilecek cezanın hafiflenmesi için başta rencide olmayı göze alacak cesaret gerekir. Cesaretle sarf edilen her söz aslında doğrunun özü ve gözüdür.

Önseçim var ama Doğrucu cesareti gösterilmedikçe sadece önseçim yetmez…

Şu yetkinlik günlerinde tam etkin olunabilecekken hiç kimse yazmanlık, saymanlık yapmayı, şişirmeci ve pompacı davranmayı içselleştirmemeli. Geri durmazlar, hiç duramazlar bir kez olsun sınırda durmalı. Havalı pozisyonlara tav olmaktan muzdarip yüreği ağlayan durumuna düşmemeli. Çünkü afişe olmak siyasetin bodrumunda eski mukavva kutuları karıştırmak değildir. Kafaya takmadan kostüm değiştirir gibi fikir değiştirmek ise kendi kendini tüketmektir. Bu tükeniş utanç verici hallere düşüşün de ilk basamağıdır. Her reklamda gerçekleri çokça abartan ve vurgun vurma şansını öne çıkaran püf noktaları gizlenir. İzli gizli değil açıktan açığa üretmek aslında bilinçli tüketmektir. Gerisi hikaye.

Önseçim var ama sadece önseçim yetmez, işler iyi gitmez ise sadece afişe olmakla kalınır…

Hiç yorum yok: