31 Mart 2015 Salı

18 MART, 1OO YAŞINDA…

18 MART, 1OO YAŞINDA…

Tam 100 yıl önce, tüm tarihin en büyük siper savaşı başlarken 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal Mehmetçiğe süngü taktırıp; “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” Dedi.  
 
Ve Yaklaşık 250.000 şehit verildi, ama vatan toprağı verilmedi…

Anlaşmış birleşik emperyalist güçler çok daha fazla zayiat vererek, bozguna uğrayıp arkalarına bakmadan kaçıp, çekip gittiler. Ve Çanakkale yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri olarak tarihe geçti. Emperyalist Avrupa’nın İstanbul’a ulaşma sevdasını geçici olarak önledi. “Çanakkale geçilmez” ana başlığında tarihe Şanlı bir destan sayfası eklendi.
 
Ve Yaklaşık 250.000 şehit verildi, ama vatan toprağı verilmedi…

Hakim inanış “Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur”, düşüncesiyle emperyalist güç birliği donanmaları 3 Kasım 1914 yılında Çanakkale boğazı açıklarına demirlediler. Kıyasıya Deniz savaşı 18 Mart 1915’e kadar sürdü. Egemen güçler emellerine denizden ulaşamayacaklarını anlayınca Kara Savaşı başlatmak için 25 Nisan 1915’te alaca karanlıkta Gelibolu yarımadasına, “toplama askerlerini” çıkardılar. 9 Ocak 1916 yılına dek sürecek mesafesi dokuz on metre olan siper savaşları böylece başlamış oldu.  Vatan evladı, Kadını erkeği siperlerde yan yana işgal kuvvetleri ile çarpıştı. Ve Sonu zafer oldu.
 
Ve Yaklaşık 250.000 şehit verildi, ama vatan toprağı verilmedi…

O muhteşem “18 Mart Çanakkale Zaferi” Anadolu’ya ve millete “ Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.” Diyen Büyük Kurtarıcıyı  armağan etti.
 
Ve en önemlisi Emperyalist paylaşımcıların İzmir’de denize dökülmesiyle biten Kutsal savaşın, habercisi oldu, “18 Mart Çanakkale zaferi”…
 
Ve Yaklaşık 250.000 şehit verildi, ama vatan toprağı verilmedi…

Tam 144 yıl önce, 18 Mart 1871’de “Yaşasın Komün” naralarıyla sabahın kör saatinde sallandı Paris. Bu kez geçmişte benzeri olmayan bir isyana, İşçi ve halk ayaklanmasına tanıklık edecekti. 18 Mart dünyanın ilk “İşçi Devleti’nin” meşalesinin yakıldığı gün olarak tarihe geçti. 72 gün sürdü “Paris komünü”, özgürlüğün kelepçelendiği,  kıyım ve katliamın kol gezdiği bir karşı devrimi yaratarak sona erdirildi.

Paris’te Komün Devrim Konseyi memurundan masasına her şeye el koyarken dünya hoş görmez endişesiyle Merkez Bankasına dokunmadı. Milyarlarca frank, komünü yıkacak ordunun kurulmasına harcandı. Versay’da toplanan burjuvaların bu paralarla hazırlattığı ordu, 130 binlik donanımlı askerle 21 Mayısta Paris’i kuşattı.
 
Komüncüler askerlikten bir haber, silah ve cephanesi yetersiz, işçi ve sıradan halktan kırk binlik bir güce sahipti. Burjuvaların kiralık askerleri Paris’e girmeye başlayınca işçi sınıfı sokak sokak barikatlar kurarak direndi. Komünarlar olağanüstü bir cesaretle 28 Mayısa kadar çarpıştılar. Kurulan barikatların arkasında kadın, erkek, çoluk çocuk savaşarak “İşçi Paris’i” savundular. Son barikat sekizinci günün sonunda düştü ve bu muhteşem direniş tarihe” Kanlı Hafta” adıyla işlendi.

Binlerce insan Barikatlarda can verdi. Ele geçirilen 17.000 direnişçi burjuvalar tarafından kurşuna dizdirildi. Öyle ki; tek tek idamlarla zaman kaybetmemek için mitralyözler kuruldu. Komüncüler gruplar halinde tarandı. Burjuva ordusu katliamın en inanılmazını yaparak, Paris meydanlarını, cadde ve sokaklarını cesetten örtüyle kapladı.  Paris’i ikiye bölen nehir kan kızıl aktı günlerce. 43.000 komünar esir teşhir edildikten sonra mahzenlere, zindanlara kapatıldı. Sözde yargılama ve infazlar 1874 yılına dek sürdürüldü.

“Paris komünü” sonuçta nüfusa kayıtlı 90.000 insanın yok olduğu, vatandaşların ve komünarların hunharca katledildiği, ortalıkta dur duraksız idamların yapıldığı bir dönem yaşattı Paris’e. 18 Mart’ta başlayıp, 27 Mayıs 1871’de direnen, komün destekçisi elli kadar rahibin öldürülmesiyle son barikatta düşünce, tarihte kurulan ilk işçi devleti “Paris Komünü” tarihe karıştı.

Tarih gongu her 18 Mart’ı vurduğunda siperlerde ve barikatlarda verilen o altın yürekli direnişi hatırlatır bize;
 
Yaşanan 18 Mart’lardan biri, küllerinden doğacak bir devleti muştulamış, diğerinin ise üstü küllenmiştir…

Hiç yorum yok: