25 Mayıs 2014 Pazar

GÜVENSİZLİK VE YOLSUZLUK TRENDİ, KÖMÜR KARASI TÖHMETİ…

El elin kaybolan eşeğini türkü çağırarak arar…

Ülkede yolsuzluklar son yıllarda diz boyu olunca, en derindekiler kömür cüruflarında kaybolur, Enderuncular ise iç saraylarda hazine dairelerinde bağlılık yeminlerinde boğulurlar. Derin devlet, paralel devlet derken olan yerin yüzlerce metre altında kilometrelerce uzaklıkta derin ve birbirine paralel dehlizlerde kazma ucuyla kara elmas avlayan madencilere olur.

Çetrefilli, afili metotlarla ve çetesel marifetlerle yönetimlerde etkinliklerini alabildiğince artıranlar, ülke ekonomisinin en gerçekçi ve hissedilebilecek yanını daima gizlerler. Ama bu gizlemeler yetmez, gizler saçılır kömür karası izlere gark olmuş yüzlere. Hal böyle olunca her gizli zarfla zaaflara uğratılan ve meçhule giden ülkede yer altında ve toprak üstünde ek vurgun söylentileri de söz konusu olur. Bir yığın sorunun en uç noktasında ve odağında kimler varsa derin gizli ve gazlı kirlenmeyle baş başa kalırlar ve toprak altına uğurlananların günahı vebali de onlara kalır.  Baştan ayağa egemen olan her neyse söylemeye dili varmıyor insanın.

Yoldan çıkılmış, yolsuzlukla iç içe yönetsel yapılar oluşmuş, oluşturulmuş şu garip ülkede civatalar yerinde bir oynar ise mazallah...

Yıllarca uluslararası boyutta saydamlık ve yolsuzluk raporu açıklamalarında en altlarda yer almak işin bir boyutu. Ama son on yılda devamlı aşağılara düşüldüğü de bir başka acı gerçek, madalyonun ters yüzü. Bu bir türlü aşılamayan baş belası durum satır aralarında birkaç cümle işlene işlene iş bilenin kılıç kullananın hesapsızlığıyla malı götürmüş olanı haklı sayar. Asıl önemli nokta şu, aslında bu raporlar, uluslar arası yolsuzluklar baz alınarak hesaplanıp, kitaplanıp açıklanıyor. Yani içte ve dışarıda çökmüş tersyüz edilmiş moral değerlerle ilerleme ancak buraya kadarın kesin cetveli yüzün dışında kalmak.

Siyasi erkin temizleyip üstesinden gelmek yerine rüşvet, haksız kazanç, rant, enflasyon, devalüasyon, banka mevduatları, faizler, krediler, döviz kurları ile keyfi oynamalar, ithalatta vergi sıfırlamaları, vergi borçları afları, gelir dağılımındaki artan çarpıklık ve adaletsizlik, kutu-banknot sıfırlamaları ve başka enstrumanlar ile dünyalıkların kurtarılmasına yönelik yol vermelere yol açılması biraz ayıp kaçıyor olsa da tercihli yol bu yol.

Bu siyasi erke güven azalacağı halde devamla artıyor ve her iyilik veya şer semaya ulaşır er ya da geç sahibine döner beklentisi de sevabına azalıyor ise, günah ve haram zirvede demektir maalesef…

İktidar lokomotifinin pek az politikası, doğru, dürüst ve onurlu olma ilkesini ve ileride övülebilecek olma niteliğini muhafaza ediyorken bu şahlanış yüz yıllık yalnızlığa bağlar mı memleketi yaşayanlar görür. Ancak bu korunmasızlık çarkı nicelik bir yana nitelik bağlamında hesaplandığından, tüm değerlemeler hele de muhalefet şerhi var ise şeref, şerefsizlik yönünde işleniyor, işletiliyor ise bir gün olur çatlar. Bu yarı mamül işlemeciliği işletmeciliği sonucunda putlar, putlaşmalar ve putlaştırmalar güncellik kazanıyor olsa da yer kabuğu da çatlar. Ve bu ayarsız doğumlarla sevimli ikizler hikâyeleri yazdırılır herkese. Artık kimin ki prim yaparsa.

Dürüst ve onurlu olmak delikanlılığın kitabında kalın harflerle yazılı iken, artık dalkavukluğun tezgahında törpüleniyor aklı evvellerce. Ve kavramlar birbirine karıştıkça ve karıştırıldıkça suçlarla özdeş, yoldan çıkmışlıkla kardeş, şartı şurtu bozulmuş ve uhreviliği kalmamış siyasal süreç yalanla dolanla ülkenin esenliğini rey hanedanlığına bağlıyor. Esen yelden habersiz bu yapraksı savruluş ve bel bağlayışın hikmeti de bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır mertebesine eriştiriliyor ve kanlı kara elmas torbalarına aktarılıyor.

Bu derleme evrim de kesinkes çıkar aramayan, bilerek asla aldatmayan, şeytan üçgenine çarpılsa da çalmayan, baskılardan yamulsa da yavşamayan, her türlü azgın ve kızgın süreçten alnının akıyla çıkabilen her siyasi tümleç baş tacıdır aslında. Toplum vicdanında aklanamayacak duhuller, sandıkta aklaşır ve meseleler hallolur sığınağına mal mülk yağmalayıp, istiflemek ve yığmak hiçbir yer sarsıntısından yara bere almadan sıyrılmayı sağlamaz.

Herkes tahta kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez. Ama kelimelerin anlamlarını kurcalamak işleyen demir ışıldar sözünü de tenekeleştirir faslın sonunda.

Onur; kişinin kendi varlığına beslediği saygı, insanı insan yapan iç değerler, dış bükeyler toplamıdır. İnsanın kendi varlığını bütünleyip, tümleyip, güzelleştirip yüceltme duygusudur onurluluk.

Dürüst ise, doğruluktan ayrılmayan özünde, sözünde ve tavırlarında dosdoğru olan demektir harbisinden.

Son günlerde maskeler bir bir düştüğünden, sahte çehreler çınladığında, kara yüzler ortaya çıkarıldığında karanlık emellerinde boyutu beliriverdi ve gözler önüne serildi bir anda. Denklemi formülü olmayan bir çaldırışın ve çıldırışın, oyası, boyası ve foyası meydana çıktı. İşte her icraatin içinde yi bu ulvi iki kavram çerçevesinde, onur ve doğruluk doğrultusunda götürdüğünü ifade eden siyasal süreç taşıyıcıları kömür tozuna bulandılar, suyu da sıkmak vardı ya peşine vardiyadakiler daha var dediler. Önce yüzleri sonra yürekleri karardı.

Her mesleğe, iş dalına, her bireye musallat olan, musallat edilen kirlenme elbette bir çırpıda temizlenemez. Mesele halkın görmeyi, bakmayı, algılamayı yeniden öğrenmesi önceliği ve koşullanmasıdır. Onun dışındaki her çözüm karakteri karaktersizliği dayatan çözümsüzlükleri paketler kara elmas taneleriyle. Sıkı arkadaşlıkları iyi yönetim, yılanın dostluğunu meyveli ağacı taşlarlar biçiminde beyin arkasında unutmak, balık hafızalığa bile hakarettir işin özünde.

Güven ve güvensizlik değerleri, yolsuzlukla en doğal yakınlaşmaları kurduğundan, ülke insanı neye ve kime güveneceğini önce bilemez. Ancak sonra hele de şaşkınlıktan kurtulunca her şeyi bilir ve gereğini yapar. Güven bunalımına itilmiş toplum, yönetme ve yönetilme erkini hor kullanır belki. Yönetmeye talip yeni veya alternatif değerlikler değer verilmez, iş görmez görülürse mutlak hakimiyet elden kaçar. Siyasete yerli yersiz yön veren ortak değerlerin güdümünde eriyen yaşamlar, eridikçe eriyen sistemi baştan birilerinin önüne atar ve kaçar. Vitrinlerde mevcudun yerine yenisini, değişimi önerenlerin kıvama gelmesi de bir o kadar zorlaşır, kıvam kavram çamurunu bulanınca da asla kolaylaşmaz meseleyi çözmek.

Bu durum daha da kötü bir geleceğin kapıda beklediğinin en açık ifadesidir aslında. Asıl ilginç olan kötüye gidişten toplumun haberli olduğu ve bu yolsuzluk düzeni yolculuğuna, o nasıl bir bilirlik ise bilinçlice yol verişidir. Bu paslı düzenden milleti kurtaracak, bu illetlik lanetten nesli esenliğe çıkaracak, her çıkışın gereksinimler hanesinden her neden ise silindiğidir garip olan. Bütçenin aktif ve pasifi denklendiğinde kem gözlere kömür çuvalı zarifliğidir yürek yakan.

İşte bu denli güvensizlik ve yolsuzluk trendinin tavan yaptığı bir ortamda, trend bunalımına kömür karası töhmeti de eklenince, ak kalmak, onurlu ve dürüst kalmak, tazyikli tazyiksiz sulanmamak ve sulandırmamak amatör profesyonel tüm siyasilerin en zorlanacağı konudur. Zoru başarmak için ise kuşları bile afallatacak, aptal kurbağa masallarına inanmamak başlıca şarttır.

Son cümle; …Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır… Bıkkınlığı…

Hiç yorum yok: