4 Nisan 2020 Cumartesi

nisan-1


DAKİKADA İKİ BİN ÜSTÜ YİRMİ...
Dakikada iki bin kere yinelenenlere karşın, etik hal ve huy ölçüsü hiç de alelade olmayan bir virüs performansı ile değişti. Pandemi...
Pandemiyle merhamet ve acıma duygusu yirmi kat değer kazandı. Ancak virüs salgını tez zamanda sıfır dereceden, bilimsel ve felsefi fonksiyonu eksilerde kaynama noktasına erişti. Tepe noktaya tırmanışı sürüyor. Bu hafif maddeye dönüşüm, erişkin yaşamı edebiyatıyla geçiştirilemez. Radikal tedbirler alınmadan bu virüs kolay kolay halledilemez.
Çünkü dakika dakika, dakikada iki bin kere açıklanan reel duruma karşın, başa gelen iş yirmi kat büyüdü. Daha da büyüyecek öngörüsü var. İyi veya kötü, tüm similasyonlardan acayip korkulur hale gelindi. Ve bir anda kademeli katı prensiplere ulaşıldı...
Koronavirüs yüzünden bitkisel hayat ve hayvansal içgüdü ortamı mahalle ve köy pervasızca yayıldı. Kentlerde de makul hal ve medeni huy bırakmadı. Zamanla hamura nitelik katan desteklerden de uzaklaşıldı. Korona ile beraber sosyal hayat resmen darbe aldı. Ucuz üretim ve pahalı tüketim ekonomisi hayalleri de battı.
Batışla dakikada iki bin kere, kerat cetveli ile hesaplanamaz birleşik çarpanlar, üstü yirmi katına çıktı. Yani son ve sonsuzluk hiç hazırlık tasarlanmadan, beklenmedik oranda gerçekleşen salgın, irkiltici virüs temasları ile iyice belirginleşti. Korona gelişti, bulaştı, dört bir yana yayıldı.
Dahası dahiyane sanılan ödül ve ödüllendirme tutkusu, bobin geri sarınca kalıcı hasar bırakacak seviyeye ulaştı. Meydanı boş bulan virüs sabit dengeyi ve moral değerleri hepten bozdu. Etik denge, bilindik kütlesini kaybetti. Hesapsız kaynak sarfıyla doğan negatif enerji kendini tam tamına hissettirdi. Bu ters reaksiyon zamanı geldiğinde egemen kuvvetleri nasıl zayıflatır, zayıflatacak dünya alem görecek...
Çünkü Korona sürtünme kuvveti, bulaşma gücü ve yönlendirici akım ile durmaksızın ilerliyor. Uygulanan farklı ve ciddi metodlar karşısında kaybedecek belki ama epey zaman alacak. Yani ciddi kusurlar asla erdeme dönüş meyecek. Korona başka bir şekle dönüşecek. Yine kazanmış olacak...
Öyle ki dakikada iki bin kere vuran acı kuvvet, kötü yönetildiğinden ve umarsızca yönlendirildiğinden yirmiden geriye talebe saydırımı ile çok zaman kaybedilecek. Ve tekrardan saygı kazanılamaz hale düşülecek. Amaçsız hal ve huy kaybının önüne geçilemeyecek. Yani nice kaybın kodu olacak Korona. Veya unulmadık kazanımların...
Elbette virüs sayesinde cehaleti kötülük saymayış, sokma bilginin aklen ve fiziken hesaba sığmaz kötülükleri engelleyebileceği inancı da yerlerde süründü. Genelde ve yerelde yaşanan ise baştan sona güven kaybı. Günlerce ivme kazandırılan standart sapma, yüksek titreşim oranı ve yayılma hızıyla istatistikler şaştı. İstim üzerinde aşılması zor güçlükler bir bir sıralandı. Haliyle özgün çıkış yolları üretmek de tıkandı. Fırsat bu fırsat özgürlükler tamamen sınırlandı. Adi mahpuslara ise tahliye. Yas ve kıyas ihtimal dışı kaldı. Yani demire ölümcül darbe puntalandı.
Doğrusu düşük seviyeli ve dağınık görüntüler sergilendikçe ürkütücü ve gülünç ilerleme gerçekleşti. Oysa şüphesiz gerileme. Fırtına, felaket kapıda...
Her dakika iki bin baskılı tekrarlanan değer ve demir yürek performansı şaşırtıcı ve abartılı harcanınca, fakir ekmeği umut hacimsel değer kaybetti. Öz yapısal ve yasamsal içselleştirme kaygısı yirmi kat ters baskılı akıllara basıldı. Yani insanlığa yararlı devrim yaratacak, çığır yaratacak katkı halleri ve hayalleri katıksız ihlal edildi. Virüsle topyekun savaş ihmal edildi. İdeal heterojen oluşumlar heder edildi. Mesleki hevesler tırpanlandı. Haliyle hatıralar da hafifledi. Korona ağırlık kazandı.
Bu arada mükemmel sanılan evren de duraksadı. Dünya huy ve hal derecesi gerici ve geçici çözümlerle iyice çözümsüzlüğe sürüklendi. Geriye kalan ise sadece boşa enerji tüketimi. İnsan hayatı tüketimi. Ve Koronanın yağmacı yayılması...
Diğer yandan virüse yakalananlarda, dakikada iki bin kere ve yirmi kat daha fazla göğüs baskısı. Ve durdurmakta zorlanılan, resmen aciz kalınan korona salgını...
Şimdilik salgın, işleri salanın ve koronaya el sallayanların aleyhine. Bir algoritma tüm algı değişebilir. Değişmez olan şu, bu salgınla sallananlar yine hep ayni kesim..

MOLEKÜLER TANRI

Moleküler Tanrı ondokuzuncu,19. Kara meleğini, CronaV yi yeryüzüne indirdi. Ve yaşanan en ileri teknolojik çağ, bir anda 19. yüzyıl öncesine evrildi. Çevrildi...

Covid 19 iş başında. 19. Asrın çok öncesindeki salgınlar gibi, şu çağda yaşanan CoronaV salgını da insanlık alemini çaresiz bıraktı. Covid 19, her geçen dakika insanları yutuyor. Ve zaman uygar dünyanın aleyhine işliyor. İşin şakası yok. Kalmadı...

Literatür taramalarında gözükmeyen dünyayı yakacak, insanlığı yenecek güçte bir zebani bu. Bilinen adı CoronaV, kod adı Covid 19. Moleküler tanrının insanlığı hiç uyarmadan yeryüzüne gönderdiği, görevi her şeyi mahvetmek olan bir virüs. Durum vahim...

On yıllardır bilime ilgisizliğin, ihanetçi arayışların, şiddetli acımasızlığın, sosyal sınırları ihlalin resmen moleküler tanrı tarafından cezalandırılması. Ceza kesici ise Covid 19. Ancak bedeli yine hiç suçsuzlar ödüyor. Ödeyecek görünüyor. Hem de canlarıyla. Mallarıyla. hayat toptan durma noktasında. Ama 19. kara melek hala durmuyor. Böyle giderse izole olmak bile yeterli çözüm olmyacak. Çünkü her şeyi özlemek ve akla bilime inananların gerçeği anlaması dışında yaşam cahilce aynen devam ettiriliyor.

Moleküler Tanrı hiç ayrımsız ve eşitlikçi işgören Covid19'u insanlığın başına bela etti ama dünyayı yönetenler hala basitliğe ve basiretsizliğe tutsak. Doğadan boşa nefes çalan bir hadsizlik. Harcı hurcu bitirmişliğin girdabında savrulmak halsizliği. Hala bilinmeyen bir dünyanın hayaliyle sunulan habislik. Dört koldan çarpan güçlü ikazlara aldırmazlık. Ağırdan alır pozunda aksak duruş. Hala önyargılı ve iki yüzlü, sosyal egoistlik.

Moleküler tanrı çaresiz insanların peşine Cavit 19 kara belasını takmış, önüne geçeni yok ediyor. Kendini yeryüzünde yenilmez tanrı ve vazgeçilmez insan pozunda görenler yüzeysel tedbirlerle günü kurtarma peşinde. Ve bu ilgisizlik, bu umursamazlık ortamında Cavit 19 salgısını dört bir yana salıyor. En baba sistemleri sallıyor. Yaşlı genç insanları ve insani değerleri iştahla yutuyor.

Yani virüs kimsenin göz yaşına bakmadan virüslüğünü gösteriyor. Gerçekleri hala gören yok...

Bu hep görgüsüz insanların yüreğine sızmış ve tüm insancıl enerjiyi çıkar ortaklığı çerçevesinde harcama lüksüne neden olan virüs sistemi yüzünden. Bu derin kriz balansı bozuk sistemin Covid 19'u basite alması, sıfıra indirgemesi yüzünden. Ve bir türlü halledilemiyor covid 19.

Yeni bir başlangıcı acımasızca dayatan moleküler tanrıyı da görmezden, anlamazdan gelişin faturası ise epey külfetli...

Acayip olan moleküler tanrının ölümcül laneti Covid 19 bile insanlık tarihine işbirliği ve dayanışmayı bir türlü güncelleyemedi. Kısa sürede bunca kıyıma karşın, bir kerelik bile olsa iyi şeyler yapılmasını, iyiliğin doğruluğun yeryüzüne egemen olmasını sağlayamadı.

Bu gidişle çok yakında molekül tanrı da insanlar üzerinde yanıldığını anlayacak ve Covid 19'u yeryüzünden çekecek.

İnsanlar da doğru seçemedikleri yöneticileri yüzünden, çektikleri ile kalacak...
CORONA-V HAVASI...

Toplumsal ve bilimsel açıdan bakıldığında bu CoronaV illetinden şimdilik kurtuluş yok gibi. Virüs eninde sonunda hemen herkese bulaşacak havada ilerliyor. İnsanlar da bana bulaşmaz havasında. Erken yakalanmışlar yolcu, geç yakalanacaklar yolu uzatacak biraz. O kadar. Ve sonrasında dünya CoronaV ye alışacak. İnsanlar da alışacak. Yaşam kaldığı yerden devam edecek...

Ama gün CoronaV den ne yapıp edip uzak durma günü...

An itibariyle tek mesele, CoronaV ile yaşamayı öğrenene dek, alınan sıkı önlemlerle salgının hızla yayılmasını geciktirmek. Yani sağlık sektörünün ayakta kalmasını sağlamak. Aksi durum insanlık açısından tam bir facia getirir.

Özellikle resmi-özel mevcutların yetersiz kaldığı an, kurulacak yeni kent hastaneleri, sahra hastaneleri ile dahi çözülemeyecek bir çıkmaz söz konusu. Yani daha kötü günler bekliyor başta sağlık sektörünü ve tüm insanlığı. Eğer sosyal izolasyon hakkıyla gerçekleştirilemez ise bir adım sonrası 'Sofinin seçimi' tarzı bir tedavi süreci...

O yüzden insanlık arayış içinde. Corona da arayış içinde. CoronaV varolmak için insan ciğerine muhtaç. O nedenle şimdilik öldürücü. İnsanlar da ölümlü. Fena halde fani...

Öyle ki, CoronaV şeytani bir şaşkınlık içinde saldırıyor. Çünkü virüs insanlığı tanımıyor. Hala hayvan bedeninde yaşadığını sanıyor. İnsanlar da mevcut atmosferi normal görüyor. Havayı katartan, felaketi büyüten mesele bu...

Bir başka gerçek bu CoronaV yüzünden hayvanlar ölmüyor ama insanlar ölüyor...

İnsanlar bağışıklık kazandıkça mesele bitecek. Belki epey uzun sürecek. Ama nihayetinde yaşamın sonsuzluğu gereği CoronaV mutasyona uğrayacak, insanlık da CoronaV yi iyice tanıyacak. Ve insanlar ister istemez virüsü taşıyacak. Zor görünse de karşılıklı alışılacak...

CoronaV de tıpkı insan bünyesinde yaşayan binlerce virüs gibi asimile olacak. Yani yaygın olacak ama öldürücü vasfı kalmayacak. İnsan ölünce ölecek. Çünkü öldürürse CoronaV de yaşayamayacak...

Ancak bu hiç beklenmedik ve hazırlıksız yakalanılan CoronaV saldırısının maddi manevi yıkımı on yıllar boyu hissedilecek...

Bu günden yarına insanlığa düşen ise CoronaV den kapı köşe kaçınmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek. Dirayetli direnç göstermek. Çünkü zamanla CoronaV barınamadığı bedenlerden kaçarak, daha zayıflara geçecek. Ve geçişler sırasında mutlaka mutasyona uğrayacak...

Eğer ciddi önlemler alınmaz veya alınan tedbirlere uyulmaz ise CoronaV daha ölümcül hale de gelebilir. Ancak virüsler tarihine bakıldığında hiç bir virüs kaybetmek üzere konuşlanmaz. Hızla kaybetmeyecek yeni bir yüze değişirek günü kurtarır. Sürekli mutasyonla yaşayacağı bedenler, yiyeceği ciğerler arar. Tek gayesi işlevini sürdüreceği canlı bedenleri bulmaktır. Asıl bulamaz ise kaybeder...

O yüzden CoronaV den tam korunma, güçlü bağışıklık sistemine sahip olmaktır. Birincil koşul bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesidir. Diğer yandan beklenti CoronaV nin zorunlu mutasyonunun çabuklaşmasıdır. Yani bulaştığı bedeni yok etmeyecek biçimde bir mutasyonu geciktirmemesidir...

İşte bunun için yapılması gereken, toplumsal ve bilimsel karantina uygulayarak, gönüllü ev hapsi uygulayarak CoronaV ye bulaşmamak. Veya oldukça geç bulaşmak. Virüsle temas alanlarını iyice azaltmak. Büyüyebilecek tehlikeyi küçültmek...

Anca böylece ileriye dönük insanlığın şansı artar. Ölümler de azalır...
NİSAN, MEKÂN-VİRÜS…

Aylardan Nisan. Mekân iki kıtayı birbirine bağlayan kozmopolitan. Bu kez nisan bir şakası virüsten. KoronaV. Şaka gibi. Şoklanan mekanik nefes alışverişlerinin, makinaya bağlanmasına ramak kala ortak kader. Ayni kaderi paylaşmanın götürüsü ve gittikçe genişleyen zincirin halkaları. Virüs güçlenmesi. Vatan zayıflaması. Ortak soluğun kesilmesi hissi. Lenfomatoz. Virüs fobisi…

Teselli babında mekik dokunan anların, virüsle nefrete dönüşmesi. Eziyet veren göğsün, oksijenle dolması inip kalkması mucizelere bağlı. Daralma. Akıllarda manen ölü, tıbben makina destekli yaşam. Bu öylesine vahşi bir soyutlanma ki, iki kıta bir olsa soluğun kesilmesi fikrini sağaltamaz. Somut olan tek şey var ortak kaderi, mekân zaman düzleminde düzeltmek. Hanelerde. Virüs gevşeğini tam gevşediğinde canlı ötesine civatalamak. Tam da U dönüşü yaparken olduğu yerde mıhlamak. Tek çare…

Bolluk, bereket ve cömertlik ayı april başlarken, Nisan başı metalik gri günlerde güven fonu formaliteden sayıldı. Destek bekleyenler sadakayla sarsıldı. Ve balans yine bozuldu. Bu yönde ısrar iki kıtayı birleştiren asma köprüleri de denize döker. Beklenen ve ürkülen dönüş alınmayınca sıkça, sıkıştırılmış programlar işleme koyulur. Mekanik zalimlik merkezileşir.

Merkeze çok uzak da olunsa, bu merete geçici tutulan bir stüdyoda boğaz temizlerken, tutulan kuru öksürük ilk belirtidir. Peşine yüksek ateş. Haneden takı seti çalan serserilik nevi çalkalanma. Virüs çarpılması...

Virüsün hareket alanı genişlerken, kozmosu çıldırtan politik hatalar peş peşe. Polen itişmesi, virüs çekişmesi. En çekilmez olan ise mekân kapatma. Her neredeyse orada nefsi bozuk nefeslenme. Yarım akıl efelenme. Ve normal hayatın çekiciliğini birden kaybetmesi. Virüs saldırısı…

Mekan-virüs bağlamında doku bozulması, doğa yanılması, dua sanrısı Soluksuz kalma. Virüs hobisi. Habise neşter vurma zamanı, eksik haber…

Aylardan nisan. Mekân iki kıtayı ayrıştıran kozmopolit kozmopolitan. Politik denge merkezi. Panik atak dünyası. Kendine yeter dünyaları kör temas aralığında, kasıp kavuran bir metalik fırtına. Virüs fırtınası. Enteresan olan mekanik işleyişe de virüs darbesi.

Dar çerçeveli konforlu yaşamın bile virüs maliyetine kafadan kopması. Korkması. Kokuşması. Mek mak, cek cak ekleri ile anılan imkân ve imkânsızlık. Her mekân, iki kıtayı birbirine kaynaştıran kozmopolit kozmopolitan. Koskoca riskli alan. Büyük tehlike açıktan açığa. Hanelerde…

Bu açılan yara kolay kolay kapanmaz. Kapanmadıkça asla etik ve hijyenik olmayan mekanik paylaşım tutturması daha çok nefesleri tüketir. Türdeş baskılı, makinaya bağlanma sürecini tetikler. Ortak kader ve olası keder hakkınca tetkik edilemedikçe de tehdit günden güne artar. Ve virüs top liste yapar. Virüs lobisi…

Can sıkıcı temenni bazında mekik dokuyan virüs lobisi ve sistematik mekik çeken virüs ofisi zaman mekân düzleminde, öncelikle iki kıta ya da zarar verir. Nisan mayıs derken zarar ziyan çoğaldıkça çoğalır. Özellikle hanelerde…

İki eski kıtayı birbirine yüzleştiren kozmopolitan ise belki virüs salgınından kurtulur ama birikmiş zarar ziyandan yakasını uzun süre kurtaramaz…

Hiç yorum yok: