DAKİKADA İKİ BİN ÜSTÜ YİRMİ...
Dakikada iki bin kere yinelenenlere karşın, etik hal ve huy
ölçüsü hiç de alelade olmayan bir virüs performansı ile değişti. Pandemi...
Pandemiyle merhamet ve acıma duygusu yirmi kat değer kazandı.
Ancak virüs salgını tez zamanda sıfır dereceden, bilimsel ve felsefi fonksiyonu
eksilerde kaynama noktasına erişti. Tepe noktaya tırmanışı sürüyor. Bu hafif
maddeye dönüşüm, erişkin yaşamı edebiyatıyla geçiştirilemez. Radikal tedbirler
alınmadan bu virüs kolay kolay halledilemez.
Çünkü dakika dakika, dakikada iki bin kere açıklanan reel duruma
karşın, başa gelen iş yirmi kat büyüdü. Daha da büyüyecek öngörüsü var. İyi
veya kötü, tüm similasyonlardan acayip korkulur hale gelindi. Ve bir anda
kademeli katı prensiplere ulaşıldı...
Koronavirüs yüzünden bitkisel hayat ve hayvansal içgüdü ortamı
mahalle ve köy pervasızca yayıldı. Kentlerde de makul hal ve medeni huy
bırakmadı. Zamanla hamura nitelik katan desteklerden de uzaklaşıldı. Korona ile
beraber sosyal hayat resmen darbe aldı. Ucuz üretim ve pahalı tüketim ekonomisi
hayalleri de battı.
Batışla dakikada iki bin kere, kerat cetveli ile hesaplanamaz
birleşik çarpanlar, üstü yirmi katına çıktı. Yani son ve sonsuzluk hiç hazırlık
tasarlanmadan, beklenmedik oranda gerçekleşen salgın, irkiltici virüs temasları
ile iyice belirginleşti. Korona gelişti, bulaştı, dört bir yana yayıldı.
Dahası dahiyane sanılan ödül ve ödüllendirme tutkusu, bobin geri
sarınca kalıcı hasar bırakacak seviyeye ulaştı. Meydanı boş bulan virüs sabit
dengeyi ve moral değerleri hepten bozdu. Etik denge, bilindik kütlesini
kaybetti. Hesapsız kaynak sarfıyla doğan negatif enerji kendini tam tamına
hissettirdi. Bu ters reaksiyon zamanı geldiğinde egemen kuvvetleri nasıl
zayıflatır, zayıflatacak dünya alem görecek...
Çünkü Korona sürtünme kuvveti, bulaşma gücü ve yönlendirici akım
ile durmaksızın ilerliyor. Uygulanan farklı ve ciddi metodlar karşısında
kaybedecek belki ama epey zaman alacak. Yani ciddi kusurlar asla erdeme dönüş
meyecek. Korona başka bir şekle dönüşecek. Yine kazanmış olacak...
Öyle ki dakikada iki bin kere vuran acı kuvvet, kötü
yönetildiğinden ve umarsızca yönlendirildiğinden yirmiden geriye talebe
saydırımı ile çok zaman kaybedilecek. Ve tekrardan saygı kazanılamaz hale
düşülecek. Amaçsız hal ve huy kaybının önüne geçilemeyecek. Yani nice kaybın
kodu olacak Korona. Veya unulmadık kazanımların...
Elbette virüs sayesinde cehaleti kötülük saymayış, sokma
bilginin aklen ve fiziken hesaba sığmaz kötülükleri engelleyebileceği inancı da
yerlerde süründü. Genelde ve yerelde yaşanan ise baştan sona güven kaybı.
Günlerce ivme kazandırılan standart sapma, yüksek titreşim oranı ve yayılma
hızıyla istatistikler şaştı. İstim üzerinde aşılması zor güçlükler bir bir
sıralandı. Haliyle özgün çıkış yolları üretmek de tıkandı. Fırsat bu fırsat
özgürlükler tamamen sınırlandı. Adi mahpuslara ise tahliye. Yas ve kıyas
ihtimal dışı kaldı. Yani demire ölümcül darbe puntalandı.
Doğrusu düşük seviyeli ve dağınık görüntüler sergilendikçe
ürkütücü ve gülünç ilerleme gerçekleşti. Oysa şüphesiz gerileme. Fırtına,
felaket kapıda...
Her dakika iki bin baskılı tekrarlanan değer ve demir yürek
performansı şaşırtıcı ve abartılı harcanınca, fakir ekmeği umut hacimsel değer
kaybetti. Öz yapısal ve yasamsal içselleştirme kaygısı yirmi kat ters baskılı
akıllara basıldı. Yani insanlığa yararlı devrim yaratacak, çığır yaratacak
katkı halleri ve hayalleri katıksız ihlal edildi. Virüsle topyekun savaş ihmal
edildi. İdeal heterojen oluşumlar heder edildi. Mesleki hevesler tırpanlandı.
Haliyle hatıralar da hafifledi. Korona ağırlık kazandı.
Bu arada mükemmel sanılan evren de duraksadı. Dünya huy ve hal
derecesi gerici ve geçici çözümlerle iyice çözümsüzlüğe sürüklendi. Geriye
kalan ise sadece boşa enerji tüketimi. İnsan hayatı tüketimi. Ve Koronanın
yağmacı yayılması...
Diğer yandan virüse yakalananlarda, dakikada iki bin kere ve
yirmi kat daha fazla göğüs baskısı. Ve durdurmakta zorlanılan, resmen aciz
kalınan korona salgını...
Şimdilik salgın, işleri
salanın ve koronaya el sallayanların aleyhine. Bir algoritma tüm algı
değişebilir. Değişmez olan şu, bu salgınla sallananlar yine hep ayni kesim..
MOLEKÜLER TANRI
Moleküler Tanrı ondokuzuncu,19. Kara meleğini,
CronaV yi yeryüzüne indirdi. Ve yaşanan en ileri teknolojik çağ, bir anda 19.
yüzyıl öncesine evrildi. Çevrildi...
Covid 19 iş başında. 19. Asrın çok öncesindeki
salgınlar gibi, şu çağda yaşanan CoronaV salgını da insanlık alemini çaresiz
bıraktı. Covid 19, her geçen dakika insanları yutuyor. Ve zaman uygar dünyanın
aleyhine işliyor. İşin şakası yok. Kalmadı...
Literatür taramalarında gözükmeyen dünyayı yakacak,
insanlığı yenecek güçte bir zebani bu. Bilinen adı CoronaV, kod adı Covid 19.
Moleküler tanrının insanlığı hiç uyarmadan yeryüzüne gönderdiği, görevi her
şeyi mahvetmek olan bir virüs. Durum vahim...
On yıllardır bilime ilgisizliğin, ihanetçi
arayışların, şiddetli acımasızlığın, sosyal sınırları ihlalin resmen moleküler
tanrı tarafından cezalandırılması. Ceza kesici ise Covid 19. Ancak bedeli yine
hiç suçsuzlar ödüyor. Ödeyecek görünüyor. Hem de canlarıyla. Mallarıyla. hayat
toptan durma noktasında. Ama 19. kara melek hala durmuyor. Böyle giderse izole
olmak bile yeterli çözüm olmyacak. Çünkü her şeyi özlemek ve akla bilime
inananların gerçeği anlaması dışında yaşam cahilce aynen devam ettiriliyor.
Moleküler Tanrı hiç ayrımsız ve eşitlikçi işgören
Covid19'u insanlığın başına bela etti ama dünyayı yönetenler hala basitliğe ve
basiretsizliğe tutsak. Doğadan boşa nefes çalan bir hadsizlik. Harcı hurcu
bitirmişliğin girdabında savrulmak halsizliği. Hala bilinmeyen bir dünyanın
hayaliyle sunulan habislik. Dört koldan çarpan güçlü ikazlara aldırmazlık.
Ağırdan alır pozunda aksak duruş. Hala önyargılı ve iki yüzlü, sosyal
egoistlik.
Moleküler tanrı çaresiz insanların peşine Cavit 19
kara belasını takmış, önüne geçeni yok ediyor. Kendini yeryüzünde yenilmez
tanrı ve vazgeçilmez insan pozunda görenler yüzeysel tedbirlerle günü kurtarma
peşinde. Ve bu ilgisizlik, bu umursamazlık ortamında Cavit 19 salgısını dört
bir yana salıyor. En baba sistemleri sallıyor. Yaşlı genç insanları ve insani
değerleri iştahla yutuyor.
Yani virüs kimsenin göz yaşına bakmadan virüslüğünü
gösteriyor. Gerçekleri hala gören yok...
Bu hep görgüsüz insanların yüreğine sızmış ve tüm
insancıl enerjiyi çıkar ortaklığı çerçevesinde harcama lüksüne neden olan virüs
sistemi yüzünden. Bu derin kriz balansı bozuk sistemin Covid 19'u basite
alması, sıfıra indirgemesi yüzünden. Ve bir türlü halledilemiyor covid 19.
Yeni bir başlangıcı acımasızca dayatan moleküler
tanrıyı da görmezden, anlamazdan gelişin faturası ise epey külfetli...
Acayip olan moleküler tanrının ölümcül laneti Covid
19 bile insanlık tarihine işbirliği ve dayanışmayı bir türlü güncelleyemedi.
Kısa sürede bunca kıyıma karşın, bir kerelik bile olsa iyi şeyler yapılmasını,
iyiliğin doğruluğun yeryüzüne egemen olmasını sağlayamadı.
Bu gidişle çok yakında molekül tanrı da insanlar
üzerinde yanıldığını anlayacak ve Covid 19'u yeryüzünden çekecek.
İnsanlar da doğru seçemedikleri yöneticileri
yüzünden, çektikleri ile kalacak...
CORONA-V HAVASI...
Toplumsal ve bilimsel açıdan bakıldığında bu CoronaV
illetinden şimdilik kurtuluş yok gibi. Virüs eninde sonunda hemen herkese
bulaşacak havada ilerliyor. İnsanlar da bana bulaşmaz havasında. Erken
yakalanmışlar yolcu, geç yakalanacaklar yolu uzatacak biraz. O kadar. Ve
sonrasında dünya CoronaV ye alışacak. İnsanlar da alışacak. Yaşam kaldığı
yerden devam edecek...
Ama gün CoronaV den ne yapıp edip uzak durma günü...
An itibariyle tek mesele, CoronaV ile yaşamayı
öğrenene dek, alınan sıkı önlemlerle salgının hızla yayılmasını geciktirmek.
Yani sağlık sektörünün ayakta kalmasını sağlamak. Aksi durum insanlık açısından
tam bir facia getirir.
Özellikle resmi-özel mevcutların yetersiz kaldığı
an, kurulacak yeni kent hastaneleri, sahra hastaneleri ile dahi çözülemeyecek
bir çıkmaz söz konusu. Yani daha kötü günler bekliyor başta sağlık sektörünü ve
tüm insanlığı. Eğer sosyal izolasyon hakkıyla gerçekleştirilemez ise bir adım
sonrası 'Sofinin seçimi' tarzı bir tedavi süreci...
O yüzden insanlık arayış içinde. Corona da arayış
içinde. CoronaV varolmak için insan ciğerine muhtaç. O nedenle şimdilik
öldürücü. İnsanlar da ölümlü. Fena halde fani...
Öyle ki, CoronaV şeytani bir şaşkınlık içinde
saldırıyor. Çünkü virüs insanlığı tanımıyor. Hala hayvan bedeninde yaşadığını
sanıyor. İnsanlar da mevcut atmosferi normal görüyor. Havayı katartan, felaketi
büyüten mesele bu...
Bir başka gerçek bu CoronaV yüzünden hayvanlar
ölmüyor ama insanlar ölüyor...
İnsanlar bağışıklık kazandıkça mesele bitecek. Belki
epey uzun sürecek. Ama nihayetinde yaşamın sonsuzluğu gereği CoronaV mutasyona
uğrayacak, insanlık da CoronaV yi iyice tanıyacak. Ve insanlar ister istemez
virüsü taşıyacak. Zor görünse de karşılıklı alışılacak...
CoronaV de tıpkı insan bünyesinde yaşayan binlerce
virüs gibi asimile olacak. Yani yaygın olacak ama öldürücü vasfı kalmayacak.
İnsan ölünce ölecek. Çünkü öldürürse CoronaV de yaşayamayacak...
Ancak bu hiç beklenmedik ve hazırlıksız yakalanılan
CoronaV saldırısının maddi manevi yıkımı on yıllar boyu hissedilecek...
Bu günden yarına insanlığa düşen ise CoronaV den
kapı köşe kaçınmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek. Dirayetli direnç
göstermek. Çünkü zamanla CoronaV barınamadığı bedenlerden kaçarak, daha
zayıflara geçecek. Ve geçişler sırasında mutlaka mutasyona uğrayacak...
Eğer ciddi önlemler alınmaz veya alınan tedbirlere
uyulmaz ise CoronaV daha ölümcül hale de gelebilir. Ancak virüsler tarihine
bakıldığında hiç bir virüs kaybetmek üzere konuşlanmaz. Hızla kaybetmeyecek
yeni bir yüze değişirek günü kurtarır. Sürekli mutasyonla yaşayacağı bedenler,
yiyeceği ciğerler arar. Tek gayesi işlevini sürdüreceği canlı bedenleri
bulmaktır. Asıl bulamaz ise kaybeder...
O yüzden CoronaV den tam korunma, güçlü bağışıklık
sistemine sahip olmaktır. Birincil koşul bağışıklık sisteminin
kuvvetlendirilmesidir. Diğer yandan beklenti CoronaV nin zorunlu mutasyonunun
çabuklaşmasıdır. Yani bulaştığı bedeni yok etmeyecek biçimde bir mutasyonu
geciktirmemesidir...
İşte bunun için yapılması gereken, toplumsal ve
bilimsel karantina uygulayarak, gönüllü ev hapsi uygulayarak CoronaV ye
bulaşmamak. Veya oldukça geç bulaşmak. Virüsle temas alanlarını iyice azaltmak.
Büyüyebilecek tehlikeyi küçültmek...
Anca böylece ileriye dönük insanlığın şansı artar.
Ölümler de azalır...
NİSAN, MEKÂN-VİRÜS…
Aylardan Nisan. Mekân iki kıtayı birbirine bağlayan
kozmopolitan. Bu kez nisan bir şakası virüsten. KoronaV. Şaka gibi. Şoklanan
mekanik nefes alışverişlerinin, makinaya bağlanmasına ramak kala ortak kader. Ayni
kaderi paylaşmanın götürüsü ve gittikçe genişleyen zincirin halkaları. Virüs
güçlenmesi. Vatan zayıflaması. Ortak soluğun kesilmesi hissi. Lenfomatoz. Virüs
fobisi…
Teselli babında mekik dokunan anların, virüsle
nefrete dönüşmesi. Eziyet veren göğsün, oksijenle dolması inip kalkması
mucizelere bağlı. Daralma. Akıllarda manen ölü, tıbben makina destekli yaşam.
Bu öylesine vahşi bir soyutlanma ki, iki kıta bir olsa soluğun kesilmesi
fikrini sağaltamaz. Somut olan tek şey var ortak kaderi, mekân zaman düzleminde
düzeltmek. Hanelerde. Virüs gevşeğini tam gevşediğinde canlı ötesine civatalamak.
Tam da U dönüşü yaparken olduğu yerde mıhlamak. Tek çare…
Bolluk, bereket ve cömertlik ayı april başlarken, Nisan
başı metalik gri günlerde güven fonu formaliteden sayıldı. Destek bekleyenler
sadakayla sarsıldı. Ve balans yine bozuldu. Bu yönde ısrar iki kıtayı
birleştiren asma köprüleri de denize döker. Beklenen ve ürkülen dönüş
alınmayınca sıkça, sıkıştırılmış programlar işleme koyulur. Mekanik zalimlik
merkezileşir.
Merkeze çok uzak da olunsa, bu merete geçici tutulan
bir stüdyoda boğaz temizlerken, tutulan kuru öksürük ilk belirtidir. Peşine
yüksek ateş. Haneden takı seti çalan serserilik nevi çalkalanma. Virüs
çarpılması...
Virüsün hareket alanı genişlerken, kozmosu çıldırtan
politik hatalar peş peşe. Polen itişmesi, virüs çekişmesi. En çekilmez olan ise
mekân kapatma. Her neredeyse orada nefsi bozuk nefeslenme. Yarım akıl efelenme.
Ve normal hayatın çekiciliğini birden kaybetmesi. Virüs saldırısı…
Mekan-virüs bağlamında doku bozulması, doğa
yanılması, dua sanrısı Soluksuz kalma. Virüs hobisi. Habise neşter vurma zamanı,
eksik haber…
Aylardan nisan. Mekân iki kıtayı ayrıştıran
kozmopolit kozmopolitan. Politik denge merkezi. Panik atak dünyası. Kendine
yeter dünyaları kör temas aralığında, kasıp kavuran bir metalik fırtına. Virüs fırtınası.
Enteresan olan mekanik işleyişe de virüs darbesi.
Dar çerçeveli konforlu yaşamın bile virüs maliyetine
kafadan kopması. Korkması. Kokuşması. Mek mak, cek cak ekleri ile anılan imkân
ve imkânsızlık. Her mekân, iki kıtayı birbirine kaynaştıran kozmopolit
kozmopolitan. Koskoca riskli alan. Büyük tehlike açıktan açığa. Hanelerde…
Bu açılan yara kolay kolay kapanmaz. Kapanmadıkça
asla etik ve hijyenik olmayan mekanik paylaşım tutturması daha çok nefesleri
tüketir. Türdeş baskılı, makinaya bağlanma sürecini tetikler. Ortak kader ve
olası keder hakkınca tetkik edilemedikçe de tehdit günden güne artar. Ve virüs
top liste yapar. Virüs lobisi…
Can sıkıcı temenni bazında mekik dokuyan virüs
lobisi ve sistematik mekik çeken virüs ofisi zaman mekân düzleminde, öncelikle
iki kıta ya da zarar verir. Nisan mayıs derken zarar ziyan çoğaldıkça çoğalır. Özellikle
hanelerde…
İki eski kıtayı birbirine yüzleştiren kozmopolitan
ise belki virüs salgınından kurtulur ama birikmiş zarar ziyandan yakasını uzun süre
kurtaramaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder