BİLİM MEŞALESİ...
Pandemiyle birlikte, Dünyada bilimin
yükselen meşalesi, kökten çürümeyi gözler önüne serdi. Tamamen. Ve vakaya ciddi
tanıklık günleri başladı...
Koskoca insanlık çaresiz. Büyük utançla
baş başa. Kahredici biçimde kendim ettim, kendim buldum realitesine ulaştı. Bir
anda bağlılık, bağımlılık ve birlik ruhu virüs sayesinde zedelendi. Evrensel
tahlilde herkes kendi derdine yandı. En yakınlar bile unutuldu. İktidar
döküntüleri ayrıntılarda gezinerek, bedeli yine yoksul, yoksun çoğunluğa ödetme peşinde. Geçmişin kirini virüse mal etme
peşinde. Pejmürdelik...
Savruk ve uyduruk modeller virüs tarafından düzlenince, haşmet, hamaset ve
ümmet düzeni de bozuldu. Sahte bilim ve özde kin modunda beyin yakma
operasyonlarına devam. Yani kement menzilinde kıyamet. Ve yakın geçmişi
unutturma çabası...
Bu
mantalite ile tarihi doğru yazmak da zor. Tablo, tarihe kaydı düşülenlere göre
hiç berrak değil. Ve insanlığa sirayet eden virüs, hiç siyaset bilmiyor.
Maalesef bilmiyor. Eğer bilse poltikadan bir nebze anlasa ortalık durulacak. Ve
kurtulacak dünya. O yüzden elde tek çare kaldı, bilimin meşalesi...
Bu güne
ve geleceğe bilimsel odaklanma. Zararı ziyanı, telefatı asgaride tutma.
Yaşamsal prensiplerin hayata geçmesi. Bilim meşalesi altında birleşme...
Sözün özü
sahabi mayasından manalanma bırakılınca, manzara hep maraza ve hep arıza...
Bilimin
meşalesi, dünyadaki bu maraza ve arızayı bir bir ortaya çıkardı. Ve tarihsel
tanıklık başladı. Görüldü ki hayat doğanın diyalektiğinde gizli. Etkileşim ve
değişim akışkan bir nüve. Ne var ki, eksiklikler hala karşıtlık düzleminde
giderilmeye çalışılıyor. Çalışıldıkça da patlayan çaresizlik. Kuşku ve çöküş.
Kökten çürüme...
Peki
çözüm, bilimin meşalesi....
İnsanlık
küresel piyon, kerametsiz ve vasat zevat görüldükçe daha beteri de gelir başa.
İnsanlar arşivlenip, tasniflendikçe en etkileyici dünyalarda çöker. Kökten
çürür...
Pandemi,
coronav, covid 19, virüs salgını derken, emperyalist istilalar da unutuldu. Bir
tehlike de o, her zamanki gibi kapıda. Fırsat kolluyor...
Sanki
küresel mülteci dünyası. Ve kendiliğinden biçimlenecek yakın gelecekte. Veya
özlenen özgür dünya...
Peki
çözüm, bilimin meşalesi...
Çünkü
uygarlık adına, utanç duyulacak bir anaforu yaşıyor dünya. İnsanlık ölüm
uykusuna yatıyor, ölümlere uyanıyor. Virüs her yerde. Emperyal tehdit sınırda.
Kara vicdanlı acımasızlık hanelerden saraylara, saraylardan tiranlara büyük bir
trajedi peşinde. Maddi manevi deprem peş peşe. Bu günler geçecek mi, geçecek.
Peki
çare, çözüm ne? Bilimin meşalesi...
ÇAĞLAYAN-ŞELALE...
İnsan her
nisan, 23 Nisan haftası gelende içten içe çağladıkça çağlıyor...
Geçmiş ve
gelecek tüm çağların en büyük adamıyla...
Benzersiz
insan. O eşsiz deha. Cesur lider. Devrimci ve vatansever. Çağlar öncesinden
çağlar sonrasına, sonun da ötesine çağlayan. Çağlayanın ötesinde şelale...
Keskin
mavi bakışıyla dünyayı hizalayan. Aklıyla cihanı ışıtan. Bir güneş. Denizler
fatihi. Yaratıcı ruhunu her ortama her alana nakış gibi işleyen fazilet
timsali. Ulusal bağımsızlık denildiğinde ilk akla gelen önder. Tüm çağlara
malik, mahir. Kemal. Hürriyet için çağlayan mangal yürek. Çağlayanın ilerisinde
şelale...
Küçük
büyük Asya'nın, Avrupa'nın, Afrika'nın Hatta Amerika'nın yani tüm kıtaların,
koca dünyanın çıkardığı büyük adamların en büyüğü. Şahlar şahı. Baştacı.
Mazlumların yenilmez temsilcisi. Emperyalistlerin baş düşmanı. Yılmaz timsal.
Emsali olmayan amir. En büyük şef. İlk adam. Birinci. Ebedi reis. Tüm
kuşakların örnek aldığı yapıcı ve üretici dahi. Çağrısı çağlar boyu taşınacak
ahi. İsmi asla unutulmayacak, nesiller boyu anımsanacak taşkın, aşkın çağlayan.
Çağladıkça şanlanan şelale...
Değişmez
denen tarihin seyrini değiştiren, seyir defterinde milletinin alın yazısını el
yazısıyla imzalayan savaş ve barış kahramanı. Üstün diplomat. Asrın siyasisi.
Sistem mucidi. Kurduğu muhteşem düzen çağlar boyu yıkılmayacak, dünyanın en
nadir çağlayanı. Şanlı şelale...
Tarihe
küllerinden doğmayı ispatlamış en gerçekçi çağlayan. Realist. Aksiyoner.
Çağlayanın özü. Kurtuluşun gözesi gözdesi. Özlü, anlı şanlı şelale...
Çadır
toplumundan ileri medeniyetler çizgisine çağlamayı çare gören, ölümsüz varlık.
Varlığı armağan. Olağanüstü kişilik. Sıradışı şahsiyet. İlelelebet medeniyet
şiarını geri toplumlara aşılayan büyük şair. Çağlar boyu hüküm sürecek
milletin, en hürmet edilesi, saygı gösterilesi evladı. Babası. Atası. Gurur
kaynağı. Onur nişanı. Obur dünyanın başkaldıran asi oğlu. Asaletli ve adaletli
cengaver. Gazi. Cansiperane çarpışarak, çağlar ötesi eserler bırakmış, esareti
asla hazzetmeyen çaplı çağlayan. Tutsaklık zincirini kıran şerbetli şelale...
Eşsiz
karakteri ile hasımdan hısım çıkaran, muzaffer kumandan. Başkomutan. Mareşal.
Harp ve sulh kalemi. Kadim dost. Has hassas kahraman...
Uzak
yakın tarihin, yakın Doğu, uzak Doğu, Ortadoğu, vahşi Batı ve buzdan kale
Kuzey'in, cehennem ateşi ile kavrulan Güney'in ve Latin Güney'in tanımaktan ve
yolunu izlemekten onur ve gurur duyduğu en dirayetli özgürlük savaşçısı.
Basiretli barış elçisi. Çekici ve güzel insan. Şan ve şöhrete takılmadan
yüreğine en büyük çağlayanları sığdıran, kabına sığmaz çağlayan. Çağladıkça
çağlayan çılgın şelale...
Kökten
yenilik hareketlerini harlayan harbi inkılapçı. Çağında başarılması güç görülen
ne varsa çarçabuk halleden inanç abidesi. Hesap adamı. Taktisyen. Teorisyen.
Üstün yetenek simgesi. Evrensel zeka. Ortak hafıza. Gelmiş geçmiş veya gelecek
çağların bütün en büyük adamlarından daha büyük adam. Zirvenin zirvesi,
Everesti. İnsan evladı...
Çağlar
boyu çağlayacak olan çağlayan. Adam gibi çağlayan. En büyük çağlayan, anlı
şanlı şelale...
İnsan her nisan, 23 Nisan haftası yakınlaştığında doyamadığına yanıyor. Her
haline sessizce ağlıyor. Çaresiz içten dışa çağlıyor...
HAYAT TİPİ...
Binlerce yılın birikimi hayat tarzları,
virüs marifetiyle sanki değişti. Daha da değişecek gibi. Sanki hayat bambaşka
tipe dönüşecek...
Çünkü pandemiyle hayatın içinde gizli
makul sınırlar aşıldı. Daha da aşılacak. Ve süreç içinde yeni kapılar açılacak.
Ve Hayat yeniden kendi özel koşullarını oluşturacak. Geneli etkileyen her şeyi
geleceğe biriktirecek. Virüs sonrası sanki geçmişten çok geleceğe
odaklanılacak...
Virüs öncesi ve virüs sonrası tarihsel
milad olacak...
Yani çok yakında yüzlerce yılın
bütünlediği karakteristik öğeler ötelenecek. Bu virüssel sıkışma ile
renksizleşen hayat, hayatta kalmak koşuluyla yeniden biçimlenecek. İçgüdüsel
izlenimler ve acı deneyimler bambaşka bir hayat tipini tetikleyecek. Hayat
evrelenecek. Hayat insan onurunu koruyan konuma evrilecek...
Virüs yüzünden sosyal denge ve toplumsal
uyum bir anda toptan bozulduğundan, hayatın daha da bozulacağı iyice
perçinlendi. O nedenle virüs def edildiğinde umulanın aksine bir dünya var
edilecek. Enine boyuna egemen dünya ve eşsiz karakterlerin zayıflığı ve gizemli
ağırlığı çokça tartışılacak...
Yüzyılın sınırlarını ve sınıflarını hiçe
sayan virüs sonrası, büyük yürüyüş başlayacak. Kıymeti harbiyesi bilinmeyenlere
kesin dönüş gerçekleşecek. Ve en başta hayatı düzenleyen tüm ilkeler, ögeler ve
örgütlenmeler sil baştan değerlendirilecek...
Son tahlilde kazanımlar ve kaybedilenler
terazisinde tartılan mevcut hayat tarzları, usulca kendi prototipini
yaratacak...
Belki de yüzlerce binlerce yılın
birikimleri, bu yeni hayat tipinde yankı bulmayacak. Yer alamayacak...
Çünkü virüs tüm dünyada trajik ve
dramatik ölçülerde bir kırılma yaşattığından bu kıyım daima baz alınacak.
Umulan o ki bir daha böylesi acze düşülmemesi babında dönem ayrıntıları
üzerinden ayrı bir hayat tipi ayarlanacak.
Sözde egemen sermaye, emperyal hakimiyet
çerçevesindeki anlayışların anlayışsızlığı, eksikliği, duyarsızlığı test
edildiğinden ilk fırsatta bırakılacak. Bir daha bu denli teste tabi tutulamaz
düzeyde yeni hayat tipi formatlanacak...
Hayata dair soyut değerlemelerin tümünün
hiçbir işe yaramadığı açıkça görüldüğünden yüzyılın, bin yılın tüm görgüleri
somuta indirgenecek. İndirgenemeyenler hayat rafından indirilecek...
Her türlü felakete, özellikle virüs
felaketine davetiye çıkaran hayat tarzları, facianın önceden kestirilemeyişi,
bir şey olmaz boş verdimciliği ve self ısrarcılığın getirisi götürüsü bir bir
hesaplanacak. Ve yeni hayat tipinde her şey bilimle, bilinçlenmeyle
halledilecek...
Binlerce, on binlerce yılın birikimi
hayat tarzları, çeşitlenen ve renklenen dünyayı tek renge zorladığında neler
olacağı virüs salgınıyla görüldü. İdare eder kurgunun bozulduğu ise hiç
unutulmayacak...
Ve virüs odaklı tersine akıntıya çare
bulunamadığı her zaman öne çıkacak. Virüsün önünün alınamadığı gerçeği asla
yalanlanamayacak...
Diğer yandan kolay kolay değişmez
denilen nüfuz ve nüfus bambaşka hayat tiplerine dönüşecek. Dört bir taraf
düşman çevrili dogması ve aldatması ile biçimlendirilen hayat tarzları kendine
gelecek. Durmaksızın doğal yaşam koşullarını yaratarak başka bir tipe
evrilecek. Ve mutlaka barış gelecek. Sömürü bitecek...
İşte o günleri görmek
için şimdilik evde kalmak lazım...
MİTOMANYA...
Mit, geleneksel yayılmış, hayal gücünü
depreştiren, dünya ötesi tanrı, tanrıça, evren, evrenin oluşumu ve varoluş
üzerine alegorik hikayelerdir. Ayrıca zatlar ve kavramlar için de kullanılan
imgelemdir...
İnce çizgide imalı imasız, mit empozesi
ile mitaya ulaşan bir yoldur izlenen. O yüzden her meta ve materyel
kullanılarak, bir şeyin son bulduğu yerin sonuna gitmek takıntısından
kurtulunamaz. Mitaya inananların uğraştığı her işin sonu ise mitomanlığa dek gider...
Yani hit, mit derken bir anda mitomanlaşılır. Resmen mitomanyalı olmanın,
mitomanyayı yaşamının iç sürgünüdür. Dış sürümüdür başa gelen. Yani mitomanlık
beter alışkanlıktır. Alışkanlıktan çok bulaşıcı bir hastalıktır.
Kime
nasıl bulaştı, kimlere ne zaman buluşacağı hiç bilinmeyen şu virüs günlerinde
mitomaninin gündemleşmesi ise manidardır. Demek ki mitomani de virüs ile
birlikte doğru orantılı yaygınlaşmış. Birden gündeme sokuluverdi...
Sanki
salt aldatı maksatlı, isteyerek ve bilerek gerçek dışı söylenceler dolaşıyor
ortada. Sanki uydurma ve asılsız söylemler mitmanlara bulaşmış. Bulaştı ki
anında mito çekildi. Mit delindi. Mithat başladı. Mitara doldu...
Mitomanın
tek derdi tüm dikkatleri üstüne çekmek ve daima odak noktası olmaktır. Kontrolü
kaybetme riskine aldırmadan, kafadan sallanananlara önce kendi inanmak ve sonra
herkesi inandırmaktır. Hem de aymazlık boyutunda, enine boyuna. Dibine dikine.
Zaten tüm
mitomanlar asla ve kata problemi kendinde görmez. Tedavileri de zordur o
yüzden. Ve sağlığa kavuşmayı bir fırsatını bulup reddederler. Kaçarlar...
Çünkü
onlara göre sorun, hep mitomanyalı diğer mitomanlardadır. Yani başkaları
suçludur daima. Mit akılla amaçtan şaşmışlığı böylece hep saklarlar. Mitsel
değinmelerle gerçeği saklamaya çalışırlar. Zamanla narcist, isterik ve asosyal
kimliklerde eklenir mitomana. Ve torba tıka basa dolar...
Mitomanlarca
ateşlenen mitralyöz ise hep başkalarını yakar. Mitoman ise sadece kendini
düşünür. Ve sırf kendi çıkarlarını hesaplar. Dünya yansa makam mekan derdiyle
kavrulup, rutin işler peşinde koşan doğal mitman tavrı takınır. Asla pişmanlık
hissetmeyen bir pozda aniden alınganlaşır veya agresifleşebilir hatta
saldırganlaşabilirler de...
İşte tam
pandemi ortasında plansız programsız, gelişi güzel kararlar tutmayınca, istek
ve ısrar çıkmazında kalış mitomani mekanizmasını mitleştirdi. Lafıgüzafı
birleştirdi. Ve mitomanyal, mitomandal manyeller işletilmeye başlandı. İşin
kötüsü mitomanyetik alan hala virüs kıskacında.
Hatta
kıskaç daha da genleşiyor ve mitomanya dahil tüm dünya mitolojileri aşan
boyuttaki Coronavi ile uğraşıyor...
Uğraşıyorlar
akıl ve bilimle. Mitomanyaya özgü mit ile mitoloji ile değil.
Bu
zehirli atmosferde yalandan mitomanyelleşmenin hiç gereği yok...
TERS BASKI-EV HAPSİ...
Virüs yüzünden evde hapis günleri
yaklaşıyor. Hafta sonu iki gün. Ama iki günle kısıtlı kalmayacak gibi bu kez.
Sanki gelecek haftaya sarkacak hapislik, dört beş gün gibi. Doğrusu da bu....
Bu doğrultuda kati karar ertelendikçe,
sade hırs amaçlı evsel, tinsel, dinsel, tensel ters baskı ve helezonik
mahkumiyet yaşam enerjisini de tüketiyor. Araya kuşkular da girince kaos
erkenden başlayacak sanki. İpler kopacak gibi...
Ve zamanla yaşama ve yaşananlara ilişkin
maliyet muhasebesi tüm sosyal faaliyetleri isteksiz de olsa artıracak. Belki
efor bitecek. Ama içgüdüsel, saptamaların etkisinde hesap vermeye ve almaya
ilişkin sistematik işlemeye başlayacak. Ve büyük hesaplaşmaya yönelik davalar
da. Her şeyin bir zamanı var...
İşte o an kaderi yeniden çizme aşaması.
Kader hiç alakasız dürtülerle kendini hissettirecek hem de. Ve kristal şişe
artık mantar tutmayacak. Nesnel görüntüler uykusuz gecelerde sıra nöbeti
tutacak. Zihinlere hapis kirli görüntüler ve sırlı kareler bayrak gibi
dalgalanacak. Yürek kabaracak ve göze görünmez tüm aşırılıklar karanlığı
boğacak. Kurtuluşu kutsayacak...
Geride kalan ise parafinde fitil.
Pandemiye kandil. Eninde sonunda bu sapkın virüs ateşinin söneceği olacak...
Virüs salgınıyla her gece anahtar
deliğinden, duvarlardaki çatlaktan, kapı aralığından bile bakılınca anlaşılan
irade zayıflığı iç dünyaları esir edemeyecek. Kaybolan zihinsel disiplin,
kararında gelişecek ve akıl fren tutmayacak. Yani ağırdan başlamış olan sinirsel
ve sihirsel yıkımın etkisi başka şekilde ifadesini bulacak.
Bu virüs kolay yıkamaz bu milleti. Bu
illet, anca millet sayesinde kolay yıkılır. İllaki inanç ve tedbir. Gereğince
ev hapsi...
Elbette bu psikolojik ve fizyolojik
travma belli bir ızdırap dönemini de yaşatacak. Sağlam durulursa eğer virüs
zamanla durulacak. Ancak kısmen de olsa zarar görenler ve durumla
ilişkilendilenler, kılık değiştiren bu virüsün getirdiği zorluklardan yılacak.
Yılgınlığa biraz devlet desteği. Biraz dayanışma. Beter yılgınlığa birazı
kafi...
Ev hapsinsekileri hayata küsmeyecek,
yoksun bırakıldıklarını hissettirmeyecek denli destek. Sosyal dayanışma. Elde
ne varsa o asla sakınmadan. Millet dar ölçülü yaşam içinde kasılmayacak kadar.
Ama tersoluk kusmayacak eşitlikte. Kayırmadan. Az biraz maddi manevi destek...
Çünkü işler ters giderse, ağır cehalet
ve gamsızlık memlekete çok ağır faturalar yaşatır. Hırsına yenik düşenler
hayatın kurallarına ters filmleri izler. Terso eğilimler güdümlenir. Geleceği
yeniden yazmak için bu kara humma dönemi güzellikle atlatılmalı. Çaresi evde
hapislik olsa da. Başka şart ileri sürülmemeli. Huzursuzlanmadan uyulmalı...
Çünkü virüs daha bukalemunlaşmadı. Asıl
dert o zaman. Nasıl bir ucubeye evrileceği hiç belli değil. Şimdilik olmadık
şeyleri cazibeli kılarak zehirliyor. Kuduz saldırganlığında hayatı kötüye
tetikliyor. Ve hiçbir şey tesadüfi değil. İlahi gücün takdiri hiç değil. Tek
sözcük pandemi ve aymazlık. Ah ve günah. Evvel zaman evde kalıp, hapis hayatı
yaşayıp virüsten kaçınmak gerek. Koronadan korunmak gerek...
Yoksa aklın kirişine ters baskı yapan,
bu vahşi virüs hanelere giriş yapar. Ve insanlık duygusunu da kaybettirir.
Kaybettirince şelalenin akışı donuklaşır. Koşacak mecra kalmaz. Zemin ayakların
altından kayar. Ve sonsuz macera başlar. İşte o an hayat krizlere mahkumiyeti
besler. Müebbet eyler...
Dikkat kesilmek zamanı. Aşırı dikkat.
Dikkat kaçınca virüs muhteşem biçimde bedensel cezalar keser. Kesiyor...
O nedenle şimdiden verilecek yaşam
mücadelesi ve ayakta kalma muhasebesi şart. Zamanında aceleyle ve ayak
sürüyerek yapılmış her şey süreç içinde rayına girer. Bir kez daha anımsatmakta
yarar var. Bulaşanı bulaştırarak tarifsiz utanç, vicdan azabı ve şaşkınlık
boyutunda özel durumlar yaşamamak için ev hapsi. Evde hayat. Ortak
girişimcilikle, ortak değerler üzerinden tüm zorlanmaları kolaylaştıran sokağa
çıkmama yarışı. Yarış şart. Değer yükselten teşkilatçılıkla. Ve çift sütuna
manşet ters baskı, evde mahkumiyet. Gerekli.
Herkes bu kararı aklar, yazar ve
desteklerse mesele kısa sürede hallolur. Çünkü zor oyunu bozar. Sonrası hürya
hürriyet. Sağlık. Sağlık. Sağlık. Üç nokta...
Her şey sistem içinde. Sekmez sektirmez
sistemli. Çünkü yaşanacak her şey ayan beyan. Aksettirilen başka kamuoyuna
yansıyan bambaşka olabilir. Olsun. Oyuna gelmemek lazım. Çünkü ayna gibi
gerçek. Katı harcamaların sonucu katmanların tersine kırık basamaklar kulesi
kurulmuş. Kurulsun bakalım, tekrarı bir o kadar ters tazyikli. Ters baskılı.
Olsun varsın bu ev hapsi şart. Onca yıl sıkılmışlığın ezilmişliğin yanında ise
mükafat. Çünkü sunulan yaşam reçetesi...
O yüzden bu evde mahkumiyet ters açılı
mahcubiyet olmamalı. Oldu olanlar ve virüs her tarafa doldu. Başka çare yok.
Evde karantina...
Sahiplenilen sokaklar
da soldu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder