28 Mart 2020 Cumartesi

MART-3



 BOZKIRLAR GELİNCİK TARLASI...
Bozkırlar gelincik çiçekleri açmış kıpkırmızı.  Kafaları bulandıran kaba saba, kurşun gibi ağır hava. Yürekler kor parçası.  Tenleri üşüten bir soğuk kapıda. Buza kesmiş sinir uçları, ufukta ayaz. Katmerli yalnızlık ebruli kanatlanma. Kural hatalı kuşatılmışlık dört bir yanda. Gölgesine uzanılan yasak savıcı isyanlar nabızda. Korona…

Yarenlik yapboz, yaz yoz hoyratlığı. Titreyen dillerde çile, ilacı bir avuç yutulmalık nefes. Nefes borusunda yırtık…

Baharla bakır ibriklerden dökülüyor büklüm büklüm güneş. İsteksiz çıkmıyor mavi bulutlardan. Eski günlerdeki gibi saf ve temiz, ışık yelpazesi beklentisi. Boşuna. İhale edilmiş ihraçlar, maskeli sunumlarda yarınlar. Ateşli sorgularda terliyor gelecek…

Omuz verilen taşa, palmiyelere, papirüslere işlenmiş, karşı yakanın altın ışıklarında yankılanan, yüzyıllar-binyıllar öncesinin sırrı. Gönül sarayına, geçici dünya süsü zorlaması. Zor oyunu bozdu.  Korona sonrası hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Asla. Başka dünyalar dolar yorgun ciğerlere. Sürekli uç noktalarda hayat. Kof konforlu. Ölüm gününe dek, hayata dair ne varsa istiflemece. Tarihe not düşmek adına, inatla hararetle köşe kapmaca.

Bozkırlar gelincik çiçeklerine durmuş. Kan kırmızı.  Kafalarda kaba saba, koordinatları belirsiz Korona…

Yakın Tarihin belleğinde kim kalıcı yer edecek ileride görülür. Kim gidecek. Eylem kuşuna kim dönüşür, kim sembolleşir. Ne evladır, sorumlu hep niye mevladır anlaşılır. Has bahçe maskotlarının maskları ılık bir temasla yarılır. Yürekler yarılır tek bir sıcak damlayla. Kan damlası. Damlar…

Virüs en yakınlara bulaşınca;  ' Boz topraklara pırıl pırıl bir güneş doğsun beklenir. Güne güneşe uçuşur gelincikler. Berrak kırmızı. Hava kirli. Kafalarda akıl kirli. Kasten koruyucu duvarlar örülmüş. Rüzgarına kapılınan kıyamet yolculuğu. Kıymete binmiş Korona. Zamanı ahirde laf, lakırdı. Afra tafra. Karınlar aç. Bir varoluş sancısı bu sancı. Vatansever gençlerin öykü kahramanına dönüştüğü. Ve yabancılaşan hayat. Atadan beri isyan…’

Her isyanda bir hikmet var. Ne yazık taksitle özgürlük.  Hayata bağlanmanın güneşi tutulmuş, ay çaresiz. Nesepsiz virüs gücenikliklerin tortusu. Tam dibe vurmuş şavkını. Berrak sular bulanmış. İzahsız önsezi eksiklikleri ile çökmüş evrene. Kızıla boyalı gök. Nazlı al çiçekler, bozla bozkırın, bozkırlarla göğün birleştiği yerde. Birkaç damla gelincik şerbeti kuruyan dudaklara. Ay şehrinde nursuz gecelere ağız dolusu gülüşler. Anılarda resmigeçit bandoları artık ölüm marşı çalacak korkusu...

İğreti ihmaller tarihin hafızasını zayıflatır. Ama ölümler yakına düştükçe; ‘Boz renge cız eder acılı yürekler. Bozkırda gelincikler o ateşe yanar. Kan kırmızı. Ham duygusallık. Haslet uydusallık. Oysa ışık zerresine yazılı hakikat. Romantik yoğunlaşmalar eşiğinde güpegündüz ölümlere. Vakit kararsızlığı. Ceberut saltanatı. Salgın sallantısı. Tarih en büyük cezalandırıcı. Tarih baba…’

Bozkırlar gelincik tarlası. Kıpkırmızı.  Kafalar kurşun gibi ağır. Yürekler kor. Akıllarda Korona…

Boz renkte tenler. Kılcal hücreleri donduruyor soğuk. Buz kesmiş bedenler. Ufukta katmerli kuşatılmışlık. Kara gölgesi dört bir yanda. Korona…

O halde tek vücut olma zamanı. Kutlu direnişi göstermek lazım. Yaşamak için.  Ve hep bir ağızdan haykırmak. Virüse rağmen yaşamak. Çok gecikmiş iyi niyetle tek yürek olmak zamanı.

Kızılca kıyamet kopmadan…

VİRÜS FORMATI...
Koca Dünya kısa sürede virüs cehennemine döndü. Durdurulamaz bir hızla yayılıyor CoronaV. Ve insanlığa ışık hızıyla bulaşması sürüyor. Sürerken insan hayatındaki virüsler, insan formatında virüsler daha can yakıcı. Can alıcı. Açıkça orgazmik çarpıklık örneği. Toplumsal açıdan asla onaylanamaz sızmalarla, tip virüs formatında, insan kisvesinde ortalıkta cirit atıyorlar. Resmen virüs artıkları. Resmen insanlık düşmanları. Sonraki asıl savaş onlarla. Virüs formatındakilerle...
Hiç biri yivli sütun ihtişamına pek layık olmasalar bile, bir şekilde layığını bulacaklar. Çünkü zihni çok kolay okunur bu zebanilere de mutlaka sıra gelecek. Elbette eylemsiz düşünce, düşüncesiz eylem olmaz. Formasyon belli. Açıkçası bu muşamba akıllı, hadsiz korumacı, ruhsuz ruh uğursuzluğu ve vasıfsız fiil sarhoşluğu bir gün mutlaka belasını bulur. Bulacak...
Dünyanın başına bela KoronaV'den daha beter bu insan sıfatındaki insafsızlık ve bozuk kumaş tavrı. Asla affedilmez cinsten. Vadeleri erkene çeken bu virüs ortamında faydacı zihniyet, arsız kapasite kullanımı ve vahşet dürtüsü de onlarda. Asla af yok. Kartonpiyer piyonluğuna da. Topu affedilmez. Affedilmemeli...
Ufku dar, utanç ve mahcubiyetten sıyrılmış bu insan tasarımlı eksik taslaklar, tasmalı halkalı noksan kavşaklar nasılsa bir kalemde geçilir...
Şu koronaV'li hayatı bile daha yaşanmaz, çekilmez kılan, işte bu kılıksızlık. Bu kılçık, balçık, kıytırık portreler. Vakti zamanı geldiğinde bu virüs formatlı insan müsvetteleri de yeniden formatlanacak. Topu...
Koca Dünyanın içine eden işte bu kara, kaskatı akıllı mikserlik. Virüs formatına yuvarlanmış tuhaf yaratık formülasyonu. Piksel cinsi plazma plantası. Bunların ki KoronaV'den daha vahim sonuçlara gebe bir tehditkarlık. İhanet boyutunu aşan, insan görünümlü virüs meşguliyeti. Soylu şahsiyet havasında, katafalk kafalı döküntülük. Nesne, obje, orta çocukluğu...
Pandemi sonrası yeni periyodda, formaliteler bittiğinde asıl formatlanma nasıl olur bir güzel görecekler...
CoronaV için ne söylense boş. Koca dünyayı gün gün üzerine koyarak doldurdu. Dondurdu. Kanları dondurarak hiç hız kesmeden ilginç ve tehlikeli süreci başlattı. Köşe bucak ilerliyor. İnsanlıktan çıkmışlarla birlikte hayatın içine yerleşti. Şimdilik virüs formatı hakim oldu tüm dünyaya...
Belki bu virüs formatı gelip geçici. Ancak gözlerdeki ak, belki virüse karşı kazanılan zaferi görmeyecek. Eğer görürse o zaman takdir beklemeyen boş bakışlar kimseyle ilgilenmeyecek. Virüs formatındakilerden başkasıyla. Ve illaki yetişkin tercihleri belirleyecek virüs salgını sonrasını. Başlangıçtaki yeni formatlamayı da. Ve insan suretindeki virüsler mutlak ayrıştırılacak ve formatlanacak...
Bu günden format belli. Virüs formatı bilançosunun epey dengesiz, faturasının pek ağır olacağı besbelli. Bu virüs tırmanışı geçiştirildiğinde zengin ve ayrıcalıklı kalmak da güçleşecek. Güçler dengesi de değişecek. İçeride ve dışarıda farklı formatlarda birikim ve yayılma koronaV'den fazla can yakacak. Elçiye zeval olmaz. Çok zavallı bir dünya bekliyor insanlığı. İnsan formatındaki virüsleri de.
Koca Dünya virüs cehenneminden çıktığında, durdurulamaz bir hızla format yenilenecek. Dünya yeniden formatlanacak. Değişecek. Değiştirilmeli de. En çok insan formatındaki virüsler korksun şimdiden.
Şimdi hayatta kalma savaşı. Ayakta kaldıktan sonra düşünülecek, virüs formatı sonrası, formatlanacaklar...

VİRÜS ROMANSI...
Bu günden yarına hayattaki herkes henüz yazılmamış veya hiç yazılmayacak çok ciddi bir romanın figürleri artık. Öyle romanlar ki hayatım roman diye başlayan, şekillenen ama bir adım sonrası bilinmeyen bir roman. Virüsün girdiği. Virüs romansı...
Romanın bütününde, küçük küçük hikayeleri olanlar ile sahte kahramanlar, anlatıcının yüksek perdesinde, gerçeklik perspektifinde buluşacaklar. Yalın uzak ilişkiler ve yakın gözlemcinin kurgusuyla, affı olmayacak lafta tesadüflerle hayata tutunmaya çalışacaklar. Ama tutunamayacaklar. Hayatın içinde belli bir uyumsuzluk ve aksak ruhla kendilerine biçilen rolleri, zaman ve mekan düzlemini hiçe sayarak sergileyecekler. Hayatın kopuk kopuk parçalarını sonucundakileri bilemeden ve fazlaca kafa yormadan birleştirecekler. Virüs romanı.
Bilmezmişçisine veya bilinç altına yerleştirilmiş bilgiymişçesine tek amaç romansı bütünlemek olacak. Virüsle beraber romansı mutlu sonuca götürmek için çabalayacaklar.
Bu gidişle romans, çoktan hazır bir ağır romana çark eder...
Romansın özü, özel ve farklı hikâyelerle kaydı kuydu sağlayabilmek. Romanın gayesi, özel hikayelerle, virüse özgü bir versiyonu herkesin romanı haline getirmek. Geldiğinde ise başka başka hikayeler yaratmak. Zordur ama zorunludur bu yaratı. Yakın ilgi ve sonsuz takip için de bu şarttır.
Zaten içeriden bakış düzeltemez bu tür karanlık havayı. Hele virüs de bulaşmış ise romansa. Hiç. Ve asla bilimdışı üretilemez kurtuluşa çıkaran ince detaylar. İşte o zaman roman dışarıdan bakışın güdümüne geçer. Ve kim yazar, kim okur, kim dinler birbirine karışır. Ve romans mantıksal pratiği olmayan, tekdüze bir teori üzerine oturur. Korku. Endişe...
Safhalar, sayfalar ve hayatlar birbirine pek benzemese de, romansa giren virüs yüzünden herkes benzer olaylardan etkilenir. Metezori benzeşir. Figüranlar da, hikayeler aktıkça, romana eklenen sayfalar arttıkça gerçeği çakmaya başlar. Ve hayatı roman olanlar gelir romans platosuna yerleşir...
Plansız programsız, paragrafları pratik bilgiler içermeyen romans, yaşam aynileşmesini bezer. Bıkkınlık damga vurur satırlara. Ve soyut bölümler birkaç özlü paragraf ile birbirinden ayrılır. Aslında somut olan yazılmamış her roman kolay anlaşılır bir metin üzerine, gerçek hayattan kesitlerdir. Bir gün mutlaka yazılır. Basılır...
Her baskıda değişse de figürleri ve kahramanları aynı zeminde buluşan, ortak iz süren ve acı çeken türden. Bir arada cefa ve safa süren. Yani birbirini doğuran. Ayrıca bilimum gelişmeleri takiple zenginleşmektir romansı roman yapan...
İçine virüs giren romanı yazmak, fakirleşmektir...
Zenginliğin özü okunurluğudur. Küçük hikayelerin romanı oluşturan kesintisizliği ve keskinliğidir. Figürlerin hapsi yerine sınırsız topraklara filizlenmesini öncelemektir. Bizzat hayata ve kendine dair geçmişten kalmış izlerin takibidir. Alışılmışın dışında, romansın dışında kalmışları da roman içine çekme mahirliğidir. Batış ve satış ahengini irdelemedir. Batışa değer derinlik elbette bakış açısına göre değişir. Satışın ise asla hesabı tutulmaz. Önemli olan iki arada bir derede virüs basıncını hissetmemek, okuyucuya ve romans ailesine hissettirmemektir.
Veya her şeyi deforme eden, değmez başkalaşıma gizliden direnmektir. İlk başta virüslere direnmek...
Her roman kelimesi, her cümlesi, bütün paragraflar durduk yere tanımaz ve tanınmaz hale gelmeyi geciktirmedir. Sayfalarca. Hep geç de olsa hatırlama üzerinedir temel kurgu. Kapaklar kapanıp, kuyular açılınca, en doğal konulara da virüs bulaşınca ve sesler roman gibi hayatları sessizleştirip, yıpratıp, nefessiz bırakınca, mizaçları değiştirince ambians anlaşılır. Dehşet seviyesinde sezgiler artar. Vahşet seviyesinde küçük olasılıklara bel bağlanır. Kısmet bağımlılığıyla Umut doğarken ölür. Ve kaportası delinen hayata kapora bağlanmaz. Ve bu bağlamda farkına varılan, özel örneklenmiş entrikalar ile henüz sergilenmemiş parlak ciltli pişmanlıkları romansa yedirir yazar. Ve aksiyon kendiliğinden başlar...
Figürler biraz dengelemeye çalışır ama beceremez işi. Sayfalardan denksiz ucuz kahramanlıklar, virüs damlayan cümleler sarkar. Ciltler inanılmaz serinkanlılıkla ve çarpıcı bir hızla dolar. Romans biter. Kitabın kokusu, tüm korkuları elden geldiğince bastırır. Ancak dengeli dengesiz gelişen ayrıntılar akıl ipine asılır. Endişeye devam...
İbrası zor imzadır romansa atılan. Romanda bir yerde gül reçeli kavanozunun kapağı açılır. Açılır açılmaz hayat durur. Çünkü güller de zehirlenmiştir. İşte o an hayatın en acıtan gerçeği yansır romans gibi romanlara. Virüs romansı, bir anda kara romana dönüşür.
Sonra ileride filmi de çekilebilecek belgesel bir romana. Romana Korona...

YASAK BÖLGELER...
Falan filan ambalajlı farklı detaylar dolduruyor köhnemiş rafları. Altın varaklı aynalarda ise silik portreler ile virüs süzmesi. Corona ile mücadele süreci. Sürmanşete düşen ise şatafatlı kristal avizelere takılan ampullerin artık etrafı yeterince aydınlatamayışı. Çileden çıkmış dünya ve gittikçe daha ağır çöken corona karanlığı...
Corona kan kırmızı. Çanlar çalıyor herkes için. Hakikat kadife örtülü karyolada, yaltaklanan kör virüs. Corona kafakolla kariyer yapıyor yasak bölgelerde...
Bu yasak bölge korunması, dünyayı yoldan çıkaran, milleti arsızca kışkırtan, nasıl bir ucube yaratık olduğu bilinemeyen, anlaşılamayan virüse ve ölüm davetine kitlesel manada direnmek. Karşı çıkmak. Tepki koymak ve savaşmak...
Çare, çalıp çırparak, yakıp yıkarak tek karı, mevcut dengeyi bozmak olan virüsü alnının çatından çarpmak. Bu çarpık düzende coronanın ve kasıtlı koroların tek yaptığı ise marifetmiş gibi bilime ve birikime gelişigüzel saldırı. Fiziksel travma yaratmak. Akıl tırpanlamak. İşte en asil mesele bu ucuz oyuna gelmemek. Asıl amaç hırsızlığı arsızlığı aşikar, serseri ritimli, sünepe silüet coronaya kanmamak. Mahalli neresi olursa olsun bu mikroskobik satana, safça takılmamak. Boş yere tapınmamak...
Bu Coronanın başlangıç noktası silme zarar, varış noktası ise zararına satış. Toptan itlaf. Tıplanan itiraf. İşte o yüzden feci hatalar ve deccal hileleri tekrardan patlamasın, felaket daha da parlamasın diye koca dünya Yasak Bölge...
Temel amaç anlık düşüncesizlik patlaması ile oluşan kopuk önermeler ve telepatik göndermeler boyutuna girmemek. Parlayan ve parçalayan ölüm girdabına virüs ile birlikte kapılmayı önlemek. Artık kim ayakta kalır, güçlenir veya güvenini kaybeder ise. Maç onun. Müsabaka şimdilik ortada.
Yani meselenin nereye varacağı henüz belirsiz. Yıkımın hangi mertebeye ulaşacağı meçhul. Netice nereye dönerse dönecek. Ama sonsuza dek anımsanacak acılı bir süreç olduğu gerçek. Kötü ve fena bir zaman dilimi. Sanki küçük kıyamet. Rezervasyonsuz esaret. Arsız abartılı meşguliyet. Ocak söndüren. Ekabir maskesiyle ekimi yapılan ise defolu yaşam aralığı...
Yani dünya artık koskoca bir yasak bölge...
Bu arada benzeri bir daha zor görülür detaylar patlak veriyor her gün. Açıkçası körlüğe, kötülüğe açık teşvik. Tahrik ve tehdit. Hiçbir şeyi hesaba katmadan doğal hayattan da kopuş. Zar üzerinde, tül inceliğinde zır cahil kavuşması. Virüs sancısı. Büyük şok ve karantina. Kararınca ev hapsi veya Yasak Bölge...
Zaten dünyayı kontrol dışı bir karma karışım yönetiyor. Fantazi fanatiği sıfatlar yönetici. Sırnaşık corona tehdidiyle, ezelden virüslü olan sıfatı parlayanlar da. Ve bu sayede affı olmayan bir noktaya sürükleniyor koca dünya. Dün bir bugün iki, koskoca dünya bölük pörçük, dört bir yan Yasak Bölge...
Yasak bölge, güvenlik yüzünden giriş çıkış sınırlandırması. İçsel sıkışma. Yerde, havada, denizde. Yetmez her yerde. Yasak bölgeye girmek ve gayesiz avlanmak ise sağlıksız. Katiyyen yasak. Büyük suç. Sınırlar ve mıntıkalar bir bütün olarak tasarlanıp, yasak bant haline getirilmiş halde. Bant ihlali acayip günah. Çünkü evrensel hukuk, dinler ve kültür açısından farklı detayların işleme koyulduğu bir düzenek işliyor artık. Dünyayı bir uçtan diğer uca corona virüs havası sarınca, ediktal ve medikal yasaklar kuşatmış yasak bölgeleri de. Yasak be...
Eğrisi doğrusu, koca dünya Yasak Bölge.
Taban tabana farklı ve bilinçsiz yönelti ile dünyanın sağlıklı yönetilmediği, Corona ile savaşın yetersizliği açık seçik görülüyor.
Görülünce de Yasak Bölge kavramı köhnemiş raflardan bir kez daha indirildi. Altın varaklı aynalar da üstünkörü çek edildi. Yöneltici gramerine uygun tarzda, atmosferine virüs çöken dünya, corona karanlığına ultra vires preslendi. Bu saatten sonra artık vites küçültmek, virüse hiç ummadığı şans tanımak demek.
Corona ya şans tanınmamalı, eline açık çek verilmemeli. Asla geri adım yok, tam yol ileri. İleri...
İşte onun için koca dünya, yüksek frekansta Yasak Bölge...
CORONA-V FAN KULÜP...
Virüse bağlı hiçlik ortamında, çıtkırıldım fantezilerle ferahlamanın fezlekesi, cümle aleme yetecek kadar etrafa Corona-V dağıtmaktır. Virüs bulaştırmaktır. Öylesine taklacı, düzenbaz ve cambaz üçgeninde kıvrak takas girişimleridir. Böyle geçiştirilemez, halledilemez bu salgın. Çünkü hiç düşünmeden düşülen girdapta yalandan gamlanmanın bir nefes sonrası nefessiz kalmaktır. Gerçekte olay çok vahim...
İyimser takılıp, kötümser köçek havasıyla anca kaçak göçek nargile fokurdatanlar safına katılım gerçekleşir. Anında marpuç ve nemli duman belasına, Corona-V belası da eklenir. Ekabir görünüp, efradın karamsar seslerine kulak vermeyişle de anca misli misline savurtu esnaflığına ulaşılır. Mevcutla yetinilmeyince bambaşka alakasız ilişkilendirmelerle, zilzurna sarhoşluğun ayılınca hissettirdiği ağır sancıya kapaklanılır. Kafesten kurtulmak için kalabalığa kabalık pastili patlatılır. Çamur akıl ve vehamet tilaveti. Kerata baskısı...
Virüse bağlı olayların bu kerteye varacağını hiç hesap etmeden, ne münasebet pişkinliğidir, her gün her fırsatta pişirilen. Corona-V tahribatını inceden örten.
Virüs saldırısına sadece rastgeldi gözüyle bakarak, dava konusu etmek ve sonradan ayılmak bedavaya işi rezalete bağlamaktır. Veya rezalete yakın derecede, bedeli çok ağır oyunlar tezgahlamaktır. Zaten sefa bitince, vefa balmumu renginde matlaşır. Arka fonda Corona-V ekili ateş tarlası. Nadaslık tarlalar virüs ekildiğinden ruha daraltı gelir.
Kaypak düzen, kaçak güreş, orantısız kuvvet, kuvvetle ihtimal hiçlik ile piclik arasında sıkışmadır. Fan kulüp çatkısıdır çadırlanan. Çadır tiyatrosudur. Sahte deniz kızının kuyruğuna doldurulan kuru ot yığınıdır. Uydurma fan kulüp köpürtüsüdür.
Bu ortamda bütün köprüleri yıkan ise, poyrazdan esen virüs rüzgarından başların kaldırılamadığı zaman aralığını kestirip, kofti kanala yandaş yüklenici aramadır. Asıl can yakan kestirip atmadır...
Eğer Corona-V fan club, farkındalık yaratma amaçlı olsaydı fanteziden feragat güncellenir, felaketin getirisi de, götürüsü de hakkıyla yevmiyelenirdi. Ancak ortada kibir, defteri kebir ve etten kemikten duvar var. Devlet sağır duvar. Bu kan pıhtısı pırıltısına fan dayanmaz. Bu felakete can dayanmaz. Cansızlaştıran sonuçları da hiç kimse arzulamaz. Fay kırığından beter, derinliği bariz bir kara salgın bu.
Virüs karanlığında bulduğunun karşısına tunçtan bir heykel gibi dikilir ölüm melekleri. Melekeler ölür. Resmen fan kulüp arsızlığı bir durum. Olay üstüne olay. Kıyı köşe Corona-V. Kısa vadeli borca, veya veresiye yatak döşek haraptarlığı. Kristalize hap gibi yutulan kahpe virüsün küflenmiş endamı. Damsız, adamsız girilmez modunda bir talihsiz takıntı. Deliksiz bir mermer kemer. Fildişi kamer öksüzlüğü. Sahipsiz mezar. Kabir...
Aleme inat Corona-V ile mor fes yarenliği. Geçici ortaklık üssü. Üstüne Corona-V sektirmesi. Virüslü tükrük. Kalıcı yara...
Bu yüzüne tükürmelik Corona-V fan kulüp üyeliğinden elbette kul kusurlu. Yüce Mevla neylesin? Ateşten toparlanmış topuz, hiçlik diyarında piclik peşinde. Civarına olmaz denli kötülük yayıyor. Bu denli kötülük zinhar Allah'tan gelmez. Her köşeye sıkışıldığında da her şey Allah'tan denmez. Çok ayıptır, büyük günahtır. Bu yoz, yaban Corona-V fan kulüp üyeliğine artık bir son verilmeli. Gına geldi...
Bu Corona-V sarmalından, minareli dua faslı ve kusurlu şerefe iletişimiyle fan kulüp azaları asla kurtulamaz. Kaybedilen şeref bu şekilde kazanılmaz. Az da olsa azamet teşkil edilemez...
Yok. Hiç yere müzmin bir acı yakalar yakalardan. Kalıbına sığmaz arzular kalın duvar örer. Çekilen kara duvar arkasında kalır filizler. Felaket kapıyı çalar. Ve falezde, fanteziler kanatlanır. Çekik, çekinik uysallıktan sıyrılmayla birlikte yaman çelişkiler katlanır. Sıtkın sıyrılması, neslin soyulması ve sığırtmaç duygusu havalanır...
Havada Corona-V korkusu. Virüs kokusu. Ve fanatikleşme. Ucu açık kalmış hesaplaşma fena halde etkinleşir...
Vaka, faka basma ve terkide kara pelerinli bir hayaletle virüs takibine dönüşür. Öyle boş bir dünya ki Corona-Virüs hediyesi. Ederi beş paraya. Sırtlan nefesi. Hepten nefessiz kalma...
Kambura bir kambur daha. Kirli çıkında bir çıkıntı daha. Sepette bir sereserpelik daha. Küfede bir külfet daha. Dımbıra ayazı. Avaza tek sebep Corona-V. Sıradan Corona-V fan kulüp üyeliği...
Ürkmek doğal. Korkmak normal. Daha ilkağızda bocalama trendi. Hiç, pic arası fantezi püskürtüsü. Adanılan tek servetin üst perdeden harcanması. Üstelik harcamaya hiç değmeyeceğini bile bile. Doğal hayatın içine açılacak kanal sevdasıyla...
Fanlar açıldıkça, kanallar, kanallar açıldıkça hiçlik saçıldı. O hiçlikte Corona-V piclik peşinde. Fandip...

MEMLEKET KAPALI
Memleket CoronaV yi hafife alınca, millet virüs kapanına yekten kapıldı. Kapılma artınca kapandı memleket. Kendini kitledi. Millet zar zor...
Ceberrut Corona her yere bulaştı. Sokma akıl bilim aklına ancak ulaştı. Bundan sonrası daha beterinden muhafaza günleri. O yüzden kepenk kapattı memleket. Pastahane, postahane dosthane, meyhane her yer kapalı. Tekçe haneler açık. Bir de hastaneler. Tam mesaili. Özveri sınırlarını çoktan aşmış hizmet aşkıyla...
Camiler, cemevleri, kiliseler, sinagoglar kapalı. Kapanmadı ise kapatılmalı. Çünkü ileri seviyede toplu temas alanları. Hele evden bozma sözde ibadet ve ne olduğu belirsiz dinci kurslar toptan kapanmalı. Kapatılmalı...
Okullar, dershaneler üniversiteler kapalı. Tarifeli uzaktan eğitim dönemi. Eğer uzaktan eğitim böyle kepaze olacak ise skandallarla devam ettirilecek ise onlar da kapatılmalı. Dışarıda Corona, hanelerde hem Corona riski hem de fesat virüsü. Çocuklara beyin yıkama...
Tüm spor dalları, Olimpiyatlar, vakti gelen ulusal düzeyde yarışmalar, turnuvalar kapalı. Ya ertelendi, ya ötelendi. Ancak bir anlık duyarsızlık, gecikme CoronaV sporculara, yöneticilere antrenörlere dek bulaştı. Parti Devleti olmanın faydaları...
Yeni sistemde izinle bakanlık, icazetle başkanlık. Tek Adam hakimiyeti ve herkes kendi olağanüstü halini kendi ilan etsin esprisi. Yatsıdan sonra ptestijli dua merasimleri. Tesmen memleket virüs kazanında kaynamaya devam ediyor.
Virüs saldırısı başladı başlayalı millet, illetin daha yeni farkına vardı. Bin gemiye bir deniz. Deniz de çoktan bitmiş. Patates akıllı düzen patladı. Sarı kafa corana her yerde artık.
Öyleyse ki öyle daha da kapanmak gerek. Kapıyı virüslere kilitlemek gerek. Bilime inanmak gerek...
Memleketin hali bu kadar vahim. İyi gösterilen doğal yaşam tablosu bir anda çöküverdi. Şartlar değişti. Memleket başka, bambaşka kombinasyonlara büründü. İzole bandı. Çeşitli sinyallerle perçinlendi milletin aklı. Yine de şalteri indirdi memleket.
Şimdi zaten memleket kapalı, millet için de eve kapanmak zamanı. Şartlanma şurtlanma zamanı.
Virüs kaynaklı kanlı kıvılcımı hiç suçsuzlara sıçratmama zamanı. Şimdiye kadar otomatik zaman kipleriyle oynaşan tiplerin çözemeyeceği boyutta bir memleket hali söz konusu. Memleket virüs kalkanına çarptığından beri pes dedirten rahatlık bitti. Püsküllü fesleri düşürdü. Tabutlara pik levhalar bile asılamadan dein mezar. Yani millet ters köşe oldu. Fiyakalı fiyasko Doğanın dengesini bozdu. Millet uyandı. Geç de olsa uyandı. En tatminkâr ölçüde buluşuldu. Evlerde kalmak. Kapanmak. Madem memleket kapalı, kapandı, madem virüs kazanı için için kaynamayı sürdürüyor, millete düşen aç bilaç da olsa evine kapanmak...
Çünkü memleket kapalı, tüm yolları da virüs kesti. Artı tüm yollar kapalı...

Hiç yorum yok: