TEK ÇARE EVE KAPANMAK...
Bu millet ev hapsi, göz hapsi, göz altı, sıkıyönetim,
sokağa çıkma yasakları vesaire çok gördü. Bunlardan çok çekti. Yani memleketin
ekseriyeti faşizme karşıdır denilebilecek sayıda. Şimdi de faşist Corona vurdu.
Virüs vurdu vuralı tek çözüm, tek çare, geldi eve kapanmaya dayandı.
Doğrudur...
Doğrudur bütün dünya bu yolu izliyor. Sokağa çıkmayı
yasaklıyor. Sıkı yönetim ilan ediyor. Militarist baskı kuruyor, dışarı
çıkartmıyor. Ama dünya demokrasilerinde
her şeyin, her zoraki yaptırımın bir bedeli var. Eve kapanmanın
kaybettirdiğini, doygun ölçülerde telafi etmek. Yani evde kalışın maddi manevi
zararını Devlet Ana mantığıyla karşılamak. Ödemek...
İşte o vakit tüm öğütler dinlenir.
Nasihatlar tutulur. Hele bu fakir çoğunluklu millet, vatana millete zeval
gelmesin der geçer. Hanesinin baş köşesine oturur, efradını oturtur. Ve esenlik
günlerini bekler...
Buna karşılık sadece yaşlı başlıları gözyaşları içinde
toplumun dışına itmeyi, dünya yasaklar tarihine geçirenler hala elle tutulur
bir eser ortaya koyamıyor. Çünkü memleketin vicdanını sızlatan, virüs odaklı
yorum ve analizler milleti genç yaşlı birbirine düşman kılıyor. Aymazlık
virüsle beraber yayılıyor.
Soru şu, nerede devlet, nerede millet?
Evet eve kapanmak, kapatmak en doğru hamle. En geçerli
akçe de, elde avuçta olmayınca, millet kendi ohalini kendi nasıl ilan edecek.
Hem de referans artıkları, referandum kaçakları hala kaçmak, kaçamak
peşindeyken. Diğer yandan mızrak çuvala sığmıyor ama hayatı eve sığdırmak akla
sığıyor. Hayret...
Çünkü büyü bu kez kötü bozuldu. Bu millet ne badireler
atlattı. Ne kıyımlar gördü. Nece faşist darbelere direndi. Ne jandarma
dipçikleri yedi de yılmadı. Ne demokratik olmayan iktidarlar gömdü. Nice çok
bilmişlere ve riyakarlara gününü gösterdi. Ama bu kez musibet, virüs musibeti.
Salyalar saçarak ilerliyor. Memleket çaresiz. Devlet yetersiz. Hükümet yemiş
bitirmiş hazinesiz. Kasa tamtakır. Ve lafta her şey tıkırında giderken Corona
geldi tılsım bozuldu...
Memleketi idare edenler, çözüm bazlı idareten evde kal
mesajları yayınlıyor. Yarınlar bizim diyor, birlikte başaracağız tipik
seslenişlerle milleti evde kalmaya, eve kapanmaya çağırıyor. Millet dünden razı
ama halini, haddini çok iyi biliyor. Millet evde kalmaya, eve kapanmaya zorunlu
olduğunu açık seçik biliyor. Ancak hayat zor, geçim daha da zor. Onu da biliyor
bunu da...
Bu arada on yıllardır bu millete reva görülen
olağanüstü halde yaşama gerçeği virüs duvarına tosladı. Memleket ortada kaldı.
Hükümet ortada yok. Direnmenin eğrisi doğrusu birbirine karıştı...
Doğrusu evde kalma. Millet eve kapanacak ya, virüs
ablukasını kıracak maddi destek, müjdeli bir haber bekliyor.
Evdeki hesabı çarşıya uydurmak için devletini yanında
görmeyi bekliyor...
TEK YOL AKIL VE BİLİM…
Virüse endeksli vahamet, bilimsel bakış açısıyla gözetilmeyip, gözlemlenmeyince lütfen boyutlu gündem oluşturmalarla acı gerçeğin önüne geçilemez. Geçilemediği görüldü. Yani virüs diyarında akıl dışlanarak, tamamen duygusal dürtülerle eylem koyma daha başka büyük krizler doğurur. Hala keskin siyasal mesafe koyulup, bir türlü sosyal mesafe de korunamayınca, ilişkiler ayar tutmayınca, aklın ve mantığın sınırları da aşılır. Virüsün yönlendirmesiyle işler tartışılamaz, daha kötü bir sürece evrilir. Artık evde çarşıda, karşıda kapıda bilim ne derse o. Virüsle bilimsel savaş…
Bilimsel görüş ve önerilere, çıplak uyarıcı ve uyarılara, gocunmadan, hiç tartışmadan ne denli uyulursa virüsle savaş kazanılır. Elbette bu günden yarına, çabuk ve kolay olmasa da büyük kriz atlatılır. Gelecek yeniden dizayn edilebilir.
Zor elbette. Dünyanın karşılaştığı nitel ve nicel değeri ne olursa olsun tüm krizler mutlaka baştan sona panik ve kaygı yaratmıştır. Her krizde yoksulluk, yoksunluk, yorgunluk, aç kalma endişesi ve ölüm korkusu bilinçaltına yerleşir. Tehlikeli sonuçlara yönelik duygu yoğun senaryolar üretilir. Mevcut durum ciddiye alınarak, defalarca ölümle yüzleşme hissi ve riski veren bu senaryolara dikkat verilmelidir. Epey can sıkıcı olabilirler ama toplumsal kriz ve virüs tehdidi altında olunduğu temel gerçek. Tehdit alanı da günden güne genişliyor. Virüs öldürücü dozu hiç çaktırmadan vuruyor. Yani ucuz senaryolar gerçek oluyor. Film üstüne film çekilecek bir atmosfer.
Bu yakıcı, yıkıcı ve yok edici atmosferde bireyselliği öteleyip, kitleselliği önceleyen bilimsel ve dinamik kurguya, aklın yolu bir kusursuz ve koşulsuz riayet şart…
Eski alışkanlıklarla akıl ve ahlaksal sapkınlık düzeyinde; lümpen, oportünist, bencil, ikiyüzlü, yalancı, entrikacı davranışlarda ısrar virüsün esrarını hepten patlatır. Palas pandıras mevcut baskı, zulüm ve sömürü artar. Sıkıntı devam eder. Virüste adalet de olmayınca nefret yaklaşımları yine ağırlık kazanır. Doğal yaşam üzerine müzakereler anında biter. Müzmin hastalık virüsle kol kola girer.
Çünkü virüsle boğuşan materyalist dünya, metafizik dünyasını, öte dünya dini akımlarını tüm dünyada buharlaştırınca her krizden dinsel fırsatçılık devşirenler, menfaat çıkaranlar çember dışında kaldı. Dine yatırım ve salt dua ile virüsle savaşın kazanılamayacağı tescillendi. Tek şans bilim olduğu kör akıllara da sabitlendi. Yalandan yakarışlar, göstermelik namazlar, defaatle umreler, dinler ölçeğinde krizden parsayı vurma girişimleri, sadece virüse prim kazandırınca, bilimsel arayışlara geçildi. Elbette on yıllarca geç kalındığı açık. Kul sıkışmayınca hesabı virüs kapıya dayanınca aklın ve bilimin yolu seçildi.
Dünyaya egemen olan hain virüse endeksli bu zorun zoru, ağır ve vahim şartlar, şişirme azameti de anında azletti. Virüs tehlikesi akıl ve bilimden başka çıkış yolu olmadığını açıkça gösterdi.
Tek yol akıl ve bilim yolunda yürümeyi seçmek. Başka çareler arayışı ise meydanı virüse bırakmak, cepheden kaçmak ve çapsızlık…
Virüse endeksli vahamet, bilimsel bakış açısıyla gözetilmeyip, gözlemlenmeyince lütfen boyutlu gündem oluşturmalarla acı gerçeğin önüne geçilemez. Geçilemediği görüldü. Yani virüs diyarında akıl dışlanarak, tamamen duygusal dürtülerle eylem koyma daha başka büyük krizler doğurur. Hala keskin siyasal mesafe koyulup, bir türlü sosyal mesafe de korunamayınca, ilişkiler ayar tutmayınca, aklın ve mantığın sınırları da aşılır. Virüsün yönlendirmesiyle işler tartışılamaz, daha kötü bir sürece evrilir. Artık evde çarşıda, karşıda kapıda bilim ne derse o. Virüsle bilimsel savaş…
Bilimsel görüş ve önerilere, çıplak uyarıcı ve uyarılara, gocunmadan, hiç tartışmadan ne denli uyulursa virüsle savaş kazanılır. Elbette bu günden yarına, çabuk ve kolay olmasa da büyük kriz atlatılır. Gelecek yeniden dizayn edilebilir.
Zor elbette. Dünyanın karşılaştığı nitel ve nicel değeri ne olursa olsun tüm krizler mutlaka baştan sona panik ve kaygı yaratmıştır. Her krizde yoksulluk, yoksunluk, yorgunluk, aç kalma endişesi ve ölüm korkusu bilinçaltına yerleşir. Tehlikeli sonuçlara yönelik duygu yoğun senaryolar üretilir. Mevcut durum ciddiye alınarak, defalarca ölümle yüzleşme hissi ve riski veren bu senaryolara dikkat verilmelidir. Epey can sıkıcı olabilirler ama toplumsal kriz ve virüs tehdidi altında olunduğu temel gerçek. Tehdit alanı da günden güne genişliyor. Virüs öldürücü dozu hiç çaktırmadan vuruyor. Yani ucuz senaryolar gerçek oluyor. Film üstüne film çekilecek bir atmosfer.
Bu yakıcı, yıkıcı ve yok edici atmosferde bireyselliği öteleyip, kitleselliği önceleyen bilimsel ve dinamik kurguya, aklın yolu bir kusursuz ve koşulsuz riayet şart…
Eski alışkanlıklarla akıl ve ahlaksal sapkınlık düzeyinde; lümpen, oportünist, bencil, ikiyüzlü, yalancı, entrikacı davranışlarda ısrar virüsün esrarını hepten patlatır. Palas pandıras mevcut baskı, zulüm ve sömürü artar. Sıkıntı devam eder. Virüste adalet de olmayınca nefret yaklaşımları yine ağırlık kazanır. Doğal yaşam üzerine müzakereler anında biter. Müzmin hastalık virüsle kol kola girer.
Çünkü virüsle boğuşan materyalist dünya, metafizik dünyasını, öte dünya dini akımlarını tüm dünyada buharlaştırınca her krizden dinsel fırsatçılık devşirenler, menfaat çıkaranlar çember dışında kaldı. Dine yatırım ve salt dua ile virüsle savaşın kazanılamayacağı tescillendi. Tek şans bilim olduğu kör akıllara da sabitlendi. Yalandan yakarışlar, göstermelik namazlar, defaatle umreler, dinler ölçeğinde krizden parsayı vurma girişimleri, sadece virüse prim kazandırınca, bilimsel arayışlara geçildi. Elbette on yıllarca geç kalındığı açık. Kul sıkışmayınca hesabı virüs kapıya dayanınca aklın ve bilimin yolu seçildi.
Dünyaya egemen olan hain virüse endeksli bu zorun zoru, ağır ve vahim şartlar, şişirme azameti de anında azletti. Virüs tehlikesi akıl ve bilimden başka çıkış yolu olmadığını açıkça gösterdi.
Tek yol akıl ve bilim yolunda yürümeyi seçmek. Başka çareler arayışı ise meydanı virüse bırakmak, cepheden kaçmak ve çapsızlık…
VİRÜS KAZANI...
Sakıncalı saplantılar ortamında, ortalık yerde sapı
kırık kepçeyle virüs kazanı karıştırmanın, fokurdayana dek başında durmanın
normal hayata imrenmekle hiçbir alakası yok. Eğer genel kurallara uyulmazsa
imrenilen normal hayat birden anormalleşir. Öyle ki keselenip, arınılamayacak
kadar is kokar el ayak. Ten beden. Baş bacak. Ocaklara kazan karası bulaşır.
Tüm temiz vücutlara. Yüzler, gözler kızarır, virüsün etkisi yağunlaşır...
Bir adım sonrası, ilk yanlışta kuru öksürük ve yanık
izleri. Saman alevi. Odun ateşi. Ciğerde sıralı kabartılar. Su toplayan ateşli
deri. Deli fısıltılardan usanıp göçüp gitme arzusu. Yetmez. Yersiz zaman kaybı,
geçici hafıza kaybı ve israf. Kırılgan kalp desenleri ile süslenen kara mazi.
Fani masalı. Hepsi ondört gün içinde...
Ateşi harlanan virüs kazanı, sürprizlere açık keşif ve
virüs tahribatını, korkmadan tasnif koskoca dünyayı bir anda küçültür. Ve bir
daha güvenmeyi öğretmek ve doğal hayatı öğrenmek güçleşir. Kağıttan kalpler
buruşur ve fildişi hayat helak olur. Helalinden değişmek, hayal gücünün ötesinde
ve virüs etkisinde durulur. Ve o durgunlukta virüs kazanı kaynamaya başlar.
Bu Evrensel bozgunda dip köşe silmek, yer taban toz
almak, yıkamak yağlamak, alkollemek kolonyalamak kontrol edilemez denli kötü
gidişatı sadece dengelemeye çalışmaktır. Dengesizlik belki geçici, paspaslamak
kir ve lekeleri belki çözücü ama virüse paspas olmuşluk da yok sayılamaz. O
telefat asla giderilemez. Hele meret bir mazerete tüm umutlar bağlanmış ise
sessiz yoğunlaşma akla koyulanı önceler. Gelişi güzel istifleyerek kazanı
doldurmak ise istisnasız yalan yanlıştır. Ve herşey tarla faresini centilmen
sanmakla başlar. Vaka virüse bağlanır. Zaten kirli olan kazan daha da kirlenir.
Şartlanması gerekir. Şurtlanması gerekir. Aksak ritimli bir virüs parçası
olmasının giderilmesi gerekir. Kulağa çalınan ve garantilenemeyen ayarsız
pespayeliğin de tadili, tedavisi gerekir.
Aksi takdirde pişmiş aşa su katmaktan dolayı dibi kara
kazan baş sorumlu tutulur. Virüs desteğiyle kazan kaldırmanın, kalburüstü hava
basmanın ve sebepsiz havalanmanın mutlak bir bedeli vardır. Ayrıca saplandığı
ateş denizinde kırık kepçeli kazan köpürmesi muhtemelen karaya çakılır.
Çakıltaşı kurnazlıkla ve rahatlık hasadıyla harlı hadiseler geçiştirilemez.
İzole gecikince de başa gelen haraç mezat mezarlık. Virüs eşyaları satıcılığı.
Kaç göç arasında, kaş derken göz çıkar, teybin kumandası kırılır. Yani keyif
kumarından nemalanmanın bedeli epey külfetli olur.
Vira, virüsle ölümüne bahse tutuşmak kazı kazan
piyangosudur. Kuraldışı davranmanın kesin ve keskin cezası. Sonuç hem masada
hem ateş başında kaybetmektir.
Virüsvari kalıpsız kılıksız kibarlıkla, başka yalaktan
susuzluk gidermek ise ateşe benzin dökmektir. Boş çuvaldan ibaret beyinle en
kırımlı savaşa da davetiye çıkarmaktır. Gece gündüz vardiyasında varı yoğu
görmeden karga tulumba virüse tutkulanmaktır. Kırık kepçe ile kazan
karıştırmaktır. Aşı, kaşı olmadan vites büyültüp virüse katılmaktır.
Bu karışık trend karavanayı da bozar. Kırkları
bezdirir. Usandırır. Eğer uslanılmaz ise keseye, arınmaya bez sabun yetmez...
Bet benizli billur kent kazan karası, kömür isi, ateş
dağlaması, virüs harlamasıyla harcanır gider. Kazana kanıp virüse harcanma güncellenir.
Kazan, virüs başı olma, panayır cümbüşünün ve işlenen
cürümlerin yumuşak ateşte pişirilmesinin hesabına çekilir. Karma karışıklığa
negatif katkısı hiç yok sayılamaz. Yok da sayılmamalı.
Virüs kazanında kaynamanın sonu
otomatikman odun ateşi...
İRTİFA KAYBI-YÜKSEK İRTİFA...
Olağan dışı zamanlarda, olağan dışı davranışlar, en
değerli en gözde yakınlıkları bile yerlerde süründürür. Yüz düşer. İrtifa kaybı
ile yüksek irtifaya bir arada ayni anda katlanmak zorunda kalınır. Yani Corona
virüs yakaladıklarını kendine dönüştürür...
Belli belirgin, terliksi hayvan şeklindeki dönüşüm,
kabahatli hava değişimleri ve hararetli hava basmalar her ihtiyatlı ihtimale
eğilmeyi de erteler. Belki evrensel travmanın bir kötü rüyadan ibaret olmadığı
yönünde ikilemler takılır akla. O kadar. Ama hızla acı gerçeğe ulaşılır. İrtifa
kaybına kolaylıkla erişilir. Coronaya...
Soluk kanıtlar ışığında dünyalar kararsa da, çıkar yol
sunmak deniz seviyesi alışkanlığıdır. Tamamen her gün aynı koşullar olmasa da,
günden güne durum fecileşse de irtifa kaybını asgaride tutmak doğru maksatlı
akışkanlıktır...
Hangi banal fikrin peşinde kurgulanmış bir senaryodur
bu olağan dışılık. Corona. Doğanın pis oyunu bozan hanlesi mi yoksa. Neyin
nesi, kimin fesi, bu önyargı düzenekli, kurulu düzen bozan arsız davranışlar.
Hele ciddi miktarda mesafe tanımama. Araya mesafebi en az bir metre. Etraflıca
düşünüldüğünde tavır ve eda, hal ve davranışlar sıradışı gerçeği ortaya
koyuyor. Garantisiz kaynak kullanımı ve hala kula kulluk...
Virüsten çekinmemeyi teşvik eden, edeni edileni aynı
davranışın ürünü. Önü arkası düşük yoğunluklu yorgunluk. Harbiden akıl yokluğu.
Olağan dışı ortam hazırlığı. Hazırdan yemek. Ve sıralı ölüm bulaştırma...
Corona virüsün pervasız işini kolay hale getiren,
pervasız davranışlar en özel, en güzel günleri de virüsler. Varislerini yer
bitirir. Bu olağandışı günlerde olağan dışı davranışlar köklü değişimin, köksüz
gelişimin fark edilmesini de sağlayan unsurdur. Diğer yandan sınırlı ve kısıtlı
alaka, yarınlara yabancılaşma hissi de olağan dışılığın ilk işaretleridir.
Görülüp de görmek istenmeyen etik karmaşa gözleri karartır. Corona Tayfunudur
bu. Acımasızca bulaşır.
Aşina olunan muhalefet girişimleri, kaosu kavrayış
inceliği ve reddediş inisiyatifi tüm haklı haksız heyecanları ve betwrin beteri
olacakları corona tusunamisine bağlar. Aklı sıra kurtulur...
Oysa heyecanla beklenen olağan dışı davranışların asıl
nedeni, nitelik ve nicelik kaybıdır. Kolayca özümsenmeyecek bir temaşa, bitirme
aşaması tam çadır tiyatrosudur. Günlük gündelik sefa iletişimleri. Kütlesel küçülmedit.
Kumaş ve temas defosu. Virüs deposudur. İrtifa kaybı, hemen peşine bocalama.
Boca edilen onca önlemin sonu ise karantina. Yetmediği
takdirde tecrid...
Müsaade edilen koşullarda davranış ve virüsü
kabulleniş ile hayat bir nebze daha olağanlaşır. Sözde özde kısmi ayrılıklar
yaşansa da. Boş rüyalar dolar. Olağandışılığa bir katkı daha yapılması
engellenebilir. Bizzat irticalen ilginç yaşam öykülerine kalemcilik prim yapar.
Karadeliğin alternatif güç üretimine olağandışı köstek şekillenir. Tüm köstebeklere
karşın büyük ölçüde iyi niyet. Virüs talanını telafiye hizmet. Ancak tüm
yaratıcılıkta bir yere kadar...
Olağan dışı davranışlara devam açıkça irtifa kaybını
hızlandırır. O yüzden bir ara olağanüstü hal tatbikatı başlayabilir. İşte o
vakit en gözde ve en istisnai olanlar da olağandışı sayılabilir.
Corona virüsünün dünyalara bulaştırdığı şimdilik
irtifa kaybı, yüksek irtifa dengesizliğidir.
Ve denge ne zaman tekrardan kurulur,
anca Coronaya bulaşmayanlar görür...
FES BAŞA...
Kenarsız kırmızı renkte Skoc serpuşu fes, fez ilk
şapka reformu. Kılık deformu. Kraliçe marifetiyle. Tam 250 yıllık direnişten
sonra fes başa. Fes ayni fes...
İlkin Kalyoncu neferatı nezdinde. Selamlık resmi
hatıratına. Fes başa...
Çıtadan çıkrıklar susunca, çıkıntılara
sosyal hayat desenli bir giydirme. İhanete dönüşen asriliklere de aksilik. Aksi,
nakli, aslı himaye usulünde harcanmaya, harcayışa, doğal yaşama kasta dönük.
Farkındalık yaratmadan fes başa menfaatlenmesi.
Esef verici fes giydirme tazyiki. Eksik operasyon.
Düpedüz birlik, dirlik, düzen fesatlığı. Ümmet, himmet, kısmet mistizmi. Mankafa
mülk işgali. Hariçten konma, kondurma, başa fes koyma, çorap örme taktikleri...
Banal sömürgeleşme süreci, çözülmüşlük ve çürümüşlük
sonrası. Önce gelenek ve görenek kitabının bozulması. Veya terten okunması.
Sonra yerli yöresel haritalar ile oynamalar. Mistik havaya fesat bulaştırma.
Akıbet ayan beyan belli musibet. Hain virüs...
Vira gurur kırılması. Fes başa, kuzgun leşe. Devlet
zayıflığı. Devletlu ayıbı...
Medeni cesaret çuvallaması. Rastgele yuvarlanma.
Silindirik fes. Sikkesine bir gemi dolusu kırmızılı dokuma. Yük ağır. Bedel
ağır. Maviye dokunaklı bir kıvılcım. Reçine kokulu çağlar. Fışkıran sinsi
fiiller. Ve sefillik. Sefil ses perde perde. Dokuma tezgahında fes kumaşı.
Durduk yerde işitilmez bir dürtü. Ürküntü. Dün bugün arasında yine fes. Fes
başa...
Ne malum tüm fenalıkların festen ve kasten olmadığı.
Karışık aksettirmeler, aldanışlar ve gönül kabartmalar. Kenarsız köşesiz
sarhoşluk. Serde boşluk. Üstelik puştluk da var ise fes başa. Anlık dakikalık
paşa olma. Sonrası büyük olay...
Avlu dizilmesi, havlu ezilmesi. Bavul dolusu duruş ve
duruşun iki bedene bölünmesi. Hilkat hali. Haliyle kan kırmızı ve püsküllü...
Dillerde gevelenip yutulan, manevi değer milli edep
diye yutturulmaya çalışılan diz çöküş. Demir çivili sendeleme. Lafta yepyeni
bir alem yaratma sevdası. Aleme ıslak bir şıpırtı. Edepli edepsiz arz, iddialı
sunum. Arıza. Arzı endam. İmzası çatlak çığ. Çiğ süt emmişlikle tamamlandığı
varsayılan ise püsküllü serpuş, fes...
Fes başa, yüzde peçe. Yanık pençe. Zayıf ve dokunaklı
heyet. Hayret kabarması. Kuş uçar kervan geçmez yerlerden saçılan frenk üzümü.
El, baş freni. Ve fena kapışma...
Bastırılmış içgüdüleri, yüzleri kızartan bir
şahlanışla harlayıp, isyanı tam göbeğinden çatlatma. Boş kafalara, alev
vücutlara ıssız deniz, kara çöl ümitsizliği. Boğazlarda düğümlenen yakıcı sıcak
nefes. Enfes bir kandırmaca. Feci bir aldatmaca...
Fes başa, akıl rafa. Her şey bedavaya hovardalığı...
Kahküllü çığırtkanlık. Kenarsız köşesiz Scotch usulü
kırmızı. Koç kan rengi, Sultan fermanıyla. Tanrı emriyle. Kraliçe
marifetiyle...
Kuru çölde geçici vaha etkisi. Vahşi gölgelik,
siperlik halleri. Fes başa, baştan sona sadaka. Sadakat sazlığı. Virüs kafesi,
kafeslenme.
Fes düştü, kel kabak, baldır çıplak bir güzel
göründü....
PATATES KAFALILAR...
Bu Corona öyle görünüyor ki, öncelikle
kendini nimetten sayan cahil cühela patates kafalılara bulaşacak. Ancak kimin
çevresinde, cümle civarda, hatta familyasında bu patates kafalılar yok ki.
Öyleyse toplumsal yıkım kapıda. Güçlü devlet refleksi ile ciddi önlemler
alınmadığı takdirde, yaptırımlar cezai müeyyideye bağlanmadığı takdirde corona
illeti daha da azacak gibi...
Özellikle emanete ihanet eden patates
kafalılar, asla kendini suçlama emaresi göstermeyen, büyük mirası hiçe sayan,
varlık budalası patates kafa zihniyet corona sinyallerine gözü kapalı atılacak.
Cehalet perdesi kendini evrensel salgından kurtaramayacak. Vicdani ölçülerde
davranmayıp, ha bire hayal kırıklığı yaratan bu patates kafalar yüzünden
felaket şimdilik önlenemez gibi görünüyor. Fiziki dünya corona ile bağlantı
yollarını budarken, patates kafalar çuval bedenlerini sakınmaksızın virüse
sunuyorlar. Macera peşinde sürüklenen, hikayesi meçhul, övündükleri maneviyatı
çoktan çökmüş, insanlığını tüketmiş bu patates kafa zihniyet cenaze törensiz
gömülme hevesinde. Gömülürler.
Uzun yıllardır topluma rehberlik eden bu cahil tayfa,
bu patates kafa güruh, kendilerini taşralı ihtirasıyla corona partenerliğinde
maskeli baloda farz ediyor. Mahsen ahlakı. Tabut budalalığı. Tabu korkaklığı.
Corona ile ahbaplık güden, bir yandan da lanetler ve
dualar okuyan bu patates kafa cehalet, civar köşe kan içici hayalet arıyor.
Belasını arıyor. Aranırken anlık ihmal tüm ihtimalleri bitirecek boyutta.
Seyrediyor patates kafa, bir türlü kafa basmıyor. Hala dağın doğurduğu fare
kükremesi. Virüs corona dünyaya musallat olmuş, musallalar dolmuş taşmış,
cesetler yakılıyor patates kafalılar hala muziplik peşinde. Alaycı. Ölümün
eşiğindelik şiddetli uyarılara rağmen yeterince görülmüyor.
Bu Corona, vaziyet böyle devam ederse tez zamanda önce
patates kafaları yutar. Sonra da tüm yurdu...
Kendilerini nimetten sayan, bulunmaz velinimet gören,
eğilim ve tercih yalpası bu patates kafalar, bu Corona ile olmadık yer ve
zamanda haşır neşir olurlar. Ne yazık ki her ortamda hatta en temiz
familyalarda bile varlar. Varı yoğu iki atımlık barut.
Maaleaef bu ayarsızlar yüzünden direnç seviyesi de
gittikçe düşer. Derhal gerçekleştirilmesi gerekenler, gerekçesiz savsaklanır.
Corona ile savaş uzun sürer. Belki de acı kayıplar verilerek, savaş kaybedilir.
O yüzden nimet, himmet ve hikmet yoksunu bu patates
kafalar, farklı ve radikal metodlarla bir an önce uyarılmalı. Uyarılmalı.
Uydurulmalı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder