6 Ağustos 2015 Perşembe

BEYİN GÖÇÜ…

BEYİN GÖÇÜ…

Her üniversite sınavıyla ve her kep atışıyla güzelleşen, önkayıt ve kayıtlarla netleşen süreç beyin göçüne adım adım yaklaşmaktır…

Her alandaki üretimin bağımsızlığı, her alandaki özgürlüğü ve bireysel özgürleşmeyi doğurur. Özgürlük aşkı bir nevi zenginlemektir şu fakir dünyada. Bu doğurganlıkta emekleyen kavramsal bütünlük tüm ülkeler ve dünya için de geçerlidir. Yani bağımlılık ve bağımsızlık iki yandan en başta beyin göçünü tetikler.

Telin ucunda tüneyen iki değişik simgedir. Biri vatan, diğeri gittikçe küçülen dünya kuşu. Beyaz mermerin üzerinde harflerin simleri dökülmüş bir masa başı isimliğidir tüm gelişmeler. Anıların tortusu öyle kolay kolay temizlenemez. Silinir sanılır zihinden ama böyledir gerçeğin gözü, asla silinemez. Toz bezleri dayanmaz kum fırtınalarına ve beyaz tuvaller kararır. Kör olası karanlık fırça fırça dağılır, dağılır memleket memleket.

Bilgi fazlasına hayır diyebilmek yürek işidir. Fazla bilginin zararı olmaz deyişi de kocaman bir safsatadan ibarettir. Asıl ibretlik olan ülkeye yarar getirmeyecek ve üretime dönüşmeyecek bilgilerin bilenininden bolca yetiştirmektir. Şu gittikçe elverişsizleşen ülke ekonomisine asla yön veremeyeceklerin bilginliğidir bu karmaşa.

Eğit  yetiştir gönder dışarı…

Telin ucunda iki değişik alem biri vatan, diğeri koskoca denilen ama küçüldükçe küçülen bir dünya. Ülke üretiminin kullanamadığı değerleri tonlarca masrafla yetiştiren bir ülke bu ülke. Hırslar ile burslar ile çalışacak iş imkânları, istihdam alanları olmadan tesisleştirilmiş beyinler topu bu ülke. Ve top yuvarlanıyor çizgi dışına. Haklı olarak hem de. Çünkü değer yaratabilmenin yolu üretebilmenin durağında hapis. Dışarıdaysa geniş en geniş imkanların sunumu. Gidiliyor, gidilebilir, gidilecek elbet, çünkü bin emek öğrenilenler uygulanacak işin doğrusu.

Yetiştir yetiştir beyin göçü…

Bu ülkede demek ki eğitim de dışa dışarı bağımlı ve emperyal dünyaya endeksli. Hizmette sınır yok büyük sermayeye. Ülke için üretim gerçekleştiremeyecek alanlarda ülke insanını  gençlerini bin paraya ihtisaslaştırmak ne manaya manasız hizmettir apaçık belli.

İhraç merkezi bir yüksek öğrenim…

Göç toplumu olmaktan gelen vazgeçilmez alışkanlıklar genlerine işlemiş bireyler olarak yetişmişlik var serde. Yetişmiş insan gücünün ihracına yönelik beyin göçü gerçeğine göz kapamak resmen kayba davetiye çıkarmaktır. Hem göçeriz hem de vatan vatan diye hasretten ölürüz bin yıllardır. Felaket geliyorum der ama görülmez, fiyatı ucuzlayan yöneticiliğin, hakkınca seçmeyi bilmeye varışın önlenmesidir beyin göçleri.

Olamaz böyle bir beyin göçü…

Beyin gözü görür beyin göçü göçer ve suskun atılır kahkahalar. Issızlık kiminse kimindir ve çok uzaklara sanki soluk soluğa sonsuza göçülür. Kaybediş suçuna umutla yapışır cılız kollar. Gözler açılır gurbete özleyişler tanrısal bir güç gibi yürek yakar. Fakat iş işten geçmiştir.

İnsanlar ilim öğrenmeli, ilim Çin de olsa gidip almalı ve öğrendiğini de rahatça paylaşmalı. İnsanlık adına bir şeyler yapmalı. Böyle işler düzenek. Ancak göçü güç eyledikçe en hakikisinden sınırlardan çıkışa acil yollar bulunur. Sınırlar tutulur, ülke içten içe kurtulur.

Öz yitimi, beyin göçü…

Uzun içlenişlerin ve nedenli nedensiz inleyişlerin bilimsel kaynaklara yansıyan tatlı görüntüsüdür beyin göçü. Ana ninnisiyle uyuyup çan sesleriyle uyanmaktır beyin göçü. Yüzlerde kırık çizgiler arttıkça yakınlaşmalar başlar göç uzağı bu ülkeye. Ama nafiledir döngel, alışılamaz gençliğin anılarına. Yani şehirler yalnızlaşır her beyin göçüyle. O şehirler ki asla sabaha karşı bulutları selamlamazlar bir daha. Beyin üstüne beyin kaybettikçe dağılır şehirler.

Sarı saçlarda bahar şarkısı, çıplak göğüslerde güz yağmurları sırtüstü yatışlarda kış güneşi bir daha hiç düşmez beyin göçerlerinin payına. Utangaç dudaklar tek bir kelimeye tabidir görülen eğitim ve bitirilen kurslarla, beyin göçü.


Beyin göçü, evin göçü…

Evlerden dışarı huzura bir elçi çıkar ve muhakkak biz seni en ciddi şekilde muhafaza ederiz ve abat ederiz der. Kaynaşılır bir süreliğine de olsa. Belki diz çöker, el etek öper kandırılır göçerler hepten. Çünkü lazımdır onlara iyi yetişmiş genç beyinler. Ve sonra alışılır ve değişilir.

Öğret öğret beyin göçü...

Barış süngüleri çekilip demir villaların kapılarına dayanıldığında krediler biter. Nakite aldanmalar başlar tepeden tırnağa. Issız bozkırın dediğinin dışına çıkılır ve unutulur bir şeyler. Bu unutkanlık ve umursamazlıkla beyin göçüne kapılanların hangi dünyaya uyanacağı da hiç bilinmez. Hiç de belli olmaz yer nere, mekan nere. İşte beyin göçü o ıssızlıkta sessizliğe saygı duruşudur. Ve başlar film, film başlar. Kahramanları aynidir, biz.

Böyle giderse bitmez hiç beyin göçü…

Hiç yorum yok: