9 Mayıs 2013 Perşembe

BU ŞEHİR HEP AYNİ “KENTSEL DÖNÜŞÜM” MASALI DİNLİYOR…

BU ŞEHİR HEP AYNİ “KENTSEL  D.” MASALI DİNLİYOR…

Kesinlikle unutulmamalı ki bireyleri hem çağdaş kentler hem de kırlarla bezeli uyumluluk mutlu kılar. İnsan her ikisini birlikte yaşayabileceği seçeneklerin çoğalması-çoğaltılması ile çağın stres hastalığından kurtulur.

Ancak bu şehir kentsel dönüşüm hakkında hep ayni masalı dinliyor. Gerçekler su yüzüne çıkarıldığında ise buyruksu bir ses ve sitemlerle hep ayni masalı dinlemeye zorlanıyor bu şehir…

Değişim tek tiptir belki ama Kentsel dönüşümde sadece sağlıklı ve sağlam yerleşim alanlarının planlanması, uygulanması yeterli olmaz. Yeşili bol, düzenli ve temiz yaşam alanlarını barındıran uyum kentlerin oluşturulması neticesinde kente uyumlu kentliler de kendiliğinden oluşturur.

Hayat öyle veya böyle devam ederken, Kent endüstrisi ve kentsel sanayi, konut ve yerleşim alanları ile iç içe geçmişçesine büyüyorsa çözüm salt kentsel ve yerinde dönüşümle de gelmez. Konut ve yerleşim alanları ya sanayi ve endüstriden uzağa konuşlandırılmalı, taşınmalı ya da doğayı ve doğal yaşamı kirletici üretim şekillerinden ivedilikle ve sürece yayılarak arındırılmalıdır. Kent içi yaşam, ikamet etmeler düşünüldüğünde insana temiz yaşam biçimi sunmanın gerekliliği ortaya çıkar.

Bu temel görev başta devletin ve yerel yönetimlerindir. Gerekli teçhizat ve donanımı gerçekleştirmeyen firma ve kurumların, yerel yönetimler ve devletin üretimden alı konulması da ileri demokrasi aşamasında rahatlıkla sağlanabilmelidir.

Şimdi canlı mezarı sayılan binaların yıkılıp, yenilenerek sosyal donatı alanları fakiri site kentler imal ederek insanları buralarda alışık olmadıkları biçimde yaşamaya mahkûm etmek de kent-kentli mezarları hazırlamaktan başka bir şey değildir. Toplumsal hayatın ayrıntılarını hiçe sayarak alınan her karar doğru zamanda doğru karar ilkesine uymaz.

Güzel plan-resimlerle, dev ekran reklamlarıyla toplumda güzele, iyiye, insanca ve insana yakışır bir kentte yaşamaya duyulan özlemi depreştirip hay huy anında kenara çekilmek de olmaz. Adı da var kendisi de var projelerdir beklenen ve beklentilere yanıt verecek olan. O nedenle her kesimden keseden insanın ulaşabileceği çözümler üretip, çoğaltıp yaygınlaştırmadan yapılan her kentsel dönüşüm hamlesi de yarım kalır, sınıf atlama meraklısı gariplerin hevesini de yarım bırakır.

İşin aslı bu kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirecek finansal kaynak ve finansal kaynağın maliyetidir. Toplam maliyeti kimin hangi ağırlıkta sırtlayacağı, hangi makul şartlarda el değiştirebileceği konusu da ayrıca önemlidir. İşte mesele tam bu aşamada can ve el yakar. Herkesin yolu tam bu dönemeçte birbirinden ayrılır. Çünkü hangi işte olursa olsun para arayı bozar ve açar.

Ne devlet ne yerel yönetimler, ne sivil toplum örgütleri ne de vatandaşlar kendi sorumluluklarını üstlenme ve yerine getirme noktasında iş maddiyata dayanınca orta kara bir yol tutturamazlar. Yol tutturmada anında zorlanmaya başlarlar. Herkes kendi çapında üzerlerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiklerini söylese de iş borca, vadeye ve faize bağlanır. Bağlanınca da aradaki pamuk ipliği kopar. Çünkü özgürlük taksitle elde edilemez.

O yüzdendir, yıllarca yerinde saymış ve gerilemiş kent merkezlerinde, Kentsel dönüşümü çıkar yol bellemek ve sonrasında maliyeti karşılayacak kredi arama-bulma uğraşları. Kentsel dönüşümdeki bu baştan belli maddi sıkışıklık finans sektörünün de balıklama atladığı peşi sıra kredi anlaşmalarının imzalandığı bir dönemi açmıştır. Faturayı öyle veya böyle evi yıkılarak ev sahibi edilecekler ödeyeceğine göre, eşraftan kalabalık karşısında kokteylli akitleşmelere birlik mührü vurulur. Böbürlenmeyi de bahara çıkan da baharı gören de görürüz.

Sorunları işbirliği ve elbirliği ile çözmeden, çığ gibi büyüterek bu noktaya getirenler, taşıyanlar şimdi kent profesörü kesilince halkın soluğu da zamanla kesilir. Adam sendecilik, bananecilik ve beni sokmayan yılan bin yaşasın mantığıyla tutulan hesaplar, krediler ve borçlanmalar yoluyla hiç de kapanmaz. Yılların birikmiş hesabı açık kalır daima. Yani epey geç kalındı bu işe, yarın başka şeyler için de geç kalınmış olunmaz inşallah.

Şimdi açılan hesapları kapatmak için kim ne kadar nasıl ve ne zaman ödeyecek, işte asıl mesele budur. Adı kentsel dönüşüm olsun olmasın inşaat sektörünün kurtuluşu, ülke ekonomisine ne katkı sağlar, sağlar mı sağlamaz mı budur mesele. Bu arada bu şehre hep ayni masalı anlatmadan, halkı da düşünenler var ise ne ala…

Hiç yorum yok: