27 Kasım 2012 Salı

ÖĞRETMENLER GÜNÜ VE GEVHER HOCAM, KUTLU OLSUNLAR...

ÖĞRETMENLER GÜNÜ VE GEVHER HOCAM, KUTLU OLSUNLAR...
24 Kasım ülkemizde “Öğretmenler Günü”…

Gazi’nin 24 Kasım 1928’de “Başöğretmen” olarak kara tahtanın önünde yerini aldığı gün 24 Kasım ve “Öğretmenler Günü”.

Bu yazımızı hoşgörüsüne sığınarak Pertevniyal’deki edebiyat öğretmenimiz Gevher Hanım’a ithaf ediyoruz ve tüm öğretmenlerimiz, Ülkedeki bütün öğretmenler adına saygıyla, ellerinden öpüyoruz.

Öğretilen odur ki; İnsanın tarihsel süreçte var oluşu daima öğrenerek olmuştur. İnsan öğrendikçe maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamış, işlevsellik kazanmış, evrilmiş, rahata ve huzura veya huzursuzluğa erişmiştir. İşin özü daha mutlu, olabildiğine özgür ve çağdaş yaşam düzeyine ulaşmak ise eğitim ve öğretim sayesinde zirve yapmıştır.

Bilinen odur ki; Çağdaş, özgür, modern, kalkınmış toplum olmak elbette eğitimle olur. Ülkelerin dünyadaki yeri eğitime ve öğrenime verdikleri değerle belirlenir. Varılan noktayı eğitime aktarılan kaynakla ölçmek ve değerlendirmek ise en doğru kıstastır.

Ayrıca öğretmenine, eğitimcisine ve eğitim kurumlarına verdiği değerdir asıl olan, ülkeyi ülke yapan. Yani “Eğitimdir bir ulusu şanlı, hür ve bağımsız kılan”.

Çünkü ” Eğitim ve eğitimciden yoksun bir ulus henüz ulus olma kimliğini kazanamamıştır” der Ata`lar. 24 Kasımdan 24 Kasıma anımsamayla kazanamaz da…

Görünen odur ki; Bizim yitik kuşak, tahsilinin her aşamasında öğretmenlerine hayran olmuş, gıpta ile bakmış, saygıda kusur etmemiş ve daima onlara özenmiş bir kuşaktır. Durmaksızın değişen ve gelişen dünyada, bilimsel ve teknolojik her yeniliğe, yenileşmeye ayak uydurmada hala onların rehberliği değişmeyen ve değiştirmeye kıyamadığımız tek olgudur, tek yoldur.

Neden derseniz kalpten inanarak; “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” Deriz…

Yaşanan odur ki; Yitik kuşağın bireylerinden biri olarak Atışalanı ilk okulu’nun baraka sınıfı bahçesine babamız tarafından bırakıldığımız ilk günden, üniversite kepini havaya fırlatışımıza kadar ki her öğretmenimizi ayrı ayrı sevgi ve saygıyla hatırlarız.

Her fırsatta, her uygun ortamda duygulanarak içlenerek anarız onları. Hepsinin üzerimizde asla ödenemez emeği, alınteri ve yok sayılamaz izleri, asla ve asla unutulmaz unutulamaz anıları vardır. Yetişmemizde ve yetişkin olmamızda hafifsenemez ağırlıkları vardır, zevkle ve muhabbetle taşınan.

Çünkü onlar; “Dünyanın her yanında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve en değerli varlığıdır.”
Vecizinin yılmaz öncüleridir. Biz yitik kuşak bireyleri de onların uslanmaz takipçileri.

Gerçek odur ki; Bugün kendimizi, devrimci, ilerici, vatansever, demokrat diye adlandırıp namlandırıyorsak, dil, din, ırk, cinsiyet, renk ve mezhep ayrımı yapmıyorsak, insan haklarına, düşünce ve inançlara saygı gösteriyorsak Atışalanındaki Okul-barakadan bu güne bize notun yanında beynini veren, aklını açarak emek veren öğretmenlerimizindir, o duyulası gurur.

Doğrusu odur ki; Yeri gelip kendisiyle ve toplumla barışıksak, yeri geldiğinde de gözümüzü karartıp atılıyorsak bitmeyen kavgaya bu delikanlı ruh halimizde onların eseri. Övündüğümüz ve övünmekten kaçınmayacağımız bir haleti ruhiye ye sahipsek en radikalinden yine onların marifeti.

Emeği en yüce değer görüyorsak, özgür ve bilimsel düşünceye sırtımızı kesinlikle dönmüyorsak, asla kırılmayan, bükülmeyen şimdiki dünya görüşümüze sahipsek, iktidarlara nispet garibi gurabayı koruyor ve kolluyorsak hala, özetle helali haramı biliyorsak en harbisinden yine onların sayesinde.

Boşuna denmemiş olsa gerek “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” Sözü…

Öğrenilen odur ki; Hala öğrenmeye açsak, doymamışsak, öğrenmeye hayat boyu devam edeceksek, hayat boyu öğrencilikten ve öğrenmekten gocunmuyorsak, başucumuzda daima okunulası bir kitap duruyorsa ve her daim duracaksa;

” Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir.”Sözüne gönülden inanıyoruz demektir…

Ders odur ki; Geçmişi bilip dersler çıkarmak ve geleceği kurmak adına hala bin bir suratlı hokkabazlara rağmen, korkmadan mücadele edebiliyorsak, öğretmenlerimizin onurlu mücadelesinin eseri olduğumuzdandır.

Çünkü” Dünyada her şeye kıymet biçilebilir. Ama öğretmenin eserine asla kıymet biçilemez.” Gevherine ulaşmışız…

Son söz odur ki; âcizane, akilane, adilane ” Toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür” diyoruz ..

Sevgili Gevher hocam; Bu yaşımıza öğrettiklerinizden sapma göstermedik çok şükür, bilgilerinize sunarız. Siz çok yaşayın, çok…

Hiç yorum yok: