SERHUŞ
HUŞUSU MANOLYAM...
Asmalı
bahçede asırlık ağaç gövdesine kazıdım adını
çiçeği
beyazım portakal kokulu manolyam.
Nahoş akıl
dürtmesiyle apansız sarhoşladım
dimağımda
eş zamanlı işgal tenimde tatlı eşgal
ruhumda
titrek deniz meltemi.
Geçici
serhuşluktan aşkla huşuyla ayıldım
esrikliğimi
rakıdan sandın nuru narım
eksik
sarıldın gölgeme darıldın sanki narı hayatım.
Darılma
darlanma sakın nuru aynım
aslan sütü
kınalı koça pek yakışır
bu
katmerli sevda ikimize pek yaraşır.
Aşırdığın
yürekte saklı çok yıllık aşklar
koklamaya
dahi kıyamadığım nazlı yar
burnumun
değdiği yerde zifiri karanlıklar.
Zedelenmiş
renkler sarmalındayım
asmalı
mescit sokağı meyhanelerinde bahar...
Asmalı
bahçede manolya ile açelya ile araftayım
karşılıksız
aşk çiçeğini gözlerimle sevmesem
kalbim iki
parça müjganla bedenine dokunmasa
ayılamayacaktım
şu mon amor rüyadan.
Riya
sarmış naylon aşklar dünyasını
vücudundan
koptuğum anda ayıldım manolyam...
Bal
ormanında balada çağıran nefesin olmasaydı
harlanmasam
o her dem yeşil gözlü harmoniye
ve kalmasa
beyaza çalan çiçeklerin çiyi
çiğnemeyecektim
ecem bir kalemde yeminimi.
Hiç mi
suçun yok tan ağartısı sebebi çiçeğim
zahar hiç
mi zerre günahsızsın magnoliam.
Zinhar bu
ne menem manzum ne kurum ruhum
bu ne
derinsi uyku ne delici uysallaşma ruh ikizim
şiirsilerimi
ikiletmeden ölmeye yatmaya yeminliyim.
Asil
aşklar temsilcisiydik manolya çiçeğim
solmaz çiçek
gibi bir aşka kondum soldum
asmalı
bahçede asırlık ağaca tek başına asıldım ben...
Asiliğin
asilliğin asimetrik geceyi dizginleyemedi
manolyam
her daim buram buram tutkusun duramadım
dizimin
dibindeki aşka tütsü şelalesisin
hafiflemez
acılarım al çiçek açtı dalında.
Asmalı
bahçede cürümü kadar yer yakıyor
açık saçık
açelya çalımlı rakkase.
Huş
ağacını huşu içinde şuh adımlarla döneler
ipeka
tüller arasından sıyrılır mübarek.
Dakika
dakika rakka rakkasane
yerle
yeksan raksı raksan figürü noksan
o rakkase
varsa ne rakısı manolyam
aşkıyla
serhuşlamak huşuyla ibadet.
Alimallah
ayş vakti Hanende Melek
cümle alem
biliyor cürümsüzüm manolyam...
Tin sin in
cin çıkmazında mürekkepim
raksla
aşkla derişmedik mi ikimiz
niraya
erişmedi mi ruhlarımız.
Yoksa
zevki alaya mı kızdın zer manolyam
yalnızca
üç kerelikti tüm sabıkamız.
Asmalı
bahçede üzüntümüze üzümler karardı
aldırma
artık almaşık yapraklım
asırlık ağaca
aşkımız çıkmaz mürekkeple yazıldı.
Kaç mevsim
tuttu sırrımızı sırlı aynalar
parlak
yeşil süslü hırkamız çoktan sarardı.
Güneş
karpuz gibi ikiye yarıldı
yarım elma
gönül alma sabahında
asmalı
bahçe aşkları deli gönlümde asıldı...
Asma
yüzünü gök kubbeye cennet gözlüm
dört
mevsim neftiyi koruyan asırlık ağaç
Haziran
başı çiçeği beyaza durdu.
Durduk
yere darağacında sarhoşlayınca sen
beni
asmalı bahçede asıldı sandın yekten.
Yok çiçek
gözlü çıplak manolyam yok
infaza beş
kala tahta taburenin ayakları kırıldı
yağlı
urganın idamcı düğümü çözüldü
altın
yaldızlı tahtına erişemedim şehinşahın...
İflahı
kesilen doğa aşıklısı iki serhuştuk ikimiz
iki arada
bir derede ak suyla arındık
kırık
dökük bir aşkı bedenlerimize kazıdık.
İki
cihanlık çakır pençe çakır keyftik
Derdo
yekvücut asmalı bahçede ayıldık.
Ay
ışığında kuark merkezde ayrı ayrı asıldık
sabaha karşı
asırlık ağaç dibine birlikte gömüldük.
Koynumda
uyuyorsun adalı yarım edalı yârim
çiçeği
beyazım limon kokulu çıplak manolyam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder