19 Haziran 2023 Pazartesi

VAY HAİKU VAY...

 

VAY HAİKU VAY...

 

Avcı, geleneksel Japon şiirinin dünyaca meşhur tekniğiyle, dört mevsimi geleceğe bir haiku destanı olarak taşıyor. Kitabın yüzü çehresi resmen olgun dönem eseri kıvamında. Bereketli toprakların halk şairliğini haiku ile buluşturuyor şair. Egeliliğini hiç unutmadan Türk'e özgü duyuş ve algılayış gücünü dizelerde hakkıyla hissettiriyor. Bu kitaptaki beş yedi beş hece ölçüsüyle üç dizelik hayat tanıklığını, kısa ve uzun vadede unutulmazlar arasına kaydediyor Avcı…

 

Bu özgür ve özgün çalışmayı salt bir ülkenin şiir tarzına mal etmek doğrucu sanatsal bir kritik olmaz. Çünkü yıllar yılı değişik kültürlerden birçok hatırı sayılır şair, bu akıcı ve kesin etkili yöntemi edebi şiirin vazgeçilmezi olarak kullanmış ve iç dünyasına kurgulamış. Avcı da bir şiir emektarı olarak bu evrensel yansımanın izinde, mevsimlere hem içine dökmüş hem de haiku bilmezlere on yedi hecede doğacı öğretmen yolunu seçmiş.

 

Avcı seçkinci tavrını, seçkin sözcüklerle estetizmi de gözeterek Masauka tarzına yakın mısra mısra dokumuş. Usta şair incelikte dokunmalarla, eğlenceli mısralarla dünyanın en kısa şiirine katkıda bulunmuş. Ege’ye ait olduğu aleni kigolarla haikunun omurgasını oluşturmuş. Şiir avcılığı da bu olsa gerek. Avcı, temel amacını ‘Vay Cimcime Vay'ın arka kapağında vermeyi uygun gördüğü Haiku isimli şiiriyle çok net deneylemiş...

 

“Mini minnacık

Hepi topu üç dize

Japon işi bu.

 

Kısa mı kısa

Beş yedi beş hececik

İçi dopdolu.

 

Cimcimeye bak

Başlamadan biter

Bir içimlik su.”

 

Şairliği kendine özgü dil yöntemleriyle geliştirme ustalığı, şiiri az kelime kullanımıyla duyusal algı yaratısı ve aktif kurgu üstatlığı görenlerin, Avcı'nın bu şiirsel yolculuğuna, şiirseverlerin ilgi duyacağı kesin. Haikulardan etkilenmemeleri olası değil. Anlık duygusal aktarımlar, bilgece düşünüşün dışa vurumu. Her biri kısa ve özlü duyusal tepkimeler zinciri. Üç dizelik kıtalar, Uzakdoğu’dan Batı’ya kıtaları buluşturan, imbikten süzüldüğü aşikâr tasarım harikası. Elbette bu türde şiir kurmak zor ama üçlemeler anlaşılır ve bir o kadar da mütevazı. Her dizesi özgür yaratı trafiğinden çıkmış özgünlükte. Peş peşe eklenen dizeler kırklara vardığında ise akıllara işleyen metafor bambaşka nazım çarkı…

 

Manzumlarda söz dengesini baştan sona koruyan şair direnci için Avcı’nın ayrıca kutlanması gerek. Gerçekçi betimleme dağarcığıyla kaydı düşülenler dahası da var ama imasını hissettiriyor. Üçlükler okurun bilgisini ve bilincini sınıyor. Okurda şiir dünyasının sınırı yok izlenimi yaratıyor. Yani aklın ve ruhun kabullendiği boyutta, beş yüz yıllık geleneği modern çağla buluşturuyor, şiir potasında eritiyor bu cimcime kitap. Avcı, şimşek ışığına yazdığı yalın ama harikulade haikularla çağdaş şair tanısı yansıtıyor. Hatta ‘Vay haiku vay’ sen neymişsin denecek kadar haikuyu bizdenleştiriyor...

 

“Ören yerleri

Yüzyıllardır arıyor

Antik aşkını.

 

Milattan önce

Başlayan sevdasını

Taşlara yazmış.

Milattan sonra

Turistlere habire

O anlatılır…”

Hiç yorum yok: