27 Ocak 2019 Pazar

ÜTÜLEN BAYDAN, KRİTİK KARAR…


ÜTÜLEN BAYDAN, KRİTİK KARAR…

Şu dünya harikası metropolün en merkezindeki en fakir ilçeyi, siyasi basiretsizlik göstererek ütülüp, partidaşlarını boynu bükük bırakan Bay’dan ‘kritik karar’ beklentisi gün geçtikçe artacak. Doğalı da bu zaten. Öyle kahveci, çorbacı, goygoycu ağzından arsızca, ‘sözde filan, filancı’ yakıştırması, yönlendirmesi yaptırarak ‘kritik karar’ vermekten kıvırmak yok. Bu kararmış yüzler öyle kolay kolay aklanmaz. Bu tarihi yok oluşun hesabı bir şekilde verilecek, verilmedikçe de sorulacak, sorgulanacak…

Sorgusuz sualsiz beklenen ‘kritik karar’ alınmalı çünkü öyle veya böyle sıcak siyasetin dışına itilişin elbette bir sorumlusu olacak. Kim ütülmüşse, kim yerel siyaseti bir türlü derleyip toparlayamamışsa, aklı sıra geleceği karanlık görüp beş yılda bir zar zor girilen yarışı kim terk etmiş ise halka ve Halk Partililere hesabını vermeli.  Bu batışa kim sebepse, yıllarca yetkili ve etkili makamlarda konuşlanıp hiçbir şey yapmadan kim seyrettiyse; suçlu davranış psikolojisiyle orada burada ahkâm kesmeye hiç hakları yok. Şimdi karar zamanı.

Üstelik can yeleği yerine cesaret kuşanıp, ilçe çapında ütülen ile tayfası yan gelip yatarken, onların yerine yasal siyasi gündem oluşturanlara, sorumsuzca artan ve değişen yapay gündemlere aldırmadan, can alıcı sorunlara çözüm ve çözüm yolları öngören ve önerenlere sitemde bulunmaya, asla ve hiç hakları yok.

Ayrıca herkes haddini hududunu bilecek. Hem suçlu hem güçlü ruh halinde ucuz saldırılarla gündem değiştirmek günleri geçti gitti. O şekil yapay suçlamalar ve disiplin kurullarını yedeğe alarak sözde aklanışlar eskidendi. Artık en ağır eleştirilere bile göğüs gerilecek. Yönetim makamları öyle dokunulmaz farz edilen veya kendini üstün görme konumunda kenara çekilip gidişatı izleme makamları değil. Eğer en makul ve yerden göğe haklı kritiklere bile artık dayanılamıyorsa ‘kritik karar’ günü gelip çatmış demektir.

Kritik karar; İstifadır. İstifa tek taraflı bir irade beyanıdır. Ve de acı gerçeği kabullenmektir. Nerde o yürek verilmez ama verilirse o kararın kritiği de yapılır; kabul veya red edilir. Kabul edilir…

Her şey bir kenara bütün siyasal örgütler içinde en köklüsü, yüz yıl sonra değiştirilen modelin hala en önemlisi ve en güçlüsü olan ve hepsinden çok öne çıkarılması gereken bir marka ve imaja sahip parti yerelde ütüldüyse, ütülen ve ülküdaşları sayesinde onarılamaz denli yara aldıysa, kentin göbeğinde sıfır çektirildiyse, kritik bir yola sürüklendiyse, elbette kritiği yapılır.

Daha çok yapılacak. Her gün yapılacak. Hele seçimlerden sonra…

Şimdi en itinalı kritiklere bile alınmak, darılmak, kızmak yerine, mağduru oynayarak doğru kritiklere aklı sıra kritik yetiştirmek yerine, oturup özeleştiri yapsalar, yani asıl sorumlular otokritik yapsa görecekler ki ‘kritik karar’ aşamasına çoktan gelinmiş. Gelmişler…

O halde yereli ütülüp, yerel politikacılarını boynu bükük bırakan Bay’dan ve çember içi blokçulardan ‘kritik karar’ vermesini beklemek en doğal durum. Hiç kimse bu gerçeği kahveci, çorbacı, goygoycu ağzıyla ve arsızca ‘sözde falan filancı’ nitelemeleri yaparak veya yaptırarak menzil dışına çıkaramaz.

Ayrıca bu kritik kararı almanın ve bilenlere bilmeyenlere ilanının, zikredilmesinin ve tıkanan sürece böyle katkı sağlanmasının, istifaya dönük ağırlık koyulmasının ‘Halkın Partisi’ mensubu olmanın, düzenin değil ‘Değişimin Partisi’ nitelemesi yapabilmenin ve demokratik sol bir kimliği içselleştirişin gereği olduğunu da anımsatmakta yarar var.

Kurumsal duruşu her sıkıştığında hiçe sayan ‘sözde yönetici’lerin; yer kapladıkları kurumsal yapının tarihsel geleneğini ve temelini oluşturan altı umde ile beraber sosyalist enternasyonale bağlılığını bilmediklerinden olsa gerek, faşist darbelerle bile yok olmamış, yok edilememiş hukuksal varlığını sıfırın da altına çekip ütülmenin, kritik karar almayı kaçınılmazlaştırdığını da öğrenmesi gerek.

Elbette birilerini rahatsız etse de bu dibe vuruşun defaatle kritiği yapılacak, ta ki ‘kritik karar’ alınana dek. Çünkü bu ütülmeyle, kurumsal yapının yerelde etkin ve saygın konumu zedelenmiş, Bay ve şürekâsına süratle güven kaybedilmiştir. Hala şapka çıkarılıp, şükran sunulacak değil ya…

Bundan sonra kurumsal dinamiği eski konumuna ve yüz yıllık saygınlığına yeniden kavuşturmak şarttır. Bu şartı hayata geçirmek ise kahrolası ütülmeye davetiye çıkaranların, partidaşlarını resmen sivil darbe kesintisine uğratanların harcı değildir. Devlette, toplumda ve siyasette devrim misyonu yüklenmekten korkanların haddi değildir. Emek önceliğini tanımayan, el altından feodalizmden beslenen, dinci ve mezhepçi kıskacın kısırlığında yönetimlere gelmeyi, siyaset yapmak sananların kalemi değildir.

Bir kalemde; yerel siyasetçilerin yerel parlementoya girmek için beklediği beş yılı on yıla çıkaranlar, anayasal hak olan seçme ve seçilme hakkının ellerinden alınmasına rıza gösterenler, kararan yüzlerini aklamak babında yırtık damdan düşer gibi boş yere sağa sola yazılmasın. Havalanmasın. Ana muhalefet düzeyinde bir örgütsel dinamiği kimin, kimlerin arkasına taktıklarını bir muhakeme etsinler sonra da külahlarının altına sinsinler. Öyle afaki kinlenmesinler. Karafaki garazlanmasınlar, gazlanmasınlar.  Kindarlık da bir yere kadar. Dindarlık da. Konu başka yerlere gider hepten zararlı çıkarlar.

Öfkeyle kalkan zararla oturur. Yıllardır oturdukları koltuklardan kalkıp kendi çapsızlıklarına kızsınlar ve ‘Kritik Karar’ beklentisini yerine getirsinler, yeter...

Bu gün bu hayal kırıklığını yaratanların; doğru yönetim platformları kurmak için, yüz yıllık ekolun temsilcileri ve bu köklü okulun öğrencileri olma fırsatını kendilerine sunanlara veryansın etme hakları asla yoktur. Yaparlarsa da çok ayıp kaçar.

O yüzden verilen tarihi fırsatı gereğince kullanamayan, ilkesizlik içeren icatları ve icraatları ile yerel siyaset ufkunu karartanlardan beklenen; o kritik kararı acilen vermeleridir.

Kritik karar; İstifadır. İstifa tek taraflı bir irade beyanıdır…

Hiç yorum yok: