11 Mayıs 2023 Perşembe

ATEŞ ÇEMBERİNDE KIVILCIM...

 

ATEŞ ÇEMBERİNDE KIVILCIM...

 

Ateş çemberinden atlamış çocukluğum

çocukluk işte hem de bir hayli korkusuzca

ne ateş çemberiydi ama çocuk yutan alazlı devasa.

Ateşin çevresinde dön baba dön hop içinden

kızıl kıvılcımlar ceplerimde

ateş ki içinden dışarı dıştan içeri alev topu.

Anlatması da anlaması da zor şimdi

mazi taklitleri ateşli taklitçileri öyle çok ki

yıllar sonra som altından somyalarda mumya hepsi.

Mum karası geceyi bölen acı bir çığlık duyduğumda

kulağıma kulağıma fısıldar çocukluğumun sesi

hey çocuk ateşi hemen söndür…

 

Kar kokusu hissederim baştan kara gecelerde

kan rengi bakır kazanlar kaynar kör sabahlara

lıkır lıkır içerim içten dışa büyüyen kenti.

Gözlerimde büyür tutulamayan yeminler

ayrık otları bitmiş tarlanın tam ortasında

ayrılığın gözüne atlayan çocukluğumu beklerim.

Ateşlere düşesi aklım ne depremler yaşar bakar şaşarsın

dönüp anlatamayacağım ne döngüler var okur anlarsın

kör kuyuda kar kokusu var her gece.

Gecelerce sürgünüm saplantılar diyarındaki taş duvara

bir ateş duvarından atladım havada aynı korkulu hayal

ne acayip bir şey bu aşk velakin yine sevdalandım…

 

Ilık ılık içiyorum kapı köşe gölgeleri uzayan kenti

gözümde bir başka bu gece hep ayni sempatizanlık.

Sanki çocukluğumun neşesi sura üflenen ilk can nefesi

artık her yarı aydınlık gecede kan kokusu hissederim

esrik duygulardan eskimiş gecelerden kalma…

 

Teksir makinası bildirilerimi basıyor gecelerce

şiirsi tüm bildirimlerim yoğun ateş altında.

Takır takır tarıyorum düşleri düşüyorum ateşin içine

aklımın çeperinde dıştan içeri küçülen kent.

Eylül ortası yakmış canımı hep eylül ortasıyım

aç gözlülüğü affetmek yok gerisingeri dönüşü de

çöküşler baştan savma ateş çemberi hep aynı.

 

Ateş çemberinden korkmadan atlamış çocuğum

biliyorum bu kent sözünde durmayıp adam astırıyor

kuruyor tezgahı duru insan azdırıyor.

Sehpayı hemen kur diyorlar kuruyor

yık diyorlar yıkıyor yok et diyorlar yok artık.

Göz bakamaz yürek dayanamaz haykırışlara

can pazarını gözetliyorum her gece

can bazları özlüyorum cambazları gözlüyorum

haz denizinde boğulmuşum naz her zaman her yerde.

 

Cunda adasında yolunu bekliyor ateşin oğlu

cunta revoları evleri basıyor gecelerce

canım burnumda revolverim patlamıyor nedense

sessizliğin kıyısında teker teker toplanıyorum.

Tepeleme toplanıyoruz başı kıçı oynak kentte

ateş altında uzuyoruz hain kentin kuytularına

hassas uzuvlarımızı yakıyor suni ateş kıvılcımları

onikiden vurulmuş ateş çemberinden atlayan çocukluğum…

 

Bu kent sözünde durmayıp salt kendine tapıyor

Allahsızlık baş tacı.

Direniyorum kâinatın kara kör duvarına

mektubumu evren puluna yazıyorum her gece.

Gördüğüm yerde altıpatların tetiğine basacağım kesin

manot ateş yanığı gecelerde hep ardını kolla.

Bu kent sözünde durmayıp kolpa evrene tapıyor

Allahsızlık başköşede.

İlan tahtası boynumda geziniyorum

kanlı kar kokusu burnumu sızlatıyor her gece.

Gecelerce hep ayni korku çocukluğumdan kalma

geceyi bölen bir süzme siren duyumu uzaklıktayım

sitemlerdeyim site kentte sitemkarım.

Arım karım kararım ateşe savrulmaktı savruldum

ateşin çevresinde döndüm döndüm ve atladım

öyle anlaşılıyor ki anlatabildiğimce anlattım...

 

Bir ateş çemberinden atlamıştım gençliğimde

pek kolay değildi hayatta kalmak kaldım

içten içe yandım kor ateşler içtim gecelerce.

Yangın yeri kentlerden geçtim yolu sonladım

Derdo yağlı kement hala boynumda uslanmadım.

Mazeretim çok yıllar yılı kavgalıyım maziyle

Erliğim ateş çemberinden atlamış çocuk yüzünden…

Hiç yorum yok: