21 Eylül 2012 Cuma

BİR TATLI HUZUR ALMAYA GELDİK…



BİR TATLI HUZUR ALMAYA GELDİK…

Sıkı gevşek nice toplantılardan geçtik de geldik, çıktık huzura el etek öpmeden ve hazirunu dinledik bir köşeden. Gaziler gününe denk düşen bir atmosferde kent bilimi üzerine tam gaz gazlayanları görünce de çekinmeden çekince koyma, şerh hakkımız kendiliğinden doğdu. Velâkin meslek edinilmiş salamura alışkanlıklara takılmayacağız yine. Çünkü yılda bir seferlik de olsa huzurumuz bozulmasın istiyoruz.

İleri internet demokrasisi gereği işimiz sadece siyasilerle, poli-tıkacılarla. Devlet adamı pozunda ve havasında ama vasfıyla muamma babamız olsa affedemeyiz. Atanmışlara sözümüz yok, onlara bu cenderede şimdilik sadece başarılar dileyebiliyoruz.

Huzura konmuş bir kere zevat. Aynı yüzler, ayni şarkı ve ayni nakarat. Yorum muhasebesi negatif fazlalıklar ve aykırılıklar içerdikçe de huzur kaçıyor ister istemez. Maciskurlu laflarla gerçekler geçiştirilmeye çalışılınca da huzursuzluk kemiriyor beyni içten içe.

Oysa gürül gürül akıyor hayat. Biz ise kala kalmışız kentin göbeğinde, aynı yere demirlemişiz topyekun ve rüzgar bekliyoruz. İktidara, hükümete nispet sökük kispetle güreş tutmak akıl karı değil belki ama başkaca da çare yok.
Boy pos fos çıkınca işin aslı huzursuzluk gırla gider. Çünkü ‘kendisine çeki düzen veren çelebiler’ papatya falını açmaya başlarlar. Böylece huzur ve güvenin nereye kadar ve nasıl olduğunu da ahali görür ve dillendirmeye başlar. Kendilerini boy aynasında devasa hissedenler üç boyutlu gözlüğe rağmen göremezler ise adam olanlara 33 yerde çarpı dört mobese kamera ile gösterirler kentin öteki yüzünü. Yetmezse 67 yere daha dikilince bu kameralardan çorba akıtan siyaset çeşmesinin ayıpları göze batar bir bir. Maddi manevi hasarlı şehirliler de el sallar şehri demokrasi adına kuşatanlara. 120 kamera alıp yüz yirmisini de bu şehre apayrı yerlere taksan ne olacak sanki. Manzara mı değişecek, fırça fırça tılsımlı dokunuşlarla.

Bir çırpıda bir el şaklatırız bir buçuk trilyonu buluruz demekle “ adı ve şanı ile ismi gibi esenlik şehri Esenler” olarak anılmak kolaylaşacak sanki. Kaç trilyon gitti eski tas eski hamam. Kimse aşırı kötümser alınganlık göstermesin ama bir kentin toplumsal hafızasıyla bu denli oynamak, alaylayıp, kalaylayıp yok saymak yakışmaz hiçbir sosyal varlığa. Yediği kaba kirletiyorlar lafazanlığı da kırmızı ışığa takılır düz yolda. Geçip gitmek için yeşilin yanmasını bekleyen esenlik dolu ağızların da bir bakarsınız huzuru kaçar. Prototip dayatmamacılığındakilerin ‘ihbarda isim verme zorunluluğu olmadığından’ yersiz-yurtsuz sağlaması da eninde sonunda ilçenin sayısı sadece iki olan trafik ekiplerine takılır.

Algı yanlışlığı demek ki insanı bu bozuk davranış kalıplarına zorlarmış. Bir yılda dört bine yakın işe yaramaz sözde sanatsal sertifikalara bir trilyon yatırırsanız ve çay çorba, gündöndü çekirdek bahsiyle iddialaşırsanız huzur çıkmazına itersiniz hemşerilerinizi.

Her mübalalı söylemi kendimize öncelikli mesele edinmek istemezdik ama maalesef şehir hakkı ve şehir hukuku bilincimiz böyle emrediyor. Masal bunalımı, beyin içi dağınıklığı ve seçim-geçim kaygısı meğer en muhteremleri bile asıl gerçekleri gizleme, sahici görüntüleri silme, triyonları hor görme çabasına sürükleyebilirmiş.

Düşünce ötesi formatta asil sessizlik ve yerli yersiz eften püften sızlanmalar prim yaptığından meydan daima boş nasılsa. Ne belge ne bilgi var cenahlarda. Yani yeşil çuha bir kez daha yırtılıverdi. Çuha yırtılınca en değme ıstakanın bile ıskalaması çok normal. Böylesine huzurlu bir anormallikte ise “gülümseyin burası Esenler tabelasını dört bir yana asalım” cümlesi de, cümle alem bize gülecek olsa dahi gönlümüze tatlı bir huzur doldurur.

Zaten sarmalına girilen çaresizlik yürek yakıyor, yaprak yaprak döküldükçe ömürler ciğerlerimiz kanıyor, vatan vatan diyerek oturup ağlaşıyoruz her gün sektirmeden “bir tatlı huzur almaya geldik” ve aldık payımıza düşeni. Bundan böyle ne dilin kemiği kaldı ne de öğüt dinleyecek kulak. Böyle biline ve ona göre söz sarfedile..

Bu huzur toplantısı huzuru aradığımızı gösterdiği gibi, huzurun var olması gerektiğini ancak olmadığını da ayan beyan belgeledi. Var olasın ilçe emniyeti iyi bilgilendik sayenizde. Nasılsa her şey emniyet kameralarınca kayıt altında.

Evet, Esenler’de yaşıyoruz ve Esenlerin esenlik şehri huzur abidesi olduğuna inanmak istiyoruz gerçekten. Ya siz her mikrofon alanda hal ve gidişe not veren ama hal ve gidişi de yöneten poli-tıkacılar, siz nerede yaşıyorsunuz. Esenlik şehri Esenler sizlerin “bir tatlı huzur almanız için gelmenizi” yani burada ikametinizi bekliyor..

Ayrıca kara kaplı lugatta en zarif kelimedir ‘huzur’. Kimsenin ama kimsenin huzuru bozmaya da hakkı yoktur...

Hiç yorum yok: