30 Aralık 2022 Cuma

HESAP KİTAP GÜNLERİ…

 HESAP KİTAP GÜNLERİ…

Zor bela geçti gitti günler yeni yıla tortusu kaldı. Hemen yılbaşı sonrası yine bıçak sırtı hayat. Kapıda defedilemeyen geçim gailesi ve genel seçim derdi...
Yeni yıla mevcut iktidarın, ezici meclis çoğunluğuna karşın yıllar yılı çözemediği, biriktirdiği pik yapmış problemlerle girilecek. Durum resmen felaket. Fakat politik, ekonomik tüm problemlerin suçu hep ana muhalefetin. Bu saptırmayı orta seviye standart zeka bile kolayca algılayabilir ve ona göre tepki verebilir. Ancak yeterli ve yetenekli olanlar dahil millet toptan taklitçi kesilince, hala yanlışta birleşme ve çağdışı çoğalma endişesi kaçınılmaz gerçeklik.
Gerçi hep kaçamak hep hesap günü ertelemesi. Sürekli başta kalma uğraşısı. Genel idare çoktandır inisiyatifi yitirmiş, yerel idareler kurt kapanında. Yaprak kıpırdamıyor, ahval görmezden geliniyor. İğreti ittifaklarla iki geri bir ileri yürüyor memleket. Umudunu yitirmeye ramak kalmış millet sudan bahanelerle es geçilmiş on yılların ceremesini çekiyor. Yani yeni yıl bir hayli zor ödenecek, zorun zoru hesap yılı günlerine gebe...
Hesap cetvellerine nice dert, afra tafra sağanağı, tipiye dönüşecek tipik zamlar furyası daha işlenmemiş. Eklenince fatura daha da kabaracak, şişkin fahiş faturalardan kaçış yok. Zaten ne var ne yok dibine dek kullanılmış. Hesapsız saltanat hesap vermeyi salt Yaradan’a bağlamış, hesap sormak sırf Allah’a kalmış. Dipsiz, diplomasız, diplomatsız, çağdışı politika diplomasisi dip yapmış. Hala bir umursamazlık, vurdum duymazlık resmen pik yaptırılıyor.
Sefahat ile sefalet arasında sıkışanların doğruyu söylemesine ise asla ve kata tahammül yok. Sonradan görme varsıllar zehir zemberek hesap yılını malum seçim manevralarıyla atlatma derdinde...
Eski yıl zirveden zırvalarla, adaletsiz akıl karışıklığıyla, hiçleşen ciddiyetsiz iddialarla, belirgin mental yorgunluk haliyle harmanlandı. Yeni yılda vahim haller salt seçime endeksli. Bilumum zafiyet zarfta. Memleketi gericileştiren, gerileten ve milleti geren mevcut iktidardan vaz geçilip geçilmeyeceği ise muallak.
Belki yeniyıl kesin hesap yılı olmaz ama devletin yüzüncü yılında demokratik cumhuriyeti savunanlar kazanır umudu yüksek. Mevcut iktidar ise son defa kazanmak için önlemler geliştirmeye çalışacak gibi. İstemediği sonuç tecelli etmesin diye Beştepe Külliyesi, seçimleri külliyen
saray ve çevresi lehine döndürecek siyasal kavramları yerelden genele zorluyor. Siyaseti kendince kodluyor. Seçime kadar umulmadık, akla gelmedik nice formüllerin literatüre sokulacağı besbelli. Yani görünen zor bela geçen yıldan sonra yeni yılın zorun zoru geçeceği.
Hesap kitap yılı derken, köprüden kim nasıl geçecek, denize kimler çakılacak yeni yılın baş muamması...

23 Aralık 2022 Cuma

ÇIPLAK KORİDOR KORBANI

 

ÇIPLAK KORİDOR KORBANI

 

Loş bir koridor

yapayalnızlar koridoru çırçıplak

Gülüm bu körkuyu kutlu kurganım.

Labirentte bir loş koridor

cıscıbıl takımyıldızlar galaksiler korbanı

koftiliği sinsi kara delikleri bile üşütür

evreni baştan savıcı gücenik ışıklar ışıtır.

Hiç ilgilenmem artık başka dünyalarla

başa bela paralel evrenlerle

karanlık madde ve karanlık enerjiyle.

Özgürlük tüm ihtiyaçların özü

Gülüm göster maharetini biraz cesaretlen

hafif uykulu gözlerin baştan çıkarıcı

çıplak tenine giy beni baş tacım.

Özle ve özlen.

Özlem hoş bir karakter...

 

Dönme dolabın en dibi

dibin dibinde eceldeyim bumburuşuk

çehrem kara gözlüklüler tuzağında yasak

çilem koyu gecelerin kucağında tutsak

terinle teninle ütüle her zerremi ilk hecem

en şık en zarif en doğal

anadan doğmalığına giy.

Çatışmaya girer gibi korkuyla karışık

şirince karış kanıma

sanatsal duruşla otur pufuna taran

anlık dokunuşlarla uyar aklımı.

Ufala ışık kırınımlarını benliğimden içeri

dirençle yaşa ve yaşat...

 

Peşimde loş bir koridor zıplıyor

çıplak çatlak bir şeytan çıkmazındayım

ıslak düşlerin serinliğinde

serden geçip çıplak tenime giyerim seni.

Başak sarısı hevesim boşluğa asılı

Aslım nefesin nefesime mahirliğini katsın.

Uykucu bir tutam yıldız ışıtsın göğü

gönülden içeri loş koridorlar korbanı

usturuplu aydınlansın çırılçıplak.

Pertev baş tacımdır ilelebet...

 

Çıplak tenin şavkır loş koridorlara

bir yaz güneşi aldanmasıdır her hazan

kırpık kırpık anılardan kalan

şevki zevki peyki sonradan hissedilendir.

Çıplak bir duygudur aklı karıştıran nazan

giysi ve çıplaklık üzerine harmanlanan.

Tarihi bir yanılsamadır nalan.

Loş koridorun yamasız ışığında

bebek gibi emekler zemheri çıplağı.

Korakor anılar yumağından bir ilmik sökülür

en çıplağından baş tacı edilen

tüm dokulara en hassas dokunan

kor ateş korbana dökülür.

Genel yargı loş koridor yazgısıdır…

 

Çıplak koridor korbanında

Deniz yangınına kan kırmızı pareoyum

sakınmadan sarın eksik parçam

elim belim dilim paramparça.

Hayalim en can alıcı parıltılar bezekli rengarenk

sar eziklerimi oyunbozanlık etmeden

boş ver mızıkçı koridor sakinlerini

loş liboş bataklığının karabataklarını

ne oyum ne buyum istemezim maskaralığını

dikalası sensizlik diğer herşey koca yalan.

Hoş kokulu karın yumuşağına yatır korkularımı.

bir batında doğur batan güneşe

Denizi deryaya sinsin kokun

kara gecelere gökyüzü masmavine kar.

Kim içinde yarasın kime yaratılmışsın vazgeç

durulma zamanı çoktan geldi de geçiyor

durma çıpıl çıplaklığına sar bedenimi.

Vücuduma nefes aldır

enginlerde en derin maviye saldır

ıslak düşlerin serinliğine ser ateş başımı

deliren düşüncelere doğayım yeniden.

 

Lahitlere titrer vahşi ruhum

çıplak beden üzerine ipek tül alışkanlığındayım

kentin kırmızı saçaklarına sürülsün abıhayat

sensiz damarlarım çırılçıplak.

Her kıvrımında bildik renk billur ses

gramofonda cızırtılı bir taş plak

helezonik şarkıya cız etsin yaralı yürek

yürekten çıplak dudaklarına sür beni.

Altın lepiska saçların gölgesinde öp

al basma parlaklığını giydir

çatlayan cildimin kurumuşluğuna

dumanlı gözlerinin yeşiline hapset

tüm varlığımı çıplak ve ıpıslak.

 

Dağ başını ateş almış

ateş ateş ışıyan vücudunun ahengine

organize kurulsun yüce divan.

Ölü hücreleri yenileyecek bir kıvılcımsın

sütbeyaz su gibi akan.

Pul pul soyulan soyunukluğunla doyur hafızamı

nasıl zevk alınacağını bir bilsem

hafif köpüklü ve saf sütlü öğret

azı karar narince ve yeterince azıt.

Bendime kemikleşen desenler anadan üryan

gör benliğimi sor anla ve beni bana anlat.

Dertler şahı Derdodur bereketlenen…

 

Leylim loş çıplak koridor korbanında

lacivert siyah denizi çek üstüne

çırçıplaksın üşüme sevindir bendenizi

baştan kara ışık baş tacı aşk sönmesin

gül kokan nefesin son nefesimdir…

 

Dor düzeni bir korgandayım

loş koridorun dibinde hoş bir düş

o düşü düşer kalkar sahibine saklarım.

Uykunda hafifçe soluna döndün

örtündüğün parçalı bulut mavisi gök kubbeydi

gökkuşağı yansıdı çırçıplaklığına

aksisedayı  takımyıldızlar galaksiler duydu

Samanyolu utandı ikimizden.

Loş koridor ışıdı güller soldu.

Çıplak koridor korbanında

kurban olduğum sol yanım kurudu...

20 Aralık 2022 Salı

KÜFÜR POTANSİYELİ

 KÜFÜR POTANSİYELİ

 

Varlık ve güce, durum ve konuma endeksli eylem yeteneğidir potansiyel. Sosyalizasyonun da temel dayanağıdır. Ancak asosyal alışkanlıkla kalpten geçenleri ve kayda geçenleri gizlemek ve örtmek resmen sıfat kaybını getirir. Sıfatsızlık manalı manasız küfür potansiyelini hareketlendirir. Bu potansiyel kötüyü iyi iyiyi kötü, olumluyu olumsuz olumsuzu olumlu gösterme ve işleri böyle yoluna koyma vasfını tesciller. Katmerlenen küfrü adet edinme vaziyeti erinde geçinde varlıkları inkâr etmeyle sonuçlanır. Ağırdan varlığını hissettiren potansiyel tehlike ise elit avam, küfür inkar çakışmasıdır…

 

Kendi potansiyelini kendisi belirlemeyenler, bu işlevi başkalarına bırakanlar asla durum analizini doğru yapamazlar. Oysa başkasının peşine takılanlar değil kendisiyle barışık olanlar kendi markasını konumlandırırlar. Çevresindeki gelişmelere objektif odaklanabilir, başlangıç ve sonuç arasında farklılık ortaya koyabilirler. Başından büyük işlere girişmekten hem çekinmez hem de kendini alıkoymazlar. Dilin ucuna gelenleri bizzat küfür potansiyeline bulaşmadan hedeflendirirler. Tersine bir ruh dünyası ise modern görünümlü küfürbazlarını türetir…

 

Sözü kaba saba sövgülere bağlamak, yazıyı sokak ağzının küfür mahiyetinde savurganlığıyla örtüştürmek resmen potansiyel sapmadır. Sapkınlığın saflıkla tercümesidir yani potansiyel pratik küfre yöneldikçe küfran netleşir ve gelişir. Sövüp sayma tavrıyla hedefe kilitlenme, söylevden uzaklaşan kendi sövücülerini yaratır. Toptan övüntü sövüntü sarmalına girilir. Potansiyelini kiralayanlar ile ahmak yamak ortaklığı kuranlar yüzünden sarmal genişler ve küfür konseptine bel bağlama sıradanlaşır. Oysa hiçbir mazeret küfrü ve küfretmeyi haklı kılmaz…

 

Bakış açısı baştan kara olanlar açmaza düşünce, sorunlar çözümsüzlüğe bulanınca gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. Artan araç süreç bunalımı her sıkışmada küfre düşürür. Problemler küfürle halledilmeye çalışılır. Resmen küfür potansiyeli tüm faaliyet alanlarını direkt etkiler. Hatta tekleyen işleyişi yenileme gayretlerine bile küfrün günlük hayata sızan unsurları karışır. Kısırlaşan politika ona göre ayarlanır.

 

Politik duyarlılık es geçilir, duymazdan gelinemeyen her negatif gelişmede incelikli küfür geleneği kullanılır. Sürekli gerginlik yaratmak, her şeyi iç politika malzemesi yapmak politikayla özdeşleşir. Bu küfür odaklı tavrın hayata geçirilmesiyle politika zedelenir. Yani yeni iktidar dizaynı için kutuplaştırıcı politikalar yaygınlaştırılarak, çatışmacı siyasi anlayış egemen kılınır. Piramidin temelini ise küfür stratejisi oluşturur. Diğer yandan küfrün eski Yunan ve Antik Roma mirası olduğu bilinmez, bilinse de görmezden gelinir. Dobra olmak ile küfür türetmenin aynı şey olduğundan dem vurmak gibi gaflete düşülür. Yaratıcılığın küfre endekslendiği bu politik duruş resmen iktidarda kalma yollarından biri olarak görülür.

 

Kaos dönemlerini bir türlü atlatamayış, kendi potansiyelini boşa harcama, mevcut potansiyeli üçe beşe yok pahasına lafta özelleştirmeyle eritme yüzünden güncelliğini korur. Uzun süren kriz süreci devletin bütünleştirici ve birleştirici gücünü iyice tırpanlama, resmen açıkça küfür potansiyeli kullanılmasa da üslup değişkenliğini başa çakar. Seçeneksizlik orantısız sallanınca, seçmece ve sistematik küfürlerle resmen itibarsızlaştırma pratiğine dönülür. Populasyon, popülist kültürü, politik küfürleri tartışmadan kabul eden makul gören atmosfere itilir. Bu küfürbaz ve antidemokratik üslup, politik aktivasyonları toptan küfür kültürüyle biçimlendirir.

 

Bu etkin ve yetkin biçimsizliğe mutlaka yeni ve demokratik okumalar geliştirilmelidir. Yoksa mevcudun devamı yepyeni cana okumaları gündemine alır. Zaten teori fakir pratik küfür olunca varlık ve güce tapınma pik yapar. Ana amaçlardan sapılır. Küfürbaz sapkınlık potansiyel tehlike olarak gelir tekrar baş köşeye oturur.

 

Bilinen gerçeklik, bu küfür potansiyelinin zamanla tahtı bahtı dip yaptıracağıdır…

19 Aralık 2022 Pazartesi

DENİZ KALIR BEN GİDERİM AKILLIM…

 

DENİZ KALIR BEN GİDERİM AKILLIM…

 

Denizi beklerken daraldı belleğim

baktım Ekim Devrimi arifesi

ayı yıldızı bildim kainata bağlandım

unuttuklarımı öğretecek sendin akıllım.

En beter ayrılılıkları bitirecek beklediğimdin

avuçlarıma pespembe doğdun.

Deniz koptu geliyor dedim hemen

yeşil kaftanlı yarım adadan

dibi delik filikayla uzaklaştım.

Deniz beklerken duramadı yüreğim…

 

Bebeğim bir rüya gibiydi yolculuğum

battım çıktım vurgun yedim ölmedim

dur durak bilmeden duruldum.

Zor biter aykırılıkları sonlayacak sendin

belliydi alnıma yazılan ismin

cinsin cismin cibilliyetin.

Busbulanık Tuna öpünce Denizi

ayak bileğinden saç tellerine ıslak

minik ellerinle asıldın yosunlu halata.

Misyonum maskotum atıldın hayata.

Denizi gölgelerken kara bulutlar

Güneşe döndüm aklımı

Alınterimde gördüm yazgımı

Deniz kalır ben giderim akıllım.

 

Biyografimiz bir bizim.

Biz özümüze gönlümüze akan patikalarda

gözünü budaktan esirgemeyenlerdeniz

Yolu doğrulayan yolcularız.

Halatın ucu acı tatlı bir hayat

bomboş belki boşa hasat.

Olsun varsın akıllım

Ekinden kasvet biçecek kör orak

kızıl ateşte kara demirleri dövecek çekiç

işte deniz biz bu hasreti çekenleriz.

Derdom dertler deniz olacak aldırma

Ve Deniz yine Denize sevdalanacak unutma.

 

Bir derya ki boncuk boncuk terleriz

izimizi gizimizi sürer eril aksular

işte biz bir damladan davaya doğanlarız.

Can canayız kristal cam gibi parlak

Asıl hayata canla başla yok korkmak.

Biyolojimiz bir biriz biz

dizi dizi incilerdeniz çabuk inciniriz.

İncir çekirdeği hesaplarla yar yaren incitme

halatın ucu ucu bucağı olmayan bir deniz

Deniz doğar ben ölürüm akıllım…

 

Koptu geliyor dalga dalga Deniz

yemyeşil bir adaya sürgün ibrail

apansız beliren kara boşlukta

boncuk boncuk ilerler eski tüfek gemimiz.

İşte biz bizi yıkamayan o zıpkın dalgalara

damla damla karşı koyanlarız.

Aklının bir köşesine yaz

Biz sen sen de biz.

 

Korkma asıl küreklere bizimle.

Biz biriz, yüz biniz, milyonuz, milyar

bir gider pir geliriz unutma.

Ben giderim Deniz kalır akıllım.

Akıllım ben giderim Deniz kalır…

1 Aralık 2022 Perşembe

YAĞMUR KAÇAĞI

 

YAĞMUR KAÇAĞI

 

Buralarda günlerdir kindar bir yağmur

sol yanım kor kömür

göç kaçak geçen bir ömür.

Ömür törpüsü özlem sizlere ömür…

 

Dünya yükü düşüncelerle demlenirim

her dem kindar yağmur kaçağıyım…

 

Buralarda çelik soğuğunu gömen bir yağmur.

Dem demin hem zemin üstüne

bugün ölsem ki ölürüm ne gam

yıllar var dur durum karıştı

çoktan başıbozuk her şey

velhasıl içime damlayan bocalamalardayım.

Bilsen dost ne kindar yağıyor

kapulara bacalara

kamu illeti tamu bereketi.

Ardıç kuşlarının kanatlarında bir garip ateş

menzil günah cephaneliği.

Cep delik cepken yırtık tabanlar patlak

kızışan dem ana damarları kapatıyor.

 

Buralarda günlerdir ar damarı çatlatan

kindar murdar duvar yağmur bulutları…

 

Kurulmuş karanlıklar korganına

kallavi yalan karantinasını kuran.

Tamını tayfasını yıkan bir tufan

tayini tafrası arkları yalayan heyelan

densiz yağmurun nefesini kesen eksik iman.

 

İmanıma dinime buralarda günlerdir bir yağmur

sağanağa tutulanı avanak ediyor

eşşek sudan gelene dek ıslatıyor…

 

Camlarda günlerdir istilacı bir deli yağmur

Canlar daralmış yorumsuz konumlardayım.

Yağma düzen yığma medeniyetsizlik

Pikinden dibine merkezden etrafa yılışık azgınlık.

Eşraf neyler ne yapar yarın bu insanlık

Vallahi kimsenin umurunda değil.

 

Buralarda günlerdir kınından boşalmış bir yağmur

konu gittikçe yoğunlaşan yağmurdan öte diyar

konu komşuyu derinden kuşatan yarın korkusu..