DİN İMAN, VAR YOK ARASI AMA…
Ağustos’un ikinci haftasına kadar sürecek bir kültürel
etkinlikte, daha üç beş günlük dinleyici konumunda ciddi bir sosyal iletişim
bile iktidar erkinin hiç arzulamadığı çıplak gerçeği gözler önüne seriyor. Görünen
o ki dinden uzaklaşmalar hızla devam ediyor hatta yaş seviyesi de gittikçe düşüyor.
Hem de dine karşıtlık bağlamında güncel siyasete endekslenen salt radikal söylemlerle
değil, dinlerin varlığını tanımlayışın ve Tanrı’yı sorgulayışın içini doldurma gayret
ve arayışlarıyla. Öyle ki, kıyısından köşesinden radikal dine bulaşmışlar ve
muhafazakâr kalmaya yeminliler dahi kopuş olmasa da gizlice dinde oluş
bocalaması yaşıyor gibi. Yani resmen din, dinden soğutuyor. Dinde var olanlar
ile yok olanlar çıkmazında büyük bir kırılma yaşanıyor. Hele ki hayata işleyen
din var iman yok, iman var din yok paralelinde kuşkular çoğaldıkça asıl yıkıcı
sarsıntının çok yakında vuracağı besbelli…
İlginçtir din her şeye hükmeder, katiyetle hükmetmelidir
düz mantığının hiçbir dinle bağdaşmadığı dile getirilerek aslında dinlerde yok
olanların dine katıldığı ve dinin aslı böyledir var sayılıp dayatılmasına üstü
kapalı bir isyan var. Nice dinde var olan ve hala varlığını sürdüren olmazsa
olmaz ritüellerin, kesinlikle dinlerin kutsal metinlerinde olmadığı hiç değil
ise kısmen araştırılmış, cesaretle dile getiriliyor. Dinin gereği unsurların
dışına çıkılıp, sonrasında ilahi emir görülen din dışı ibadetlerle büyük
hataların örtülmesi de hesapların kolayca kapatıldığı inancı da açıkça
reddediliyor. Asıl sıkıntı buradan doğuyor sanki. Sıkça rastlanılan en çarpıcı ifadeler,
her alanda din hakimiyeti ve din dayatmasına dair ve tırnak arası verilene çok yakın;
“Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte
tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır…”
Açıkça gözlemlenen özellikle çocukluktan kurtulma
yaşına dek inmiş din iman açmazına sürükleniş. Günden güne dine güveni sarsan ise
din içine yedirilen yoklar. Bunların topu bir kalemde yok edilmedikçe din
dışına savrulmalar daha da artacak gibi görünüyor. Diğer yandan çok ciddi tehlike
doğabilir, ağır bedeller ödemeye veya ödetmeye dönük süreç dine bakış
çerçevesinde kolaylıkla hazırlanabilir…
Madem din iman yoksunluğuna doğru bir yoğunlaşma var o
yüzden okumak, özgün kitaplar okumak, elbette dinin tek kaynağı temel dayanağı kutsal
kitabı da hakkınca okumak şart. İnanılmaz biçimde özgür ve özgün perspektifte
dini konulara değinen kitaplara ilgi büyük. Doğru kaynak sorgulaması çok. Kutsal
metinlere kendi dilinden bakanların anlaşılması zor bir kitap değil saptaması
da bir başka ayrıntı. Kitabı anlamadan salt sevap için okuyanlarla ayrışma noktası
da bu olsa gerek. Kitaba göre yeryüzünde Kitap dışında haram helal koyacak gücün
olmadığı görüldüğünde mevcut kurgu dine bakış açısı içten içe değişiyor. Bir diğer
karşı çıkışta Arapçanın kutsal dil gibi dayatılması, Arap gelenek göreneklerinin,
örf adetlerinin sözde sünnet babında dine yamanması. Açıkça Arapça dua, namaz
ve ibadet zorunluluğuna muhalif kıpırdanışlar azımsanamaz boyutta. Hatta Ayetleri
veya duaları belli sayılarda okuyup üfleyerek şifa beklemek, Tüm şefaat
Tanrı’ya mahsustur, başkaca şefaatçi yok realitesiyle çakıştığından bahis
açanlar var. Duaya el açmak, âmin demek mecburiyeti yok, ölmüş için ziyafet
vermek yok. Telkin, talkın ve ıskat yok. Abartılı salâ çağrısı yok. Kabir
hayatı, kabir azabı yok. Kitapta Kelime-i şehadet, Amentü yok. Kutsal kitabı
okumak için illaki abdest yok. Ama hiç yoktan var edilen, vardan yok etmeye
çalışılan, kutsal ana kaynakta olmayanları nedense mevcut dinde var edenler var,
işte onun için dinden kaçmalar var diyenler var…
Din iman, var yok arası imajı çizilse de gizliden
tinsel medcezir yaşansa da dinsel doluluk hat safhada. Hatta dinde ne yok ne var
sessiz çoğunluktan çok iyi bildikleri de bir gerçek; Dinde akıl ve bilim
karşıtlığı yok. Din kullanılarak para kazanmak yok. Kitap
evrim teorisine karşıdır diye bir şey yok. Âdem ilk insandır yok. Âdem Havva
hikayesi yok. Elma ile yılan yok. Dinde
müzik, resim, fotoğraf, şiir, heykel, satranç haramdır yok. Erkeğin üstünlüğü,
kadının erkeğe itaati yok. Halifelik gibi özel bir kurum ve makam yok. Babadan
oğula geçen saltanat yok. Dini yaymak için ülkeler fethetmek yok. Mezhepler
yok. Aynı dinden, aynı mezhepten olmayana düşmanlık yok. Bir şeyhe veya
tarikata bağlanma yok. Sorgulamadan bir fikre, bir şahsa tabii olmak yok. Mesih
ineceği, deccal çıkacağı yok. İç kapı dış kapı, tekke zaviye, tasavvuf, şeyh,
şıh, seyyidlik yok. Ermiş, evliya, Allah dostu, himmet ve keramet sahibi yok.
Tanrıyla, Peygamberle görüştüm, gülüştüm konuştum sahtekarlığı yok. Türbecilik,
türbeden dilek dilemek yok. Dinden çıkanın, namaz kılmayanın, oruç tutmayanın,
içki içenin, zina yapanın öldürülmesi yok. Recm yok. Zinada kadın erkek farkı
yok. Mehdi yok. Miraç yok. Kadercilik yok. Sırat Köprüsü yok. Kıyamet
alametleri yok. Cehennemde yanıp çıkma yok... Yani yok oğlu yok…
Çekinmeden dini ritüellerle var edilmiş ve dinin özüne
girmiş nicesini de bir çırpıda sıralayabiliyorlar; Kutsal günler, haftalar ve
kandiller yok. Mevlit yok. Salavat yok. Tevbelik almak, tevbe vermek, rabıta
yapmak, dönmek, kafa sallamak, kendinden geçmek yok. Teravih yok. Kaza namazı
yok. Sünnet namaz zorunluluğu yok. Cuma namazı sadece erkeklere farzdır yok.
Kadının cenazeden uzak tutulması, cenaze namazını sırf erkeğin kılması yok.
Tahiyyat duası yok. Sağa sola selam yok. Hayız veya lohusa kadınlara ibadet
yasağı yok. Hac’da şeytan taşlama, Hacer’ül esvede el yüz sürmek yok. On günlük
hac yok. Zekâtta kırkta bir yok. Oruç bozana 61 gün ceza oruç yok. Hadisler
kesin peygamber sözüdür yok. Sakalı şerif, nalını şerif, hırkayı şerif, hurma,
zemzem, tesbih, seccade kutsallığı yok... İrkiliş var diyenler yüzünden…
Bu yoklar varlar arasına sıkışmış dini bağnazlığın,
doğal yaşama müdahalesi ve artan mahalle baskısı, gençliğin kurgu dini kabullenilişini
sekterliyor. Özellikle özel yaşama dönük müdahaleci tavır affedilmez görülüyor.
Kısacası az biraz sorgulayan dini başına dert almaktan ise ahlak öğretisi düzleminde
başka taraflara yöneliyor. Yönelim nedenini çeşitlendirip, din adına yok olması
gereken şeylerin de bir bir adını koyarak mesajın yerli yerine ulaşmasını
istiyor; Dini isim koymadan ve sünnet olmadan dinden olamazsın yok. Haremlik,
selamlık şartı yok. Kara çarşaf, peçe, şalvar, cüppe, sarık yok. Kölelik ve
cariyeliği teşvik yok. Erkek illaki veya kadına sünnet yok. Kadın sesi haramdır
yok. Takva kıyafeti yok. Erkeğe altın, ipek haramdır yok. Sakala jilet vurmak
haramdır yok. Sağ el, sağ ayak kutsallığı yok. Küçük kız çocuklarını kapatmak
yok. Çocuk yaşta evlilik yok. Boşanma yetkisinin yalnızca erkeğe ait olması
yok. Kadını dövmek yok. Her ölen şehittir yok... Yok da yok…
Bir kültürel etkinlikte henüz üç beş günlük deneyim
gösterdi ki, bu genç kuşaklardan başta ze kuşağından, kuşak dışı kalmışların
öğreneceği daha çok şey var. Yüksünmeden onların sesine kulak vermek gerek. Varlık
yokluk girdabında son tahlil apaçık; Yoktan var eden Allah'ın izni dışında,
dinde yok olanlara var demek, yok olduğunu bile bile dinde varmış gibi
davranmak yok…
Elbette yok ama varlığı temsil eden sessiz çoğunlukta onlardaki
yürek yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder