2 Ağustos 2017 Çarşamba

KIYMETLİ ŞEYLERİN TARİHİ…

KIYMETLİ ŞEYLERİN TARİHİ… 
 
Şimdilerde anında bir fırsatı yaratılıp tüm ‘Kıymetli Şeylerin Tarihi’ yeniden tanzim ediliyor. Emperyalizmin eli maşalısı oligarşi ve kapitalizmin işbirlikçisi burjuvazi denetiminde, ahlaksal limitleri zorlayan ikiyüzlülük ile katı katolik dinin ritmik çalımları çerçevesinde yeniden biçimlendiriliyor her şey. Ve tarihe not düşmenin oldukça güç olduğu, suç sayıldığı bir coğrafya tek elden şekillendiriliyor. Edendir, fedendir, nedendir çok iyi biliniyor olsa da ortam faşizan baskılarla o hale denk getiriliyor. Her karşıtlık ise, masumane veya hasımane ayırdedilmeksizin yakın tarihe mal olmuş alışkanlıkla dış mihrak destekli anarşistlik potasında eritiliyor.
 
Oysa birilerinin işine gelmez belki ama ne çok kayda geçirilecek tarihsel kıymeti olan olay var…
 
Vakti zamanında Yüksek Ticaret Mektebi’nde kıymetli evrak ve ticaret hukuku okumuşlar bilirler. Tam üç kitap. Epeyce kalın ciltli kallavi üç kitap. Dönem itibariyle Tuna Hoca'nın tedrisatından geçenlerin en iyi olduğu konudur kıymetli evrak. Evrakların tanzimi, kıymetli evrakların tanzimi ezbere bilinir hala yıllar geçmiş olsa da.
 
Bazen kıymetler susar, tarih kıymetli evraklarla konuşur…
 
Aslında ne fotlar fotoğraflar, ne gözü kara külhan kahramanlar ve ayattan hayattan kaymış nice acı kareler var kayda geçecek. Senaryosu ince ince dokunmuş ne filmler var. Sırayla çevriliyorlar. İleride anımsanması zor görülen, an itibariyle hiç de gizli saklı olmayan yakın, arka, sağ, sol ne detaylar çekiliyor. Ön arka nice ayrıntılar. Çekilmedik şey kalmıyor yani.
 
İşte tarihin gerçekliği budur. Hiç umulmadık anda ve zamanda yaşamaya üşenilen, üşüten, düşündüren ne kadar şey varsa bir bir yaşanılır…
 
Geçmişten bu güne görmek duymak kabilinde yaşlı anlatıcılarca, sonradan düşülen kayıtlarla geleceğe aktarılmış her şey. Anlatılarda talih kısmet bir yana tarihin kırılma ve yıkılma dönemleri de önemsenmelidir. Çünkü hiçbir şeyin yerini değiştiremez tarihsel anlatımlar. Sadece kişiler değişir. Tarih nerede başlar nerede biter o yüzden iyice bilmek lazımdır.
 
Yani ‘Kıymetli Şeyler Tarihi’ hep aynı kalır…
 
Ayıbı, sayıbı, kayıbı bir yana ihtiras ve ihanetlerle şekillenir tarih. Geçerli hiç bir cevabı olmayan bir başınalığı da geleceğe yürütür. Hem de en despot tarzda. Takıntılar ve otobiyografik disiplinler çaresizleştirir, değiştirir tüm isyanları ve itirafları. Ancak tarihi bir metin olma kıymetinden, en iyi arşivlenmesine kadar, bu dünyayı değiştiren güçten yola çıkıldığında ve objektif bakıldığında yalnızca ‘kıymetli şeylerin tarihi’ birçok linç kültürünü de içinde, özünde barındırır.
 
Binlerce yıldır hâkim iradece istenmeyen tek şey belgelere ve tarihe yakın tanıklıktır. Yarına aktarımdır…
 
Tamamıyla zamana uymak doğrultusunda her devrin adamı marifetiyle zerafetlenenleri, hayranlık uyandırıcı bir röntgenciliktir ‘kıymetli şeylerin tarihçiliği’. Dil ve tarihe yeni bir boyut kazandırmaktır mesele. Mitolojilerden bu güne, bu günden uzak geleceğe böyle bir süreç işler. Doğru için doğruculuk, hayat için direnç, değiştirmek için gidişata tavır engellenmeye çalışılsa da böyle şekillendirmiştir dünya. Ve uygarlık tarihi.
 
Dünyanın en uzak ucunda dahi ardında bırakılan bir şeyler, kıymetli şeyler varsa eğer o kıymetli şeylerin tarihi de vardır…
 
Benden önce senden geri, senden sonra benden öte tavrıyla tarihi şeyleştirmek, değiştirmek değildir ustalık, hocalık. Eskiyi alıp, yeniyi eskitmek ise hiç değildir. Dünyanın hiçbir tarihsel karakteri dünyadan bıkmışlık üzerine savaşmaz da, barışmaz da. Başka bir şeydir başka bir nedenledir başa gelen ve kakılan. Şeyleri kahramanlaştırmak, sıradan şeyleri tarihleştirmek ‘kıymetli şeyler tarihi’ne resmen ayıp etmektir. Gerçek kahramanları şeyleştirmek ve zihinlerdeki tabloyu değiştirmek ise ‘kıymetli şeylerin tarihi’ni acımasızca tahrif etmek ve yıllardır kanayan yaraya tuzla dokunmaktır.
 
Tarihi tarihten öte bir yalnızlığa hapsetmek, palayla malayla cilayla tarihsel kıymetlerin yalınlığını çalmak eninde boyunda, ezelinde sonrasında pek yakın zamanda tarihin loş koridorlarında yalpalayacak olmak demektir. Yalandanlığı ve yağdanlığı aleni vakti zamanında tarihe damga vuran her tarihi karakter ve her tarihi olayla ilgili sorgulamalar varsa ve de gerekliyse eğer ‘Kıymetli Şeylerin Tarihi’ asla yanılmaz ve yanıltmaz. Sadece kitabına çıplak gözle kara gözlüksüz bakmak yeter.
 
Yoksa eğer ‘Kıymetli Şeylerin Tarihi’ de yoktur…

Hiç yorum yok: