28 Ağustos 2024 Çarşamba

ZAFER KAÇKINI KORKAK VE SİLİKLER...

 ZAFER KAÇKINI KORKAK VE SİLİKLER...


Korkak ve silikler de gün olup güçlenir, iktidara yerleşir ama bu ilerde anılacak bir zafer getirmez. Hatta bu zafer kaçkınlarının, akut hastalıklı tavırla büyük zaferleri  küçümsemeleri de işe yaramaz. Bu dev aynasında küçülmeler zamanla adetten görülür. Gereği yapılır...


Bu görgüsüzlük, nereye bellidir aslında.  Zamanla belirsiz aidiyet ve pusula şaşmasıyla boş gürültücü ve tansiyonu yüksek hava yaratısına. Daima bilindik yanlış argümanlarla, koca zaferleri ve bağımsızlığa adanmış ömürleri hiçe saymaya. Kesinlikle hiç olacak uydurma zaferler sarhoşluğuyla kronikleşen boşluğa. İşte tam bağımsızlık inancı o boşluğa hapsedilir. Oysa boşluğa asla kalıcı olmayan kayıplar kaydedilir. Korku duvarına korkak ve silikler tahtası asılır. Ve korkusuzlar sonsuzluğu hazırlar, sonsuzluk ta zaferleri...


Düz mantıkla kutlu zaferler her fırsatta unutulur ve unutturulur ama her biri tarihle sabittir ve nesillere acı derstir. Acı reçeteyi yutturma heveslisi emperyal kopuklar daima korkak ve siliklerin suni gururunu okşar. O kadar ki onur haysiyet bile kaybedilir. Hayatın tam içine kaos doğar. Bingbang benzeri patlamalar sosyal tahribata pik yaptırır. Takriben ödenecek bedeller bedevi severlere dip yaptırır. İşte bu kargaşada gidilecek yolu belirleyenler ise alnı açık, dimdik ve yiğit olanlardır. Çünkü ne idüğü belirsiz yapay güç anında göçer, sıvışır. Yani korkak ve silik benlikler tahtırevanı bırakıp kaçar. Kaçar çünkü sonsuza devrilen büyük zafer, gözleri yakar demirleri eritir...


Bu kutlu atmosferde bile cıvık, korkak ve silikler bin türlü dalavere zafere giden yollara kıt akılla mayın döşerler. Zafer yolcularının etrafını dikenli telle çevirirler. Darağaçları kurarlar. Şeytanın aklına gelmeyecek tezgahlar kurarlar. Zehirli mazeretlere sığınarak, melanetin ardına gizlenerek, kutlu mücadeleye müdahale ederler. Yetmez elbet tahtırevan havası silikleşince merkezi korkular ve hayati kararlar da yabanlaşır. Bu kendi tarihine yabancılaşan korkaklar ve silikler yalan yanlış, gırla iftira uzaktan kumandalı oyunlara girişirler. Bu aksak girişimler hattızatında kaybedişin rehberidir. Kayıp hayata rehin kalma ve sona çakılmadır. Şimşek çakar çakmaz korkak ve siliklerin beyin kıvrımlarında kaçıp gitmek arzusu arsızca kıpraşır. Artık nafiledir. Çünkü nihayetinde mutlaka korkak ve silik sahtekarlar kaybedecektir. Ve Zafer, zafere inananların olacaktır...


Diğer yandan Zaferi yaratan gerçek kahramanlarla, hayal dünyasından ezik kahramancıkları kapıştırmak, salt kafa karıştırmaktır. Aymazca ileri sürülen, hiç ölmeyecekmiş tavrıdır. Yalandan, yanyatan rüyaların silik anılarından faydalanarak korku ve ecel ilişkisi güncellemektir. Ancak nice zaferleri silmek işten sayılsa da asla mümkün değildir.


Yalancı tanıklarla üstü örtülmeye çalışılan, özü boşaltılan büyük zaferler, aslında yolun sonunun göründüğüne ta yüzyıl öncesinden habercidir. O yüzdendir habire karalamalar. Bu yüzdendir kamplaşmalar. Ama tutmaz. Tek endişe ebelenmek korkusudur. Ancak debelenilen karanlıkta, korku dağları bekler... 


Elbette kendilerini var eden zaferden ürken, bu korkak ve siliklerin güç devşirdiği iktidarlar da bir gün düşer. Elbette düşecektir. Düşerken de bir şeyleri her şeyleri, kutlu değerleri, tarihsel emanetleri küçümseme adeti anında tersine çevrilecektir. Yani küçük beyinli korkak ve silikler evladı ve ecdadı arasına sıkışacaktır. Ve daima büyük kutlu zaferlerin altında kalarak ilelebet ezilecektir...

Hiç yorum yok: