FENER IŞIĞI KARTAL SÜZÜLÜŞÜ
28 Şubat 2023 Salı
FENER IŞIĞI KARTAL SÜZÜLÜŞÜ
18 Şubat 2023 Cumartesi
FES DÜŞTÜ SERPUŞ NAŞA...
FES DÜŞTÜ SERPUŞ
NAŞA...
Çıkış varış eşiği karmakarışık
çalış batış beşiği saniyelik.
Püsküllü fez yerli ve
milli sanki farz
İbikli serpuş yersen
manen sanki feyz
Forslu fos kafalara fermanen
kılık.
Formasyon anglosakson marifetiyle
deformasyon
Senelerce fes başa
serpuş naşa…
Fesli neferatı
nezdinde selamlık
resmi hatıratına
ahaliye bulaşı.
Çıtadan çıkrıklar
susunca
çatık kaşlı yıkıntılara
kusan hayat.
Desenli fes giydirme
süsü
kara lale bulamacında
ihanet.
Asrilik içten dıştan
hileli himaye
beş paraya harcamat.
Doğal yaşama ve mevcut
hayata kast
fikirsel ve eylemsel
fenalık.
Farkındalık fes düştü
serpuş haşa...
Festal menfaat
yönlendirmelerine can feda
esef verici düpedüz
düzen ayıbı
yer yarıldı alenen
birlik dirlik bozuldu.
Bozuk düzen ümmeti
himmet kısmet mistizmi
derdinde.
Akla çorap örme
taktikleri
vira gurur kırılması
talebinde.
Fes düştü serpuşe asla…
Derin devlet zayıflığı
devletlu ayıbı
madden medeni cesaret
çuvallaması
manen rastgele en dibe
yuvarlanma.
Silindirik fesle reçine
kokulu çağlar harcandı
fışkıran sinsi fiiller
havalandı.
Sefil sessizlik genleşmesi
fes düştü devlet yaya
serpuş başa...
Kasten festen fettan fesfesesi
suya akseden kadersi
aldanış kasesi
fıtrati aldatmalar
içbedesten kesesi
gönül kabartmalar boş serde
boşluk
her yerde başıboşluk.
Boğazlara dizildi hilkat
hali
hal hal değil kölelikten
hallice.
Milli ve yerli mimler
resmen diz çöküş timsali
timsah gözyaşları
demir çivili alem.
Kusurlu aleme imzası
çatlak
iması yarı taslak
lastik mührü çıplak
lakırdılar.
Başa bela püsküllü
serpuş
başlara bela fes mes
tiryakiliği.
fes düştü serpuş düştü
kara düş düşkünler
felsefesi…
Kösele yüzlere yamalı peçe
nispet kısmet
yırtılması her gece.
Kara pençe kuş uçar
kervan geçmez yerlere
yüzleri kızartan sahne
sahte şahlanış resminde.
Kanak masumiyet yer göbeğinde
mahsur
bastırılmış içgüdüler boş
kafalara püsküllü fes.
Fesat sarı patates
yığınlara göçük batağı
kısır çöl ümitsizliği
geçim kaynağı.
Boğazlarda düğümlenen
her safha
bin kandırmaca binbir
aldatmaca.
Fes başa serpuş naşa
akıllar rafa...
Kelli fesli
çığırtkanlık kenarsız köşesiz yağdanlık
sağır sultan fermanı
Allahlık.
Lafta Tanrı emriyle fesli
serpuşlu mihmandarlık
Anemik dükalık
vahşi gölgelik
sinsi siperlik.
Fez başa tez boşa vira
serpuş
zil nice zelzele
kafesi…
Banal sömürgeleşme
süreci
çözümsüzlük multi
kanal çürümüşlük
bir adım sonrası
yepyeni bir başlangıç.
Ayan beyan çıyan
musibetine kötek
estek köstek de bir
yere kadar.
Fes düştü görülmeyecekler
görüldü
serpuş kara toprağa kefensiz
gömüldü.
Fes serpuş toptan
tarih mezarlığına...
PLAN PROGRAM PLANTASYON...
PLAN PROGRAM PLANTASYON...
2 Şubat 2023 Perşembe
İNSAN VE DEVLET İKİ…
İNSAN VE DEVLET
İKİ…
Site devletler
tarihi deneyimler doğrultusunda aristokrat monarşi, demokrat diktatörlük
perspektifli yönetilmiştir. İnsanlar kısmen özgür ve eşit yurttaş sayılmış, az
buçuk demokrasiyle tanışılmıştır. Başta Kral, kraliçe, imparator ve
imparatoriçe hep vardır yani pek değişiklik yoktur. Site devletlerden büyük
imparatorluklara geçişle birlikte kurumsal yöne-tim olgunlaşmışsa da kral ve
imparator yine mutlak iradedir. Keskin iradenin güdümünde bir yönetim
mekanizması kuruludur. Ayrıca demokratik sayılamayacak denli otokratik bir
yönetim söz konusudur ve asker desteklidir.
İşte bu
kaotik, askeri baskı ve ihtilallerle gidip gelen yönetim yapısı karanlık
çağları doğurmuştur. Feodalitenin
desteklediği karanlık çağda uygarlık gerilemiş, insanlık çaresiz kalmış,
yönetim mekanizması iyice katılaşmıştır. Ayrıca toprağa sahip olanın din
destekli kurduğu ve başka dinlerle her fırsatta savaşan sistemler gelişmiştir. Böylece
topraklarını en çok genişletenin güçlendiği, haklı olduğu ve dört bir yana
yayılarak hâkimiyet kurduğu imparatorluklar dönemi başlamıştır. Merkezi iradeye
bağlı küçük federatif devletçiklerle, demokrasi dışı eğilimleri kutsayan kutsal
yöneticiler dünyasıdır yaşanan. İnsana reva görülen ise daima zulümdür.
Kılıçların
gölgesinde klişeleşen ve kiliseleşen yönetim ve yönetiliş insanlığı yüzyıllarca
canından bezdirmiştir. Bu gökten inme yerden bitme otoriter, totaliter ve
teokratik devletler uydu, uyruk, kuyruk olacak motifleri geliştirmiştir. Bunlar
modern devlet standartlarının gerisinde kalan siyasi soytarılığın temelidir.
Benzer iktidarlar tanrısal buyruklara bağımlılık yalanıyla bezenirler.
Kurdukları çark, insanı insana kırdırır ve yabancılaştırır. Ancak bu durum doğa
ve toplumla uzlaşı ve de devletle uğraşı için insanı başka insanlarla
birleşmeye zorlar. Bu doğrultuda insan, türü-ne has özelliklerini geliştirir.
Doğası gereği eksiğin giderilmesi noktasında yeni ve değişik ideolojilerle
bütünleşir. İktidar erki gerileyiş sistematiğini dayattıkça, insan yenilikçi
arayışlara tutunur.
Oligarşi
tüm baskıcı yön-temleri şiddetle kullansa da insan üreterek özgürleşir.
Yalıtılmış toplumsal gruplar ve sınıfsal yapılarla buluşarak güçlenir ve içinde
kendini bulacağı varyasyonları devlete endeksler. Böylece dışa dönük özgüvene
ve devleti dönüştürecek hatta dünyayı değiştirecek görkeme tekrardan kavuşur.
Devlet,
insan yaşamını ekonomik yapılar, maddi sınırlar, kasıtlı öngörüler, uçarı
varsayımlar ve mevcut olağandışı koşullar çerçevesinde direkt veya endirekt
etkiler. Oysa devlet insanlara zorla dayatılan bir mekanizma değil aksine
toplumsal gelişmenin ürünüdür. Ancak ne yazık ki devlet zamanla düşmanlığı
azdıran, hayatı denetleyen, egemen sınıf kontrolünde işleyen bir konuma
evrilir. Devleti eline geçirenler insanlıktan çıkıp azan ve ezen konumu seçer.
Bu yüzden
devleti üstün ve toplumsal çatışmaların dışında görmek büyük yanılgıdır. Çünkü
devlet her zaman insanlar üzerinde ideolojik ve despotik egemenlik kurarak
varlığını sürdürebilir. Ve devletin gölgesinde kalan insan, mutlak insan
varlığı ve mutlak insan hiçliği arasında bocalar. Devlet ise insanları ve
yaşamları kontrol altına alarak özgürlük alanlarını daraltır. İnsan kişiliğini
geliştiremedikçe devlet geriler ve gericileşir. İnsan ve devlet arasında ileri
düzeyde ama paralayıcı ilişki söz konusudur. İnsana ve devlete yakışan devleti
iş bölümüne dayandırmak, devleti canlı bir organizma gibi düşünmektir.
Devlet ve organları iş bölümlü yapıda yaşam sürdürebilir.
Yani insan devlet dışında var olamaz; devlet de anca insanlarla var olur…
SİSTEMKAR REJİMİ…
SİSTEMKAR REJİMİ…